ÇMO: "ÖZELLEŞTİRME VE TAŞERONLAŞTIRMA 3 CAN DAHA ALDI"
Çevre Mühendisleri Odası, Adana Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi Atıksu Arıtma Tesisi'nde çalışan 3 işçinin girdikleri çamur istasyonunda metan gazından zehirlenerek hayatlarını kaybetmesi üzerine 4 Ekim 2007 tarihinde bir basın açıklaması yaptı.
Adana Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi Atıksu Arıtma Tesisi‘nde (ASKİ) çalışan işçiler, 2 Ekim 2007 Salı günü saat 17.30 sularında temizlemek için girdikleri çamur istasyonunda metan gazından zehirlendiler. 28 Eylül 2007 tarihinde İSKİ şantiyesinde kaybettiğimiz Harita Mühendisi Gülseren Yurttaş‘dan sonra, kamu hizmetlerinin özelleştirilmesinin doğurduğu sonuçlar bu kez de 3 işçinin hayatına mal oldu.
Adana İli, Yüreğir İlçesi, Akdeniz Mahallesi‘nde bulunan ASKİ´ye ait olan ve bir (1) yıldır faaliyette bulunan Doğu Akdeniz Atıksu Arıtma Tesisi‘nde meydana gelen metan gazı zehirlenmesi sonucu beş (5) kişi zehirlendi. Faruk Yeşil (31), Selahattin Göğebakan (35) ve Tamer Toygun (27) hayatını kaybederken Kemal Bağatar (53) ve Rıza Göçmen (41) isimli işçilerin tedavileri kaldırıldıkları hastanede devam ediyor.
Öncelikle hayatlarını kaybeden işçilere rahmet, ailesine, yakınlarına ve çalışma arkadaşlarına başsağlığı, tedavileri devam eden işçilere ise acil şifalar diliyoruz.
Debisi 65.000 m3/gün olan arıtma tesisinin anaerobik bölümünde çamurdan metan gazı üretimi yapılarak tesisin elektrik ihtiyacının bir bölümü karşılanmaktadır. 2 metrelik kuyu şeklindeki istasyon içinde bulunan metan gazı bir süre sonra maskesiz çalışan ve hiçbir güvenlik tedbiri alınmayan işçileri etkileyerek zehirlemiştir. ASKİ denetimindeki tesis özel bir şirket tarafından işletilmektedir.
Arıtma tesisinin emisyon ve deşarj izinleri bulunmamakta olup, tesisin işçi sağlığı ve iş güvenliği açısından hiçbir önlem alınmadan işletildiği bilinmektedir. Tesis hakkında, daha önce koku problemi nedeni ile halk tarafından şikayetler ve çeşitli protestolar yapılmıştır.
Adana‘da da bir örneği ile somutlanan altyapı hizmetleri, günümüzde çokuluslu şirketlerin özelleştirme-ticarileştirme baskısı altında bulunmaktadır. Çeşitli uluslararası kuruluşlar ve yerli-yabancı şirket ortakları, bir yandan bu hizmetlerin piyasalaştırılması için uğraşırken, bir yandan da belediyeleri, uygun teknoloji, yatırım ve işletme maliyetleri, insan kaynakları konusunda yanlış yönlendirmektedirler. Bu konuda yeterli bilgi ve birikime sahip olmayan Belediyeler ise, idari ve mali sorumluluklar ve yetkiler açısından bir dizi karmaşa ile yüz yüze kalmaktadır.
Özel şirketlerin kâr amacıyla yürüttükleri kamusal altyapı hizmetleri (içmesuyu, katı atık, atıksu) pek çok yerde iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alınmadığı, işçilerin çalışma koşulları ve hayatlarının hiçe sayıldığı örneklerde kendini açıkça göstermektedir.
Neler Yapılmalı?
- Atıksu arıtma ve katı atık tesislerinde en büyük tehlike olan metan gazının tehlike sınırlarının algılanabilmesi için bu tesislere metan gazı dedektörleri yerleştirilmelidir.
- Bu tesislerde metan gazından elektrik enerjisi üretimini sağlayan teknolojiye geçilmelidir. Ancak öncelikle bu konuda tüm altyapı eksiklikleri tamamlanmalıdır.
- Atıksu arıtma tesislerinde, çalışanların ve yöre halkının sağlığı göz önüne alınarak koku kontrol ve giderme sistemi kurulmalıdır.
- Tesis çalışanları, iş sağlığı ve güvenliğine uygun şekilde gaz maskesi, koruyucu gözlük, koruyucu kıyafet gibi donanıma sahip olmalıdır.
- Tesisin işletme aşamasında en az bir çevre mühendisin bulundurulması gerekmektedir.
- Arıtma tesislerinde iş sağlığı ve güvenliği mühendisinin çalıştırılması zorunlu olmalıdır.
- Tesis çalışanları, Hepatit B, tifo, kolera gibi enfeksiyonlara karşı düzenli ve devamlı olarak sağlık kontrolüne tabi tutulmalıdır.
- Tesislerde mutlaka tam gün çalışma süreli işyeri doktoru ve acil yardım ekibi bulundurulması zorunlu hale getirilmelidir.
- Özelleştirme politikaları ile, belediyelerce yaygın şekilde uygulanan, tesis işletmesinde taşeronlaşma sisteminden vazgeçilmelidir.
Sonuç Olarak;
- İş sağlığı ve güvenliği konusunda idarelerce gerekli tedbirler alınmalı, bu konuda personelin sürekli eğitimi sağlanmalıdır
- Doğru kadrolar doğru alanlarda istihdam edilmeli, insan yaşamı öncelikli bir değer olarak algılanmalıdır.
- Yönetim ihmalinden kaynaklanan ve yerel yönetimlerde yaygınlaştırılmaya çalışılan özelleştirme-taşeronlaştırma politikalarının bir sonucu olan olayın sorumluları hakkında gerekli yasal işlemlerin başlatılması gerekmektedir.
- Yerel yönetimlerin temel görevleri arasında yer alan "atıksu arıtma" hizmeti, doğrudan çevrenin ve insanın yaşam hakkı ve halk sağlığı ile ilgili toplumsal nitelikli hizmetlerdir. Bu nedenle, doğaya dost ve toplumun gereksinmelerine uygun bir planlanma ile kamu hizmeti esaslarına bağlı olarak yönetilmeleri gerekir.
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu