ÇMO'DAN TURİZMİ TEŞVİK KANUNU'NA "ORMAN TALANINI TEŞVİK KANUNU" AÇIKLAMASI

20.05.2008

Çevre Mühendisleri Odası, orman yangınlarının artmasına yol açabilecek hukuksal düzenlemeler ve tartışmalar yapıldığını belirterek, 20 Mayıs 2008 tarihinde konuya ilişkin bir basın açıklaması yaptı.

Orman Genel Müdürlüğü verilerine göre 21.188.747 hektar orman varlığına sahibiz. 2006 yılında 2.227 yangında 7.762, 2007 yılında ise 2.829 yangında 11.665 hektar orman varlığımız yandı. Bilindiği gibi, ülkemizde orman yangınları kurak iklim koşullarının yanı sıra genel seçimler, ormanlar ve ormancılıkla ilgili hukuksal düzenlemelerin gündemde olduğu dönemlerde daha da artmaktadır. Geçtiğimiz yıl da, Başbakanın ve ilgili bakanın ormanlarla ilgili açıklamaları orman yangınlarının önceki yıla göre neredeyse iki kat artmasına yol açmıştı. Bugünlerde de yine orman yangınlarının artmasına yol açabilecek hukuksal düzenlemeler ve tartışmalar yapılmaktadır. Turizmi Teşvik Kanunu‘nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ve siyasal iktidarın bu kanun ile ilgili açıklamaları da aynı sonuçları verebilecektir.

Öte yandan, 15 Mayıs 2008 tarihli Resmi Gazete‘de yayımlanarak yürürlüğe giren yasayla, yaklaşık olarak 1,1 milyon dönüm orman alanı turizm yatırımlarına açılabilecek ve bu yatırımlarla da 330 bin dönüm alan ormansızlaştırılabilecek. Bu miktar, geçen yıl yangınlarla yitirilen orman varlığımızın otuz katını aşmaktadır !

Bu yaz kaybedeceğimiz orman varlığımız şimdiden belli oldu !

Her yıl binlerce hektar orman varlığını özellikle yaz aylarında çıkan orman yangınları nedeniyle kaybediyoruz. Bu yıl ise kaybedebileceğimiz orman varlığımızın genişlikleri şimdiden belli oldu. Yangınlar olsa da olmasa da turizm yatırımlarının yoğun olarak gerçekleştirildiği bölgelerde ilin toplam alanının binde beşi turizm yatırımlarına tahsis edilebilecek.

Sonuç Olarak...

Açıktır ki, ülkemizde "orman" sayılan alanları hem korumak, doğal değişme ve gelişme süreçlerine herhangi bir zarar vermemek hem de bu alanlardan toplumun tüm sınıf ve kesimlerinin dengeli biçimde ve devamlı olarak yararlanabilmesini sağlamak gerekmektedir. 1982 Anayasası bile bu gereğin bir kamu hizmeti olarak yerine getirilmesini zorunlu saymaktadır. Ne yazık ki, bu yalın gerçeklik, ülkemizde, hemen hemen hiçbir dönemde gerektiğince kavranamamıştır. Dahası, özellikle "devlet ormanı" sayılan alanlardan kapitalist sermaye birikim sürecine yeni fırsatlar yaratmak amacıyla sınırsızca yararlanılması, egemen bir yaklaşım biçimi olmuştur. Oysa, ülkemizde;

i) ekolojik, ekonomik, toplumsal ve kültürel koşulların nerede, ne amaçla, ne türden ormanların yetiştirilmesini zorunlu kıldığı bilinmemektedir,

ii) var olan "orman" sayılan alanların yapısal özelliklerinin ve değişme eğilimlerinin tüm boyutlarıyla ortaya konulması bir yana, henüz sınırları bile belirlenememiş, belirlenebilenleri de henüz tümüyle tapuya tescil edilememiştir;

iii) toplumumuzun tüm sınıf ve katmanlarının "orman" sayılan alanlardan sağlanabilecek ürün ve hizmetlere yönelik gereksinmesi nitelik ve nicelik olarak belirlenmemiştir,

iv) bu nedenlerle de var olan "orman" sayılan alanların neresinde, hangi amaçlarla ormancılık yapılmasının gerekli ve olanaklı olduğu; bu kapsamda neresinde hangi ormancılık dışı etkinliklerin, sözgelimi madencilik, turizm, alt yapı vb. yatırımlarının yapılabileceği ortaya konulamamıştır.

Bu belirsizlikler giderilmediğinde, "orman" sayılan alanlarda yürütülecek ormancılık ve ormancılık dışı etkinliklerin orman ekosistemlerine ve kamu yararına ne türden ve ne denli zarar verebileceğinin gerçekçi biçimde öngörülebilmesi, tümüyle rastlantısaldır. Açıktır ki, bu durum, "orman" sayılan alanlara yönelik sakıncalı yaklaşımların gündeme getirilebilmesini ve yaşama geçirilebilmesini büyük ölçüde kolaylaştırmaktadır. AKP de bu kolaylıktan yararlanma çabası içindedir: AKP‘nin en son olarak gündeme getirdiği "Turizmi Teşvik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun" da, gerçekte, bu yaklaşımın bir ürünüdür.

Odamız, AKP hükümetinin doğal ve kültürel varlıklarımızı sermaye gruplarının hizmetine sunma girişimlerine karşı mücadelesini sürdürecek, ilgili yasanın iptali ve konunun yargıya taşınması için gerekli girişimlerde bulunacaktır.

TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu