İMO: "DEPREM DAVALARINI İHTİSAS MAHKEMELERİ ELE ALSIN"
İnşaat Mühendisleri Odası, 17 Ağustos Depremiyle ilgili suçların zaman aşımına uğraması nedeniyle 16 Şubat 2007 tarihinde bir basın açıklaması yaptı.
17 Şubat 2007 tarihi itibariyle "deprem davaları" zaman aşımına uğradığı için ortadan kalkacak. Geçtiğimiz günlerde konu ayrıntılarıyla medyamızda yer aldı. İnşaat Mühendisleri Odası olarak da bu konudaki görüşlerimizi kamuoyuyla paylaştık.
1999 depreminde binlerce insanımızın ölmesine, yaralanmasına neden olan, telafisi mümkün olmayan ekonomik kayba yol açan depremle ilgili 2 bin 500 dava açıldı ama hukuki süreç kamuoyu vicdanını yaralamakla kalmadı, hukuk sistemimize güveni de zedeledi. Pek çok dava 2 yıldan az cezayla sonlandığı için ertelendi. Binanın yapımını baz alan zaman aşımı süresi nedeniyle yine pek çok dava başlamadan bitti. Yargıtay‘ın zaman aşımı süresini depremin olduğu tarihte başlatan kararı bile sonucu değiştirmedi. Çünkü deprem davalarına konu edilen TCK maddesi 5 yıla kadar hapis cezasını öngörüyor ve zaman aşımı süresini de 7,5 yıl olarak belirliyordu. 7,5 yıllık süre yarın itibariyle tamamlanıyor. Zaten devam eden az sayıdaki dava da yarın itibariyle düşecek ve Türkiye‘nin yaşadığı büyük trajediye yol açanlar hiçbir bedel ödemeyecekler.
Türkiye topraklarının neredeyse tamamı deprem kuşağında bulunan ve olası depremleri bekleyen bir ülkedir. Açık ki olası depremler sonucunda yine davalar açılacak ve eğer mevcut sistem değiştirilmezse deprem mağdurları yine yaşadıkları acıyla baş başa kalacaklardır.
Bu nedenle İnşaat Mühendisleri Odası olarak önerilerimizi bir kez daha kamuoyuyla paylaşıyor ve yetkilileri göreve çağırıyoruz.
- Tıpkı Çocuk, İş, Ticaret, Fikri ve Sınai Haklar mahkemeleri gibi imar hukukuna ilişkin mahkemeler kurulmalıdır.
- Bu mahkemeler hızlı ve sağlıklı karar verebilecek bir tarzda yapılandırılmalıdır.
- Bu mahkemeler, TMMOB‘ye bağlı ilgili Odalarla ilişki içine girmeli, karşılıklı bilgi alışverişinin ötesinde, kurumsal bir ilişki geliştirmelidir.
- Mahkemeler kusur oranlarının belirlenmesinde bilirkişi raporlarına dayandığından bilirkişilik sistemi yeniden gözden geçirilmelidir.
- Mevcut davaların bu kadar uzamasının önemli bir nedeni sağlıklı ve zamanında delil tespiti yapılamamasıdır. Bu çerçevede özellikle enkaz kaldırma, delil tespiti gibi aşamalar belli bir bütünlük içinde ele alınmalı, enkaz kaldırılmadan önce ivedilikle deliller toplanarak delillerin karartılması gibi bir durumun açığa çıkmasına izin verilmemelidir.
- Mahkemeler, sanıkları kusurları oranında cezaya ve tazminata mahkum etmektedir. Ancak Borçlar Yasası‘ndan kaynaklanan müteselsiliyet ilişkisi nedeniyle proje sorumlusu, fenni mesul gibi daha az kusurlu bulunan inşaat mühendisleri, daha fazla kusuru bulunanlara ulaşılamadığından tazminatın tamamını ödemek durumunda kalmaktadır. Bu nedenle deprem davalarında müteselsiliyet ilişkisi yeniden düzenlenmelidir.
- Siyasi iktidar ne yazık ki olası deprem tehlikesine karşın kayda değer adım atmamakta, hukuki, yasal, idari, eğitsel, iktisadi tüm alanlar, aslında insan hayatına kasteden mevcut eksikliklerini korumaya devam etmektedir. Açıkçası Türkiye 1999 depremine hazırlıksız yakalanmıştır. Buna hukuk sistemi de dahildir. Türkiye gibi topraklarının neredeyse tamamına yakını deprem kuşağında bulunan bir ülkede kurumların, yasa ve yönetmeliklerin ve özellikle uygulamanın yeniden gözden geçirilmesi ve düzenlenmesi gerekmektedir.
TMMOB İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASI