
DİSK, KESK, TMMOB VE TTB TARAFINDAN DÜZENLENEN "OHAL DEĞİL, DEMOKRASİ" İSTANBUL FORUMU TAMAMLANDI
DİSK, KESK, TMMOB ve TTB Olağanüstü Hal’in (OHAL) kaldırılması için yürüttükleri, “OHAL değil, demokrasi istiyoruz” kampanyası kapsamında Karaköy'de bulunan TMMOB Mimarlar Odası Büyükkent Şubesi'nde 17 Aralık 2017 tarihinde bir forum gerçekleştirdi.
Foruma, TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Cavahir Efe Akçelik, DİSK Genel Başkanı Kani Beko, KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik, TTB Merkez Konsey Başkanı Raşit Tükel, İstanbul Tabip Odası Sekreteri Samet Mengüç, HDP Grup Başkanvekili Filiz Kerestecioğlu, EMEP MYK üyesi Levent Tüzel’in yanı sıra KHK ile ihraç edilen akademisyenler, siyasi parti ve meslek örgütleri temsilcileri katıldı.
İlk olarak söz alan DİSK Genel Başkanı Kani Beko, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) geçtiğimiz günlerde Türkiye’nin ekonomisinin yüzde 11 oranında büyüdüğüne ilişkin paylaştığı verilere değinerek, “Bu kadar büyüme varken ülkenin tüm borçlarının kapanması lazımdı. Milli gelirdeki payı istihdama yatırın. Asgari ücreti 2 bin 300 TL yapın” dedi. Türkiye’de kişi başına düşen milli gelirin 2 bin TL’nin üzerinde gösterildiğini aktaran Beko, “Siz vergiyi bizden alıyorsunuz. Onlar vergilerini Mann Adası’na, Malta Adası’na yatırıyorlar. Biz ise Türkiye Cumhuriyeti’ne vergilerimizi veriyoruz. O zaman bizim vergilerimizle bize yatırım yapın” ifadelerini kullandı. Beko, DİSK, KESK, TTB, TMMOB’un bir araya gelerek sendikal hak ve özgürlükleri bu topraklarda nasıl geliştirecekleri yönünde tartışmaları gerektiğini söyledi.
Savaşa karşı barışı savunanlar olarak savaşı durduramadıklarını dile getiren Beko, “Ortadoğu bugün kan içinde. Bunun da taşeronluğunu yapan Türkiye’dir. 7 milyon işsiz kardeşimiz var. Ne yazık ki bunların 1 milyonu üniversite mezunudur. Çocukken birbirimizle küserdik, bir daha konuşmuyorduk. Şimdi 52 ülke ile küsüz. 9 yaşındaki bir adam Türkiye’yi yönetmeye kalkıyor, ondan dolayı Türkiye bu hale geldi” diye konuştu. Toplumsal muhalefetin örülmesi gerektiğini vurgulayan Beko, “Spartaküs’ün dediği gibi: ‘Ya oturup hep birlikte ölümü bekleyeceğiz ya da örgütlenip düşmanı yok edeceğiz’ başka çaremiz yok” dedi.
Daha sonra söz alan TTB Merkez Konseyi Başkanı Raşit Tükel ise, AKP’nin 15 yıllık iktidarı döneminde sağlık alanında yaptığı çalışmaları eleştirerek konuşmasına başladı. OHAL ilanından sonra ihraç edilen hekimlerin durumuna dikkat çeken Tükel, “İhraç edilen hekim arkadaşlarımıza özel hastanelerde çalışma imkanı verilmiş. Fakat çalıştığı özel hastanelerde işten çıkarılma tehdidi altında ve ucuz iş gücü olarak, sömürü altında çalışıyorlar” dedi. OHAL ile birlikte güvencesiz çalışma koşullarının arttığını aktaran Tükel, şehir hastaneleriyle birlikte bu çalışma koşullarının artacağını söyledi. Şehir hastanelerinin tümü uygulamaya konulduğu zaman Sağlık Bakanlığı'nın yılda 5 milyondan fazla kira ödeyeceğine vurgu yapan Tükel, bunun da herkesin cebinden çıkacağını belirtti. Ülkede baskıcı bir ortam oluştuğunda, yaşamsal risklerin de beraberinde arttığını kaydeden Tükel, “Yaşamsal riskleri olan tutukluların tahliye edilmesi konusunda da çalışma yapmamız gerekiyor. Bu bir yaşam ihlali olarak kabul edilmektedir” dedi.
KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik de, OHAL'le beraber uygulamaya konulan KHK’lerin tüm toplumsal kesimlerde bir travma yarattığını ifade ederek, 15 Temmuz 2016’da yapılan darbe girişiminin AKP'nin sivil darbesine dönüştüğünü söyledi. “2014’te Milli Güvenlik Kurulu’nun (MGK) kararlarına bakıldığında bir çökerteme ve toplumsal muhalefeti yok etme üzerine alınan kararlar olduğunu biliyoruz” ifadelerini kullanan Bozgeyik, AKP’nin her sıkıştığı dönemlerde sıkışmışlığını aşmak için adımlar attığını söyledi. Kudüs ve Lozan söylemlerinin Zarrab ve Man Adası’ndaki sıkışmışlığını aşmak için kullandığını ifade eden Bozgeyik, “15 Temmuz’da ikiz kardeşlerden diğer kardeş darbe yapsaydı, yine aynı şeyleri yaşardık. Türkiye faşist sivil darbeyle karşı karşıya” ifadelerini kullandı.
Daha sonra söz alan TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Cevahir Efe Akçelik, AKP hükümetinin ülkeyi yönetme yeteneğinin ve koşullarının kalmadığını ifade ederek, “Kendi halkına yalan söyleyen, zulmeden, taleplerini görmezden gelen bir iktidarın hiçbir toplumsal meşruiyeti yoktur” diye belirtti. AKP iktidarının 15 yıllık sürecinde büyük suçlar işlediğini dile getiren Akçelik, "Öyle çok kan döktüler ki, öyle yolsuzluklar yaptılar ki, iktidarı kaybettikleri, dokunulmazlık zırhını yitirdikleri anda dünyanın başlarına yıkılacağını çok iyi biliyorlar. Bu yüzden Anayasa’yı çiğniyorlar. Seçimlere hile karıştırıyorlar. Mahkemeleri ayartıyorlar. Siyasi parti başkanlarını tutuklayıp, halkın iradesini hiçe sayıyorlar” şeklinde konuştu. Anayasa Referandumu’ndan sonra AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından birlikteliklerinin hedef haline geldiğini dile getiren Akçelik, idari ve mali denetim bahanesiyle odalarının Bakanlıkların vesayeti altına alınmaya çalışıldığını, buna direnmelerinin sonucunda da Kimya Mühendisleri Odası’na karşı açılan davada Kimya Oda Yönetim Kurulu üyelerinin görevden alındıklarını hatırlattı.
Erdoğan’ın son zamanlarda sıklıkla “Türkiye’nin kaderiyle AKP’nin kaderi bütünleşmiştir” dediğini hatırlatan Akçelik, kendi yanlış kararlarının sorumluluğunu bütün ülkeye yaymaya çalıştıklarını ifade etti. Akçelik son olarak, emekçi ve yoksulların istikbalinin OHAL, KHK ve AKP’siz bir Türkiye’de olduğunu söyledi.
Konuşmaların ardından, foruma katılan tüm siyasi parti, sendika ve meslek örgütlerinin temsilcileri söz alarak görüşlerini dile getirdi.