CEMİL ERTEM'E YANIT

21.06.2011

10 Haziran 2011 tarihli Star gazetesinde Cemil Ertem imzasıyla yayımlanan yazıya 21 Haziran 2011 tarihinde yanıt gönderildi.

Sayın Cemil Ertem,

Star gazetesinde 10 Haziran 2011 tarihli kaleme almış olduğunuz "12 Haziran‘ın doğuracağı temel kırılma alanları" başlıklı yazınızda TMMOB yine ilgi alanınızı oluşturmuştur. TMMOB‘ye bu yakın alakanın sebebi tarafımızca anlaşılamamaktadır.

Yazınızda, Başbakan‘ın yeni kabine tasarımına ve bakan yardımcılarının dışarıdan atanmasına ilişkin büyük övgüler yer alırken sanki bu tasarımla meslek kuruluşlarının hukuki yapısını engellenecek gibi bir algı yaratılmaktadır. Meslek kuruluşlarıyla ilgili olarak "zorunlu aidatla çok büyük bütçelerin üzerinde oturan, kendisi büyük ama etki alanı giderek azalan ‘yarı resmi‘ ‘sivil‘ toplum kuruluşlarının da yeniden yapılanması gerekliliğini çıkarabilir" yönündeki saptamanız hem demokrasi anlayışınızın sorunlu olduğunu hem de ülkemizdeki meslek kuruluşlarını objektif değerlendirme yeterliliğinden uzak olduğunuzu göstermektedir. Sendikaların ve meslek kuruluşlarının daha önce de "behemehal" dağıtılması gerektiğini dile getirdiğinizi de hatırlayacak olursak, bu öfkenizin kaynağını toplumla paylaşmanız yerinde olur. Bu kişisel öfkeniz ve sorununuzu demokrasi sorunu olarak ortaya koymanız basın mensubu sıfatınıza yakışmamaktadır. Demokrasi savaşımda, kişisel sorunları odağına koyup objektifliğini yitirmiş ve savrulmuş insanların öfkesine yer olmadığını hatırlamanızı salık veririz.

TMMOB‘nin çok büyük bir bütçeye sahip olmadığını -bildiğiniz halde-, kişisel öfkenizin yarattığı düşmanlığa kapılmadan önce en azından Cumhurbaşkanlığı DDK Raporunu okuduğunuzda öğreneceksiniz. Bugüne kadar TMMOB ne devletin himayesine "mazhar" olmuş ne de etki alanına girmiştir. Aksine Devleti yönetenler tam da sizin gibi düşünmüş ve "seçilmiş hükümetlere karşı muhalif olunmaz, olursanız dağıtırız" mantığıyla hareket etmiştir.

Belki anlarsınız diye şunları da ifade edelim:

Bugün anlamlı bir demokrasiyi mümkün kılan, toplumun yönetime katılma olanaklarının yaratılmasıdır. Çünkü ‘oy‘ demokrasilerde zorunlu, fakat yetersiz hale gelmiştir. Sendikaların, meslek kuruluşlarının, çeşitli baskı gruplarının Anayasa hukukunda oy kadar kurumsal resmi değerleri artık kabul edilmelidir. Toplum içinde mesleğin gerçek görevinin ne olduğu bilincini kavrayabilmiş meslek kuruluşlarına yürütmede etkili olabilmenin yasal olanakları sağlanmalıdır. Bu bir çeşit yürütmeye katılmadır. O halde demokratik düzenin gerçekten yaratılabilmesi için meslek kuruluşlarının kendi kendilerini yönetme ve kendi alanlarında genel yürütmeye katkı olanaklarının yasalarda kabulü gereklidir. Böyle bir tutum sadece ‘oy‘a dayanan sistemlerin aşırı ve haksız sonuçlarını önleyebilecektir. Aksi durumda, sizin gibi hükümeti başka bir deyişle "milli iradeyi" kutsamakla ne evrensel anlamdaki demokrasi yaşam bulur ne de demokrat olunur. Olsa olsa faşist olunur. Gerçekten siz bir faşist gibi düşünmekte ve TMMOB‘ye özel bir düşmanlık beslemektesiniz. Aksi halde, TMMOB Seçim Bildirgesindeki "12 Eylül düzeni ile gerçekten hesaplaşmayan, iktidarı kutsayan, sosyal hukuk devletini reddeden veya işlevsiz kılan, temel hak ve özgürlüklere müdahalede yasama organı dahil hiçbir gücü yetkili görmeyen hiçbir anayasa değişikliği ile uzlaşmayacaktır." biçiminde somutlanan "demokratik, eşitlikçi ve özgürlükçü bir anayasa istemine" faşist bir anlayışı temsil ettiği yönünde bir suçlama yöneltemezdiniz. Bu nedenle, kişisel maraza ve öfkenizi "behemehal" kontrol altına almanızı önermekten başka bir seçeneğimiz bulunmamaktadır.