3. MADENCİLİK VE ÇEVRE SEMPOZYUMU DÜZENLENDİ
Madencilik sektöründe karşılaşılan çevresel sorunların irdelenmesi, tartışılması, bilimsel ve teknik gelişmelerin ilgililere aktarılması amacıyla Maden Mühendisleri Odası tarafından düzenlenen 3. Madencilik ve Çevre Sempozyumu 11-12 Haziran 2009 tarihlerinde MTA Genel Müdürlüğü Toplantı Salonu'nda düzenlendi.
Sempozyumun açılışında TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı ve Maden Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Torun konuştular.
Mehmet Torun, madenciliğin çevresel sorunlar konusunda ağırlıkla suçlanan üretim alanlarından biri olduğunu belirterek, "Bu suçlamaların haklı ve haksız yanları bulunmaktadır.
Haksız yanların başında birçok çalışma alanının olumsuz çevresel etkileri gözlerden uzak bırakılarak madenciliğin öne çıkartılmış olmasıdır. Haklı olan ya da olabilecek eleştirileri de yok saymamak gerekmektedir. Madencilik çalışmaları sırasında ortaya çıkan olumsuz çevresel etkiler konusunda sektörde bulunan ve ekonomik değer elde eden tüm kesimlerin; kamu görevlileri, şirketler, yöneticiler, maden mühendisleri, işçiler ve bunların örgütleri sorumluluklarını üstlenerek gereğini yerine getirmelidir" dedi.
Madencilik çalışmalarının; çevre ve insan odaklı anlayışla, bilim ve tekniğin gereklerine uygun olarak yapılabilmesinde önemli etmenlerden birinin maden mühendisleri olduğunu kaydeden Torun, maden mühendislerinin üniversite öğretimi sırasında aldıkları bilimsel ve teknik bilgileri, meslek yaşamı sırasında edindikleri deneyimle birleştirerek çevresel sorunları gözeten bir anlayışla çalışmayı meslek etiği olarak benimsemeleri gerektiğini ifade etti.
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı da konuşmasında konuya ilişkin şunları söyledi:
"Enerji ve sanayinin temel hammaddelerini sağlayan madencilik "olmazsa olmaz" üretim faaliyetlerinden biridir. Ancak, içinde bulunduğumuz yüzyılda çevre faktörü göz ardı edilerek madencilik faaliyetlerinin yürütülmesi de mümkün değildir. Her tür ekonomik faaliyette olduğu gibi madencilik faaliyetlerinde de amaç, insanın refah ve mutluluğudur. Ancak madencilik faaliyetleri yürütülürken göz ardı edilmemesi gereken en önemli noktalardan birisi de ekolojik çevreyi tahrip etmemek olmalıdır.
Sanayileşmeyle birlikte artan üretim faaliyetleri ve aşırı tüketiminin sonuçları günümüzde daha net görülmektedir. Kaynakların sınırsız olmadığının anlaşılması ile birlikte "çevre"nin önemi de daha çok ortaya çıkmıştır. Yanlış üretim metotları, keyfi verilen madencilik izinleri, yasal mevzuatın yetersizliği, denetimsizlik gibi nedenlerle madencilik ve çevreye duyarlılık bugüne kadar birbirine zıt iki kavram gibi algılanmıştır. Oysa çevre dostu teknoloji ve yöntemlerin kullanılması, madencilik süreçlerinde ya da sonrasında çevrenin korunmasına/yenilenmesine yönelik önlemlerin alınması, sektörün gelişimini engellemeyecek aksine sektörün gelişimine yönelik katkı yapacaktır.
Yerel halkın onayını almamış hiçbir ekonomik girişiminden başarı şansı beklenemez. Madencilik sektörüne ilişkin alınacak kararlarda da ilgili yöre halkının katılımı sağlanmalıdır.
Toplumsal, ekonomik ve çevresel bakımdan sürdürülebilir bir madencilik sektörünün gelişimi; devlet, sektörde faaliyet gösteren kurum ve kuruluşlar ile demokratik kitle örgütleri ve sivil toplum örgütlerinin yapıcı işbirliği ile mümkündür. Söz konusu tarafların doğrudan katılımları olmaksızın hazırlanacak herhangi bir sektör planının ya da plan uygulamasının başarılı olması mümkün görülmemektedir."