MEER İLE İLGİLİ GÖRÜŞLERİMİZ BAŞBAKANLIK'A İLETİLDİ

20.12.2004

Kentleşme ve Yerel Yönetimler Çalışma Grubu ile Afet Çalışma Grubu, Başbakanlık Proje Uygulama birimince gönderilen Marmara Depremi Acil Yeniden Yapılandırma Projesi (MEER) - İmar Mevzuatı Uygulaması Analizi Danışmanlık Hizmetleri taslak ön raporuna ilişkin TMMOB görüşünü oluşturdular.

Kentleşme ve Yerel Yönetimler Çalışma Grubu ile Afet Çalışma Grubu, Başbakanlık Proje Uygulama birimince gönderilen Marmara Depremi Acil Yeniden Yapılandırma Projesi (MEER) - İmar Mevzuatı Uygulaması Analizi Danışmanlık Hizmetleri taslak ön raporuna ilişkin TMMOB görüşünü oluşturdular.

TC. BAŞBAKANLIK PROJE UYGULAMA BİRİMİ‘NE,
ANKARA

İlgi :10.11.2004 tarih ve PUB / M- 7701 sayılı yazınız.

İlgideki yazınız ekinde gönderilen "MEER İmar Mevzuatı Uygulaması Analizi Danışmanlık Hizmetleri Taslak Ön Rapor" Birliğimizce incelenmiş olup, rapor üzerindeki görüşlerimiz aşağıda sunulmaktadır.

Taslak Ön Raporun ana çerçevesini 16.6.2004 tarihli yazı ekinde Birliğimize gönderilen "Consultancy Services Building Code Enforcement Analysis -Terms of References" oluşturmaktadır.

Başbakanlık Proje Uygulama Birimince oluşturulan adı geçen ihale şartnamesinde yapılması öngörülen çalışmanın konusu, deprem riskinin azaltılmasına yönelik yasal, sosyal ya da ekonomik yapılandırmalarla ilgili çalışmalara temel olması, yol göstermesi şeklinde ifade edilmiştir. Yasal, ve kurumsal yapılanma konularında kararlarla ilgili belirlemeler yapılırken altlık olarak alınabilecek bu tür bir çalışmaya gerçekten de büyük gereksinim vardır. Bu bağlamda "Taslak Ön Rapor" bugüne kadar bu alanda yapılan çalışmaların özetle aktarılması ve onların bulgularının derlenmesi ile ülkemizdeki imar mevzuatı uygulamaları alanında konuyu farklı boyutları ile ele alıp, yaşanan sorunları ortaya koymaya çalışan, bu çerçevede mevcut durumun, eldeki kaynaklarla sınırlı olmak üzere, sergilenmesi bağlamında iyi bir ön çalışma olarak değerlendirilebilir.

Yasa çalışmaları yapılırken, çözümlenmesi öngörülen sorunların nesnel ve bütüncül olarak tanımlanmamış olmasının mevzuattan beklenen çözümlerin elde edilememesinin başlıca nedeni olabileceği düşünülmelidir. Gerçekten yasa ve yönetmelik çalışmalarına katılan kurumların veya görüşleri sorulan diğerlerinin, bu çalışmalara sadece kendilerini ilgilendirdiği ölçüde, nesnelliğin bilimsel olarak sağlanmış olup olmadığını gözardı ederek ve bazen de önyargılı olarak yaklaştığı görülmektedir. Kavramların, farklı kurum ve kuruluşların kendi öznelliklerine göre algıladıkları şekliyle, inançlar veya söylentiler üzerine yapılandırıldığı sık görülen bir olgudur. Bu nedenle, bu gibi nesnellik dışı girdileri eleyerek, bilimselliğin gerektiği şekilde yapılmalıdır. PUB çalışması, bu temel anlayış çerçevesinde yapılabildiği takdirde, imar mevzuatı ve uygulaması ile sosyal ve ekonomik uygulama kararları için de önemli bir kaynak oluşturabilecektir.

Taslakta, belirgin bir çalışma metodolojisi ifade edilmemiştir. Çalışmanın verimli olabilmesi için, bu güne kadar yapılmış bulunan mevzuat çalışmaları yaklaşımlarından farklı olarak, bilimsel bir metodoloji kavramı içerisinde yürütülmesi ve metodolojinin bilimsel olduğunun gösterilmesi zorunludur. Bilimsel bir metodoloji bütünlüğü içerisinde yapılan bir çalışmanın kendisinden önceki çalışma ve araştırmaların geçerliliklerinin de sınanabilmesi imkanını yaratacağı açıktır.

Taslaktan derleme ağırlıklı bir "nihai rapor" hazırlanacağı izlenimi edinilmiştir, somut ve kesin bulgular ile bunlara bağlı öngörü ve çözüm önerilerinin getirilebilmesi için alan çalışmalarını da içeren metodolojinin uygulanmasının daha yararlı olacağı görüşündeyiz. Bu tür çalışmaların, bir sonraki aşamada verileceği söylenen "Nihai Rapor"da yer alacağı söylenmekte, ancak bunun için de bir metodoloji sunulmamaktadır.

PUB‘nin çalışmasının, konuyla ilgili bir dönüm noktası oluşturma olasılığı gözardı edilmemelidir. Bu çalışmalar sonuçlanmadan da, hiçbir kavram ön kabul olarak ele alınmamalıdır. Aksi halde, kamuoyunu ya da yasa düzenleyicileri yanıltacak değerlendirmeler söz konusu olabilir.

Taslak Ön Rapor‘da, performans denetimi, yönetişim, şeffaflık, hesap verebilirlik, yerellik vb. kavramlara da yer verilmektedir. Bu gibi kavram ve terimler, küreselleşme koşutlu bir söylemin dilini çağrıştırmaktadır. "Yeni Bir İmar Mevzuatı Oluşturulurken Dikkate Alınması Gereken Seçmeler" bölümünde, "Gereken Seçmeler" sözcükleri de bu duruma iyi bir örnektir. Neyi ifade ettiği açık olarak anlaşılmayan kavram ve terimlerin kullanılmasından kaçınılmalıdır.

Sonuç olarak; yapılması gerekli olan alan ve derleme çalışmalarının çalışmalarının aşağıda ifade edilen konu başlıklarını içerecek şekilde yürütülmesinin raporun getirileri yönünden yararlı olacağı düşünülmektedir. Ayrıca, bu alan çalışmalarının hangi nesnel süreçler içerisinde yürütüleceği de metodolojik olarak tanımlanmalıdır.

· İmar konularıyla ilgili olarak toplumsal ya da bireysel beklentilerin tanımlanması.

Bu beklentiler imar mevzuatı ile ilgili ihlal ve suiistimaller ve imar uygulamaları üzerinde çok büyük baskılar oluşturarak, imar ile ilgili kararların değiştirilmesi sonucu doğuran rantların oluşma nedenleri üzerinde bilgi verici olacaktır. Bu bilgiler, bütün yasal düzenlemeler, yasaklamalar, teşvikler, fiziksel planlamalar ve ekonomik yatırımların yapılandırılması konularında yön gösterici olacaktır.

· Depremler sonrasında açılan kamu davalarının değerlendirilmesi.

Bu konuda yapılacak alan çalışması ile imar mevzuatı uygulamalarındaki yetersizlikler ya da belirsizlikler konusunda, toplumun ve kamunun imar mevzuatından beklentileri üzerine bilgi edinme olanağı yaratılabilecektir. Bu alandaki çalışmanın özellikle, Yapı Denetim Yasası ve Kamu İhale Yasası ile ilgili yeni mevzuat önermeleri sunması olasılığı bulunmaktadır.

· İmar planlama ve uygulama süreçlerinin incelenmesi ve değerlendirilmesi.

TMMOB‘ne bağlı meslek odalarına üye mimar, mühendis ve şehir plancıları tarafından verilen mesleki hizmetleri ne ölçüde uygulamalara yansıtılabildiği, planlama konularındaki toplumsal, ekonomik, siyasi ya da fırsatçı etkilerin neler olduğu ve bu konularla ilgili ihmal, ihlal ve suiistimallerin nitelikleri gibi konularda bilgi verici olacak, ayrıca uygulanmakta olan imar planları ile son günlerde gündeme getirilen; mikro bölgeleme, risk, sakınım ve kentsel dönüşüm planları gibi kavramların içeriklerinin neler olması, bu uygulamaların otoritelerinin kimler olması ve nasıl yapılandırılması gerektiği konularında önemli bilgiler sağlayabilecektir. Yeni Yerel Yönetimler Yasası ile kamu yetkilerinin yeniden düzenlenmesinin öngörüldüğü bu günlerde, bu konuda çok değerli bilgiler edinilmesi fırsatı bulunmaktadır.

· Depremler sonrasında nüfus yapısındaki değişimlerin değerlendirilmesi.

Depremler sonrasındaki nüfus hareketleri ve tapu kayıtlarındaki değişimler, gelecekteki fiziksel planlamalar için önemli ipuçları taşımaktadır. Depreme maruz kalan alanlara önemli kaynak girişi olduğu bilinen bir olgudur. Bu durum bir çelişki olarak, riskli alandan kaçınma eğilimi ile birlikte güçlü bir yeni yapılaşma baskısı da oluşturmaktadır. Düzenlenen yeni yerleşmelerin, depremden zarar görenler tarafından iskan edilmiş olmasına rağmen; eski yerleşmelerin elden çıkarılmayıp, gelir kaynağı olarak değerlendirildiği görülmektedir. Bu durum, yapı hasarı ile ilgili değerlendirmelerde ihlal ve suistimallere yol açmaktadır. Diğer taraftan, yeni yerleşmelerin, risk taşıyan eski yerleşmelerle ekonomik bağlantıları sona erdirilememekte, dolayısıyla riskli alanlardaki yapılaşma baskısı daha da artmaktadır. Bu konu özellikle, Dünya Bankası işbirliği ile geliştirilmiş bulunan deprem sonrası yerleşmelerinin riskli alanlardaki yapı yoğunlaşmaları ile ilgili sorunlara çözüm getirip getirmediği konusunda değerlendirme yapabilme olanağı verecektir.

Bunların dışında, "Nihai Raporda" aşağıda değinilen konuların da değerlendirilmesi yararlı görülmektedir:

· "İş Tanımı"nda da vurgulandığı gibi; bu alanda yürütülmekte olan mevcut mevzuat çalışmaları ile eşgüdümün sağlanması, ülkemizde mevcut işgücü ve enerjinin akılcı kullanımı açısından da önemli görülmektedir. Buradan hareketle, çalışmanızın Bayındırlık ve İskan Bakanlığı‘nca çalışmaları sürdürülmekte olan ve katılımcı bir süreçle belirli bir aşamaya getirilmiş olan "İmar ve Şehirleşme Yasa Tasarısı" Taslağı ile de ilişki içinde hazırlanması zorunlu bulunmaktadır. ("İmar ve Şehirleşme Yasa Tasarısı" Taslağının hazırlık sürecinde, Birliğimiz ve bağlı ilgili Odalarının görüş ve katkıları da alınmış bulunmaktadır.)

· İlgi yazınızda bu çalışmanın temel amaçları arasında, İstanbul‘da olası bir depremin zararlarının azaltılması konusu vurgulanmış iken; Taslak Ön Rapor‘da İstanbul Master Planı ve JICA çalışması dışında, İstanbul‘a özgü herhangi bir alan çalışması bulguları ya da değerlendirmesine rastlanılamamıştır.

· Taslak Ön Rapor‘da, 3 Belediye ile yürütüldüğü bildirilen görüşmelerin, hangi belediyeler ile yapıldığı ve özellikle bu belediyelerin, İstanbul Belediyeleri olup-olmadıkları anlaşılamamıştır. Bu konuya da açıklık getirilmesi de, yararlı olacaktır.

· Taslak Ön Rapor‘da, yeni çıkartılan 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Yasası ile imar ve yapılaşma hareketlerinin denetimi anlamında, önemli adımlar atıldığı söylenmektedir. Ancak yeni yasanın, yerel demokrasinin güçlendirilmesi ve geliştirilmesi anlamında, ilçe ve belde belediyelerinin hiyerarşik kademe yetkilerini, gereğinden fazla kısıtlayan bir yaklaşım içerdiği, burada gözardı edilmiştir. Yasa‘da Büyükşehir Belediye Başkanlarını güçlü kılan bir kurgu söz konusudur. Kaldı ki, Taslak Ön Rapor‘da, bu konuyla ilgili çelişik yorumlar da söz konusudur.

· Taslak Ön Rapor‘da Stratejik Plan-Sakınım Planı-Eylem Planı uygulamaları için, yerel yönetimlerin sorumlu ve yetkili kılınmasının önemine değinilmektedir. Ancak, özellikle üst ölçekli strateji planlarının (bölge, alt bölge ya da yerleşim ana strateji planları gibi), merkezi yönetim kurumlarınca ilke ve politikalarının belirlenerek, hazırlanarak uygulamaya konulmasının daha doğru bir yaklaşım olacağı düşünülmektedir. Ayrıca;

Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, Valilikler, Belediyeler dışında, "planlama yetkisi"ne sahip diğer kamu kurumları arasında Özelleştirme İdaresi, GAP İdaresi vb. kurumların da varlığı bilinmektedir; bu kurumlara da Taslak Ön Rapor‘da yer verilmesi gerekmektedir.

3194 sayılı yürürlükteki İmar Yasası‘nın 9.Maddesi‘nin Bayındırlık ve İskan Bakanlığı‘na tanıdığı "plan onama yetkisi"nin Taslak Ön Rapor‘da belirtildiğinden çok daha geniş yetkiler içermesi dikkate alınarak, anlatımın genişletilmesi yararlı görülmektedir.

TMMOB ve bağlı ilgili Odalarının elinde yukarıda anılan çerçevede yoğun bir bilgi birikimi bulunmaktadır. Bundan sonraki süreçte, TMMOB ve bağlı ilgili Odaları çalışmanın bir nesnesi olarak ele alınmalı ve Raporun müellifleri tarafından belirlenecek konu başlıkları tanımlandıktan sonra, diğer yönetim ve yargı kurumları için de yapılması gerektiği gibi, meslek odalarına çalışma süreci içerisinde bir veri kaynağı olarak mutlak başvurulmalıdır.

Yönetim Kurulu