EMO 3. ULUSAL YAZILIM MÜHENDİSLİĞİ SEMPOZYUMU

27.09.2006

Değerli Konuklar
Sevgili Arkadaşlar,

Hepimiz biliyor ki; mühendislik, bilim ve teknolojiyi insanla buluşturan bir meslek. Bizim örgütümüz TMMOB; odağında, öznesinde insanın olduğu bir mesleğin uygulayıcılarının örgütü. İnsan odaklı olmasından dolayı, bizim mesleğimiz onurlu bir meslek ama bir o kadar da sorumlulukları olan bir meslek. Dolayısı ile bu mesleğin örgütünün, TMMOB‘nin de sorumlulukları ona göre fazlalaşıyor.

Biz, bir yandan insana ve insanlığa karşı işlenmiş suçlara karşı çıkıyoruz, öte yandan da insana ve insanlığa olan sorumluluklarımızı biliyoruz ve sorumluluklarımızın gereklerini yerine getirmeye çalışıyoruz. Bir yandan da üyelerimizi haklarının elde edilmesine, taleplerinin gerçekleşmesine yönelik çabalarda bulunuyoruz.

Öte yandan, sorunlarımızın, toplumun ve halkın sorunlarından ayrı tutulamayacağını da biliyoruz. Sıkıntılı, sancılı, sorunlu bir ülkede yaşıyor olmanın tüm sonuçları mühendis kimliğimizle birlikte, yurttaş kimliklerimiz dolayısı ile gene bizi buluyor. Bunun için yazdıklarımızın sonunda, kamuoyuna duyurularımızın sonunda mutlaka "kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiç birimiz" diyoruz.

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) 6235 sayılı Yasayla 1954 yılında kurulan örgütümüzün bugün bağlı Oda sayısı 23‘e, üye sayısı ise 300.000‘e ulaşmıştır.

TMMOB, mesleki, ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda ülkemizdeki mühendisleri ve mimarları temsil etmek, onların hak ve çıkarlarını halkımızın çıkarları temelinde korumak ve geliştirmek, mesleki, sosyal ve kültürel gelişmelerini sağlamak ve mesleki birikimlerini toplum yararına kullanmalarının zeminini yaratmakla yükümlüdür. Bu amaçla, TMMOB mesleki alanlarıyla ilgili gelişmelerin ve politikaların sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel boyutlarını derinlemesine kavramak, yorumlamak ve toplumu bilgilendirmek zorundadır. Bu nedenle de TMMOB, bu politikaların toplum yararına düzenlenmesi için öneriler geliştirir, bunların yaşama geçirilmesi için mücadele eder ve bunların gereği olarak en genel anlamda bağımsız ve demokratik bir Türkiye‘nin yaratılması yönündeki çalışmalarını bütünsel bir anlayışla, mesleki demokratik kitle örgütü yapısıyla ve etkinleştirerek sürdürür

TMMOB bu çalışmalarını bilimin ve tekniğin ışığında, bilim insanlarının yol göstericiliğinde ve 50 yılı aşkın geçmişinin birikimi ile yürütmeye kararlıdır.

Burada bu gün başlattığımız etkinliğimizin bu amaçlarımızın gerçekleşmesine aracılık yapması için düzenlendiğini öncelikle belirtmek gerekir.

Bu etkinliğin gerçekleşmesini sağlayan Yürütme Kuruluna, EMO Ankara Şubesi Yönetim Kuruluna ve Şube çalışanı arkadaşlarıma, Bilkent Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümüne ve emeği geçen herkese Birlik Yönetim Kurulu adına teşekkür ederim.

Sevgili arkadaşlar

Dünyamız giderek daha hızlı değişmektedir. Teknolojik yeniliklerle özellikle yirmibirinci yüzyılda ivme kazanan bu değişimi yönlendiren ile takip eden ülkelerin arasındaki fark gün geçtikçe açılmaktadır.

Bu döneme yönelik teknoloji genellikle "Bilişim Sektörü" başlığı altında nitelendirilmektedir. "Bilişim Sektörü" derken en azından 20 kadar alt sektörü de ifade etmiş oluyoruz. Bu aslında diğer hiç bir sektörde olmayan büyük bir istihdam kaynağının da işareti oluyor. Türkiye her ne kadar üretici, geliştirici bir kimliğe bürünememiş olsa da, bu konuda çalışabilecek beyinleri yetiştirme ya da yetiştirmeye hazırlama gibi yeteneğe sahip. Peki, bu beyinler, bu katma değer sağlayacak bireyler niye beklenen etkinliği sağlayamıyorlar? Bu konunun bu sempozyumda konuşulmasını diliyorum.

Bilişim sektörünün en önemli iki argümanıda bilgisayar donanımları ve yazılımlarıdır.

