ÇMO'DAN 2 ŞUBAT DÜNYA SULAK ALANLAR GÜNÜ AÇIKLAMASI

01.02.2007

Çevre Mühendisleri Odası, "2 Şubat Dünya Sulak Alanlar Günü" dolayısıyla 1 Şubat 2007 tarihinde bir basın açıklaması yaptı.

- "Sivrisineği öldürmek yetmez, bataklığı kurutmak gerekir."
- Bataklığı Kuruttuk, Sıra Yaşamda!

Her türlü canlı yaşamının yüz binlerce yıldır kaynağını oluşturan, uygarlıkların oluşumunda ve çöküşünde başat nedenlerden biri olmuş, son derece zengin ve üretken ekosistemler olan sulak alanlar, uygulanan yanlış politikalarla yok olma tehlikesiyle karşı karşıya.

Bu yok oluşu önleyebilmek amacıyla İran‘ın Ramsar Kenti‘nde bir araya gelen ülkeler, 2 Şubat 1971 tarihinde "Özellikle Su Kuşları Yaşama Ortamı Olarak Uluslararası Öneme Sahip Sulak Alanlar Hakkındaki Sözleşmesi" (RAMSAR Sözleşmesi)‘ni imzalamış ve 1997 yılında 2 Şubat günü, Dünya Sulak Alanlar Günü olarak kabul edilmiştir. Her yıl ayrı bir tema ile anılan bu gün için 2007 yılının teması olarak, sulak alanların yitirilmesi ile birlikte dünyada 1 milyardan fazla insanın esas protein kaynağı olan ve milyonlarca dar gelirli ailenin geçimini sağlayan balıkların tür ve sayısındaki azalmaya dikkat çeken "Yarın için Balık?" sloganı seçilmiştir.

Balıkların yumurtladığı ve yavru balıkların korunağı olan sulak alanlar, bilinen balık türlerinin üçte ikisinin yaşam kaynağı olarak hem balıkçılık hem de biyolojik çeşitlilik açısından son derece önemlidir. Ülkemizde son 50 yılda yok edilen yaklaşık 1 300 000 hektarlık sulak alanla birlikte, baraj yapımı, doğal ortama yabancı balık türlerinin yetiştirilmeye çalışılması ve aşırı kirlenme gibi nedenlerle endemik 62 balık türünden 41‘inin varlığının tehdit altında olduğu kaydedilmektedir.

Sulak alanların zengin biyolojik çeşitlilik dışında, taşkın kontrolü, bölgenin su rejiminin dengelenmesi, suyun nitrat, fosfat ve toksik maddelerden arıtılması gibi birçok işlevi söz konusudur. Ancak; 1950‘li yıllarda sulak alanlar, sıtma ile mücadele etmek üzere kurutulurken, sonraları tarım ve sanayi alanı olarak değerlendirilmek üzere kurutulmaya başlanmıştır. Ancak sulak alandan "bozma" tarım alanlarından ancak %35 verim alınabildiği yapılan araştırmalarla ortaya konulmuştur.

Ülkemiz RAMSAR Anlaşması‘na 1993 senesinde taraf olmuş ve 2005 yılında Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği‘ni yayınlanmıştır; ancak kaçak yeraltı suyu kullanımları, yağışın sulak alanlara ulaşmadan barajlarda tutulması gibi uygulamalar ve küresel ısınma ile birlikte yağışların azalması, sulak alanların besin kaynağı olan sudan uzaklaşmasına yol açmaktadır. 135‘i uluslararası öneme sahip olan 500 sulak alanımızdan RAMSAR Sözleşmesi listesine dahil edilen 12 alanda ciddi oranlarda kuruma ve kirlenme mevcuttur. Aşırı ve plansız tarımsal amaçlı kaçak su kuyuları ile kurumuş Meke Gölü, %90 oranında küçülen Sultan Sazlığı, evsel ve endüstriyel atıklar ile kirletilmiş, yeni konut ve sanayi alanlarının açılması tehdidindeki Gediz Deltası, RAMSAR kapsamındaki sulak alanlardan birkaçını oluşturmaktadır.

Ekolojik, biyolojik, ekonomik, sosyal ve kültürel değerler olan sulak alanlar, birer ekosistem olarak değerlendirilmeli ve sistemi bozacak herhangi bir uygulamanın sistemde geriye dönüşü olmayan tahribata yol açacağı bilinmelidir.

Yok edilen sadece sulak alanlar değil "yaşam"dır !

TMMOB Çevre Mühendisleri Odası
Yönetim Kurulu