TMMOB, 2003 YILI BÜTÇESİNİN REDDEDİLMESİNİ İSTEDİ!

27.03.2003

TMMOB Yönetim Kurulu 2003 Yılı Bütçesinin Reddedilmesini İstedi ve Üyelerini 27 Mart Perşembe Günü Savaşa ve Bütçeye Karşı Üretimden Gelen Güçlerini Kullanmaya Çağırdı

2003 yılı Bütçesi, Tasarının genel yaklaşımında her hangi bir değişiklik olmadan TBMM‘den hızla geçmektedir.

Türkiye son yıllarda bütçelerini IMF ve Dünya Bankası‘nın denetiminde ve onların belirlediği hedefler doğrultusunda oluşturmaktadır. Bu yıl seçimler nedeniyle Ocak ayına sarkan bütçe çalışmaları IMF ve Dünya Bankası‘nın müdahalesi ve Irak krizi nedeniyle ortaya çıkan ekonomik ve siyasal koşullardan dolayı Mart ayına kadar sonuçlandırılamamıştır. 2003 bütçe tasarısı da, 1 Mart Cumartesi günü TBMM‘nin 2. Savaş tezkeresini reddetmesinden sonra 3 Mart Pazartesi "barışın bedeli" olarak açıklanan ek istikrar tedbirlerinin ve ek gelir kaynaklarının bütçeye dahil edilmesiyle son şeklini almıştır.

2003 Bütçesi 2002, 2001 ve daha önceki iktidarlar tarafından hazırlanan bütçelerden farklı değildir. Ülkemizde yıllardır uygulanan programlar doğrudan doğruya daraltıcı para ve maliye politikalarına dayanmakta ve uluslararası sermaye hareketlerine odaklanan, yabancı sermayeye bağımlı bir iktisadi yapıyı öngörmektedir. Bu programlarda "istikrar" kavramı ile aslında kastedilen, yabancı sermaye girişlerinin özendirilmesini sağlamak için ulusal mali piyasalarda yüksek reel getirinin temin edilmesini sürdürmek ve iç-dış borç ve faiz ödemelerini aksatmamaktır. Diğer bir deyişle bu programlarda anılan istikrar kavramı, uluslararası mali sermayenin ülke ekonomisini kullanma koşullarına ilişkin bir kavramdan ibarettir.

Bütünüyle ele alındığında 2003 bütçesi, geçmiş yıllarda da olduğu gibi, sanayileşmeye dayalı bir kalkınmayı ve kamusal hizmet üretimini planlamak yerine rantiye sınıfına kaynak aktarma işlevinin bir aracı olmaya devam etmektedir. İşbaşına gelirken "üretime önem vereceğini" söyleyen iktidar, 2003 bütçesinde bu söylemini de gözardı etmiştir. 600 civarında yatırım projesini iptal eden hükümetin, bütçeden yatırıma ayırdığı miktar sadece 7.5 katrilyon TL‘dir.

2003 Bütçesi, geleceğe güvenle bakmamızı sağlayacak hiçbir olumlu unsur taşımadığı gibi, daha önceki iktidarların yaptığını da gündemde tutmaktadır. Çalışanlara ve emeklilere yeni yükler getirilirken, sermaye gelirleri ve özellikle finansal kazançlar vergi dışında tutulmaktadır. Vergi gelirlerinin içinde en adaletsiz vergi olan dolaylı vergilerin 2/3‘e ulaşmaktadır. Yani bu siyasal iktidar da, vaatlerine aykırı olarak, bütçeyi sermaye sınıfının gelirlerini korumak ve ekonomik krizin maliyetini emekçi kesimlerin üzerine yıkmak amacıyla kullanmaktadır.

Türkiye faiz ve borç ödemeye dayalı yıllardır IMF ve Dünya Bankası istekleri doğrultusunda hazırlanan bütçe anlayışını değiştirmelidir. Bu değişiklikler bugüne kadar olan anlayıştan radikal farklılıklar göstermelidir. Bu değişikliğin temelinde üretim, sanayileşme ve kalkınma anlayışı ile sosyal devlet anlayışı bulunmalıdır. Bu çerçevede, Türkiye sermaye hareketlerini denetlemeli, iç ve dış borçları yeniden yapılandırmalıdır.

Mevcut iktisat politikalarından farklı yukarıdaki yaklaşımlara yönelmedikçe iç ve dış borç sarmalından kurtulmak, vergi adaletini sağlamak, eğitim, sağlık, yatırım ödeneklerini artırarak yoksulluk ve işsizliğe karşı toplumun işçi, çiftçi, memur, mühendis, mimar, işsiz kısaca büyük kesimin beklentilerine yanıt vermenin olanaksız olduğu görülmektedir.

Yukarıdaki önlemlerin bir bütün olarak uygulanması durumunda, Türkiye ekonomisi döviz ve para piyasaları ile borsa, spekülatörlerin ve rantiyelerin egemenliğinden çıkacaktır.

Savaşsız ve IMF‘siz bir Türkiye için bugüne kadar uygulana politika ve yönelişlerden farklı bir programı hayata geçirmek, bütçenin bu yönelişler doğrultusunda hazırlanması kaçınılmazdır.

2003 Bütçesi kalkınma, büyüme, adaletsizliği giderme, halkımızın yaşam kalitesini iyileştirme hedeflerinden hiçbirisini karşılamamaktadır. Bu nedenle 2003 bütçesini reddediyoruz.

2003 bütçesi yeniden; IMF ve Dünya Bankası dayatmalarını reddeden mantıkla ele alınmalıdır. Hazırlanacak yeni bütçede;

* Kamunun müdahale alanları genişlemeli, kamu harcamaları toplumsal yarar doğrultusunda arttırılmalı, kamunun yatırımcı niteliği hatırlanmalıdır.

* Ulusal bilim ve teknoloji politikalarına dayalı sanayileşme ve kalkınma hedeflenmelidir,

* Çalışanların talepleri bütçeye yansıtılmalıdır,

* Toplumun kaynaklarını faiz olarak sermayeye aktaran değil, kamu hizmeti üretmeye yönelik bir bütçe oluşturulmalıdır.

* Sağlık ve eğitime daha fazla kaynak ayrılmalı, parasız, kaliteli ve eşil hizmetler herkese ulaşmalıdır.

* KİT‘ler ve sosyal güvenlik kuruluşları çalışanların denetiminde yeniden yapılandırılmalı, bu kuruluşlara bütçeden kaynak aktarma anlayışı benimsenmelidir.

* Özellikle servete ve sermaye kazançlarına yönelik vergi istisna ve muafiyetleri sınırlandırılarak verginin geniş tabana yayılması sağlanmalıdır. Tüm finansal işlemlerde makul vergi uygulamaları hem kamu gelirlerini arttırıcı, hem de spekülasyonu azaltıcı bir etki yapacaktır.

* Yüksek gelir gruplarının lehine olan vergi aflarına son verilmeli, finansal işlemler, faiz gelirleri üzerindeki vergiler arttırılmalıdır.

* Emekçiler üzerindeki vergi yükü azaltılarak, sermaye üzerindeki vergi yükü artırılmalıdır.

Gelir dağılımında adaletsizliğe neden olan vergi gelirleri içindeki dolaylı vergilerin payı azaltılmalıdır.

Bütçe, işsizliği ortadan kaldırarak, yeni istihdam olanakları yaratacak bir perspektife; bu perspektifi sağlıklı bir büyümeyle birleştirecek bir anlayışa kavuşturulmalıdır.

Bütçe, gelir dağılımını bozucu değil, gelir dağılımındaki adaletsizliği giderici bir işleve sahip olmalıdır.

Emekçilerden alınan peşin vergi yanında, sermaye gelirleri aynı etkinlikte peşin olarak vergilendirilmemekte, bu da büyük adaletsizliklere neden olmaktadır. Sermaye gelirleri de peşin olarak vergilendirilmelidir.

Türkiye savaş ile IMF paketi arasına sıkışmaya mahkum değildir. Halkımızın sorunlarını çözecek birikim ve kaynaklara sahibiz.

Sonuç olarak, halkımızın geleceğe güvenle bakmasına olanak sağlamayan, çalışanların taleplerini görmezlikten gelen bu Bütçe reddedilmelidir.

Bu amaçla, barışa, demokrasiye, insan haklarına sahip çıkmak için, daha iyi bir yaşam talebimizi yinelemek için, savaşa ve İMF bütçesine karşı sesimizi yükseltmek için, hayatı değiştirmek için bütün üyelerimizi 27 Mart Perşembe günü, diğer çalışanlarla birlikte üretimden gelen gücümüzü kullanmaya çağırıyoruz.

TMMOB Yönetim Kurulu