ŞİMDİ EMEKTEN, HALKTAN, BARIŞTAN, BAĞIMSIZLIKTAN VE DEMOKRASİDEN YANA OLMA ZAMANIDIR. ŞİMDİ İŞGALE, NATO'YA, BUSH'A VE EMPERYALİZME KARŞI İSTANBUL'DA BULUŞMA ZAMANIDIR. ŞİMDİ YAN YANA DURMA ZAMANIDIR
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı yaklaşan NATO Zirvesi öncesi bir açıklama yaparak, "Şimdi emekten, halktan, barıştan, bağımsızlıktan ve demokrasiden yana olanların omuz omuza olma zamanıdır. Emperyalizme karşı safları sıklaştıracağız." dedi.
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı yaklaşan NATO Zirvesi öncesi bir açıklama yaparak, "Şimdi emekten, halktan, barıştan, bağımsızlıktan ve demokrasiden yana olanların omuz omuza olma zamanıdır. Emperyalizme karşı safları sıklaştıracağız." dedi.
BASINA VE KAMUOYUNA
27-30 Mayıs 2004 tarihlerinde gerçekleştirilen TMMOB 38. Olağan Genel Kurulu‘na katılan TMMOB delegeleri kamuoyuna duyurdukları sonuç bildirgesini "Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği, önümüzdeki dönemde de, Odaları ve üyeleriyle birlikte karar alma, birlikte üretme, birlikte yönetme, birlikte uygulama ilkesiyle hareket ederek ülkemizdeki ve dünyadaki emek güçleriyle dayanışma içinde bağımsızlıkçı, eşitlik ve özgürlükçü, barış ve dayanışmacı bir Türkiye ve Dünya için çalışmalarını sürdürecektir. Genel Kurulun hemen ertesinde yapılacak NATO Zirvesi vesilesi ile yapılacak Nato-militarizm-emperyalizm-savaş-işgal karşıtı; barış, dostluk, halkların kardeşliğinden yana bütün etkinliklerin içerisinde aktif olarak yer alacaktır." sözleri ile bitirdiler.
28-29 Haziran 2004‘te İstanbul‘ da NATO Zirvesi yapılacak.
Biliniyor ki, bu zirvenin sonucunda ABD emperyalizmi, dünya egemenliğini pekiştirme doğrultusunda NATO‘yu "Büyük Ortadoğu Projesi" ile halkların üzerine ölüm yağdırmak için seferber etmeyi planlıyor. ABD emperyalizmi 11 Eylül sonrasında "terör" bahanesiyle uygulamaya koyduğu yeni politikalarıyla hem kendi ülkesindeki emekçilere hem de dünyanın bütün yoksullarına karşı zor kullanmaktan kaçınmıyor. "Büyük Ortadoğu Projesi" bu politikalarının uzantısı.
Bu proje, Kuzey Afrika‘dan Güney Asya‘ya; tüm Ortadoğu‘yu da kapsayarak Türkiye‘nin de içinde bulunduğu bölgede savaş, gözyaşı, işkence, yoksulluk ve açlık demek. Bu proje aynı zamanda, hem bir bölge ülkesi, hem de NATO üyesi olan Türkiye‘yi bir cephe ülkesi haline getirmek, ateşe atmak demek. Bunlar biliniyor. Genişletilmiş Ortadoğu diye tanımladıklarının aslında, bu bölgenin zengin enerji kaynakları ve enerji dağıtım hatlarını kapsadığını herkes biliyor. Bu zirvede yeni saldırgan politikalarda Türkiye‘nin rolünün ne olacağı da belirlenecek. ABD‘nin Büyük Ortadoğu Projesi çerçevesinde Türkiye NATO marifeti ile Irak‘taki işgale ve bölgedeki yayılmacı politikalara alet edilecek.
Yıllardır düzenlerini ve sömürülerini sürdürmek için Orta Doğu halklarını açlık, yoksulluk ve sefalet içinde bırakanlar, bölgedeki çağ dışı rejimlere destek verenler, eli kanlı diktatörleri besleyip palazlandıranlar bugün genişletilmiş büyük Ortadoğu projesi ile bölgeye demokrasi getireceklerini söylüyorlar. Biz emperyalizmin demokrasi anlayışının ne olduğunu Irak‘ta gördük. Irak‘a da demokrasi getireceklerdi, ölüm götürdüler, tecavüz götürdüler, işkence götürdüler. Onların demokrasisi, küresel sömürü düzeninin kurumsallaştırılması ve sömürü düzeninin sürekliliğinin sağlanmasıdır. Bu nedenle dünyayı yeniden yapılandırıyorlar. Halkların kendi gelecekleri için söz yetki ve karar sahibi olmasını istemiyorlar. Bu nedenle bir yandan büyük Ortadoğu projesini devreye sokarken, diğer yandan da NATO’nun müdahale alanını genişletmeye, bölgenin jandarması haline getirmeye çalışıyorlar. Küresel emperyalizm, bölge halklarına yönelik kanlı müdahalelerinde Türkiye‘yi bir askeri operasyon gücü olarak kullanmak istiyor.
NATO zirvesinden önce G-8 zirvesinde bu proje konuşuldu. Türkiye‘ye de demokratik ortaklık teklif edildi. Demokratik ortak statüsü ile Türkiye bölge ülkelerine demokrasi dersi verecekmiş! Bölge halklarına hangi demokrasinin dersi verilecek? "Grevsiz ve toplu sözleşmesiz sendika yasalarını mı?, Çalışanı köle olarak gören iş yasalarını mı?, Grev yasaklamalarını mı?, Sürgünleri, kayıpları, hortumları, yolsuzlukları, işsizliği, yoksulluğu, paralı eğitim ve paralı sağlık hizmetlerini mi?, Açlık sınırındaki ücretleri mi?, F tipi hücrelerde tecritleri mi?" demokrasi diye anlatacaklar. Yıllardır "IMF ve Dünya Bankasının güdümünde uyguladıkları politikalarla ülke sanayisini ve tarımını nasıl bitirdiklerini ve bunun sonucunda peş peşe yaşanan ekonomik krizlerin faturasını emekçi halklarımıza nasıl taşıttıklarını mı?, Ard arda çıkarttıkları IMF yasalarıyla ormanlarımızı, tarım alanlarımızı, madenlerimizi, tüm kamusal tesislerimizi, kamusal hizmet alanlarını, yer altı ve yer üstü zenginliklerimizi emperyalizme nasıl peşkeş çektiklerini mi?"anlatacaklar.
Hayır, aslında bu projede ülkemize biçilen rol bellidir.
Bu, Türkiye‘nin bölgede savaş, işgal ve katliam ortamına sokulmasıdır. Irak‘ta bir yıldan fazla zamandır uygulanan katliam, işkence ve tecavüzleri artık gizlenemez olmuştur. Projelerinin temelinde Türkiye‘nin de bu batağa saplanması vardır. Türkiye‘nin NATO kapsamında da olsa Irak‘a asker göndermesi, emperyalistlerin saplandığı batağa Türkiye‘nin de saplanması demektir. Oysa Irak‘ta istikrarın yeniden kurulması isteniyorsa bunun çözümü açıktır. İşgalciler Irak‘tan çekilmeli ve Irak halkına verdikleri zararı tazmin etmelidirler. Başta Bush ve Blair olmak üzere savaşın ve işgalin suçluları yargılanmalıdır.
Bizler, bu ülkenin mühendisleri, mimarları, şehir plancıları ve bunların örgütü TMMOB ve bağlı odaları olarak bir kez daha duyuruyoruz:
Bu projeye sessiz değiliz. Emperyalizmin ve onun işbirlikçilerinin halklara yönelik her türlü karanlık senaryosuna karşı çıkıyoruz. Emperyalizmin bölge halklarını köleleştirme ve birbirine kırdırma projesinde ülkemizin bir askeri güç olarak kullanılmasını istemiyoruz. Ortadoğu halklarına ve onların çocuklarının gözlerine onurla, utanmadan bakacağız. Bizler sömürüsüz ve adil bir dünya için barışın sesi olmaya devam edeceğiz. "NATO‘nun dağıtılması, ABD üslerinin kapatılması" taleplerimizi, dilimiz döndüğünce, gücümüz yettiğince haykırmayı her ortamda sürdüreceğiz.
Filistin‘de İsrail işgaline karşı, duvarlara, tanklara, açlığa karşı direnen çocuklarla birlikteyiz. Kalbimiz Irak halkı ile birlikte atıyor. Asya‘dan Afrika‘ya, Avrupa‘dan Amerika‘ya kadar tüm dünya halkları ile kol kolayız. Ölüme karşı yaşamı, savaşa karşı barışı savunanlar bizim dostlarımız.
Evet, şimdi 27 Haziran‘da İstanbul‘da işgale, NATO‘ya, Bush‘a ve Emperyalizme karşı buluşma zamanıdır. İstanbul‘da dostlarımızla buluşacağız.
Şimdi emekten, halktan, barıştan, bağımsızlıktan ve demokrasiden yana olanların omuz omuza olma zamanıdır. Emperyalizme karşı safları sıklaştıracağız.
Mehmet SOĞANCI
Yönetim Kurulu Başkanı