"KAMU GÖREVLİLERİ SENDİKALARI KANUN TASARISI"

16.05.2001

TMMOB Başkanı Kaya GÜVENÇ, "Kamu Görevlileri Sendikaları Kanun Tasarısı" ile ilgili olarak "Toplu sözleşme ve grev hakkı içermeyen, kamu çalışanları sendikalarını işlevsizleştiren ve idarenin müdahalesine olanak sağlayan yasa tasarısı geri çekilmeli, sendikal hakların onaylanmış uluslararası sözleşmelere, ILO sözleşmelerine ve yetkili organ kararlarına uygun hale getirecek, temel sendikal hakları güvenceye alacak, özgürlükçü, demokratik, katılımcı bir yasa hazırlanmalıdır" dedi.

Kamu çalışanları, son 11 yılda tüm baskılara ve yargılamalara karşın gerçekleştirdikleri eylem ve etkinlikleri ile kamu çalışanları sendikalarının meşruluğunu, hükümetlere, parlamentoya, kamuoyuna kabul ettirmişler ve haklılıklarını kanıtlamışlardır. Birçok yargı kararı,ülkemizce de kabul edilen uluslararası anlaşmalar çerçevesinde sendikaların varlığını, eylem ve etkinliklerini, üyeleri adına hak taleplerinin yasal ve meşru olduğunu vurgulamıştır.
Her konuda olduğu gibi göstermelik düzenlemeler yaparak demokratikleşme konusunda adımlar atılıyor mesajını verme anlayışı, kamu çalışanları ile ilgili sendika yasa tasarısında da sergilemektedir. Yıllardır Uluslararası Çalışma Örgütü‘nün (ILO) eleştirisine uğrayan Hükümet ve Parlamento, Haziran ayındaki ILO toplantısı öncesinde kamu çalışanları ile ilgili yasal düzenlemeyi yaparak bu eleştirilerden kurtulmak, çalışma hayatı ile ilgili demokratik düzenlemeleri yapıyor görünmek istemektedir.
Ancak Plan ve Bütçe Komisyonu‘na gönderilen taslak içeriği nedeniyle işlevsiz, göstermelik bir sendikal örgütlenmeyi, bunun üzerinden de kamu çalışanlarını denetim altına almayı amaçlamaktadır. Oysa yasal düzenlemenin engelleyici, kısıtlayıcı, anti demokratik içerikte değil, uluslararası normlara koşut bir anlayış ve içerikte olması gerekmektedir.

Yasal düzenleme Türkiye‘nin de kabul ettiği 87, 98, 151 sayılı ILO sözleşmelerinin özünü yok edici içerikte olmamalıdır. Bilindiği gibi 87 sayılı sözleşme çalışanlar arasında ayrım gözetilmemesini, çalışanların önceden izin almadan diledikleri örgütü kurma ve onlara üye olmasını, sendikaların etkinliklerini düzenleme özgürlüklerini, temel hak olarak düzenlemiş, yasal düzenlemelerin bu özgürlükleri kısıtlayıcı şekilde olamayacağını açık olarak belirterek sendika ve örgütlenme özgürlüğünü güvenceye almıştır. İLO denetim organları da 87 sayılı sözleşmeye dayanarak grevin çalışanların ekonomik ve toplumsal çıkarlarını korumak ve geliştirmek için başvurabilecekleri temel ve yasal bir hak olarak kabul etmişlerdir. 98 sayılı sözleşme de kamu çalışanlarının toplu sözleşme yapma hakkını güvenceye alan sözleşmedir. Geçmiş dönemlerde de gündeme getirilen yasa tasarıları bu özü yok edici nitelikte düzenlemeler içermekteydi.

Kamu çalışanlarının sendikalarının varlığı hukuken tanınmış, meşruluk tartışmaları bitmiştir. Plan ve Bütçe Komisyonu‘na sunulan tasarı 1998 yılında Parlamentoda görüşülürken gelişen haklı tepkiler nedeniyle geriye çekilen yasanın aynısıdır. Bu tasarı TİS ve Grev Hakkını içermediği gibi, sendikaları iç demokratik işleyişi olmayan, sendikaların amaç ve ilkelerine müdahale eden, onları idarenin yan örgütü durumuna getiren düzenlemeler de içermektedir. Tasarı içeriği nedeniyle Türkiye‘nin de kabul ettiği sendikal temel hak ve özgürlüklerle ilgili İLO sözleşmelerine aykırı düzenlemeler içermektedir.

- Düzenlemede sendikaların işyeri temsilcisi seçmesine müdahale edilmektedir. Temsilci seçilebilmesi için işyerinde asgari sayıda (50 veya 20) kamu çalışanının bulunması şartıyla birçok işyerinde sendika temsilcisi bile bulunmayacaktır. Bunun amacı sendikaları işlevsiz, örgütsüz, bürokratik yapılar haline dönüştürmektedir.

- Sendika şubelerinin en az 1.000 (bin) üyeyle kurulması barajı, sendika yöneticilerinin aylıksız izinli sayılması için şube büyüklüğü ile ilgili en az 3000 üye sınırlaması getirmek anlayışı, temsilciliklerini belirlemedi ki müdahale anlayışının devamıdır. Sendikalar iç işleyişlerini kendileri belirlemelidirler. Bu sınırlamalar temel sendikal hak ve özgürlüklerin özünü yok edici niteliktedir.

- Sendikaları işyerinin verimlilik artışını geliştirmek, kitaplık, spor sahası vb. tesisler kurmak gibi görevlerle ilişkilendirmek, üyelerinin ekonomik demokratik haklarını geliştirmeyi temel görev almaktan çıkaran düzenlemeler ile "sendika" görüntüsü altında devletle entegrasyonu hedefleyen yapıları oluşturma anlayışı getirilmek istenmektedir. Bu tür yapılar, ne ülkenin demokratikleştirilmesine ne de çalışanların hak ve özgürlüklerinin geliştirilmesine katkıda bulunmayacak, aksine yeni olumsuzluklar yaratacaktır.

- Üyelik ödentisinin alınması için işkolundaki %10 baraj getirmek temel sendikal hak ve özgürlüklerin kullanılması önündeki bir diğer yasaklayıcı anlayıştır.

- Sendikalaşma hakkını tüm kamu çalışanlarına tanımayan bu tasarı askeri işyerleri ve ceza ve infaz kurumlarındaki çalışanların haklarını yok sayarak yıllardır kurulmuş olan ASİM-SEN ve TÜM YARGI-SEN‘in kapatılmasını öngörmektedir.

- Toplu görüşmelerde tek bir Konfederasyonu yetkili kılarak bu anlamda devletin açık müdahalesine olanak sağlayacak düzenlemeyle güdümlü bir örgütlenmeyi ortaya çıkaracak düzenlemeler içermektedir.

- Sendikaların eylem ve etkinliğini tamamen kısıtlayan, iş saati dışındaki etkinlikleri bile işverenin iznine tabii kılan bir düzenleme ile oluşan yapılar, adı sendika olan ancak hiçlik ifadesinden başka bir şey olmayacak yapılar olacaktır.
- Grev ve TİS hakkı içermeyen, bağlayıcı niteliği olmayan tasarı, aslında 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda var olan ancak hiçbir zaman uygulanmamış Danışma Kurulları, sendikal faaliyetin eksenine yerleştiren işyeri kurulları ve toplu görüşme kurulları ile hayata geçirilmek istenmekte, bu da sendikalar için yeni, işlevsel bir faaliyet alanı olarak tanımlanmaktadır.

- Sendikaların ve konfederasyonların yargı kararı olmadan kapatılabilmesi, hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmayan ve yasaklayıcı bir düzenlemedir.

TMMOB olarak kamuda çalışan on binlerce üyemizi de etkileyecek bir yasanın temel sendikal hak ve özgürlükleri zedelemeyen, demokratik, katılımcı, özgürlükçü bir anlayışla ele alınmasını istiyor, grev ve toplu sözleşme içermeyen, "nasıl olursa olsun ama bir yasa olsun" anlayışıyla düzenlenen bir "Sendika Yasası"nın kamu çalışanlarına ve ülkemizin demokratikleşme süreçlerine katkıda bulunmayacağını belirtiyoruz. Emek Platformu Programı içerisinde yer alan ifadelerle, "hükümet ve parlamento, sendikal hakları, onaylanmış uluslararası sözleşmelere, ILO sözleşmelerine ve yetkili organ kararlarına uygun hale getirecek biçimde düzenlemelidir".

TMMOB:
- Toplu sözleşme ve grev hakkı içermeyen, kamu çalışanları sendikalarını işlevsizleştiren ve idarenin müdahalesine olanak sağlayan yasa tasarısının geri çekilmesini,

- Sendikal hakların onaylanmış uluslararası sözleşmelere, ILO sözleşmelerine ve yetkili organ kararlarına uygun hale getirecek, temel sendikal hakları güvenceye alacak, özgürlükçü, demokratik, katılımcı bir yasa hazırlanmasını talep etmekte,

- Bu amaca yönelik meşru ve demokratik haklarını kullanmakta kararlı olduğunu kamuoyuna ve ilgililere duyurmaktadır.

Kaya GÜVENÇ
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı