TMMOB ENERJİ DERGİSİ'NE ENERJİ TASARRUFU İLE İLGİLİ GÖRÜŞ BİLDİRDİ

15.11.2005

TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı ile Enerji Tasarrufu üzerine yapılan söyleşi ENERJİ Aylık Haber ve Araştırma Dergisi Kasım 2005 sayısında yayımlandı.

ENERJİ:Enerji tasarrufu nedir? Önemi nereden kaynaklanıyor? Gerekli önlemler alınmazsa Dünya‘yı ve Türkiye‘yi neler bekliyor?

Mehmet Soğancı: Enerji tasarrufu ; enerjinin akıllıca kullanışı ile kayıpların en aza indirilmesi, aynı enerji ile daha çok iş yapılması veya aynı iş için daha az enerji kullanılması anlamını taşımaktadır. Enerji tasarrufu iki ampulden birini söndürerek yapılan kısıntı ya da programlı olarak yapılan kesinti değil, gereksinimler ve konfor şartları içerisinde, fazladan ve gereksiz tüketilen enerjinin tasarruf edilmesi anlamını taşımaktadır.
Enerji tasarrufu, enerji kaynaklarının daha rasyonel kullanılmasına, enerji üretim yatırımlarının ve enerji maliyetinin azaltılmasına olanak vererek, çevre sorunlarının azaltılması açısından oldukça büyük önem taşımaktadır. Günümüzde enerji ekonomik değer anlamında para demektir. Enerjinin verimli kullanılması ile özellikle konutlarda aile bütçesinde tasarruf olanakları yaratılabilmektedir.
Enerji tasarrufu; doğru üretim, doğru planlama, doğru kullanım demektir. ‘‘Enerji Tasarrufu‘‘ ifadesi alışılagelmiş bir ifade olmakla beraber doğru tanım ‘‘Enerjinin Etkin ve Verimli Kullanılması‘‘ olmalıdır. TMMOB olarak ‘Enerji Tasarrufu‘‘ bizim dilimizde ‘‘Enerjinin Etkin ve Verimli Kullanılması‘‘ olarak kullandığımız ifadedir.

Enerji Tasarrufu, belli davranışları yerleştirerek, iyileştirme yöntemlerini uygulayarak veya yeni teknolojiler kullanarak, üretimi ve kaliteyi düşürmeden, sosyal yaşamın standardını korumak suretiyle, enerjiyi daha etkin kullanmak demektir.
Günümüzde enerji politikalarında belirleyici faktör, enerji üretiminin ekonomikliğinin yanısıra çevre dostu, yenilenebilir enerji üretimidir. Ancak bugün herkes tarafından kabul edilen bir gerçek vardır. En az maliyetli enerjinin, verimli kullanım sonucu tasarruf edilen enerji olduğudur.

Enerji verimliliğinin artırılması, ek yeni enerji kaynaklarının devreye sokulması için yapılacak yatırımlardan daha ekonomiktir. Tasarruf edilerek kazanılabilecek enerjiyi üretmek için, çok daha pahalı yatırımlara ve çok daha uzun zamana ihtiyaç vardır. Oysa enerji tasarrufu, daha çabuk ve ucuza elde edilebilen bir enerji kaynağıdır.

Enerji verimliliğinin arttırılması, atık enerjilerin değerlendirilmesi ve mevcut enerji kayıplarının önlenmesi yoluyla tüketilen enerji miktarının ekonomik kalkınmayı ve sosyal refahı engellemeden en aza indirilmesi olarak tanımlayabileceğimiz enerji tasarrufu; enerji krizi yaşayan ülkelerin sorunlarının çözümünde önemli katkıları olacaktır

Enerji tasarrufunun önemi nereden geliyor. Enerji ihtiyacımız sonsuz ama enerji kaynaklarımız sınırlı. Bugün itibarı ile dünya enerji ihtiyacının önemli bir bölümünü karşılamakta olan fosil yakıt rezervlerinin kullanım hızı sürekli artmaktadır. Bu artış fosil kaynakların hızla azalması anlamına geldiği gibi çevre kirliği açısında da önemli sorunlar yaratmaktadır.

Dünyada enerji tüketimine ait birincil enerji kaynaklarında durum şöyledir.

Petrol : % 38,5
Kömür : % 24,7
Doğalgaz : % 23,7
Nükleer : % 6,6
Hidrolik : % 3
Yenilenebilir : % 3

Ülkemizde enerji tüketimine ait birincil enerji kaynaklarında durum şöyledir.

Petrol : % 42
Taş Kömürü : % 14
Linyit Kömürü : % 16
Doğalgaz : % 15
Diğer : % 19

Bu rakamlara bakıldığında fosil yakıtların dünyada toplam enerji tüketimindeki payının % 86,9, ülkemizde % 87 olduğu görülür. Buda şu anlama geliyor enerjiyi üretirkende tüketirkende çevre kirliliği yaratıyoruz ve bu tüm insanlık için bir tehdit haline geliyor.

ENERJİ:Güneş, jeotermel, biyokütle, rüzgar ve hidrojen gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı enerji tasarrufunu nasıl etkiler?

Mehmet Soğancı: Yenilenebilir enerji kaynaklarının toplam üretimde ve tüketimde payının artması enerji alanında fosil yakıtlara bağımlılığın azalmasına ve dolayısı ile daha temiz bir çevre, daha az sera etkisi anlamına gelir. Ucuz, bol ve yenilenebilir olduklarından toplam enerji maliyetlerinde parasal olarak ta azalma demektir.

ENERJİ:ABDnin Kyoto protokolunu imzalamamış olması enerji tasarrufunu nasıl etkiliyor?

Mehmet Soğancı: ABDnin Kyoto protokolunu imzalamamış olması enerji tasarrufunu doğrudan etkilemez.

Kyoto Protokolü‘nün amacı; 2008-2012 yılları arasında, 1990 yılına ait sera gazı emisyon oranlarını yüzde 5.2 seviyesinde azaltmak. Diğer bir deyişle, 2012‘de sera gazları emisyonu 1990 değerlerinin yüzde 94.8‘i olacak. Kyoto dahi dünyanın kendini kurtarması için yetersiz kalabilir, 1800‘lerden beri fosil yakıtları, kömür, petrol, doğalgazı yakıyoruz. Fosil yakıtların alternatifini bulmak ve beraberinde enerjinin etkin ve verimli kullanımı teşvik etmek gerekiyor. AB ülkeleri 2010 yılında enerji envanterlerindeki yenilenebilir enerji kaynaklarının payının %22 lere çıkarmak istiyorlar, Sera gazı emisyonunun yüzde 25‘ini veren ABD katkıda bulunmadan, dünyadaki küresel iklim değişikliği sorunu çözülemez. Kyoto protokolunu imzalamayan ABD, sera gazları emisyonunu düşürecek teknolojik yatırımlara da kaynak ayırmayacaktır. Kyoto protokolunun imzalanmamasının böyle bir etkisi olacaktır.

ENERJİ:TMMOB olarak Türkiye‘de enerji tasarrufu konusunda ne tür çalışmalar yapıyorsunuz?

Mehmet Soğancı: Enerjinin etkin ve verimli kullanımı konuları her zaman TMMOB ve Odalarının gündeminde olmuştur. TMMOB ve Odaları panel, sempozyum, kongre ve basın bildirileri ile konuyu gündemde tutmaya çalışmaktadır. Bu yıla ait bir çalışma olarak TMMOB, Şubat 2005 tarihinde ‘‘TMMOB halkımıza enerji tasarrufu için diyor ki; enerjiyi etkin ve verimli kullanalım‘‘ broşürünü ve benzer konulu el ilanları bastırarak örgütü üzerinden yaygın bir şekilde dağıtmıştır. Bir örnek daha vermek gerekirse bağlı Odası olan Elektrik Mühendisleri Odası 17-18 Mayıs 2005 tarihinde Kocaeli‘nde ‘‘1.Enerji Verimliliği ve Kalitesi Sempozyumu‘nu yapmıştır. Ayrıca Devlet tarafından hazırlanan kanun tasarı ve teklifleri ile yönetmeliklere de kamu yararı açısından taraf olmaya çalışmaktadır.

ENERJİ:Türkiye‘de enerji tasarruf oranı nedir? Yüzde 30‘lara vardığı belirtilen enerji tasarruf potansiyelinin ne kadarı tasarruf potansiyeli olarak kullanılıyor?

Mehmet Soğancı: Halen ülkemizde sanayi, konut ve ulaşım en büyük nihai enerji tüketim sektörlerimiz olup, ülke enerji arzının yaklaşık % 92‘si bu sektörlerde tüketilmektedir.

Ülkemiz bina sektörü 2002 yılı verilerine göre 18 Milyon TEP (TEP: Ton Eşdeğeri Petrol (107 KCal) tüketim miktarı ile sanayiden sonra en fazla enerji tüketiminin gerçekleştiği sektördür ve bu miktar nihai enerji tüketiminde %31 paya karşılık gelmektedir. Elektrik tüketiminde ise sektör % 43 paya sahiptir.

Ülkemizdeki, eski binaların pek çoğunda enerji tasarrufu için yeterli önlemler alınmamıştır. Dolayısı ile sadece çatı yalıtımı, çift cam ve sızma kayıplarının azaltılması önlemleri ile sağlanabilecek önemli boyutta enerji tasarrufu potansiyeli mevcuttur.
Yalıtım iyileştirmelerinin sağlayacağı tasarruf potansiyellerinin yanısıra mevcut tüm binaların, soba ve kalorifer gibi ısıtma sistemlerinde iyi işletme ve verimli ısıtma sistemlerinin kullanılmasından gelebilecek tasarruf potansiyelleri ve ayrıca verimli elektrikli cihazlarının ve aydınlatma sistemlerinin kullanılmasının getireceği potansiyeller göz önüne alınırsa ülkemizde bina sektöründe geri kazanılabilecek tasarruf potansiyeli toplam 4.7 Milyon TEP ‘i bulmaktadır.
Ulaşım sektörünü göz önüne aldığımızda, bu sektör 8.3 Milyon ton petrol eşdeğeri enerji tüketimi ile ülkemiz nihai enerji tüketiminin 5 de birinin gerçekleştiği bir sektördür.

Ülkemizde toplam taşımacılığın büyük bir kısmı kara ulaştırma sistemleri ile yapılmaktadır. Bu durumda karayolu taşımacılığı, ulaşım sektörü enerji tasarrufu çalışmalarının odak noktasını teşkil etmektedir.

Toplamda sektörel enerji tüketim verileri ele alınarak yapılan detaylı analiz ve potansiyel imkanlarının belirlenmesi çalışmaları ile ortalama olarak sanayi sektöründe yılda 800 milyon dolar olan 3.7 Milyon TEP, bina sektöründe 1.1 milyar dolar olan 4.7 Milyon TEP, ulaşım sektöründe 206 milyon dolar olan 2.2 Milyon TEP enerji olmak üzere toplam yaklaşık 2.1 Milyar dolar karşılığı olan 10.6 Milyon TEP yıllık enerji tasarrufu belirlenmiştir.
Enerji tasarrufu potansiyelimiz ne kadarının tasarruf edildiği konusunda net veriler yoksa da uygulama sonuçlarının pek parlak olduğu söylenemez.

ENERJİ:Konutlarda, aydınlatma, beyaz eşya, ev ve mutfak gereçlerinin kullanımında tasarruf yapılması önemli. EİE‘nin verilerine göre sanayi, bina ve ulaşım sektörlerinde yıllık enerji tasarrufu potansiyeli 3 milyar dolar. Mimarlar Odası‘nın bu konuda çalışmaları oluyor mu?

Mehmet Soğancı: TMMOB ve bağlı odaları olarak konutlarda enerji tasarrufu konusunda eğitim ve bilinçlendirme çalışmalarımız olmaktadır. Bunun yanında, Odalarımıza mesleki denetim için gelen projeler yürürlükte olan yönetmelik ve standartlar açısından denetlenmektedir. Burada en büyük sorun mesleki denetimi yapılmayan projelerin uygulamaya sokulması ve belediyeler tarafından denetim aranmamasıdır.

ENERJİ:Devlet ne tür enerji politikaları uygulamalı ki tasarruf sağlansın? Denetimlerini nasıl geliştirmeli?

Mehmet Soğancı: Devlet ilk olarak kendi çıkardığı kanun, yönetmelik ve standartların takipçisi olmalı ve denetimler amaca uygun yapılmalı. Ve belki ilk olarak kendi denetiminde olan kurum ve kuruluşlar üzerinde biraz da acımasızca yürümeli. Mevcut TS 825 Binalarda Isı Yalıtımı Yönetmeliği, Yenilenebilir Enerji Kaynakları Kanunu önündeki engeller kaldırılmalıdır. Şu anda taslak halinde olan Enerji Verimliliği Kanun tasarısına gereken önem verilmeli ve bir an önce kanunlaşması sağlanmalıdır.

ENERJİ:Sanayi sektöründe nasıl bir teknoloji ve verimliliği yükseltecek rehabilitasyon yöntemleri kullanılmalı?

Mehmet Soğancı: Ülkemiz sanayisinin genel olarak çok enerji tüketen bir yapısı vardır. Enerji yoğun bir üretim süreci ve çöp teknolojilere dayanan üretim yapımızda temel yapı değişmeden esaslı bir tasarruftan bahsedilemez. Bu hiç bir şey yapılamaz anlamına gelmiyor elbette. Yüksek enflasyonun hüküm sürdüğü zamanlarda bu tip tasarruf önlemleri kimsenin gündemine girmiyordu. Bir kaç yıldır yaşanan düşük enflasyonlu ekonomide bu önlemlerin gündeme girdiği görülmektedir.

Önemli bir kavramda enerji yoğunluğu kavramıdır. Enerji Yoğunluğu kavramı gelişmişlik tanımlamasında en sağlıklı ve doğru parametre olup, birim enerjiden üretilen birim ekonomik değer arasındaki ilişkidir. Gelişmişlik, az enerji kullanarak çok ekonomik değer yaratabilmekle ölçümlenebilir.

Öneri olarak
- Sanayide birinci öncelik üretime verildiğinden, enerji tasarrufuna gereken önem ve dikkat verilmemektedir. Zaman zaman aşırı enerji tüketimleri olmaktadır. Enerji tüketimleri izlenerek gerekli önlemler alınmalıdır.
- Enerji tasarrufu konusunda merkezi bir izleme ve denetleme mekanizmasının oluşturulması, yapılan çalışmaların etkinliğinin arttırılması açısından gereklidir.
- Enerji yönetimi birimi oluşturulmalı, bu konunun uzmanı olan kişilerle çalışılmalıdır.

ENERJİ:Doğalgazın elektrik üretimindeki payı ve AR-GE çalışmaları ve özelleştirme politikaları enerji tasarrufunu nasıl etkiliyor?

Mehmet Soğancı: Doğalgazın ülkemizde elektrik üretimindeki payı %46‘lara yükselmiştir. Çeşitli anlaşmalarla kullan yada öde mantığı temelinde yapılan doğalgaz bağlantıları elektrik enerjisi üretimimizi ithal doğal gaza dayalı hale getirmiştir. Teknolojik olarak uygun seçilmeyen santral ekipmanlarının verimi ve çevresel etkisi tartışma konusudur. Santralı çalıştırmak yada gazı tüketmek temel hedef olduğundan kimse tasarruf peşinde değildir. AR-GE çalışmalarını da bu noktadan düşünmek gerekir. Her şey paket gelmiş, müdahale olanağınız yok, AR-GE‘nin ne önemi var.
Elektrik sektöründeki özelleştirme politikalarını başka boyutta değerlendirmek gerekiyor.
Elektrik enerjisinde etkinlik ülke genelinde her yerde ihtiyaç duyulduğunda elektriğin aynı kalitede ve yeterli miktarda olması anlamına gelmektedir. Elektrik enerjisinde verimlilik kavramı salt bir kar/zarar esasına değil, ülkemizin gelişmişlik ölçütlerini de içinde sosyal etkilerini de dikkate alan bir değerlendirme yapılması anlamına gelmektedir. Bu açıdan elektrik enerjisi maliyeti doğru hesaplanmalı ve hizmetin kaliteli ve sürekli kılabilecek bir fiyat politikası benimsenmelidir.

Enerji sektörü uzun vadeli, merkezi ve stratejik bir planlama gerektiren bir yapıdadır. Elektrik enerjisi depo edilemezliği nedeni ile üretildiği anda tüketilmek zorundadır. Bu yüzden elektrik enerjisi sektörü, üretim sürecinden dağıtım sürecine kadar bir süreklilik ve bütünlük göstermeli, üretim- iletim ve dağıtım tesislerinin bir bütün halinde düşünülüp planlanması, yatırımların herbiri diğerine paralel yürütülüp zamanında bitirilmesi gerekmektedir. Buradan açıkça anlaşılacağı üzere sektör yapısı merkezi planlamayı ve doğal bir tekeli zorunlu kılmaktadır.

Bu yapıya rağmen sürekli özelleştirme gündemde tutulmaktadır. Burada özelleştirme ile ilgili sorun tamamen ideolojik bir karardır. Çokuluslu sermayenin ideolojik yansımaları, kamu sektörlerini de etki altına alıp karar veren konuma gelmişlerdir. Kamu kuruluşlarını elden çıkarmak için, önce o kurumu ekonomik ve idari açıdan çıkmaza sürüklemektedirler . Kurumun kaynakları kesilir, yatırımlar durma noktasına getirilir ve tüketici canından bezdirilir. Kamu işletmelerine karşı artan yakınmalar özelleşme lehine bir kamuoyu oluşturulur. Özelleştirme öncesi, yatırım gerektiren ve kar getiren bölümler birbirinden ayrılır. Özelleştirme, aynı zaman da özellikle azgelişmiş ülkelerde büyük boyutlu yolsuzluklara ve rantlara yol açmıştır. Bu konuda verilebilecek sayısız örnek vardır.

Özelleştirme sonucunda sosyal ve ulusal yönden topluma karşı daha duyarsız bir özel tekel çıkması kaçınılmaz olacaktır. Kamu yararının ortadan kaldırılması ve hizmet kalitesinde oluşacak düşüklük bir çok sorunu da birlikte getirecektir.

Türkiye‘nin uzun erimde enerji planlaması yapması, yeni ve yenilenebilir enerji kaynakları ile çeşitlendireceği özkaynaklarını değerlendirmesi gerekmektedir.

Öz kaynaklar açısından potansiyelimiz; hidrolik, kömür, rüzgar, jeotermal, güneş ve diğer yenilenebilir kaynaklar dikkate alındığında, kurulu güç potansiyelimiz 115.000-120.000 MW ya da bir başka ifade ile üretim potansiyelimiz 482 - 569 milyar kwh‘ı bulmaktadır.

Görüleceği üzere özkaynaklarımız açısından 2030 yılında dahi talebi karşılayacak potansiyel mevcuttur. Yeter ki enerji planlamasını yapalım, yeter ki bu potansiyeli kullanmasını bilelim. Ayrıca yine tahminlerimize göre 2030 yılında kişi başına elektrik tüketimimiz 3880 kWh olacaktır. Bugün AB ortalaması 4000 kWh/kişidir. 2030‘da bugünkü AB ortalamalarını yakalayabileceğimiz gözükmektedir.

Özelleştirme konusunda netice olarak, elektrik sektöründe özelleştirme uygulamalarına son verilmelidir.

ENERJİ:Enerji tasarrufunda ithal enerjinin ve ulusal kaynakların rolü nedir?

Mehmet Soğancı: Birincil enerji kaynağı olarak petrol ve doğalgazda kendine yeterli olmayan ülkemizde, petrol ihtiyacının %90‘ı, doğalgaz ihtiyacının tamamı ithalat yolu ile karşılanmaktadır. Bu ithalatın parasal olarak karşılığı yaklaşık yıllık olarak 10 milyar ABD doları mertebesindedir.

Yukarıdaki soruya verdiğimiz cevabı yinelersek, öz kaynaklar açısından potansiyelimiz; hidrolik, kömür, rüzgar, jeotermal, güneş ve diğer yenilenebilir kaynaklar dikkate alındığında, kurulu güç potansiyelimiz 115.000-120.000 MW ya da bir başka ifade ile üretim potansiyelimiz 482 - 569 milyar kwh‘ı bulmaktadır.

Görüleceği üzere özkaynaklarımız açısından 2030 yılında dahi talebi karşılayacak potansiyel mevcuttur. Yeter ki enerji planlamasını yapalım, yeter ki bu potansiyeli kullanmasını bilelim. Ayrıca yine tahminlerimize göre 2030 yılında kişi başına elektrik tüketimimiz 3880 kWh olacaktır. Bugün AB ortalaması 4000 kWh/kişidir. 2030‘da bugünkü AB ortalamalarını yakalayabileceğimiz gözükmektedir.

ENERJİ:Elektrik İşleri Etüt Dairesi tarafından hazırlanan ‘Enerji Verimliliği Kanun Tasarısı‘ konusunda TMMOB‘nin görüşüne başvuruldu mu? Yasa konusunda öneri ve görüşlerinizi alabilir miyiz?

Mehmet Soğancı: ‘‘Enerji Verimliliği Kanun Tasarısı‘‘ konusunda TMMOB‘nin ve Odalarının görüşleri alınmıştır. TMMOB ve bağlı Odaları hem yazılı hemde panel toplantılarında görüşlerini dile getirmişleridir. Teknik bazı itirazlarımız kabul görmese de genel olarak önerilerimiz kabul görmüştür. TMMOB olarak yıllardır dile getirdiğimiz bir hususun yasal bir mevzuata bağlanması enerjinin verimli ve etkin kullanımı açısından bizce çok önemlidir. Toplantılar devam etmektedir. Süreçte sorun olarak görülen tek husus, biyodizel konusunda akaryakıt dağıtım sektörünün yenilenebilir ve ulusal bir kaynak olarak gözüken biyodizeli engelleyebilir bir tavırda olduğunun gözlenmesidir.

Ek olarak bir de soruna tüketici haklarından bakmak gerekiyor.

Özelleştirme sonucunda sosyal ve ulusal yönden topluma ve bireye karşı daha duyarsız bir özel tekel çıkması beklenmektedir. Bunun sonucunda ise piyasadaki hakim güçler karşısında, tüketiciler tek tek zayıf ve güçsüz kalacaklardır. Bu nedenle piyasa güçlerinin aldatıcı, yanıltıcı ve istismar edici uygulamalarına karşı tüketicilerin kendilerini tek başlarına koruyabilmeleri ve haklarını alabilmeleri olanaksızdır.

Tüketiciyi koruma ile ilgili temel tüketici haklarına baktığımızda şunları görürüz;

- Tüketicinin elektriği kaliteli olarak kullanma hakkı vardır. Var olan standartların dışında verilecek elektrik kabul edilemez.
- Standartların dışına çıkıldığı anda tüketicilerin can ve mal kayıpları oluşacaktır.
- Elektriğin düzenli, sürekli verilebilmesi için gerekli planlama, yatırım ve bakımın zamanında yapılması ile olur.
- Rekabet koşulları birden çok alıcı ve satıcı olma koşuluna bağlıdır. Serbest olarak fiyat tespit edilirse, özelleşme ile oluşacak tekelleşme sonucunda, tüketici korumasız kalacaktır.
- Tüketici kendi sözleşmesinden imtiyaz sözleşmesine (veya lisans sözleşmesine) kadar bilgi edinme hakkı vardır.
- Tüketiciler örgütleri aracılığı ile, kendilerini ilgilendiren konularda karar alınırken karar süreçlerine katılma hakkı olmalıdır.

Sonuç olarak; tüketicilerin ekonomik, sosyal politika ve uygulamalarda söz sahibi, temsil edilme ve karar alma hakkının var olması gerekir. Bugün uluslararası tahkim ile tüketicilerin veya temsil ettikleri dernek, kuruluş vb, ülkemizde dava açma hakkı ellerinden alınmış durumdadır. Kısaca tüketiciler korumasız kalmıştır. Sorunların yaşanmadan önlemlerinin alınması gerekmektedir.