
EMO 2. ELEKTRİK TESİSAT ULUSAL KONGRESİ GERÇEKLEŞTİRİLDİ
“Elektrik Tesislerinde Yeni Teknolojiler ve Verimlilik” ana temasıyla düzenlenen 2. Elektrik Tesisat Ulusal Kongresi, EMO İzmir Şubesi tarafından 24-27 Kasım 2011 tarihlerinde İzmir Uluslararası Fuar Alanında gerçekleştirildi.
Elektrik tesisat alanındaki mühendislik uygulamalarında yaşanan bilimsel ve teknolojik gelişmelerin sunulması ve tartışılması, yasal mevzuatın izlenmesi ve buna yönelik önerilerin geliştirilmesi, sektördeki tüm kişi, kurum ve kuruluşların bir araya getirilmesi ve işbirliğinin güçlendirilmesinin hedeflendiği Kongre açılışında, sırasıyla EMO İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı N. Sedat Gülşen, Aydınlatma Türk Milli Komitesi Başkanı Prof. Dr. Sermin Onaygil, EMO Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Göltaş ve TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı birer konuşma yaptı.
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı şunları söyledi:
Değerli Konuklar,
Sevgili Arkadaşlar,
Hepinizi Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Yönetim Kurulu adına sevgiyle, saygıyla, dostlukla selamlıyorum
Ben öncelikle burada hepimizin buluşmasını sağlayan arkadaşlarıma, Düzenleme ve Yürütme Kurulumuza, görüşlerini bizimle paylaşacak bilim insanlarına, uzmanlara, Elektrik Mühendisleri Odamızın İzmir Şube yöneticilerine, Oda çalışanlarına, emeği geçen tüm arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.
Sevgili Arkadaşlar,
TMMOB, mesleki, ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda ülkemizdeki mühendis, mimar ve şehir plancıları temsil etmektedir. Onların hak ve çıkarlarını halkımızın çıkarları temelinde korumak ve geliştirmek, mesleki, sosyal ve kültürel gelişmelerini sağlamak ve mesleki birikimlerini toplum yararına kullanmalarının zeminini yaratmakla görevlidir. Bu amaçla mesleki alanlarıyla ilgili gelişmelerin ve politikaların sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel boyutlarını derinlemesine kavramak, yorumlamak ve toplumu bilgilendirmek; bu politikaların toplum yararına düzenlenmesi için öneriler geliştirmek ve bunların yaşama geçirilmesi için mücadele etmek zorundadır. TMMOB bunların gereği olarak en genel anlamda bağımsız ve demokratik bir Türkiye‘nin yaratılması yönündeki çalışmalarını bütünsel bir anlayışla ve etkinleştirerek sürdürmek kararlılığındadır. TMMOB bu çalışmalarını bilimin ve tekniğin ışığında, bilim insanlarının yol göstericiliğinde ve 50 yılı aşkın geçmişinin birikimi ile yürütmeye kararlıdır.
TMMOB ve Bağlı Odaları ülkemizde meslek alanları ile ilgili gelişen ya da gelişebilecek her türlü konuda görüş oluşturma, oluşan görüşleri geliştirme ve bunları kamuoyu ile paylaşma çalışmalarını eleştirel olduğu kadar yeni açılımlar sağlayacak şekilde sürdürmektedir. İşte bugün de bu anlayışla oluşturduğumuz 2. Elektrik Tesisat Ulusal Kongresi‘nde bir aradayız.
Bu kongrede Elektrik ve Elektronik ana meslek alanları ve bunların alt alanları ile ilgili, birikimli üyelerimizin bilgi ve deneyimlerinden oluşan bildiriler ile bilim insanlarımızın araştırma ve geliştirme sonuçlarından oluşan bildiriler kongre çatısı altında dört gün boyunca meslek örgütüne bağlı üyelere, kurum ve kuruluşların temsilcilerine ve ilgi duyan tüm katılımcılara sunulacaktır. Ayrıca elektrik ve elektronik meslek alanları ile ilgili yasal mevzuatlardan, uygulamalardan ve birçok nedenden kaynaklı sorunların ele alındığı panel ve forumlar yapılarak, muhatapları ile tartışılarak çözüm arayışlarında bulunulacaktır. TMMOB ve bağlı odalarının bilimsel araştırmalara ve teknolojik gelişime karşı durması söz konusu olamaz ancak, bilimin ve teknolojinin halkın yararına sunulması noktasında hassasiyetimizi de vurgulamak yerinde olacaktır.
