KIZILIRMAK SUYUYLA İLGİLİ BELİRSİZLİK SÜRÜYOR
Çevre Mühendisleri Odası, İnşaat Mühendisleri Odası, Kimya Mühendisleri Odası ve Ankara Tabip Odası, 19 Kasım 2007 tarihinde Ankara'nın su sorunu ile ilgili basın toplantısı düzenledi.
ANKARA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ İLE ÇEVRE VE ORMAN BAKANLIĞI KAMUSAL SORUMLULUĞUNU YERİNE GETİRMİYOR
KIZILIRMAK SUYUYLA İLGİLİ BELİRSİZLİK SÜRÜYOR
Değerli Basın Çalışanları,
Değerli Konuklar,
Ankara‘nın su sorunu gündemden hiç düşmüyor, konu sıcaklığını hiç yitirmiyor. Yine Ankara‘nın su sorunu odaklı bir basın toplantısı ile siz değerli basın çalışanlarının karşısında bulunuyoruz. Bilmeniz gerekiyor ki, Ankara‘nın su sorunu köklü bir çözüm getirilinceye kadar bu konudaki çalışmalarımız ve hassasiyetimiz devam edecektir. Çeşmelerimizden insan sağlığı açısından zararlı olmayan; içilebilir ve kullanılabilir su akana kadar konu gündemimizdeki yerini koruyacaktır.
Değerli Arkadaşlar,
Su sorunu ile ilgili Ankara Büyükşehir Belediyesi o kadar vurdumduymazlık ve ciddiyetsizlik içindedir ki, meslek odalarının kamuoyunu bilgilendirmesi, Ankaralıları uyarması bir zaruret halini almıştır. Bu zaruret meslek odalarının topluma karşı sorumluluğunun bir gereğidir.
Ankara Büyükşehir Belediyesi‘nin su konusu tartışılmaya başladığından bu yana yaptığı açıklamaların toplamının bilânçosu şudur: Büyükşehir Belediye yönetimi geleceği görmemiştir; su politikası ve ihtiyaca uygun su yatırım programı yoktur; sorun "yumurta gelip kapıya dayandıktan" sonra bilimsel olmayan esaslar doğrultusunda çözülmeye, açıkçası gün kurtarılmaya çalışılmaktadır.
Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından dönem içerisinde yapılan açıklamalar diğer kamu kurumları tarafından defalarca yalanlanmış, ancak özellikle DSİ adına yapılan açıklamaların kendi içinde ciddi çelişki ve tutarsızlık taşıdığı gözlemlenmiştir.
Belli ki AKP iktidarı, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek‘i her ne şart altında olursa olsun savunmak durumunda kalmak istememekte ancak bir taraftan da "kol kırılır yen içinde kalır" ruh haline bürünmektedir.
DSİ Genel Müdürlüğü görevinde de bulunan 60. Hükümetin Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu‘nun Ankara‘nın su sorunu başladığından bu yana çizdiği tablo yukarda ifade edilen sıkıntılı ruh haline birebir örtüşmektedir. Veysel Eroğlu DSİ Genel Müdürlüğü yaptığı dönemde, Ankara‘nın su sorununu çözmek amacıyla getirilen Kızılırmak suyu ile ilgili farklı görüşler ifade ederken, bugün o günkü görüşleriyle çelişen açıklamalar yapabilmekte, su konusunu gündeme taşıyan meslek odalarını "politik davranmakla" suçlayabilmektedir. Bunun tipik bir Melih Gökçek tavrı olduğu bilinmektedir.
Basınımızın Değerli Çalışanları,
Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu‘nun son günlerde su sorunu ile yaptığı açıklamaları hayret, ibret ve kaygıyla izliyor, dönem içerisinde kamuoyuyla paylaştığı görüşlerini çelişkili ve kabul edilemez bulduğumuzu ilan ediyoruz.
DSİ Genel Müdürlüğü yaptığı dönemde "Kızılırmak suyunda sülfat var. Sülfatın arıtılması mümkün değil" diyen Eroğlu, bu kez de "Sülfat sorunu var, ama arıtılmayacak su yok, sadece arıtılma maliyeti yüksek" şeklinde açıklama yaptığı dikkatimizden kaçmadı.
İki açıklama birbiriyle çelişir gibi dursa da, bu sözler, meslek odaları tarafından Kızılırmak suyunun sağlığa zararlı olduğunu şeklindeki görüşlerinin dayanaksız olmadığını kanıtlamakla kalmadı, aynı zamanda, her fırsatta meslek odalarını suçlayan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek‘i yalanlamaya yetti.
Değerli Basın Mensupları,
Kamu kuruluşlarının en temel sorumluluğu kamuoyu doğru bilgilendirmektir. Bunun gereğini ne Ankara Büyükşehir Belediyesi ne de Çevre ve Orman Bakanlığı yerine getirmektedir. Kızılırmak suyunun akıbeti hakkında resmi ağızlardan kamuoyunu ikna edici en küçük bir açıklama bile yapılmamaktadır. Büyükşehir Belediyesi‘nin yaptığı tek iş, Kızılırmak suyunun sağlığa zararlı olduğunu ileri süren meslek odalarını suçlamaktır.
Diyelim ki; iddia edildiği gibi meslek odaları politik davranmaktadır. O zaman Kızılırmak suyundaki sülfat oranı nedir? Eğer sülfat oranı kabul edilebilir sınırın üstündeyse, bu arıtılabilecek midir? İvedik Arıtma Tesisleri bu kapasiteye sahip midir? Eğer değilse, tesislerin ıslahı ne zaman başlayacaktır? Eğer İvedik Arıtma Tesislerinin ıslahı için herhangi bir girişim başlamadıysa, sülfat oranı düşürülmeyecekse, Ankaralılar sağlıklarını yok sayarak Kızılırmak suyunu kullanabilecek midir?
Ortada o kadar bilinmezlik vardır ki, sorular peş peşe gelmektedir. Kızılırmak suyunun Ankara‘ya getirilme ve sülfattan arındırılma maliyetinin çok yüksek olduğu Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu‘nun da iddiasıdır. Bu yüksek maliyet faturalara yansıyacak mıdır? İstanbul‘da suya yüksek oranlarda zam yapıldığı bilinmektedir.
Geçtiğimiz günlerde gerçekleştirdiğimiz basın toplantısında kamu kurumalarının harekete geçmesini, özellikle Kamu İhale Kurulu‘nun, Kızılırmak suyunun Ankara‘ya getirilme ihalesiyle ilgili araştırma yapması çağrısında bulunmuştuk. Ne yazık ki bugüne kadar bu çağrımıza olumlu bir yanıt alamadık. Buradan bir kez daha çağrımızı yeniliyoruz. Kesikköprü isale hattı işi ile ilgili ihale usulü ve yöntemi açısından Kamu İhale Kurumu‘nu, harcamalar açısından ise Devlet Denetleme Kurumu‘nu göreve davet ediyoruz.
Değerli Basın Mensupları,
Haber kanalları büyük kentlere su sağlayan barajların doluluk oranları ile ilgili bilgi vermektedir. Dikkat edilirse; Ankara artık listeden çıkartılmıştır. Yani doluluk oranı rakamsal değerlerin altında kalmıştır. Bunun anlamı açıktır: Ankara‘ya ölü hacimden su verilmektedir. Ölü hacimdeki suyun, insan sağlığına zarar verecek nitelikte olduğu bilinmektedir. İlgili kamu kurumları ölü hacimdeki suyun analizini yapıp, sonuçlarını kamuoyuna açıklamak için neyi beklemektedir?
Ankaralılar hemen her konuda bilgisizdir. İki ay önce su kesintisine neden gerek duyulduğu hâlâ anlaşılamamıştır. Kesinti programının neden iptal edildiği konusu da belirsizliğini korumaktadır. Günlük su harcamasının ne kadar olduğu, ölü hacimde ne kadar su olduğu da bilinmemektedir. Kavşakkaya Barajının neden kullanılmadığı, projesinin veya yapımının hatalı olup olmadığı da bilgimiz dışındadır.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu adeta Ankaralılarla dalga geçmektedir. Veysel Eroğlu 6 Kasım 2007 tarihli gazetelerde yer alan açıklamasında, barajlardaki su seviyesinin sıfıra yaklaşmasına karşın suların kesilmemesini "meslek sırrı" olarak değerlendirmektedir. Eroğlu mühendistir. Mühendislik bir bilim dalıdır. Bilimde sır yoktur, bilinmezlik yoktur; konu ile ilgili sorulara bilimsel esaslar doğrultusunda yanıt verilme zorunluluğu bilimsel bir ilkedir. Şimdiye kadar pek çok kamu kurumunda görev yapan Prof. Dr. Veysel Eroğlu‘nun "Ankara‘da su akmaya devam edecek, barajlardaki su seviyesi yüzde sıfır olsa dahi" şeklinde ciddiyetsiz bir açıklama yapma şansı yoktur.
Değerli Basın Çalışanları,
Son günlerde Ankara‘da sık sık su kesintisi yaşanmaktadır. Bu kadar sık ve geniş alana yaygın kesintilerin nedeni belli değildir. Her zaman olduğu gibi bu konuda da ikna edici bir açıklama gelmediği için, biz meslek odalarına basın aracılığıyla soru sormak dışında bir şans kalmamakta, Ankaralılar ise sorunun hangi noktalara ulaşacağını kaygıyla beklemektedir.
Kamuoyunda oluşan soruların ve kaygıların giderilmesinin muhatabı Ankara Büyükşehir Belediye yönetimidir.
Büyükşehir Belediyesi şu noktalara açıklık getirmelidir:
- Kasım ayı içinde Kızılırmak suyunun Ankara‘ya getirileceği duyurulmasına karşın, görünen zaman diliminde bunun mümkün olmayacağı açığa çıkmıştır. Kızılırmak isale hattı ne zaman tamamlanacaktır? İsale hattı üzerinde bulunan 10 adet deponun akıbeti nedir? Kasım içinde tamamlanacak mıdır?
- Veysel Eroğlu‘nun İvedik‘in mutlaka ıslah edilmesi gerektiği yönündeki uyarısı yankı bulmuş mudur? İvedik‘te herhangi bir ıslah çalışması yapılmakta mıdır?
- İsale hattı ve depoların inşası ile İvedik Arıtma Tesisleri ıslahının maliyeti ne kadardır?
- Kızılırmak suyundaki normal olmayan değerlerin yol açacağı varsayılan hastalıklarla ilgili her hangi önleyici bir çalışma yapılmakta mıdır?
- Biten boru hattında basınç testinin yapıldığı basına yansıdı. Test sonuçları hakkında bilgi verilmedi. Su kesintisi günlerinde, basınç nedeniyle borular patlamış, büyük su kayıpları yaşanmıştır. Aynı sıkıntının yaşanma olasılığı var mıdır?
- Ankara Büyükşehir Belediyesi‘nin suyla ilgili özelleştirme programı var mıdır? Varsa ayrıntıları hakkında kamuoyunu bilgilendirmek kamusal bir sorumluluk değil midir?
Meslek Odaları olarak bir kez daha dikkat çekmek ve uyarmak istiyoruz: Büyük kentlerimiz ciddi boyutlarda su sorunuyla karşı karşıyadır. Küresel ısınmanın yol açtığı sonuçlar, sudaki özelleştirme girişimleriyle ağdalaşmakta, bilimi, mühendisliği dışlayan yaklaşımlarla iyice pekişmektedir. Anlaşılan o ki, sorunun yaratıcıları soruna köklü çözüm getiremeyecek, ‘taşıma suyla değirmen döndürme‘, ‘günü kurtarma‘ ancak geleceği tehlikeye atma yanlışı devam edecektir.
Ankara Tabip Odası
Çevre Mühendisleri Odası
İnşaat Mühendisleri Odası
Kimya Mühendisleri Odası