ENERJİSİNİ YİTİREN TÜRKİYE'DE ÜLKESİNE VE ENERJİSİNE SAHİP ÇIKANLAR 14 EKİM TMMOB MİTİNGİ İLE ALANLARDA

05.10.2006

TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı, TMMOB'nin enerjide dağıtılmış olan merkezi yapının yeniden inşasını, üretim-iletim-dağıtımın kamu eliyle yürütülmesini savunduğunu belirterek, özelleştirmelerden vazgeçilmesini, tahkim vb. anlaşmalardan çıkılmasını istedi. Soğancı, 5 Ekim 2006 tarihinde konuya ilişkin bir basın açıklaması yaptı.

Yeni Dünya Düzeni adı altında dünyayı yeniden yapılandırma uğraşında olanlar siyasi, iktisadi ve sosyal saldırılarını enerji alanında da sürdürmekteler.

Kapitalist küreselleşme aktörleri, bir yandan dünya enerji kaynaklarına sahip olma uğraşı verirken diğer yandan da enerji yollarının güvenliği konusunda yoğun çaba harcamakta. Sözü edilen hedefe, ülkeleri ve siyasi karar vericilerini içeriden - borçlandırma vb yollarla - teslim alarak, eğer bu olamıyorsa Irak‘ta olduğu gibi açık işgalle ulaşmaya çalışıyor. Bununla da yetinmeyerek rakip olarak gördüğü ülkelerle enerji kaynakları arasına Afganistan işgali ve Asya‘daki değişik renkli darbe girişimleri gibi yangın koridorları açıyor. Diğer yandan dünya ölçeğinde serbest piyasa yapısı oluşturma hedefi doğrultusunda serbestleştirme ve özelleştirme uygulamalarının tüm hızıyla hayata geçmesi doğrultusunda baskı uyguluyor.

Bu uygulamalar doğrultusunda ulus-devletten kaynaklanacak tüm sorunlara karşı dışarıdan-doğrudan müdahalenin kanallarını açıyor. Bu kanallardan biri de "piyasa kurulları"dır. Hiç bir siyasi sorumluluğu olmayan ama yetkileri o ülkenin geleceğini etkileyecek kadar geniş kurullar serbest piyasa oluşumunun en önemli aktörleri konumundadır. Türkiye‘de Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu da bu işlevini bir iş makinası gibi sermayenin önünü açarak yerine getirmektedir.

Bugüne değin tüm siyasi iktidarlar, özelleştirmeyi devlet politikası olarak olmazsa olmaz kabul edip bu zemin üzerinden yağma ve talanı içselleştirmişlerdir. Geçmiş hükümetleri "al ya da öde" anlaşmaları ve yolsuzluklar üzerinden suçlayıp kendilerine ak diyenler de "kabilemizde yamyam kalmadı son yamyamı dün yedik" söylemine denk düşen bir pratik içerisindedirler.

Siyasal iktidar, eleştirdiği "al ya da öde" anlaşmalarında dişe dokunur bir adım atamamıştır. Aksine alım garantili YİD, Yİ gibi sözleşmeleri de yenileyerek özel sektör lehine geçmişe göre daha da katmerlemiştir. Enerji alanında ileriye dönük planlamaları, stratejileri bulunmamaktadır. Uygulaması olmayan strateji belgeleri ile oyalanmaktadırlar. Enerji alanında özkaynaklara yönelme sözü sadece sözde kalmıştır.

Tek pratikleri kadrolaşma ve yolsuzluk dosyalarıdır. Bu durumda, gelecekte özelleştirmelerde, elektrik fiyatlarında, alım garantili sözleşmelerde, bakım-onarım-işletme ihalelerinde, Afşin-Elbistan gibi sözleşmelerde, nükleer santrallerde AKP için söylenecek söz "perşembenin gelişi çarşambadan belli olur"dan başka bir şey olamaz.

Türkiye için önümüzdeki dönemde, enerji politikalarında gerçekçi potansiyel hesaplamaları dikkate alınarak, bu potansiyel akılcı bir planlamayla ve tamamen kamu olanakları kullanılarak kademeli bir biçimde yapılacak yatırımlar öncelikli olmalıdır. Borç ekonomisi gerekçe gösterilerek devletin yatırım yapacak gücü yok demek kapitalist küreselleşme politikalarına endekslenmekten başka bir şey değildir.

TMMOB enerji alanında merkezi planlı yapılanmayı savunmaktadır.
TMMOB enerjide dağıtılmış olan merkezi yapının yeniden inşasını, üretim-iletim-dağıtımın kamu eliyle yürütülmesini savunmaktadır.

TMMOB diyor ki;

Özelleştirmelerden derhal vazgeçilmelidir.
Tahkim vb. anlaşmalardan çıkılmalıdır.
Tüm "al ya da öde" ibareli YİD, Yİ vb imtiyaz sözleşmeleri iptal edilmelidir.
Gerekli yasal düzenlemeler yapılarak enerjinin etkin kullanımı ve verimliliğe yönelik çalışmalar derhal başlatılmalıdır.
Dışa bağımlı enerji üretiminde bağımlılık asgari düzeye indirilmelidir.
Ulaşım politikaları değiştirilmeli ve petrole bağımlılık minimum düzeye çekilmeli, yerli kaynaklara yönelik enerji tarımına önem verilerek biyoyakıt üretimi arttırılmalıdır.
Özellikle güneş enerjisine yönelik bütçeden pay ayrılarak AR-GE çalışmalarına başlanmalıdır.
Enerji temininde jeotermal, biyokütle, rüzgâr, mikro düzeyde su kaynakları başta olmak üzere en küçük potansiyel bile değerlendirilmelidir.

"Enerjine Sahip Çık Karanlıkta Kalma! Özelleştirmeye Hayır! Enerjide Üretenler Yönetime!" diyenler 14 Ekim‘de Ankara’da TMMOB mitinginde.

Mehmet Soğancı
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı