HKMO: SU GELECEKTİR! GELECEĞİMİZE SAHİP ÇIKIYORUZ

27.07.2010

Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası, 25 Temmuz 2010 tarihinde Rize Fındıklı ilçesi Gürsu köyünde yöre halkının da katılımıyla hidroelektrik santrallerle ilgili bir basın açıklaması yaptı.

SU GELECEKTİR! GELECEĞİMİZE SAHİP ÇIKIYORUZ

Türkiye‘de bulunan ve enerji üretimi yapılabilecek seviyedeki tüm su kaynaklarına sermaye çevreleri adeta parsel parsel sahip oluyorlar. Türkiye  su kaynakları açısından  aslında zengin olmayıp son yıllarda başlayan HES‘lerle daha büyük tahribat görmektedir. Küresel kapitalist sistem, rant uğruna su havzalarının paraya dönüştürülebilir olmasına karar verdiğinde bu alanlarda her yönüyle katliam da başlamış oldu. HES‘lerin hayata geçtiği yerlerde dereler kuruma noktasına geldi. Rant peşindeki siyasal iktidarların egemen olduğu ülkelerde son 20 yılda,  su kaynakları ve ırmaklar ulusötesi emperyal kuruluşlara peşkeş çekilmektedir. Kapitalist ülkeler kendi kalkınmaları için diğer ülkelerin kaynaklarını kullanmış ve gelişme sürecinde kendi ülkelerinde yıkım yapmamışlardır. Günümüzde de, dünyadaki kapitalist sistemin aktörleri, Ortadoğu ülkeleri başta olmak üzere bir çok ülkeyi işgal etmekte, doğal kaynaklarını sömürerek, halkları açlığa, susuzluğa ve kıtlığa mahkum etmektedirler. Bu sömürü planının bir parçası olarak su da ticarileştirilerek, alınıp satılabilir bir meta haline dönüşüm sürecine sokulmuştur. Fırat, Dicle, Ilısu, Munzur, Yeşilırmak, İkizdere, Papart, Hemşin, Fındıklıdaki gibi dünyadaki diğer nehirlerin sularını başka havzalara aktarmak için yapımı planlanan ve yapılmakta olan tüm HES ve ticari baraj uygulamaları, ülkelerin kendi iç dinamiklerini kullanarak kalkınma haklarına yapılan en büyük saldırılardandır. HES yapıp işletecek olan şirketlerin, baraj göllerindeki suyun kullanım hakkını da tümüyle ele geçirecek olması da ülke enerji sektörü açısından büyük tehlike içermektedir.

1980 sonrası neo-liberal politikalar çerçevesinde yaygınlaşan özelleştirmelerde; fabrikalar, tesisler ve tarım arazilerinden sonra sıra doğal kaynaklara gelmiştir. Gelecekte enerji üretmekten çok, küresel ısınmayla birlikte daha da değerlenecek olan suyun pazarlanma konusu, bu yapımcı şirketlerin iştahını kabartmaktadır. Günümüzde ve gelecekte doğru kullanılmazsa ‘petrol kavgalarının‘ yerini ‘su kavgalarının‘ alacağı artık herkesçe tahmin edilmektedir. Bu da, enerjinin bahane edilerek derelerimizin birer birer satılmasını gündeme getirmektedir. Özel sektörle ‘su kullanım anlaşmalarının‘ yapılması, suyumuza el koyma hesapları olarak ortaya çıkmaktadır. Yapacakları HES‘lerle doğamızı yok edecekler ve birçok insanın yaşamını sürdürdüğü bu vadilerden de göç etmelerine neden olacaklardır. Yaşam için vazgeçilmez olan su, ulus ötesi şirketler ve onların yerli ortaklarına verilecektir. Bunun yanında bu işleri de Devlet Su İşleri‘ne yaptırarak ülkemizdeki suların pazarlanmasında devlet kurumu olan DSİ aracı kurum durumuna getirilecektir.

Doğal kaynak olarak ülke yararına kullanılması gereken sularımız özel sektörün rant alanı haline dönüşmektedir. Vazgeçilmez insan hakkı olan su hakkı, metalaştırılmaktadır. Yüzyıllardır yatağında akan derede en çok dere halklarının su hakkı vardır. Bu nedenle, özelleştirilmelere karşı etkin, bütünlüklü bir mücadele yürütülmelidir. Yüzyıllar boyunca yanı başlarında özgürce akan derelerin yine özgürce akmaya devam etmesinde yöre halkının da hakkı vardır. Derelerdeki mücadele, bütünlüklü Su ve Enerji Hakkı Mücadelesine dönüştürülmelidir.

Yaşam hakkımıza müdahale edildiği için HES‘lere hayır diyoruz!        
Çocuklarımıza yaşanabilir bir gelecek ve çevre bırakmak için, HES‘lere hayır diyoruz!

 

TMMOB
HARİTA VE KADASTRO MÜHENDİSLERİ ODASI                    
TEMMUZ 2010