Bilgisayar donanımları ile yazılımlarının geleneksel ayırımında önemli bir fark bulunmaktadır. Ekonomik kaynakları çok kısıtlı olan ülkelerin bilgisayar donanımı üretme işine girmeleri yüksek maliyet nedeni ile çok zordur. Yazılım sektörü ise başlangıç için çok fazla sermaye gerektirmediğinden olanağı kıt ülkeler için önemli bir fırsattır. Yazılım sektörünün ülkemiz için gelişebilir bir alan olduğuna inanıyor ve bunun gelişmesine katkıda bulunabilmesi için tüm kesimlerin bu alanda atılım yapması, yeniden yapılanması ve kurumsallaşması gerektiğini söylüyoruz. Bu alanın katma değeri yüksektir ve biz mühendisler için istihdam yaratabilecektir. Bu sempozyumda bunlar da konuşulmalıdır.

Bilişim Sektörünün alt sektörlerine bakıldığında, yazılım sektörünün diğerlerine kıyasla daha önemli bir şansı olduğu görülüyor.. Önemli bir sermaye gerektirmiyor ve böylece sadece beyin gücüyle maddi güç elde etme şansına sahip olunabiliyor. Türkiye‘nin beyin gücünü yazılım sektöründe değerlendirmesine bir engel yok gibi görünüyor. Peki neden olmuyor? Nasıl başka ülkeler yazılım devi olabiliyorlar?

Bunun en önemli örneği olarak her zaman Hindistan verilir. Türkiye‘de de yazılım sektörü için durum Hindistan‘dakine kıyasla daha farklı.

Öncelikle Türkiye yetişmiş insan gücü açısından şiddetli bir kanama içerisinde, ciddi bir beyin göçü var. Bilişim sektöründeki bazı belirsizlikler bu konuda beyin göçünü tahrik ediyor. Uzun süren eğitimler sonunda bireylerin aradıklarını bulamaması, "yetersiz" kişilerin sektörde yer edindiklerini görmeleri bir anlamda beyin göçüne zorluyor. Bunlar da bu sempozyumda konuşulmalıdır.

Diğer taraftan Türkiye‘nin eğitim stratejilerindeki hata ön plana çıkıyor bu noktada. Ülkemizde yüksek lisans düzeyinde verilmesi gereken diplomalar bize has özellikler sayesinde lisans düzeyine çekiliyor.. Bizce uzmanlık alanı olması gereken ve mühendislik eğitiminin üzerine uzmanlık konusu olacak yazılım mühendisliğinde lisans düzeyinde diploma veren bölümlerin açılması sıkıntılı olmaktadır. Bu konu bu sempozyumda da tartışılmalıdır.

TMMOB‘nin sürekli gündeminde olan uzmanlık ve belgelendirme çalışmaları bu anlamda önemlidir. Bizler meslek alanında uzmanlıkları belirleyemez ve de akredite edemezsek bu alan başka organizasyonlarla doldurulacaktır. Doldurulmaktadır.

Hepinizin bildiği gibi yazılım alanında, bir ABD kuruluşu olan Software Engineering Institute (SEI) tarafından verilen Capability Maturity Model (CMM) en önemli sertifikadır. SEI‘ye göre, dünyadaki yazılım şirketlerinin sadece %0,26‘sında (250.000 kayıtlı şirketten 650‘sinde) CMM sertifikalarının en yüksek üç seviyesi vardır (toplam beş seviyedir). Bunun yanında, birçok yazılım firması aynı zamanda ISO (International Organization for Standardization) sertifikası kullanmaktadır. ISO pek çok değişik sektöre uygulanabilen bir kalite belgesidir. CMM ve ISO yazılım sektöründe en çok kullanılan iki kalite sertifikasıdır. CMM en yüksek yöneticiden en alt kademeye kadar her çalışanı, yöneticileri, yazılımcıları ve süreci inceler. ISO ise CMM kadar detay aramayan, daha genel bir incelemedir. Bunlar sizlerin en ince ayrıntısına kadar bildiğniz şeyler. Vurgumuzun nedeni sertifikalandırma ve akreditasyon işlerinin önemine dairdir. TMMOB‘nin meslek içi eğitim ve belgelendirme çalışmalarına çeşitli gferekçelerle karşı çıkan meslektaşlarımızın, bu belgeleri almak için sıraya girmeleri de bizler için ayrıca düşündürücüdür.

Yazılım sektörü alanında var olan belirsizliklere çözüm bulacak genel bir strateji oluşturulması gerekiyor. Bunu yapanlar ve örnekleri var. Nasıl mı yaptılar? Öncelikle dış kaynaklı yazılım - ürün temini yerine yerli ürünlere teşvikler sundular. Böylece ülke olanakları kendi içerisinde güçlenmeye, dışarıya alternatifler üretmeye ve katma değer ortaya koymaya başladı. Bu şekilde bir denge oluştu.

