TMMOB ANKARA KENT SEMPOZYUMU BAŞLADI

16.01.2009

Başkent Ankara'nın ulaşımdan altyapıya, planlamadan suya farklı konulardaki sorunlarının ele alınacağı TMMOB 2. Ankara Kent Sempozyumu 16 Ocak 2009 tarihinde İMO Teoman Öztürk Konferans Salonu'nda başladı.

Üç gün sürecek sempozyumun açılışında sırasıyla; Sempozyum Sekreteri Ali Haktan, TMMOB Ankara İKK Sekreteri Ramazan Pektaş ve TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı konuştu.

TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı‘nın açılış konuşması şöyle:

Değerli Konuklar,
Sevgili arkadaşlar,

Öncelikle, TMMOB adına bu sempozyumun oluşmasını sağlayan Düzenleme Kurulu üyelerine, Sempozyum Sekreterine, Sempozyumun gerçekleşmesi için görev üstlenen birimlerimizin Yönetim Kurulu üyelerine ve Oda çalışanı arkadaşlarıma Ankara İKK Sekreterimiz Ramazan Pektaş şahsında TMMOB Yönetim Kurulu adına teşekkür ediyorum. Bildirileri ile bu kurultayı güçlendirecek bilim insanları ve uzman arkadaşlarıma da özellikle teşekkür ediyorum.

Değerli katılımcılar,

Descartes "düşünüyorum; öyleyse varım" derken akılcı, rasyonel düşünceyi öne çıkarır. Bugün bizler sadece rasyonel düşünce ile yetinmeyerek, toplumsal gelişme ve kentlerimizin yaşanabilir hale gelmesi için "duyarlıyım; öyleyse varım" düşüncesini de benimsemek durumundayız. Bu duyarlılığa ve geleceğe yönelik inanca sahip olan TMMOB, hâkim söyleme karşı farklı seçenekler olduğunu göstermek üzere kent sempozyumları düzenlemeye karar vermiştir.

Bugüne kadar TMMOB adına İl Koordinasyon Kurullarımızca düzenlenen İstanbul, Bursa, Ankara, Kocaeli, Bodrum Yarımadası, Eskişehir, Denizli, Adana, Mersin, Samsun ve İzmir sempozyumları; bir yandan bilimsel ve mesleki düşüncelerimizin, diğer yandan duyarlılığımızın paylaşılmasına olanak sağlamıştır. TMMOB, 2. Ankara Kent Sempozyumu ile kentlere ilişkin sorumluluğunu yerine getirmeyi, mevcut politika ve uygulamalardan farklı bakış açıları sunmayı ve kentlerin daha yaşanabilir niteliklere kavuşmasını amaçlamaktadır.

Değerli Katılımcılar,

İkincisini düzenlemekte olduğumuz Ankara Kent Sempozyumunda kentin sorunları ve beklentilerimizi sıralamadan önce mesleki ve bilimsel kimliklerimiz kadar birer Ankaralı olarak dünyadaki diğer başkentler ile kentimizi karşılaştırdığımızda sanırım içinde yaşamayı arzu ettiğimiz Ankara resmi biraz daha netleşecektir.

Ankara hakkında yorum yaparken kriterlerimiz ve önceliklerimiz biraz farklı olmalıdır. Madrid, Berlin, Prag, Pekin gibi Ankara ile yaklaşık eşdeğer büyüklükteki kentleri incelediğimizde, bu kentler hakkında araştırmalar yaptığımızda hizmet kalitesi, altyapı kalitesi, çevre kalitesi ve de yaşam kalitesi yönünden büyük farklılıklar gözlenmektedir. Bu farklılıklar akademisyenler, araştırmacılar, meslektaşlarımız veya çoğu kez gezi amaçlı giden kişilerce de dile getirilmektedir. Ve değerlendirmelerde Ankara‘nın istenilen düzeylere erişmesi konusunda ise yaygın bir umutsuzluk gözlemlenmektedir. Bu durum da bizleri farklı bir yerel yönetim anlayışının geliştirilmesi gerektiğine işaret etmektedir.

TMMOB alışılagelen yönetim ve uygulama anlayışının değiştirilmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Sorunların doğru tespit edilmesi, atılacak adımların doğru perspektiflerde olması için önemli bir adım olarak görülmektedir. Diğer yandan kentlere ilişkin referansımız mevcut uygulamaların eleştirisi olmayıp odağında insanın olduğu yaklaşım, ilke ve uygulamaların ülkemiz kentleri için yorumlanması ve özgün düşünceler geliştirmesine dayanmaktadır.

Başta Ankara olmak üzere büyük kentlerimizde yaşam koşulları ağırlaşmaktadır. Bu sorun bir yandan kapitalist küreselleşmenin neo-liberal ekonomi politikalarından kaynaklanmakta, diğer yandan da yerel yönetimlerin yanlış yönetilmesinin bu sorunun oluşumunda büyük etkisi bulunmaktadır.

Ankara‘da içmesuyu, doğalgaz, yapılaşma, ısınma, barınma, yoksulluk sorunları ulusal basına dahi sıkça yansımaktadır. Diğer yandan mevcut yerel yönetim anlayışı başkent kimliğine uygun bir Ankara vizyonu sunmamaktadır.

Yerel yönetim seçimlerinin yaklaştığı bu dönemde kamuoyunda kent yaşamı kentsel hizmetler ve yerel yönetimlere olan ilgi şüphesiz artacaktır. Kapitalist küreselleşmenin küresel krizinin derinleşmekte olduğu bugünlerde kentsel yaşam maliyetlerinin de artması nedeniyle kentte yoksulluk sorunu genişlemektedir.

Yerel yönetim gelirlerinin büyük bölümü barınma, ulaşım, ısınma, altyapı, temizlik ve sosyal-kültürel hizmetlere ayrılması gerekirken bu kaynakların maliyetinden çok daha yüksek bedellerle verilen ihalelere ayrıldığı görülmüştür. Bir kamu hizmeti veya yatırımının piyasa bedelinin 2-3 katı maliyetlerle yaptırılması durumunda yerel yönetimlerin en temel hizmetleri yerine getirilmemekte veya kişilere ödetilen hizmet maliyetlerini arttırmaktadır.

Ankara‘da son 15 yıldaki yerel yönetim yatırımları incelendiğinde; yol inşaatları, bakım-onarım ve gayrimenkul geliştirme yatırımlarına öncelik verildiği görülmektedir. Ankara 20‘li, 30‘lu yıllarda kazandığı başkent kimliğinden uzaklaşmış, sıradan bir Orta Anadolu kentine dönüşmüştür. Bu sorun sadece fiziki mekân için geçerli olmayıp, sosyal-kültürel yaşam ve kentsel hizmetler için de geçerlidir. Ankara bugün çağdaş bir kentin sahip olması gereken nitelikler yönünden tek kelime ile geri kalmıştır.

Kent sorunlarının çözümünde en temel aşamalardan biri de öncelik sıralamasını doğru biçimde yapabilmektir. Aslında bir kentte "yaşam kalitesini arttırmak, hizmetlerden ve kaynakları eşitlik ilkesine göre kullanmak, insan odaklı yaşamın gerektirdiği altyapı ve hizmetleri sağlamak" gibi temel amaçlar benimsendiğinde, kentlerdeki sorunların neler olduğu, ne tür yatırımlar yapılması gerektiği konusunda zihinler netleşecektir. Kentlerdeki ulaşım, altyapı, konut, çevre, sosyal ve kültürel etkinlikler "çağdaş yaşamın gerektirdiği kentsel yaşam kalitesi" bağlamında değerlendirildiğinde mevcut durumun ne derece yeterli olduğu, ne tür uygulamaların doğru yapıldığı veya hangi projelerin doğru temele dayandığı kolayca anlaşılabilmektedir.

Bugüne kadar düzenlenen kent sempozyumlarında görülmüştür ki yerel yönetimlerce uygulanan birçok projenin, yatırımın ve uygulamanın aslında kentlilerin temel gereksinimlerini karşılamaya ve yaşam kalitesini arttırmaya yönelik olmadığı görülmüştür. Yerel yönetimler sözde "hizmet yarışı" içerisinde telafisi olmayan uygulamalar için büyük kaynaklar harcamaktadır. Kısa vadede olumlu karşılanan çoğu yatırımın, uzun vadede bireylere yansıyan büyük maliyetlere neden olduğu ve hatta çoğu kez yaşam kalitesini gerilettiği görülmüştür. Çoğu Avrupa kentinden daha pahalı olan otobüs bilet fiyatları, doğalgaz fiyatları, su fiyatları ve konut kiraları gibi maliyetlerin nedenleri detaylı olarak incelendiğinde kentlerdeki yanlış yatırımların kamu hizmetlerinin fiyatlarını ciddi düzeyde arttırdığı görülecektir. Bir kentli olarak kendimize bazı basit soruları sorduğumuzda nasıl bir kentte yaşadığımız daha iyi anlaşılacaktır. Yeterli içme suyumuz bulunmakta mıdır? Doğalgaz maliyetleri bütçemizde ne kadar pay almaktadır? Gelirimizin ne kadarını kira ve ulaşım için ayırmaktayız? Hava kalitesi sağlıklı bir yaşam için uygun mudur? Engelliler evlerinden dışarı çıkabilmekte midir?

Diğer yandan bir başkent olarak Ankara için şu soruları da eklemek gerekmektedir. Bu kent sosyal, kültürel ve sanatsal etkinlikler konusunda uluslararası düzeyde adından söz ettirmekte midir? Mimarlık, planlama, mühendislik ve kentsel hizmetler alanında herhangi bir şekilde literatürde yer edinmiş midir? Bu soruların yanıtları olumsuz olduğunda da, Ankara‘da son yarım asırda, özellikle son on beş yılda ne yapıldığının bir anlamı kalmamaktadır.

Değerli katılımcılar,

Ankara sıradan bir kent gibi yönetilemez. Başlangıç döneminde Ankara‘da yapılan planlama çalışması ve sonrasında yürütülen yerel yönetim hizmetleri ülke genelinde uygulanan bir yerel yönetim modeli olmuştur. Evet, son onbeş yılda Ankara‘da yapılan yanlış uygulamalar birçok kentte örnek alınarak tekrar edilmektedir. Bu kent hem iyi hem de kötü yönleriyle ülke genelinde model alınmaktadır. Ankara için geliştirilen ve uygulanan yanlış düşünce, politika, yöntem ve projeler; diğerlerince örnek alınmakta ve ülke düzeyinde yerel yönetim anlayışı Ankara‘ya benzetilmektedir.

Ankara kent kimliğini kaybetmektedir. Edebiyat, resim, sinema ve fotoğrafçılık alanlarındaki eserlerde artık Ankara yoktur. Sanatçılar günümüz Ankara‘sında kayda değer mekanlar görememektedir. Bu sorun sıradan bir tartışma konusu olmayıp aslında sosyal, kültürel ve fiziki yönden kent kimliğinin aşındırıldığını göstermektedir. Unutulmamalıdır ki bilimsel, mesleki ve teknik düzeydeki öneri ve projelerimiz; bütün kesimler için yaşam koşullarının iyileştirilmesi, kent yaşamın zenginleştirilmesi ve sonraki nesillere bir miras bırakmayı amaçlamalıdır. Aksi durumda mevcut yönetim anlayışından farklı bir dünya görüşü, yaşam kurgusu ve düşünce derinliği geliştiremeyiz. Bu bağlamda Ankara için öngörülerimizin ve sahiplenme duygularımızın ısrarla savunulması ve kamuoyu ile paylaşılması gerekmektedir.

Yerel yönetim seçimlerinin yaklaştığı bu dönemde kamuoyunda binlerce aday yarışmaktadır. Bu adayların yaşadıkları kentler için ne tür vizyonlar düşündükleri, hangi bilimsel ve teknik temeller üzerinden vaatlerde bulundukları ve projeleri hakkında tatmin edici açıklamalar duyamamaktayız. Bugün kentlerdeki en önemli sorunların nedeni donanımlı ve hazırlıklı yöneticilerin sayıca çok az olmasıdır. Parasal kaynakların yetersizliği, sorunların büyüklüğü, yatırım maliyetleri ve benzeri çoğu gerekçe, temelde yönetim kapasitesinin yetersizliğinin başka türlü ifadeleri olarak söylenmektedir. Kent sorunları genelde aşırı göçe bağlanarak, kısa vadeli geçici çözümler ve kolaycı bir tutumla sosyal, fiziki ve teknik sorunların yapısal ve kalıcı çözümünden kaçınılmaktadır. Bu nedenle kent sorunlarının çözümünde en temel aşama öncelik sıralamasını doğru biçimde tanımlamaktır.

Değerli katılımcılar,

TMMOB kent sempozyumları ile elde ettiği bilgi ve deneyimi 2. Ankara Kent Sempozyumu ile de zenginleştirmenin sorumluluğunu duyarak bu sempozyumu gerçekleştirmektedir. 20-21 Şubat‘ta Ankara‘da Şehir Plancıları Odamız sekretaryalığında gerçekleştireceğimiz Yerel Yönetimler ve Kentleşme Sempozyumunda da TMMOB‘nin konu ile ilgili siyaset belgesi kamuoyu ile paylaşılacaktır.

TMMOB kent sorunlarına ilişkin olarak yerel yönetimler, kamu kaynaklarının dağılımı, afetler, çevre, altyapı, ulaşım, konut, turizm, kentsel koruma, kentsel dönüşüm temalarında sorun tespitlerini ve çözüm önerilerini kamuoyuna sunacaktır.

TMMOB kent yaşamını ilgilendiren imar, kültür ve turizm, çevre, kamu yönetimi ve yerel yönetim sistemini düzenleyen yasaların eksiklik ve yetersizliklerinden bahsederken insan sağlığı, doğal çevre, insan hakları-kentli hakları, katılım, yaşanabilirlik gibi kavramlara referans vermektedir.

Biz biliyoruz: Sanayi, enerji, turizm, tarım, ulaşım, sağlık, çevre, eğitim, kent, kültür ve sanat politikaları bir arada gerçekleştirilmedikçe ve her birine eşdeğer önem verilmedikçe arzu ettiğimiz kent yaşamı gerçekleşmeyecektir.

Değerli Katılımcılar,

Berthold Brecht "Okumuş Bir İşçi Soruyor" adlı şiirinde şunları söylüyor:

Yedi kapılı Teb şehrini kuran kim? Kitaplar yalnız kralların adını yazar. Yoksa kayaları taşıyan krallar mı?
Bir de Babil varmış boyuna yıkılan, kim yapmış Babil‘i her seferinde?
Yapı işçileri hangi evinde oturmuşlar altınlar içinde yüzen Lima‘nın?
Ne oldular dersin duvarcılar Çin Seddi bitince?
Yüce Roma‘da zafer anıtı ne kadar çok! Kimlerdir acaba bu anıtları dikenler?

Brecht bunları söylerken, elbette kentin yöneticilerini, sermaye sınıfını, kralları anmıyor. Bugün kent için bir taş daha ekleyebileceksek öncelikle kentleri kuranları ve yaşatanları anmak gerekir.

TMMOB, kentlerimizin arzulandığı biçimde yaşatılması için gücünün ve potansiyelinin farkında olarak farklı seçenekler sunma görevini bir sorumluluk olarak görüyor.

Değerli katılımcılar,

Bir kente sahip çıkacak o kentte yaşayan bireylerdir. Kente dair her türlü kararda kentlilerin katılımının sağlanmasını istemek ve kentli haklarını savunmak vazgeçilemez bir görev olmalıdır.

TMMOB "Kentin sakini değil sahibi olalım, bunun için mücadele edelim" diyor.

Hepinize saygılar sunuyorum.

TMMOB 2. ANKARA KENT SEMPOZYUMU PROGRAMI

16 Ocak 2009 Cuma
13.30 - 15.45 Açılış

Özelleştirmenin Kentsel Planlamaya Etkileri: Ankara Örneği- Şirin Gülcen EREN
Geçmişten Günümüze ve Küreselleşme Sürecinde Başkent Ankara -Emel AKIN

16.00 - 19.00 Panel / Kentlilik Bilinci ve Yerel Demokrasi - Ramazan PEKTAŞ
Erdal KURTTAŞ
Osman ÖZGÜVEN
Çağatay KESKİNOK
Ozan YILMAZ
Can HAMAMCI

19.00 Kokteyl

17 Ocak 2009 Cumartesi

09.00 - 10.45 Oturum 1 / Ankara‘da Üretim Tüketim İlişkileri - Müjdat AYDIN

Ankara‘nın Genel Ekonomik Yapısı - İşaya ÜŞÜR

Ankara‘nın Yoksulluk Sorunu - DİSK Temsilcisi

Ankara‘da Alışveriş Merkezleri -Ayşe TEKEL

11.00 - 13.00 Oturum 2 / Ankara‘da Yerel Yönetimler ve Planlama - Nimet ÖZGÖNÜL

Stratejik Planlama - Zafer ŞAHİN

Fiziksel Planlama - Bülent TANIK

Kırsaldan Kente Göç Olgusu ve Kalkınma -Bülent GÜLÇUBUK

13.00 - 14.00 Yemek Arası

14.00 - 15.45 Oturum 3 / Ankara‘da Altyapı: Barınma - Su ve Ulaşım - Nevzat ERSAN

Barınma Problemi -Ender BÜYÜKÇULHA

Ulaşım Problemi - Mete ORER

Su Problemi - Ceren ÖRTEN

16.00 - 18.00 Oturum 4 / Ankara‘da Altyapı: Çevre ve Enerji - Müfit GÜLGEÇ

Isınma Problemi - Haluk DİRESKENELİ

Elektrik Sorunu - M. Ali ATAY

Temiz Çevre Problemi - Hasan SEÇKİN

18 Ocak 2009 Pazar

09.00 - 12.00 Forum / Ankara‘da Yerel Yönetim ve Kent Yaşamı - Halil AKDENİZ

12.00 - 12.15 Değerlendirme ve Kapanış

12.30 - 14.00 Ankara Şehir turu