ODALARDAN 12 EYLÜL ASKERİ DARBESİ'NİN YILDÖNÜMÜYLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
12 Eylül Askeri Darbesi'nin 26. Yıldönümü nedeniyle Çevre Mühendisleri Odası, İnşaat Mühendisleri Odası, Makina Mühendisleri Odası ve Adana İKK basın açıklaması yaptı.
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu‘nun açıklaması
DARBECİLER YARGILANSIN !
12 Eylül karanlığının,
işkencenin, zulmün,
gözaltındaki kayıpların,
faili meçhul cinayetlerin,
idamların,
kaçarken vurulanların, kendini emniyetin 6. katından atanların, kafasını hücre demirlerine çarparak ölenlerin(!),
parçalanmış ailelerin,
açlığın, sefaletin,
gözaltıların, tutuklamaların, sürgünlerin, hapis cezalarının...
Tümünün sorumlusu olan darbeci, cuntacı generaller yargılanmalıdır.
Şili,Yunanistan, Arjantin örneklerinde olduğu gibi, darbeciler yaptıkları kıyımın hesabını halka vermelidir.
Kendilerini, kendi yazdıkları Anayasa‘nın geçici15.maddesinin arkasına saklayan, bu madde ile kendilerine ömür boyu dokunulmazlık sağlayan darbeci generaller, bağımsız mahkemeler tarafından adilce yargılanmalı ve yaptıklarının hesabını toplum vicdanına vermelidir.
Anayasa‘nın geçici 15.maddesi yürürlüğü durdurulmalı,12 Eylül hukuksuzluğu tüm sonuçları ile ortadan kaldırılmalıdır.
Bu talebimiz, intikam duygusunun eseri değildir; çağdaşlığın, aydınlığın, demokrasi kültürünün ve adaletin gereğidir. Bu talep, insanlık onurunun doğasıdır.
Meslektaşlarımızın ve halkımızın, hiçbir zaman böylesine bir zulmü yaşamaması dileğiyle, darbecilerin katlettiği arkadaşlarımızın anıları önünde saygı ile eğiliyoruz ve
onları geri istiyoruz...
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası‘nın açıklaması
Demokratikleşmenin yolu 12 Eylül‘le hesaplaşmaktan geçiyor
12 Eylül 1980 askeri darbesinin üzerinden 25 yılı aşkın bir zaman geçti. Ama Türkiye hâlâ bu karanlık dönemin yol açtığı sonuçların etkisinden kurtulmadı. Toplumsal ve siyasal hayatımız 12 Eylül‘ün izlerini taşımaya devam ediyor.
Hafızalarımızı tazelemekte yarar bulunuyor: 12 Eylül‘de neler yaşandığını hatırlarsak, dönemin nasıl bir tahribata yol açtığını kolaylıkla anlayabiliriz. Bu dönemde resmi kayıtlara göre bir milyona yakın kişi gözaltına alındı, 1 milyon 683 kişi fişlendi. Toplam 210 bin dava açıldı ve toplam 230 bin kişi yargılandı. 7 bin kişi hakkında idam istemiyle dava açıldı. 517 kişiye idam cezası verildi. 49 kişi idam edildi. 388 bin kişinin pasaport alması yasaklandı. 30 bin kişi sıkıyönetim kararıyla işten atıldı. 14 bin kişi vatandaşlıktan çıkarıldı. 30 bin kişi siyasi mülteci olarak başka ülkelere sığındı. 171 kişinin işkence altındayken öldüğü belgelerle kanıtlandı. 43 kişi gözaltında ya da cezaevinde intihar etti. 16 kişiyle ilgili olarak kaçarken vuruldu açıklaması yapıldı. 95 kişi çatışmada öldürüldü. 14 kişi cezaevindeki uygulamaları protesto etmek amacıyla düzenlenen açlık grevlerinde öldü. 937 film yasaklandı. TÜSIAD dışında 23 bin 667 dernek kapatıldı. 3 bin 854 öğretmenin, 120 üniversite öğretim görevlisinin ve 47 hakimin işine son verildi. 7 bin 233 devlet memuru sürgüne gönderildi. 400 basın mensubu yargılandı. Yargılanan gazetecilere toplam 4 bin yıl hapis cezası istendi. Gazetecilere toplam 3 bin 315 yıl ceza verildi. 300 gazeteci fiili saldırıya uğradı. Yasaklar nedeniyle toplam 300 gün gazeteler çıkamadı. Gazeteler hakkında toplam 303 dava açıldı. 39 ton gazete imha edildi. 40 ton yayın ise imha edilmek üzere depolandı. 927 yayın toplatıldı. Meslek odalarına zorunlu üyelik ortadan kaldırıldı. Sendikalar işlevsizleştirildi. Din dersi zorunlu hale getirilerek, eğitimin laik yönüne darbe vuruldu.