Özellikle Türkiye‘nin yazılım alanında büyük ölçüde yabancı kaynaklardan besleniyor olması yazılım sektörümüzün, paralelinde de ülkemiz kaynaklarının zarar görmesine neden oluyor. Türkiye, kendi bünyesindeki "özelleşmiş, kişisel yetenekleri üzerine uzmanlaşmış" sektör temsilcileri yerine dış kaynaklara yönelmiş durumda. Bu hatayı bir an önce görüp, yönelimleri, eğilimleri bırakıp, kendi içinde güç kazanacak bir yapıya gidilmelidir. Bu konuda sektörün büyümesi konusunda bir strateji oluşturmalı. Bu sayede hem sektör güçlenecek, hem de ekonomik anlamda bir değer oluşturabilecektir. İstihdam da bunu paralelinde gelecektir.

Bu anlamda yarı-içe dönük, kendini koruyan bir mekanizmanın oluşması gerekiyor. Ayrıca tekelleşmeye karşı yapılanmaların, yasal düzenlemelerin de gerektiği bir gerçek. Tekelleşme her sektörde olduğu gibi yazılım sektörünün de sıkıntısıdır. Hatta yazılım sektörü en hızlı üretim sürecine sahip sektörlerin başını çekiyor olduğu için tekelcilikten kaynaklanan derin yaralar alıyor. Hem tekelciliğin önünü kesecek, hem de tekelciliğin açtığı yaraları kapayacak bir yapılanmanın sağlanması gerekiyor. Bu sempozyumda bu konular da görüşülmelidir.

Sevgili arkadaşlar,

Bitirirken Yazılım Mühendislerinin TMMOB de nasıl örgütleneceklerini belirtmem gerekiyor: Bilgisayar Mühendisleri TMMOB Genel kurul kararlarına göre EMO‘ya kayıt olmaktadırlar. Yazılım Mühendisleri de bilgisayar mühendisliğinin önemli bir uzmanlık alanı. Bunlar biliniyor. Gene TMMOB Genel Kurulunda kabul edilen TMMOB Meslek Dalı Ana Komisyonları Kuruluş ve Çalışma Yönetmeliği‘ne göre de Yazılım Mühendisler konulan kurallar çerçevesinde iEMO da örgütleneceklerdir. Bu yönetmeliğe göre odalarımızda Meslek Dalı Ana Komisyonları şu şekilde kurulur:

TMMOB Yönetim Kurulu‘nun ya da OYK‘nın gerekli görmesi durumunda veya Oda yapısı içinde yer alan mühendislik dalları üyelerinden ilgili Odanın belirleyeceği sayıdaki üyenin kendi mühendislik dalına ilişkin Oda Yönetim Kurulu (OYK)‘na yazılı olarak başvurması halinde, OYK karan ile Meslek Dalı Ana Komisyonu (MEDAK) kurulur.

MEDAK‘ın görevleri de şöyle sıralanmıştır: Meslek dalı üyeleri arasında örgütlenme ve dayanışmayı güçlendirmek. İlgili kurullar arasında eşgüdüm sağlama. Meslek dalına özgü çalışmalar yapmak, bilgi ve deney birikimini oluşturmak. Meslek dalı ile ilgili konularda OYK‘na danışmanlık yapmak. Meslek dalı ile ilgili örgütlenme, yayın, meslek içi eğitim vb. meslek dalı alt komisyonlarını kurmak ve çalışmaları yaygınlaştırmak. Meslek dalı üye toplantıları düzenleyerek üyelerin genel eğilim ve istemlerini belirlemek, katılım sağlamak. Mesleğin gelişmesini sağlayacak araçları oluşturmak, Meslek dalını geliştirmek, düzeyini yükseltmek ve üyelerin çıkarlarını korumak.

Ben öncelikle tüm yazılım mühendisi arkadaşlarımı EMO örgütlülüğünde Yazılım-MEDAK‘ta örgütlenmeye çağırıyorum. Sorunlarımızı sadece tespit etmek yetmiyor. Çözüm için sadece talep etmek de yetmiyor. Taleplerimizin gerçekleşmesi için mutlaka mücadele etmek gerekiyor. Mücadele etmek de örgütlenmeden geçiyor. Ben Yazılım Mühendislerini EMO‘da örgütlenmeye ve sorunların çözümü için mücadeleye çağırıyorum.

Sempozyumun başarılı geçmesini diliyor, bildiri sunacak, görüşlerini bizimle paylaşacak, tartışmalara katılacak bilim insanlarına, uzmanlara ve siz katılımcılara teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.