DAHA GİDECEK ÇOK YOLUMUZ VAR, YAŞASIN TMMOB!

23.10.2020

TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, 23 Ekim 2020 tarihli BirGün Gazetesi'ndeki köşesinde, TMMOB'nin kuruluşu ve Mühendislik Mimarlık haftasına değinirken; TMMOB'nin siyasi iktidarların hedefinde yer almasının nedenlerini de anlattı.

DAHA GİDECEK ÇOK YOLUMUZ VAR, YAŞASIN TMMOB!

Mühendis, mimar ve şehir plancılarının uzun geçmişe dayanan meslek örgütü kurma çabaları, 1954 yılının Ekim ayında Ankara’da gerçeğe dönüştü. İlk genel kurulumuz 18-21 Ekim tarihleri arasında gerçekleştirildi. TMMOB tüzüğü kabul edildi ve bağlı 10 meslek odası kurularak TMMOB’nin örgütsel hayatı başladı.

TMMOB’nin kuruluşundan 1960’lı yılların ikinci yarısına kadar olan dönemine “kuruluş ve kurumsallaşma” çabalarının damga vurduğu söylenebilir. Bu dönemdeki mücadeleler çoğunlukla “mesleki statülerinin belirlenmesi”, “uzmanlıklarının tanınması” ve “ekonomik durumlarının düzeltilmesiyle” sınırlı kaldı.

1961 Anayasası’nın getirdiği nispi özgürlük ve demokrasi ortamı, ülkemizdeki toplumsal muhalefetin gelişmesinin de önünü açmıştı. Sendikal hakların gelişmesi, işçi eylemlerinin artması, TİP’in kuruluşu, öğrenci eylemlerinin yükselişi 1960’lı yılların özellikle ikinci yarısından itibaren ülkenin kaderini ve toplumun yapısını da değiştirmişti. Bu değişimden dönemin mühendis, mimar ve şehir plancıları da etkilenmişti. Dönemin dinamik süreci içerisinde, üniversitelerde yoğun olarak süren akademik-demokratik mücadelenin içerisinde yetişen, toplumcu değerlere sahip, gelecekten umutlu bir genç kuşağın mezun olduktan sonra Oda ve TMMOB çalışmalarında etkin görevler üstlenmesi TMMOB’nin adeta ikinci kez kuruluşunu hazırlayacaktı. Artık mühendis, mimar ve şehir plancılarının toplumun diğer kesimlerinin üstünde yer alan bir zümre olmadığı, işçi sınıfı mücadelesinin ayrılmaz bir parçası olduğu görülmeye başlanmıştı.

1973 yılında TMMOB yasası senatoda görüşülürken toplanan TMMOB 18. Genel Kurulunda, TMMOB Yönetim Kurulu Başkanlığına seçilen Teoman Öztürk, TMMOB’nin bu yeniden kuruluşu sürecinin ve mücadele anlayışının sembolü olmuştu. Sevgili Başkanımızın veciz sözüyle artık TMMOB “bilimi ve tekniği, emperyalizmin ve sömürgenlerin değil, emekçi halkımızın hizmetine sunmak için her çabayı güçlendirerek sürdürme yolunda inançlı ve kararlı” kadroların çabalarıyla toplumsal mücadele içinde tarihsel yerini almıştı.

Bu toplumcu değerlerle mücadelesini sürdüren, bilimin ve tekniğin insanlığın yararına kullanılması durumunda başka bir dünyanın mümkün olduğunu gösteren TMMOB her dönem siyasi iktidarların hedefindeydi.

Ancak hiçbir dönemde AKP’nin iktidarda bulunduğu son 18 yılda olduğu kadar ağır saldırılara maruz kalmadı.

AKP’nin TMMOB’yi hedef alan tutumunun altında da, esasen kamuya ait tüm varlıklarımızı ve değerlerimizi ortadan kaldırmayı amaçlayan neoliberal yağma ve talana karşı oluşturmaya çalıştığımız set yatmaktadır.

Bu saldırganlık 2007 yılından itibaren, yani Cumhurbaşkanlığı makamında da AKP’nin eline geçtiği dönemden itibaren sistematik bir şekilde sürmektedir.

O tarihten beri hemen her yıl TMMOB yasasında değişiklikler gündeme getirildi. Birçok mevzuatta yapılan değişikliklerle, gelir kaynaklarımız kısıtlandı. Mesleki denetim yetkilerimiz budandı, yöneticilerimiz ve Odalarımız hakkında davalar açıldı. İdari ve Mali denetim adı altında özerk yapımız yok edilmeye çalışıldı. Birçok yetkimiz bakanlıklara devredildi. Susturmak, etkisizleştirmek, parçalamak tasfiye etmek istediler.

Son olarak ise geçtiğimiz hafta Cumhurbaşkanı AKP grup toplantısındaki konuşmasında yeni bir müdahale sürecinin talimatını verdi.

Tüm bu süreçlere üyelerimizden ve halkımızdan aldığımız destekle direndik. Birçok girişimi püskürttük. Aynı kararlılıkla direnmeye, mücadele etmeye devam edeceğiz.

66 yıl önce başlayan örgütlü mücadelemizin yarattığı ve bugüne ulaşan kimliğimize sahip çıkacağız. Ülkemizin kalkınma ve sanayileşmesinde bilim ve teknoloji politikalarının önemine vurgu yapan, kamu yararı ve adil paylaşımdan yana, yurtsever, ilerici ve toplumcu geleneğimize sahip çıkacağız.

Semayenin sınırsız sömürü isteğine karşı emekten yana tutum almayı; neoliberalizmin piyasayı mutlaklaştıran anlayışına karşı, kamusal üretim ve hizmetleri savunmayı; emperyalizme karşı, bağımsızlıktan yana olmayı; faşizan baskılara karşı, özgürlüklere sahip çıkmayı; tarım alanlarının derelerin, kıyıların, ormanların, madenlerin, kültürel mirasımızın yağmalanmasına karşı, doğayı ve doğal varlıkları savunmayı; toplumsal yaşamın her alanının dinsel buyruklar uyarınca şekillendirilmek istenmesine karşı, laiklik mücadelesini yükseltmeyi; savaş ve şiddet politikalarına karşı, barış içinde bir arada yaşamı istemeyi; kısacası bugünümüze ve yarınımıza sahip çıkmayı sürdüreceğiz.

TMMOB’yi günümüze taşıyan sayısız kahraman meslektaşlarımızı ve yöneticilerimizi saygıyla anıyorum. TMMOB; ülkesine, halkına, mesleğine ve meslek örgütüne bağlı mühendis, mimar ve şehir plancısı kuşakların omuzunda geleceğe taşınmaya devam edecek.

Daha gidecek çok yolumuz var. Yaşasın TMMOB!