Sevgili Arkadaşlar,
Elektrik tesisatı başlığında yapılan bu kongre de uzmanlık ve belgelendirme üzerine de örgütümüzün görüşlerini burada özetle sizlerle paylaşmak istedim. 2003 yılında gerçekleştirdiğimiz Mühendislik Mimarlık Kurultayında konu ile ilgili aldığımız kararlarda şunlar yazılı:
TMMOB ve Odaları, Mühendislik ve Mimarlık mesleğinin uygulama alanlarında çeşitli nedenlerle ortaya çıkabilecek olan, yanlış, kusurlu, yetersiz ürün kullanımı ve uygulamaların, doğal ve kültürel çevreyi tahrip, insan sağlığını risk altına sokma veya yaşama hakkını engelleme, bireyin, toplumun, insanlığın her türlü zararına yol açma gibi sonuçları olduğunun bilincindedirler. TMMOB ve Mesleki Odaları bu bilinçten hareketle mesleğin uygulanmasında kasıtlı veya kasıtsız; yanlış, kusurlu, yetersiz ürün ve uygulamaların ortadan kaldırılması veya en aza indirilmesi konusunda gerekli tüm çabayı gösterir, bu hususta gerekli her türlü yasal, idari, mesleki, eğitsel girişimleri düzenler, gerekli kurumları ve mekanizmaları oluşturur.
TMMOB ve Odalar, eğitimde kalite eşitliğini göz önünde bulundurarak toplumun güvenliğini, sağlığını ve gönencini (yaşanabilirliğini), doğal ve kültürel yaşam ortamlarını doğrudan etkileyen alanları önceliklerine göre belirleyerek, bu alanlardaki gereksinmelere uygun olarak tanımlanacak bilgi ve beceri düzeylerine göre mesleki yeterliliğin belirlenmesini, geliştirilmesi ve belgelenmesini sağlarlar.
TMMOB ve Odaları; tüm mühendis ve mimarların aldıkları eğitimleri ve iş deneyimlerini takip etmekle ve onların sicilini tutmakla yükümlüdür.
TMMOB ve Odaları; mesleki yeterlilik ve yetkinlik konusunu kaynağında çözmek amacıyla, mühendislik/mimarlık eğitimi/öğretimi yapan yükseköğretim kurumlarının müfredatlarının belirlenmesinde, uygulanmasında ilgili ulusal kurumlarla birlikte "ulusal bağımsızlık ve egemenlik" ilkesi uyarınca, kamu/toplum yararının sağlanması ekseninde işbirliği yapar, çalışmalar yürütür.
TMMOB ve Meslek Odaları; ülkemizdeki eğitim düzeninin, süreç içinde daha eşitsiz, adaletsiz hale geldiğini tespit eder. Meslektaşın adil ve eşit olmayan sistem içinde, bilgi ve donanım açısından yetersiz kalabildiğini, bu nedenle yanlış uygulamalara yol açabileceğini tespit eder. Meslektaşı bu konumdan kurtarmak için gerekli her türlü yasal, idari kurumlan harekete geçirir. Mesleki eğitsel girişimleri düzenler, meslektaşa destek olur. Ancak, meslektaşın, her ne sebeple olursa olsun, mesleki uygulama - mesleki üretiminden doğan kusurlar sonucu, doğal, kültürel çevrenin tahribi, kamunun zarar görmesi, bireyin toplumun sağlığının ya da yaşama hakkının ortadan kalkması, riske girmesine yol açması halinde, TMMOB ve meslek odası hiç tereddütsüz, doğal çevre ve kamu menfaatlerinden yana tavır alır.
Mesleki yeterlilik tartışmalarının odağında Türkiye ‘deki mühendislik eğitimi olmalıdır, Ülkemizde mühendislik eğitimi, sistemin ana gereksinmelerine göre belirlenmemelidir, Sanayileşememenin ve teknoloji ithal eden bir ülke olmanın sonucu olarak, mühendisler tasarım sürecinin dışında büyük ölçüde üretim kontrolü ya da hizmet üretimi gibi alanlarda istihdam edilmektedirler. Dolayısıyla mühendislik eğitimi, geleceğin mühendislerine teknolojik ilerlemeyi sağlayacak birikim ve beceriyi değil; üretim sürecinin sürekliliğini sağlayacak donanımı sağlamaya çalışır. Eğitim ile ilgili sorunların ancak eğitim süreci içinde çözülebileceği unutulmamalıdır. Mühendislik ve mimarlık eğitiminin, teorik ve pratik süreçleri kapsayacak biçim ve içerikte düzenlenmesi gerekmektedir. Bilim ve teknolojinin günümüzdeki ilerleme hızı göz önünde tutularak TMMOB‘ye bağlı Odalar tarafından meslek içi eğitim verilmeli ancak bu meslek içi eğitim sürecinin lisans eğitimini ikame edeceği düşünülmemelidir.
TMMOB ve Odalar, mesleki yeterliliğin belgelendirilmesine yönelik meslek içi eğitimi, mesleki davranış ilkelerini de içerecek biçimde planlar, lisans eğitimi dikkate alarak uygulama alanlarına ilişkin eğitimi hizmet olarak gerçekleştirirler, bu eğitimin ortak konularını programlarlar, ders notlarını hazırlarlar ve eğitimlerini sağlarlar.
Mühendis ve mimarlar, bilim ve teknolojinin hızla geliştiği günümüzde, yeni gelişme ve gereksinimlerine bağlı olarak, tüm mesleki çalışma süreçlerinde, meslek içi eğitimi sürekli, etkin ve katılımcı bir anlayışla yaşama geçirmeye kararlıdır. Bu anlayış TMMOB ve bağlı oda yöneticilerinin temel yaklaşımları olmaya devam edecektir.
Sevgili Arkadaşlar,
Konuşmamı bitirirken enerji sektöründeki planlama ve yönetimi yeniden yapılandırmaya yönelik düzenlemeleri de içeren AKP‘nin son KHK‘lerine de birkaç cümle ile değinmek istiyorum.
AKP‘nin iktidara geldiği 2002 yılından bu yana Türkiye neoliberalizmin yönlendirdiği hızlı bir değişim sürecine girdi. AKP‘nin her seçimde oylarını artırarak yeniden iktidara gelmesi ile bu dönüşüm kendi ifadeleriyle "çıraklıktan kalfalığa, kalfalıktan ustalığa" hızlanarak sürdü. Türkiye‘yi ekonomiden siyasete, toplumsal yaşamdan kamu yönetimine yeniden yapılandırma politikalarıyla hayatın tüm alanları -insanın, doğanın ve emeğin aleyhine- kapitalizmin gereklerine göre şekillendirildi.
Tek başına iktidar olan, Meclis‘ten her istediği düzenlemeyi çıkarabilen, ülkeyi torba yasalarla yönetme anlayışını getiren AKP‘ye bu da yetmemiş olmalı ki ve genel seçimlere 2 ay kala, Meclis‘i devre dışı bırakan, hükümete 6 aylık Kanun Hükmünde Kararname (KHK) çıkarma yetkisi veren Yasa, TBMM‘nin 6 Nisan 2011 tarihli oturumunda kabul edildi.
AKP, "Yetki Kanunu"yla 6 aylık dönemde 35 adet Kanun Hükmünde Kararname (KHK) çıkararak, bakanlıklar kurdu, kapattı; Devlet Planlama Teşkilatı‘nı, Elektrik İşleri Etüt İdaresi‘ni, Milli Prodüktivite Merkezi‘ni lağvetti. Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı bünyesinde de önemli değişikliklere gidildi. ETKB bünyesinde 3‘ü yeni olmak üzere, 8 ana hizmet birimi tanımlanırken, yeni birimlerden biri de Nükleer Enerji Proje Uygulama Dairesi Başkanlığı oldu. Görülüyor ki, AKP tüm dünyada nükleer enerjiden vazgeçilirken, Türkiye‘yi uluslararası sermayenin "nükleer çöplüğü" yapmakta kararlı.
Kamu yönetimi baştan aşağı yeniden şekillendirilirken meslek alanlarımız, mesleğimiz ve Örgütümüz üzerine planlanan değişikliklere ilişkin yasal zeminin oluşturulmasının da ilk adımları atıldı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bünyesinde kurulan Mesleki Hizmetler Genel Müdürlüğü‘nün görev tanımlamasından anlıyoruz ki, AKP TMMOB‘nin yetki alanlarına müdahale etmeye hazırlanıyor.
Çıkarılan tüm KHK‘ları alt alta yazdığımızda Türkiye‘nin yenidünya düzenine eklemlenip, emperyalizme bağımlı hale getirilmesi için kamu yönetiminin nasıl yeniden düzenlendiğini görebiliyoruz.
Sevgili Arkadaşlar,
Bu tablo bizlere bir kez daha nasıl zorlu bir süreçten geçtiğimizi ve mücadelemizi birleştirerek sürdürmemiz gerektiğini gösteriyor. Önümüzdeki süreç mesleğimiz ve Örgütümüz için de bir sınav niteliği taşıyor.
Bunun gereklerinin emek ve demokrasi güçleri ile ortaklaştırılan bir mücadele hattı ile yerine getirilebileceğini de çok iyi biliyoruz. "Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber, ya hiç birimiz" sözümüz şimdi her zamankinden daha anlamlı hale geliyor.
Hepimize kolay gelsin.