Bütün bunlar 12 Eylül‘lü yıllarda nasıl bir toplumsal yaşam hüküm sürdüğünü açığa çıkartmakta, nasıl bir travmaya yol açtığı görülmektedir. Bir korku toplumu yaratılmıştır 12 Eylül‘de.
1982 Anayasası ise bu topluma uygun bir elbise gibi algılanmış, Türkiye tarihinin görüp göreceği en yasakçı, baskıcı Anayasa bu dönemin ürünü olarak tarihteki yerini almıştır. 82 Anayasası hâlâ varlığı korumaktadır. Yıllardan bu yana demokratikleşme süreciyle ilgili yaşanan sıkıntıların asıl kaynağını bu yasakçı metin oluşturmakta, demokratikleşme girişimleri bu metne çarpıp geri dönmektedir.
12 Eylül dönemi, 1982 Anayasası dahil tüm sonuçlarıyla ortadan kaldırılmadığı sürece toplumsal, siyasal hayatımızın rahatlaması olanaklı görünmemektedir. Demokratikleşmenin yolu 12 Eylül‘le hesaplaşmaktan geçiyorsa, vakit kaybetmeden bunun meşru ve yasal yolları açılmalıdır. İnşaat Mühendisleri Odası bu konuyu toplumsal ve tarihsel bir görev gibi algılamaktadır.
TMMOB Makina Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz‘ın Açıklaması
12 Eylül Türkiye‘yi Geri Götürmüş, Yol Açtığı Ekonomik,
Sosyal, Siyasal Tahribatlar Ülkemizi Kötürüm Kılmıştır
12 Eylül Aşılmaksızın Türkiye‘nin Siyasal, Sosyal Yaşamının Normalleşmesi Mümkün Değildir
Üzerinden bir çeyrek asır geçmiş olsa da 12 Eylül unutulacak, üzeri örtülecek bir tarih değildir. Zira 12 Eylül 1980, toplumsal tarihimizin en önemli kilometre taşlarından biridir. 12 Eylül devletin, siyasetin, ekonomi ve toplumsal yaşamın yeniden yapılandırıldığı önemli bir dönemeçtir.
12 Eylül 1980‘de gerçekleştirilen askeri müdahale ile:
Bireysel çıkarın toplumsal çıkarın önüne geçirildiği, planlama, kalkınma ve sosyal devlet gereklerinin terk edildiği, gelir-bölüşüm ilişkilerinde adaletsizliklerin geliştirildiği, finans-para-rant politikalarının yatırımların önüne geçirildiği, sanayileşme ve kamu işletmeciliği birikimlerinin özelleştirme furyasıyla talan edildiği, neo-liberal politikalara geçiş yapıldığı, uluslararası sermayenin egemenliğindeki küreselleşme süreçlerine entegre edilen yeni bir Türkiye‘ye böylelikle geçiş yapılmıştır.
Bütün bunlar, dönemin en önemli toplumsal dinamiği olan emekçiler ile yurtsever toplumcu güçlerin terör-işkence-hapis-sürgün vb. yöntemlerle üstüne gidildiği bir ortamda gerçekleştirilmiştir.
Bunları unutmak mümkün değildir; 12 Eylül toplumsal belleğimizden silinmeyecektir.
12 Eylül, Demokratik, Eşitlikçi ve Özgürlükçü bir Anayasa, sosyal hukuk devletinin egemen kılınması, siyasetin toplumsal dinamikleri kapsamasının önündeki engellerden biri olan seçim sistemindeki baraj ve diğer bütün engellerin kaldırılması, toplu sözleşme düzeninin emek kesimini gözeterek yeniden yapılandırılması, cuntacıların yargılanması ve ekonomi ile dış politikanın ülke ve halk çıkarlarına göre düzenlenmesi ile aşılabilecektir.
12 Eylül‘ü protesto etmek ile yetinmeyecek, 12 Eylül‘ü ve bugünleri aşarak, "başka bir Türkiye‘nin mümkün olduğunu" hep savunacak, bunun için uğraş vereceğiz.
TMMOB Adana İKK Sekreteri Hüseyin Atıcı‘nın açıklaması
12 EYLÜL DARBECİLERİYLE HESAPLAŞMADAN DEMOKRASİ KURULAMAZ !
12 Eylül‘ün üzerinden 26 yıl geçti. Çeyrek yüzyıldan fazla bir süre geçmiş olmasına rağmen "12 Eylül darbecileri" hala yargılanmadı. Anayasaya koydurdukları kendilerini güvenceye alan geçici 15. madde hala yerinde duruyor.
12 Eylül darbesi, ülkemizin emperyalist sisteme ekonomik bağımlılığını arttıracak, 24 Ocak 1980 kararlarının demokratik yöntemlerle uygulanmayacağı anlaşılınca, tezgahlanmıştı. Güçlü toplumsal muhalefete ve 12 Mart darbesiyle zaten iyice budanmış 1960 Anayasasına bile tahammül edemeyen egemenler ve yerli-yabancı işbirlikçileri, çıkar yolu askeri darbede bulmuşlardı.
12 Eylül‘le;
650.000 kişi gözaltına alındı. 1.683.000 kişi fişlendi.
Açılan 210.000 davada 230.000 kişi yargılandı.
71.000 kişi TCK.‘nin 141, 142 ve 163. maddelerinden, 98.000 kişi "örgüt üyesi olmak" suçundan yargılandı. 23.000 kişiye 0-1 yıl. 10.700 kişiye 1-5 yıl, 6.100 kişiye 5-10 yıl, 2.390 kişiye 10-20 yıl, 939 kişiye 20 yılın üzerinde ve 630 kişiye ömür boyu hapis cezası verildi.
7.000 kişi için idam cezası istendi. 517 kişiye idam cezası verildi, idamları istenen 259 kişinin dosyası Meclis‘e gönderildi, idam cezası verilenlerden 50‘si asıldı.
388.000 kişiye pasaport verilmedi. 30.000 kişi "sakıncalı olduğu için işten atıldı.
14.000 kişi vatandaşlıktan çıkarıldı. 30.000 kişi "siyasi mülteci" olarak yurtdışına gitti.
300 kişi kuşkulu bir şekilde öldü. 171 kişinin "işkenceden öldüğü" belgelendi.
14 kişi açlık grevinde öldü. 16 kişi "kaçarken" vuruldu. 95 kişi çatışmada öldü. 73 kişiye "doğal ölüm raporu" verildi. 43 kişinin "intihar ettiği" bildirildi. Cezaevlerinde toplam 299 kişi yaşamını yitirdi..
937 film "sakıncalı" bulunduğu için yasaklandı. 23.677 derneğin faaliyeti durduruldu. 400 gazeteci için toplam 4.000 yıl hapis cezası istendi. 40 ton gazete ve dergi yakıldı.
12 Eylül‘le toplumsal muhalefetin her kesiminin üzerinde korkunç bir baskı uygulanırken, her türden dinci, milliyetçi gerici akımların önü açıldı. Her türlü etnik kimlik siyaseti kışkırtıldı, büyümesinin zemini yaratıldı. Sola ve toplumsal muhalefeti ezen egemenler, toplumu birleştirecek zemini gerici dinci akımlarda buldu. Her türden tarikat örgütlenmesine göz yumuldu, kadrolar gericilerle dolduruldu. İmam hatip liseleri, kuran kursları ile bu gerici akımların toplumsal zeminleri geliştirildi. Şimdi de kendi yarattıkları canavarı tehdit olarak görmekteler.
24 Ocak kararlarının gereği yerine getirilmeye başlandı ve bu süreç hala devam ediyor. Demokratik hukuk devletinin de, sosyal devletin de kökleri dinamitlendi. Eğitim, sağlık, sosyal güvenlik sistemleri ve milyonlarca yoksulun kaderi piyasanın acımasız koşullarına teslim edildi. KİT‘ler yerli yabancı özel sektöre bağışlanırcasına verildi. Günlük yaşantımızın her alanında "emek, hak, halka karşı sorumluluk" gibi insan topluluklarını toplum yapan değerler yerini "piyasa, döviz, borsa, IMF, DB" ye bıraktı. Toplumsal değerler aşındırıldı. Muhalefet eden, farklı görüş sahibi herkesime vatan haini damgası vurmak gelenek haline getirildi.
12 Eylül darbesinden bu yana 6 kez genel seçimler yapıldı. Her seferinde farklı partiler iktidar koltuğunu paylaştılar. Ama hiçbiri 12 Eylül‘le hesaplaşmadı, darbecileri yargılamak için adım atmadı, geçici 15. maddeye kaldırmak için girişimde bulunmadı.
Aslında sadece bu bile gerçeği tüm çıplaklığıyla göstermektedir.
24 Ocak 1980 kararları hala uygulanmaktadır.
12 Eylül darbesi hala devam etmektedir.
12 Eylül darbesiyle hesaplaşılmadan, Geçici 15. madde kaldırılmadan, darbeciler yargılanmadan, Türkiye demokrasisi rüştünü ispat edemeyecektir.
12 Eylül yargılanmalıdır ve tüm sonuçlarıyla ortadan kaldırılmalıdır.
12 Eylül‘le hesaplaşamayan bir demokrasi demokrasi değildir.


