TEB OLAĞAN BÜYÜK KONGRESİ/10-11 ARALIK/ANKARA
Sayın Divan
TEB‘nin Sevgili Başkanı ve Yöneticileri
Değerli Delege Arkadaşlarım,
Hepinizi TMMOB Yönetim Kurulu adına sevgiyle, saygıyla, dostlukla selamlıyorum.
Genel Kurulunuz kapitalist küreselleşmenin küresel krizinin yaşandığı bir dönemde toplanıyor.
Yoksulların daha fazla yoksullaştığı, siyasal yapıda pek çok değişimin gerçekleştiği süreç, kapitalist küreselleşmenin kriziyle karanlık yüzünü bir kez daha gösterdi. Neo-liberalizmin kurallarının değişmez olduğu öngörüsü sarsılırken krizden kurtulmak için sistemin taleplerine cevap vermenin de doğru olmadığı ortaya çıktı. Piyasanın inisiyatifine bırakılmış bir ekonomi sürekli kriz üretmekte, faturası da emekçi halka, ücretliye, çalışana kesilmektedir. Özellikle Türkiye gibi kendi kaynaklarını kullanamayan, emperyalizme bağımlı ülkeler bu krizden daha da fazla etkilenecek, etkileniyor da.
Son 30 yıldır içine sokulduğumuz kapitalist küreselleşmenin sonuçları bugün ortadadır: 1 milyar kişinin günde 1 dolardan az kazandığı, dünya nüfusunun zengin %2‘sinin dünya servetin yarısına el koyduğu bir dünyada yaşıyoruz. Kuzey ile güney arasındaki, kadın ile erkek arasındaki, varsıllarla yoksullar arasındaki fark gittikçe açılıyor. Ülkemizde de yoksulların daha fazla yoksullaştığı, siyasal yapıda pek çok değişimin gerçekleştiği biçimde yaşanan süreç, kapitalist küreselleşmenin küresel kriziyle karanlık yüzünü bir kez daha gösteriyor.
İşsizlik rekorları kırılıyor bu ülkede. Yoksulluk ve sefalet almış başını gidiyor. Kapitalist küreselleşmenin küresel krizi emekçileri teğet geçmiyor. Üstüne üstlük, adaletsizliğin adaletsizlik olarak, açlığın açlık olarak sürüp gitmesini sağlamak için kapitalist küreselleşmenin bu düzenini korumaktan da utanmadan söz ediyorlar.
Onların sözlerinin tükendiğini son olarak geçtiğimiz ay içinde İstanbul‘da yapılan IMF ve Dünya Bankası yıllık zirvesinde gördük. ‘İstanbul Kararları‘ olarak adlandırılan kararlarında az gelişmiş ülkelerden daha fazla kaynağı emperyalist merkezlere taşımak dışında bir karar almadılar. Krizden çıkış için çareyi yine "sömürü katmerleştirmekte" buldular. Dünyanın geleceği ile ilgili söyleyebildikleri tek şey; "önümüzdeki yıllarda işsizliğin ve yoksulluğun artacağı, yoksulluk nedeniyle savaşların yaşanabileceği" oldu.
Bu kimsenin bilmediği bir konu zaten değil. Bugün yaşanan bunalım basit bir iktisadi kriz değildir. Bu artık tarihsel misyonunu tamamlamış bir üretim ve toplumsal sistemin yani kapitalizmin bütüncül bir krizidir ve yakın bir gelecekte derinleşmiş toplumsal krizlerle daha büyük yıkım ve acılara yol açması muhtemeldir. Bu nedenle sürdürmekte ısrar edilen politikalar bugün olduğu kadar gelecekte de birer uygarlık suçu oluşturacaklardır.
Evet, Sevgili Arkadaşlar,
İçinden geçtiğimiz süreçten, kapitalizmin küresel krizinden, bizlerin de etkilenmemesi olanaksız. Kriz, hiçbirimizi teğet geçmiyor. Bu süreci durdurmak için; daha örgütlü, daha bütünleşmiş, daha etkin ve insana seslenen, bilimsel, mesleki, kültürel girdilerle zenginleştirilmiş daha politik bir tavra ihtiyacımız bulunuyor.
TMMOB, böyle bir dönemde, tüm dünyadaki emekten ve halktan yana güçlere, emek ve meslek örgütlerine "daha demokratik, daha barışçı, gelirini adaletli paylaşan" bir dünya için büyük görevler düştüğünün bilincindedir.
İşte bu nedenlerle TMMOB "Sağlıkta tasarruf tedbirlerinin yarattığı yıkıma ve talana karşı bir kez daha dur diyoruz!" diyen, "Sağlıkta(n) tasarruf; vatandaşların, hastaların ve sağlık çalışanlarının hakları gasp edilerek sürdürülmeye devam ediyor!" diyen, "Her geçen gün sağlığa erişim hakkı ve sağlık hizmeti sunma olanağımız ellerimizden alınıyor!" diyen Türk Eczacıları Birliğini saygıyla, sevgiyle, dostlukla selamlamaktadır.
"Bizler, muayene ücretlerini artıran, birinci basamak sağlık hizmetlerini paralı hale getiren, sağlık çalışanlarının güvenceli çalışma haklarını ortadan kaldıran/sağlamayan, sağlık ocaklarını kapatan ve kamu hastanelerini işletme haline dönüştüren bir yaklaşımın sağlıkta ‘tasarruf‘ değil yıkım yarattığına inanıyoruz" diyen Türk Eczacıları Birliğini selamlıyoruz.
TMMOB, 4 Aralık günü sağlıkta tasarruf adına, 7000 eczanenin kapanmasına ve bu eczanelerde çalışan sağlık emekçilerinin işsiz kalmasına neden olacak uygulamaların, aynı zamanda halkın sağlığa erişimini kısıtlayacağını söyleyerek direniş yapan eczacıları saygıyla, dostlukla selamlamaktadır.
TMMOB, SSGSS, katılım payları ve muayene ücretleri ile vatandaşın sağlık hakkına erişiminin kısıtlanmasına karşı, sağlık çalışanlarının haklarının ve itibarlarının ellerinden alınmasına karşı, emek ve meslek örgütlerimize yönelik anti-demokratik baskılara karşı diğer dost örgütlerle birlikte hareket etmiş bir meslek örgütü olarak; Türkiye‘de sayıları 24.000‘e ulaşmış ve sağlık çalışanı olarak hizmet sunmaya devam etmek isteyen eczacıların, tasarruf tedbirlerinin bedelini haksız yere ödemesinin karşısında olduğunu bu Genel Kurul aracılığı ile tüm kamuoyuna bir kez daha bildiriyor.
Türk Eczacıları Birliği‘nin bu Genel Kurulu‘nda sağlıkta(n) tasarruf tedbirlerinin yarattığı yıkıma ve talana bir kez daha "dur" diyoruz. "Tasarruf tedbiri adıyla hedeflenen dönüşümün, emeğiyle çalışan sağlık çalışanlarını yok etmesine izin vermeyeceğiz" diyoruz.
Bu onurlu yürüyüşünüzde sizinle omuz omuza olduğumuzu bir kez daha burada ifade ediyoruz.
Genel Kurulunuza başarılar dilerken, dönemlerini tamamlamakta olan tüm yöneticileri de sevgili Başkan Erdoğan Çolak‘ın şahsında kutluyor, eczacı arkadaşlarımı, hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum.
Mehmet Soğancı
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı