MİMARLAR ODASI: TARİHİ CAMİLERİN TAHRİBİNE NEDEN OLAN İLKE KARARININ YÜRÜTMESİ DURDURULDU!

13.10.2016

Mimarlar Odası, 12 Ekim 2016 tarihinde bir basın açıklaması yaptı.

 

TARİHİ CAMİLERİN TAHRİBİNE NEDEN OLAN İLKE KARARININ YÜRÜTMESİ DURDURULDU!

Son yıllarda kısa erimde “rant elde etmek amacıyla “ortak akıl, çağdaş bilimsel ölçütler, demokrasi ve hukuk normları” yok sayılarak alınan kararlarla yaşam değerlerimiz, kültürel varlıklarımız ve toplumsal belleğimiz yok edilmektedir…

Aynı anlayışla; tarihi ve kültürel değerler olarak yüzyıllardır korunmaya çalışılan camiler, alınan kararlarla ve uygulamalarla telafisi mümkün olmayan zararlar görmektedir. Mimarlar Odası olarak açtığımız davada yargı; bu tarihi yapıların korunması ve aslına uygun restorasyon süreçlerinin gerçekleşmesi yönünde önemli bir karar almıştır.

Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün idare ve denetiminde olan camilerin son cemaat mahallerinin camekânla kapatılmasına izin veren Kültür Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu’nun 482 sayılı ilke kararı hakkında Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu yürütmenin durdurulmasına karar verdi.

Kültür Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu, oluşturduğu komisyonun “özgününde kapalı olmayan son cemaat yerlerinin kapatılamayacağına” dair raporuna rağmen Erzurum Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nün talebiyle bazı bölgelerdeki soğuk iklim koşulları ileri sürülerek camilerin son cemaat mahallerinin camekânla kapatılabileceğine karar vermişti.

Mimarlar Odası’nın “kültür varlıklarının korunmasına yönelik olarak yapılacak muhafaza, bakım, onarım, restorasyon, fonksiyon değiştirme gibi işlemlerde yapının özgün biçim ve malzemesine uygun şekilde müdahalede bulunulması gerektiği, tarihsel, simgesel, anı ve estetik nitelikleriyle korunması gerekli kültür varlığı olarak tescilli cami ve mescitlerde özgününde açık olan son cemaat mahallerinin kapatılmasının mimari biçim ve dokusu ile olduğu gibi korunması gereken tescilli yapıların bu özelliklerinin bozulmasına yol açacağı, ilke kararının 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu ve Yönetmeliklerine aykırı olduğu, kültür varlıklarının korunması ve restorasyonu ilkelerini belirlemekle görevli olan Koruma Yüksek Kurulu’nun koruma ilkelerini gözetmediği, 2007 yılında alınan bir ilke kararının soğuk iklim koşulları ileri sürülerek değiştirilmesinin bilimsel bir yanı bulunmadığı” sebepleriyle açtığı davada DİDDK bütün bu sebepleri haklı bularak hukuka uygun olamayan ilke kararının yürütmesini durdurdu.

Yaklaşık 20 bin taşınmaz kültür varlığının idare ve denetiminden sorumlu olan Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün tarihi, kültürel ve bilimsel değeri bulunan taşınmazları tahrip ve hatta talan eden uygulamalarına son vermesi gerekmektedir. Yüzlerce yıllık camilere cam kapı monte edilerek ya da dış cepheleri camla kaplanarak mimari özelliklerini, estetiğini, görünümünü bozan uygulamalar tarihi ve kültürel varlıkların korunmasındaki ihmalleri göstermektedir.

2011 yılında 648 sayılı KHK ile yapısı değiştirilen Koruma Yüksek Kurulu’nun bu gibi hukuka aykırı ve kültür varlıklarını tahrip eden uygulamaların yasal altlığını oluşturma çalışmalarına artık bir son vermesi gerektiğini önemle vurguluyoruz. Kurulların koruma hukuku ve ilkelerine uygun kararlar alması gerektiğini bu yargı kararıyla bir kez daha hatırlatıyor, koruma ilkelerine aykırı uygulamalara karşı Koruma Kurullarını göreve davet ediyoruz.

MİMARLAR ODASI
​12 Ekim 2016