ÇMO BAZ İSTASYONLARI YÖNETMELİĞİNİ İPTAL İSTEMİYLE DANIŞTAY'A BAŞVURDU

04.01.2010

Çevre Mühendisleri Odası, "Elektronik Haberleşme Cihazlarına Güvenlik Sertifikası Düzenlenmesine İlişkin Yönetmelik"in bazı maddelerinin iptali için Danıştay’a başvurdu. ÇMO, konuya ilişkin olarak 4 Ocak 2010 tarihinde bir basın açıklaması yaptı.

BAZ İSTASYONLARI YÖNETMELİĞİ İPTAL İSTEMİYLE DANIŞTAY‘A TAŞINDI

16.05.2009 tarih ve 27230 Sayılı Resmi Gazete‘de yayımlanan "Elektronik Haberleşme Cihazlarına Güvenlik Sertifikası Düzenlenmesine İlişkin Yönetmelik"in 4/1-F, 4/1-G, 4/1-L, 4/1-Ö,  6., 8/1, 9/1, 9/2 maddeleri ile geçici 1. maddesinin yürütmesinin durdurulması ve iptali talebi ile Odamız tarafından Danıştay‘a taşındı.

Sokullu Mahallesi Nimet Sokak sakinlerinin Odamıza yaptığı başvuru neticesinde, 7475 Ada, 13 Parsel‘de bulunan boş arazide baz istasyonu kurulması için başvuruda bulunan operatör şirkete Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu‘nca güvenlik sertifikası verildiğinin öğrenilmesi üzerine, söz konusu sertifikanın dayanağı Elektronik Haberleşme Cihazlarına Güvenlik Sertifikası Düzenlenmesine İlişkin Yönetmelik‘in Güvenlik Mesafesi başlıklı 4/1-F, Güvenlik Sertifikası başlıklı 4/1-G, Meskun Mahal 4/1-L, Sürekli Maruz Kalma başlıklı 4/1-Ö, Güvenlik Mesafesi Hesabı başlıklı 6, Montaj Esasları Başlıklı 8/1, Güvenlik sertifikası müracaatı ve ölçüm bildirimi başlıklı 9/2 ve Mevcut güvenlik sertifikaları başlıklı geçici 1. maddesinin Danıştay‘a taşınarak iptali istenilmiştir.  

Yönetmelik‘in. 1. maddesinin b bendine göre Yönetmeliğin amacı, elektromanyetik alanda istem dışı ve sürekli maruz kalma durumunda; çevre ve insan sağlığı üzerinde oluşabilecek muhtemel olumsuz etkileri giderebilmek olarak belirtilmiştir. Çevre ve insan sağlığının korunması iletişim hakkından üstün olduğu Yönetmelik metninden de anlaşılmasına rağmen dava konusu Yönetmelik ile baz istasyonlarından kaynaklanan olumsuz çevre ve sağlık etkilerinin giderilmesi için tek önlem olarak güvenlik mesafesi ile ilgili düzenlemelere gidildiği görülmektedir. Oysa ki tek koruma yöntemi mesafenin tayini olmadığı gibi, bu mesafenin hesabına da genel ve soyut bir şekilde yer verilmesi sebebi ile Yönetmeliğin çevre ve insan sağlığını korumaktan uzak olduğu şüphesizdir.

Güvenlik mesafesine göre kurulan, her bir sabit elektronik haberleşme cihazı için, işletici veya işletmeciye verilen belge olan güvenlik sertifikasının verilmesi öncesinde Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu tarafından çevre ve insan sağlığını koruma amacıyla kapsamlı araştırmalar yapılmalı, olası çevresel etkileri ve alınacak önlemler belirlenmelidir. Bir diğer ifade ile gerçekleştirilmesi planlanan projelerin çevreye olabilecek olumlu ve olumsuz etkilerinin belirlenmesinde, olumsuz yöndeki etkilerin önlenmesi ya da çevreye zarar vermeyecek ölçüde en aza indirilmesi için alınacak önlemlerin, seçilen yer ile alternatiflerinin belirlenerek değerlendirilmesinde ve projelerin uygulanmasının izlenmesi ve kontrolünde sürdürülecek çalışmalar yapılmadan, söz konusu baz istasyonunun kurularak faaliyete geçmesi için salt güvenlik mesafesi hesaplanmak suretiyle, operatörlere güvenlik sertifikası verilmesi 2872 Sayılı Çevre Kanunu‘nun 10. Maddesine aykırı bir uygulamadır.

Anayasa‘nın 56. maddesinde herkesin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahip olduğu, çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemenin devletin ve vatandaşların ödevi olduğu belirtildiğinden Anayasa‘dan sonra gelen tüm yasal ve idari düzenlemelerin bu amaçlara ulaşmaya elverişli hükümler içermesi gerektiği konusunda duraksamaya yer yoktur.

Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu tarafından da baz istasyonlarının kurulumu ve işletmeye açılması sürecinde halkın katılımını sağlayacak yasal düzenlemelere gidilerek yurttaş iradesine saygı göstermek suretiyle idari tasarruflarda bulunulması gerekirken soyut, çevre ve insan sağlığı üzerindeki sonuçları itibariyle etkisiz bir koruma yönteminde ısrar edilmesinde hiçbir kamu yararı yoktur. Dava konusu Yönetmelik derhal iptal edilerek çevresel etki değerlendirmesi sürecini, dolayısıyla halkın karar süreçleri ile ilgili bilgilenme ve kararlara katılım hakkını esas alan bir düzenlemeye gidilmelidir.

Odamız, bilimsel ve teknik birikimi ve kamusal sorumluluğunun bilinciyle, çevre ve halk sağlığını hiçe sayan düzenleme ve uygulamalar karşı hukuksal ve toplumsal alanda her türlü mücadele aracını kullanmaya devam edecektir.

TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu