TEOMAN ÖZTÜRK ANMASI/11 Temmuz 2023/ANKARA
Sevgili başkanımızın sonsuzluğa yürüyüşünün 29. Yılında yine anıt mezarı başındayız.
Kendisini sevgi ve özlemle anıyorum.
Sizleri, Teoman Abi’nin şahsında, bilimi ve tekniği halkımızın hizmetine sunma mücadelesine omuz vermiş sonsuzluğa uğurladığımız tüm meslektaşlarımızın ve tüm TMMOB kadrolarının, bağımsızlık, eşitlik, özgürlük, barış, demokrasi, devrim ve sosyalizm mücadelesinde yitirdiğimiz tüm dostlarımızın, tüm yoldaşlarımızın anısına hepinizi bir dakikalık saygı duruşuna davet ediyorum.
Sevgili arkadaşlar,
1994 yılında aramızdan ayrılan Teoman abi 1973-1980 yılları arasında TMMOB Başkanlığını yürüttü.
Teoman Abi’nin ölümünün üzerinden 29 yıl geçti, TMMOB başkanlığını bırakmasının üzerinden ise tam 43 yıl geçti.
Aradan geçen bunca zamana rağmen Teoman Abi’nin ne sevdiklerinin ve mücadele arkadaşlarının kişisel hayatlarına kattığı değerler eksildi, ne de TMMOB’nin örgütsel hayatında bıraktığı izler ortadan kalktı.
Aradan geçen bunca zamanda değişen yegane şey, ona olan özlemimizin her geçen süre daha da büyümesi oldu.
Sevgili dostlar,
Teoman abi ve arkadaşlarının TMMOB yönetimlerine geldiği dönem gerek dünyada yaşanan küresel kriz, gerekse uygulanan ambargolar nedeniyle ülkemizde büyük ekonomik zorlukların yaşandığı bir dönemdi.
70’li yıların başı emeğiyle geçinen geniş halk kesimlerinin hızla yoksullaştığı, haklarını kaybettiği, geçim ve yaşam zorluğu içine sürüklendikleri bir dönemdi. Mühendis ve mimarlar da bu hayat zorluğundan payını düşeni alıyordu.
O dönemde TMMOB’yi benzeri meslek örgütlerinden ayıran en önemli şey, Teoman abi ve çevresinde bulunan ilerici, devrimci, yurtsever kadroların bu krize ve hak kayıplarına karşı emeğin çıkarlarını korumak doğrultusunda gösterdiği çabaydı.
Biliyorlardı ki krizin asıl nedeni kapitalizmin sömürü anlayışına dayalı üretim mantığıydı. Biliyorlardı ki mühendis ve mimarların kurtuluşu, işçi sınıfının ve yoksul halk kesimlerinin kurtuluşuyla birlikte mümkündü.
Bu devrimci anlayış, TMMOB’nin makas değiştirmesini, seçkin zümre çıkarları yerine toplumun genel çıkarını savunan bir örgüt haline dönüşmesini sağlamıştı. TMMOB’yi yurtsever, bağımsızlıkçı, emekten yana, toplumcu bir çizgiye taşıdılar. Emekçi sınıflarla, halkla buluşturdular.
70’li yıllar boyunca TMMOB Kadroları halkımızın ve meslektaşlarımızın hak ve özgürlüklerini savunmak için ellerinden gelen mücadeleyi verdiler. Bu mücadeleleri nedeniyle devletin ve sivil faşist odakların hedefi oldular.
Yaşadıkları olanca zorluğa rağmen mücadeleden asla geri adım atmadılar. Bize bıraktıkları bu devrimci mirası alnımızın akı gibi, gururla taşımaya devam ediyoruz.
1970’li yılların krizi ve o krize karşı toplumun geniş kesimlerinin direnişi 12 Eylül askeri darbesiyle bastırıldı. Devrimci kadrolara büyük bedeller ödetildi. Kurumlarımıza büyük zararlar verildi. En önemlisi de toplumdaki örgütlü mücadele anlayışı ortadan kaldırıldı.
Bir yandan neoliberal politikalar, diğer yandan postmodern ideolojik saldırılar, diğer yandan da devlet eliyle topluma nüfuz ettirilen Türk-İslam sentezi anlayışı toplumu paramparça etti. Sendikalar, dernekler, meslek örgütleri, siyasi partiler etkisizleşirken cemaat ve tarikatlar güçlendi.
Bugün yaşadığımız karanlığın temelinde, 12 Eylül darbesiyle birlikte ilmek ilmek örülmeye başlanan gerici, toplum düşmanı, bireyci politikalar yatmaktadır.
AKP iktidarını var eden, AKP’nin toplumsal temelini hazırlayan da bu politikalar olmuştur.
Toplumu hedef alan saldırı bugün AKP eliyle en ileri ve pervasız şeklini almış bulunuyor.
Cumhuriyetin 100. Yılını yaşarken emek düşmanlığı, doğa düşmanlığı, barış düşmanlığı, bilim ve aydınlanma düşmanlığı tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar revaçta. Ülkemiz büyük bir karanlık içinde yaşıyor.
Dahası ve en kötüsü de toplumun geniş kesimlerinin, örgütlü yapılardan uzaklaştıkları, örgütlü hak arama mücadelelerinden koptukları için büyük bir yılgınlık ve korku içinde olmaları.
Örgütsüzlük insanları çaresizliğe ve teslimiyete sürüklüyor. Kendi cellatlarından iyilik dilenir hale getiriyor.
Ne yazık ki bu durum iktidarın pervasızlığını her geçen gün daha da arttırıyor. Muhalif siyasetçiler hapsediliyor, basın organlarına ölçüsüz cezalar veriliyor, haber yapan gazeteciler içeri atılıyor. Festivaller, konserler, mezuniyet kutlamaları yasaklanıyor. Sosyal medyayı kontrol altına alınmak isteniyor.
Birliğimiz ve yöneticilerimiz de sıklıkla bu saldırıların hedefi oluyor. Anayasal görev ve sorumlulukları gereği Gezi Parkına ve Taksim meydanına sahip çıkan arkadaşlarımız 1 yılı aşkın zamandır cezaevinde tutuluyor.
Toplumsal olanı koruma yolundaki inadımız ve gayretimiz onları rahatsız ediyor.
Fabrikalarımızın, madenlerimizin, kıyılarımızın, ormanlarımızın, parklarımızın satılmasına karşı kamusallığı savunmamız onları rahatsız ediyor.
Gerici, muhafazakar uygulamalar karşısında ilericiliği, çağdaşlığı, laikliği savunmamız onları rahatsız ediyor.
Eşitliği, özgürlüğü, kardeşliği, emeği ve alınterini savunmamız onları rahatsız ediyor.
Ancak şunu bilsinler ki, ne yaparlarsa yapsınlar, hangi cezaları verirlerse versinler, bu ülkenin mühendisleri, mimarları ve şehir plancıları tek adam rejiminin tehditlerine, tek adam rejiminin yasaklarına boyun eğmeyecek!
Ülkemizin ve halkımızın geleceğini, yozlaşmış iktidar sahiplerinin insafına ve emperyalistlerin kirli emellerine terk etmeyeceğiz.
Bu ülkenin eşitlikten, özgürlükten, emekten demokrasiden, barıştan, bağımsızlıktan, kalkınmadan ve hakça bölüşümden yana tüm güçleriyle omuz omuza, yan yana mücadele etmeye devam edeceğiz.
Toplumcu duruşumuzdan asla geri adım atmayacağız.
TMMOB’nin ilerici, devrimci, demokrat, yurtsever çizgisini kararlılıkla korumaya devam edeceğiz.
Teoman Öztürklerin bizlere miras bıraktığı mücadeleyi daha da büyüteceğiz.
Bilimi ve tekniği emperyalistlerin ve sömürgenlerin değil halkının hizmetine sunan bir Türkiye’yi mutlaka kuracağız.
Yaşasın TMMOB Örgütlülüğü,
Yaşasın Mücadelemiz
Emin Koramaz
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı


