HKMO: HUKUK DEVLETİNE DARBEYE DE DARBE YÖNETİMİNE DE HAYIR!

02.01.2018

Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası 29 Aralık 2017 tarihinde darbe, darbe yönetimi ve KHK'lara ilişkin bir basın açıklaması yaptı.

HUKUK DEVLETİNE DARBEYE DE DARBE YÖNETİMİNE DE HAYIR!

18.07.2016 tarihinde yaptığımız basın açıklamasıyla 15 Temmuz askeri darbe girişimini lanetlemiş, kararlılıkla ve ısrarla "Ne Darbe, Ne Dikta, Yaşasın Tam Bağımsız Demokratik Türkiye!..." demiştik.

10.08.2016 tarihinde yaptığımız, "Askeri Darbeye de, Sivil Darbeye de Hayır" başlıklı basın açıklamamızda da, hukuk düzenine, demokrasiye ve özgürlüklere karşı yapılan bu darbe girişimine katılanların belirlenmesinin kurum ve kuruluşlardan uzaklaştırılmasının, yargılanmasının ve cezalandırılmasının aciliyetinin ve zorunluluğunun açık olduğunu belirterek, ancak her koşulda, kişinin suçluluğunun yasal olarak kanıtlanmasına kadar masum sayılmasının, kişilerin lekelenmeme hakkının gözetilmesinin, kişilerin mahkeme hükmüne kadar her türlü saldırıdan korunmasının bir zorunluluk olduğunu vurgulamıştık.

Aynı basın açıklamamızda, darbe girişiminde bulunulmuş olmasının, özgürlüklerin ve demokrasinin askıya alınması, baskıcı rejim kurma, iktidar ordusu ve iktidar yargısı oluşturma fırsatı olarak değerlendirilmemesi ve bir sivil darbe aracı olarak kullanılmaması gerektiğine, haksızlıkları gidermek ve hakkı teslim etmekle görevli yargının, öç alma, muhalifleri etkisizleştirme aracı haline getirilmemesi gerektiğine de dikkat çekmiştik.

Sözkonusu basın açıklamamızda, demokratik direnme hakkı, toplantı ve gösteri yürüyüşleri hakkı ölçülerini ve sınırlarını aşan, siyasi milisleşmeye ve öç hareketi haline gelen sokak aşırılıklarının önlenmesi gerektiğini belirterek, kamu güvenliğini ve toplumsal barışı bozucu nitelikteki eylemler için gereğinin yapılmasını, her türlü güvenlik önleminin yetkili ve sorumlu kamu kurumu ve görevlileri tarafından sağlanmasını talep etmiştik.

Yine anılan basın açıklamasıyla, yargı denetimine kapalı, yasama organını ve muhalefeti devre dışı bırakan Kanun Hükmünde Kararname ile yönetmekten vazgeçilmesini, en kısa sürede olağanüstü hal uygulamasına son verilmesini, laikliğe dayalı, demokratik, özgürlükçü ve çoğulcu bir yönetim anlayışına yeniden dönülmesini acil bir çağrı ve zorunluluk olarak duyurmuştuk.

Olağanüstü Hal`in ilan edildiği 21.07.2016 tarihinden bugüne kadar on yedi ayı aşkın bir süre geçmesine ve olağanüstü halin fiili bir rejim değil, istisnai, sınırlı süreli bir rejim olmasına karşın, olağanüstü hal yönetimi olağan ve süreğen bir yönetim haline getirilmiştir.

Olağanüstü hal süresince, ancak söz konusu halin gerekli kıldığı konularda kanun hükmünde kararnamelerle düzenleme yapılabilmesi mümkün olduğu ve bu düzenlemelerin de en kısa sürede TBMM onayından geçmesi gerektiği halde, geçen süre içerisinde hemen her konu kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenmiş, bunlardan çok azı TBMM onayından geçmiş, yasama ve muhalefet devre dışı bırakılmış, Anayasa Mahkemesi verdiği yetkisizlik kararıyla Kanun Hükmünde Kararnameleri incelemekten kaçınmıştır.

Anayasa`nın 15. maddesi hükmü gereği Milletlerarası Hukuktan doğan yükümlülükler ihlal edilmemek kaydıyla, Temel Hak ve Hürriyetlerin kullanılmasının kısmen veya tamamen durdurulabilmesi söz konusu olabildiği ve sayılan istisnai durumlar hariç kişinin yaşama hakkına, maddi ve manevi varlığının bütünlüğüne dokunulamaması, suçluluğun mahkeme kararıyla saptanıncaya kadar kimsenin suçlu sayılamayacağı kural olduğu halde, Olağanüstü Hal ilanından sonra alınan önlemlerin kapsamı, FETÖ/PDY örgütünün darbe girişimi ve faaliyetleri gerekçe gösterilerek gittikçe genişletilmiş, ceza ve disiplin mevzuatında olmayan yeni bir suç tanımı getirilerek, tüm muhalif kesimlere, aydın ve yazarlara, gazetecilere uygulanmaya başlanmış, hukuki güvenlik hakkı ortadan kaldırılmıştır.

Son olarak, 24 Aralık 2017 tarihli Resmi Gazete`de yayımlanan 695 ve 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameler yayımlanarak, kararname konusu olamayacak birçok alanda düzenleme yapılarak, yasama, yargı ve hukuk devletine yeni bir darbe daha yapılmış, olağanüstü hal yönetimini zorunlu kılacak ve sürdürecek ölçüde olağanüstü bir durum olmadığı halde olağanüstü hal yönetimi başka amaçlarla sürdürülmeye devam edilmiş, durumun gerektirdiği ölçülerin ötesinde önlemler ve kararlar alınmış, uluslararası sözleşme ve uluslararası hukuktan doğan yükümlülükler görmezden gelinmiş, hukuksuzluk rejimi pekiştirilerek sürdürülmüştür.

696 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle, resmi bir sıfat taşıyıp taşımadıklarına bakılmaksızın 15 Temmuz 2016`da gerçekleştirilen darbe teşebbüsü ve terör eylemleri ile bunların devamı niteliğindeki eylemlerin bastırılması kapsamında hareket eden kişiler hakkında hukuki idari ve cezai sorumluluk doğmayacağı düzenlenerek , Meclisin yerine geçilerek ve Anayasa hükümleri hiçe sayılarak af düzenlemesi yapılmış, geleceğe yönelik sorumsuzluk ve cezasızlık getirilmiş, hukuk devleti ilkesi çiğnenmiş, Devletin hukuki koşullar içinde zor kullanma yetkisi, hukuksuz ve sorumsuz zor kullanma yetkisi olarak sivillere de tanınmış, hukuk, hukuk devleti ilkesi, hukuki güvenlik, yaşam hakkı ortadan kaldırılmış, iç çatışmaların , her türlü demokratik toplantı ve gösteri yürüyüşüne saldırının, linç kültürü ve uygulamalarının ortamı hazırlanmış, kontrolsüz kalabalık ve güçlerin kolluk kuvvetleri haline getirilmesinin, özel orduların önü açılmış, toplumun baskı ve korkuyla yönetilmesi amaçlanmış, Devletin asli görevlerini yerine getirme gücünden, suçu önleme ve cezalandırma kudretinden yoksun ve çaresiz olduğu ilan edilmiş, Devlet küçük düşürülmüş, itibarsızlaştırılmıştır.

696 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle, 12 Eylül Darbesi uygulamalarından ve düzenlemelerinden olan, uluslararası sözleşmelere aykırı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararıyla da insan hakkı ihlali olduğu karara bağlanan tek tip kıyafet uygulaması hortlatılarak, kişilerin peşinen suçlu ilan edilmesinin, öç almanın önü açılmış, adil yargılanma hakkı, savunma hakkı ortadan kaldırılmış, masumiyet karinesi ve lekelenmeme hakkı yok sayılmıştır.

Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası olarak hukukun, hukuk devletinin, insan haklarının ve demokrasinin tehlikede olduğu, hukuksuzluk yönetiminin yasamayı ve yargıyı devre dışı bıraktığı düşüncesi ve kaygısıyla, siyasal iktidarı olağanüstü hal uygulamasını kaldırmaya, hukuksuzluk yönetimini sonlandırmaya, olağanüstü hal yönetimini amacı dışında güç ve çıkar amaçlı siyaset amacıyla kullanmamaya; başta Ana Muhalefet Partisi ve Anayasa Mahkemesi olmak üzere Anayasa ve hukuk devletini korumakla görevli olan herkesi görevini yapmaya, özgürlük, aydınlık, hukuk ve demokrasi özlemi olan herkesi özlemini seslendirmeye, umutlu ve kararlı olmaya davet ediyoruz.

Yine ve Daima "Askeri Darbeye de, Sivil Darbeye de Hayır!" 
Yine ve Daima " Yaşasın Tam Bağımsız, Laik, Demokratik Türkiye!".

TMMOB
HARİTA VE KADASTRO MÜHENDİSLERİ ODASI
ARALIK 2017