TMMOB GENEL KURULU ÇALIŞMA RAPORU DEĞERLENDİRME KONUŞMASI

01.06.2008

MEHMET SOĞANCI (TMMOB Başkanı)

Evet sevgili arkadaşlar, son 4 yıldır yaşadığım bir şey var: Türkiye‘de verilen demokrasi mücadelesinde, o mücadelenin en önlerinden yer alan bir örgüt iseniz, mutlaka o örgütün başkanını, temsilcisini, mitinglerde alanlarda konuştururlar. TMMOB böyle bir örgüttür.Bu benim başkanlığım dönemimde de böyleydi, Teoman Öztürk‘ten bugüne kadar gelen bütün başkanların döneminde de böyleydi. 4 yılda defalarca mitinglerde konuştum. Miting alanlarında karşımda binlerce insan, Türkiye‘nin aydınlık yüzlü, aydınlık yürekli binlerce insanı vardı. O kürsüde bir heyecan içinde olur insan. İnanmışlığın verdiği heyecandır bu ve şimdi de bugün bu kürsüde konuşurken o heyecanın aynısı içindeyim.

Çok konuşabilen bir insanım, her yerde, her zaman. Ama samimi olarak itiraf ediyorum, özellikle örgütümüzü değerlendirme konuşmalarında oldukça fazla heyecanlanıyorum. Çünkü bu büyük örgütü temsil etmeye çalışıyoruz, özveriyle temsil etmeye çalışıyoruz, inançla temsil etmeye çalışıyoruz, geçmişimize geleneklerimize sahip çıkarak temsil etmeye çalışıyoruz. Bazen ayağımız sürçüyor, bazen dilimiz sürçüyor, bazen gücümüz yetmiyor, ama sonuçta tüm yaptıklarının hesabını bu kurula vermek zorundasın. Örgüt anlayışım böyle. Onun için heyecanlanıyorum. Dilimiz sürçerse af ola.

Alanlarda nasıl gördüysem arkadaşlar sizi, bugün de buradan da öyle görüyorum. Hepiniz muhteşemsiniz, hepiniz iyi varsınız. Hepimiz iyi ki bu örgütün birer sıra neferleriyiz.

Sevgili arkadaşlar,

Aslında Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği, bir Genel Kurulda Başkanın açış konuşmasından üye adına yapılan konuşmaya kadar olan bütün konuşmalarda kendini tanımlamaktadır. 1970‘lerden beri yaratılan devrimci-demokrat geleneğin gereği budur: Başkan, dönemin açılışını yapar, arkadaşlarımız konuşur, Yönetim Kurulu üyesi arkadaşlarımız bunlara cevap verir ve son olarak da son söz üyenin kısmında bir arkadaşımız tanımlar olanı biteni. Bugün de böyle olacaktır ve gerçekten bu konuşmalardır Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği.

Sevgili arkadaşlar,

Bir dönemlik çalışmalar üzerine değerlendirme yapan 70 arkadaşımızı dikkatle dinledik. Kişisel sorulara ve eleştirilere cevap vermek benim çok adedim değildir de, bazı konulara sanırım açıklık getirmemiz ve düzeltmemiz gerekecek. Ama ondan önce de az önce açıklama yapmak için buraya çıkan ve Hüseyin Yeşil‘in konuşmasına atfen Yönetim Kurulumuzu kınayan Çevre Mühendisleri Odası Başkanı arkadaşımızı müsaadenizle Yönetim Kurulu üyeleri adına asıl ben kınıyorum. Arkadaşın konuşması doğru olmadı arkadaşlar. Çünkü burası kınama yeri değil, burada böyle bir şey yok. Burası daha etkin, daha demokratik, daha işlevsel bir TMMOB‘nin yaratılma yeri. Burada değerlendireceğiz, eleştireceğiz. Konuşacağız ama kınamayacağız.

Çalışmalarımızı değerlendiren arkadaşlardan biri Siyaseten aklamayacağım dediği zaman, Yönetim Kurulunu siyaseten aklamayacağım dediği zaman, Yönetim Kurulu üyesi arkadaşlar da o neyin siyaseti olduğunu anlayamadıkları için, bunu söyleyen arkadaşın pozisyonuyla ilgili bir durumu belgelere bakarak söylemek durumundadırlar. Hüseyin Yeşil‘in de yaptığı budur. Buradaki bütün Yönetim Kurulu üyesi arkadaşlarım, TMMOB‘nin benim bildiğim tarihi boyunca böyle yapmışlardır ve bundan sonra da böyle yapacaklardır.

Değerlendirmelere karşı belki de en doğru cevabı ve en doğru sözü Yönetim Kurulu Üyesi arkadaşım İsmail Küçük söyledi. Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği Yönetim Kurulu kararının ne anlama geldiğini, kararların nasıl alındığını ve alınan kararlardan ne anlaşılması gerektiğini çok açık cümlelerle söyledi. Bunun altını iyice çizelim. Bu örgüt tek, bu örgüt göz nurumuz; bu örgüt, denenmiş bir örgüt, bu örgütün geçmişi ve tarihi çok fazla. Bu örgütün geçmişinde çok büyük alın teri var. Öncelikle bunlara sahip çıkacağız arkadaşlar. Bu örgüte ve onun yöneticilerine asla bazı sözleri söylemeyeceğiz. Bu örgütün yöneticilerine söz söylerken kesinlikle kelimelerimize dikkat edeceğiz. Çünkü buradaki 22 arkadaşım, kendi geçmişleri ve kişilikleri itibariyle de birbirinden değerli ve özel insanlardır. Odalarını temsil ederek gelirler ve burada aldıkları kararlarla ve yaptıklarıyla bizi temsil ederler. Bugün onlar gider, başkaları gelir. Gelenler de işte o 70‘lerden beri yaratılan değerin temsilcileri olacaklardır. Onun için, sözlerimize ve kelimelerimize gerçekten dikkat edeceğiz ve bu örgütün değerlerine söz söylerken çok kıskanç olacağız. Kınıyorum derken de siyaseten aklamıyorum derken de bunun bilincinde olacağız ve önce kendimize bakacağız. Bunu geçelim.

Sevgili arkadaşlar,

Açılışta omuz omuza yürüdüğümüz, birbirimize asla omuz atmadığımız, birbirimize omuzlarımızı yaslayarak ve bunun keyfini çıkartarak yürüdüğümüz arkadaşlarım, yol arkadaşlarım, mesai arkadaşlarım, mücadele arkadaşlarım demiştim. Birkaç arkadaş bu söze alındı. Aslında kendi hayatları birbirine omuz atmakla geçen arkadaşlardı bunlar. Bu sözün doğru olmadığını ifade ettiler ısrarla. Onlara sözüm yok, onlar birbirlerine omuz atmaya devam etsinler. Benim sözüm sevgili Ahmet Atalık‘a, Ziraat Mühendisleri Odamızın İstanbul Şube Başkanına. Az önce Hüseyin Yeşil anlattı, İstanbul‘da gerçekleşen su sempozyumuna, hem TMMOB Su kongresine yönelik yaşananları ve olan biteni anlattı. Sevgili Ahmet Atalık: Biz çok anlaşarak, karşılıklı çok konuşarak geldik bu dönemin sonuna. İstanbul‘daki sempozyum için çok da emek verdiğini söyledin. Evet, bu sempozyum TMMOB‘nin alternatifi gibi olmuş, bir şey olmuş, bir yol kazası olmuş. Diyorsun ki, TMMOB‘ye omzumu yaslamayacaksam ne yapayım ben, yanlış bir şey mi yaptık, yanlış mı söyledik? . Ahmet Atalık‘a söylüyorum: Bu devirde yaslanacak omuz bulmak zor; çünkü yaslandığın omuz, sana sonra omuz atmamalı. Bak ülkemizde birileri birilerine omzunu yasladı, sonra o omuz yaslanılan insan milyon dolara kendini pazarladı. Birileri birilerine omuz yasladı, sonra o yaslanan omuzlardan bazıları Ergenekoncu çıktı. Yaslanacak omuz bu salondur Ahmet Atalık, bu salondaki yiğit insanların yiğit omuzlarıdır. Türkiye insanının bu örgüte ihtiyacı vardır sözünü biz ondan söylemekteyiz. Yasla Ahmet Atalık çekinme, daha çoook su kongreleri yapacağız, daha çoook bu sistemle hesaplaşmak için etkinliklerde bir arada olacağız, miting alanlarında bir arada olacağız. Ve sözüm hepimize arkadaşlar: Hakikaten yaslanalım birbirimize ve yürürken bunun keyfini çıkartalım. Hakikaten yaslayalım omuzlarımızı birbirimize. Hani o mitinglerde çekiyoruz halayları, horonları, onun gibi yaslanalım birbirimize, yüreklerimizi değdirelim, ellerimizi birbirimize sıkıca kenetleyelim. Gerçekten az kalıyoruz ve gerçekten Türk Mühendis Mimar Odaları Birliğinin çabaları ve çalışmaları, bugün Türkiye‘nin dört bir tarafından dinlenmekte ve izlenmekte, bunun değerini bilelim.

Haritadan Volkan arkadaş; arkadaşımız TMMOB ortamına yakışmıyor. Ona söylüyorum: Evet Hrant Dink‘in cenazesinin arkasından onurla yürüdüm. İkinci Danışma Kurulunda, açış konuşmasında "Daha demokratik, daha özgür, insan haklarına daha saygılı bir Türkiye kavgasının mücadelesi olan dostlarım, arkadaşlarım, hepinizi Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği Yönetim Kurulu adına saygıyla selamlıyorum. Önce Hrant Dink suikastıyla başlamak istiyorum. Alçakça bir cinayete kurban giden Hrant Dink‘in cenaze töreninde o gün hepimiz Hrant‘tık, hepimiz Ermeni‘ydik. Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği, kim zulme uğrarsa, kim hangi kimliği nedeniyle haksızlıkla, adaletsizlikle karşılaşırsa, kim aşağılanır, dışlanır, ötekileşirse, onunla duygularını paylaşacaktır, ‘ben Kürt‘üm, ben Çingeneyim, ben kadınım‘ diye haykıracaktır. Solingen‘de hepimizin Türk, Gazze‘de hepimizin Filistinli, Fransa‘da hepimizin Cezayirli olduğu gibi. Empati, yani kendini başkalarının yerine koyabilmek insani bir haslettir. Ne yazık ki bundan yoksun olanlar, ‘hepimiz Türk‘üz‘ nakaratına devam ediyorlar. Evet, Türk‘sünüz, Türk kalacaksınız, tıpkı hep Türk, hep Ermeni kalanlar gibi, kendinden başka kimliği tanımayanlar gibi " dedim ve gerçekten o gün Hrant Dink‘in cenazesinin arkasında yürüyen binlerle beraberdik. Arkadaşımız bizden değil, söyledikleri bu ortama söyledikleri asla yakışmadı.

Maden‘den Erşat arkadaşımızın söyledikleri. Mehmet Başkan durumu anlattı. Erşat‘ın söyledikleri Türk Mühendis Mimar Odaları Birliğinin bir odasına yapılabilecek en büyük hakarettir."Telefonla talimat veriyorum oda başkanına, oda başkanı kitap topluyor." Buna buradaki hiçbir arkadaşın inandığını bile sanmam, bunu da geçelim.

EMO‘dan Bursa‘dan Lütfü arkadaşın söyledikleri. Bursa‘da sempozyum yapılmış, sempozyum kitabından bir konuşmacı arkadaşımızın, Levent Gencelli‘nin yazısını sansür etmişiz, çıkartmışız. Arkadaşa Bursa İKK Sekreterimizle konuşmasını tavsiye ediyorum. Böyle bir olay olmadığını hepimiz biliyoruz. Levent Gencelli‘nin kendisi de bunu test edebilir.

Sevgili arkadaşlar,

İsimlerini geçirdiğim arkadaşlar, benim ismimi geçirerek konuşanlar. İsimlerini söyleyerek yaptığım doğrunun bilinmesidir. Hani birisi söyleyince doğru sanılıyor, önce düzeltmeleri yapıyorum.

Örneğin Ethem arkadaş, Birlik Haberleri, Mehmet Soğancı‘nın reklam ajansı oldu demiş. O sırada salon dışındaydım, cümle yanlış olabilir. Sonra eski Birlik Haberlerini göstermiş. Dosyalar vardı demiş. Şimdi düzeltelim. Kaya Ağabey ve Yavuz Ağabey bunun canlı tanıklarıdır. Çıkartmak için ne kadar çok uğraştık onları. Bilirsiniz benim Makina Mühendisleri Odası başkanlığım var bir de 8 yıl. O dönemde çok çalışıp bir türlü çıkmayan dosyalardan dolayı bir türlü çıkmayan Birlik Haberleridir. Nevzat da bilir, canlı şahididir bunun, inanılmaz dehşet bir şeydir. Ama sürecin dışında kalınca arkadaşımız ve kafalarda başka yerde olunca, başka bir hikâye anlatıyor burada. Bak arkadaşım: Biz şimdi 2 dönemdir dosya işinden vazgeçtik. Belki birazdan onu da detaylandırırım. Dört yıldır başka bir hikaye yazıyoruz. Dosya yaptığımız bütün konularla ilgili Türkiye‘nin en nitelikli uzmanlarını, konusuna hakim bilim insanlarını, örgütümüzün en değerlilerini toplayarak gerçekten 22 konuda sempozyum yaptık. Bunların her birinin, sadece bu dönemde her birinin kitapları Birlik Haberlerinde çok zor yaptığımız dosyalardan çok daha fazla oldu. Onun için Birlik Haberlerinde dosya işinden vazgeçtik. Birlik Haberlerini kıyaslayacaksak, ilk çıkan döneme ilişkin, 80 öncesinde çıkarılan Birlik Haberleri ile kıyaslayacaksın. Yorum yoktur içinde. Dosya yoktur. Başkanın konuşmaları vardır, basın açıklamaları vardır, tmmob raporları vardır, sonuç bildirileri ve haber vardır ve sadece o kadardır. Kıyasladığın dönemde Birlik Haberleri çıkartılamayınca, eski başkanlar burada, çok iyi hatırlarlar, TMMOB Bülteni çıkarıldı. Böyle karmaşık bir düzenek vardı. İki dönemdir Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Yönetim Kurulu, Birlik Haberlerini 12 Eylül öncesi anlayışına denk getirerek, günümüzün tekniğine uygun bir biçimde çıkartıyor. Bunun da doğrusunu bilelim arkadaşlar.

Sevgili arkadaşlar;

Bir yılda odalarımızın düzenlediği 60-70 tane etkinliğe gittim, açılışlarında. Şimdi 40 yıl düşünsem bundan dolayı eleştirileceğim asla aklıma gelmezdi. Bir arkadaş, bir kadın arkadaşımız eleştirdi, keşke Yönetimde paylaşsa dedi. Bak arkadaşım, bizim şimdi bütün TMMOB başkanlarının işi budur, kadrolar yazar yazıları, konusu ile ilgili yönetim kurulu üyesi yazar, çalışma grupları yazar, başkan örgütü temsil eder, yazılanı aktarır. Türkiye‘de 60‘a yakın meslek disiplininin ve 200‘e yakın uzmanlık alanının görüşlerini bu şekilde aktarıyoruz ilgilisine. Gittiğimiz açış konuşmalarında da kaba siyaset yapmıyoruz. Direkt Teoman Öztürk‘ün bize tariflediği ve arkadaşların bize tariflediği işi yapıyoruz. Meslek alanlarımız üzerinden siyaset yapan bir tarzımız var. Açış konuşmaları, konuyla ilgili Yönetim Kurulu üyesi arkadaşlarımız ve odalarımızca hazırlanmıştır, benim tarafımdan okunmuştur. Evet, çok yoruldum, çok koşturdum, kolay değil. Ankara‘da sadece 5 gece evde kalabildiğim aylar oldu. Ama o salonlarda ben asla yalnız değildim, ilgili odamızın yönetim kurulu üyeleri benimle beraberdi. Böylesi bir eleştiriyi de sallayarak yapmayın arkadaşlar, bu salonda konuşmaları düzgün yapın.

Sevgili arkadaşlar,

14 Nisan ve sonraki geniş katılımlı Cumhuriyet mitingleri Bu gerçekten Türkiye‘nin belki de hakikaten çeşitli noktalardan kırıldığı bir dönem. Gerçekten şöyle bir geçmiş 2 seneye gerek kendi kişisel tarihimiz açısından, gerek Türkiye‘nin yaşadığı sosyal, siyasal, ekonomik, politik, her ne derseniz, durumlar açısından baktığımızda, çok hengameli, çok karmaşık -açılış konuşmasında da belirttim- bir dönem yaşandığını görürüz. Evet, Türkiye‘de emekten, halktan yana, yurtsever olan, şeriata karşı, şeriat düzenine karşı çıkan, laik-antilaik noktada kendisinin problemi olan insanların, ciddi derecede AKP‘nin dayattığı gerici politikalara ve uygulamalara karşı korkusu, geniş katılımlı cumhuriyet mitinglerini oluşturdu. Buraya konuyu Samsun‘dan arkadaşlar İKK sekreterinin görevden alınma pozisyonu üzerinden getirdi. Konunun aslında birkaç boyutu var arkadaşlar. Elmalarla armutlar karışınca, konu anlaşılmaz bir hale geliyor. Ben burada bunu kısaca özetleyeyim. Bu konuşma biraz da TMMOB‘nin bu döneminin tarihi belgesi olsun.

Konuya 3 boyutta bakmak lazım:

Birincisi, TMMOB Yönetim Kurulu ve İKK ilişkileri düzleminde olanıdır. Hüseyin Yeşil bunu net olarak anlattı aslında, İsmail Küçük bunu net olarak anlattı. İl koordinasyon kurulları, benim 15-20 yıldır yöneticilik yaptığım bu örgütte, Oda Başkanıyken de hassasiyetle şube başkanlarımızdan istediğim, sahip çıkalım, İKK‘ları büyütelim sözüyle de ifade edeceğim önemli bir yapılanmadır. İKK özetle o ilde, ilçede TMMOB‘nin halka açık yüzüdür, halka dönük yüzüdür. Birlik kelimesinin yöresel anlamıdır. Merkezi alınmış bütün kararların kendi yöresinde halka dönük çabasını götüren bir yapılanmadır. Bu Genel Kurul‘un açılışında biliyorsunuz, biz burada 8-10 İKK‘mıza, bu dönemde de diğer İKK‘larımıza da bir heves ve coşku getirmesi babında teşekkür plaketi verdik. Böyle bir şeydir İKK, dışa dönük yüzümüzdür. Sadece Samsun İKK‘dan değil, o onun pik noktası oldu. Biz şimdi mesela en son kararlarımızdan bir tanesinde -burada var mı temsilci arkadaş, bilmiyorum- Bartın İKK Sekreterini de görevden aldık ve orada bir kâğıda imza atan çok odamızın temsilcisini de oda disiplin kurullarında soruşturma yapmak üzere odalarına görev verdik. Bir iş yaşanıyor. Atadığınız arkadaşlar var. Yönetim Kurulu‘nun aldığı genel kararlar noktasında çalışacak İKK sekreterleri. Başka bir şey yapma hakları da yetkileri de yok. TMMOB‘nin davulu sırtımızda, buradaki 22 arkadaşımızın sırtında. Değerlendirmelerde tüm arkadaşlarımız TMMOB şunu yaptı, bunu yaptı diyor. Aslında hepimiz yaptık. Bizim Yönetim Kurulu 2 dönemdir, bizden öncekiler de böyledir, ben içinde bulunduğum iki dönemi kastediyorum, tokmağı başkasına vermiyor, davulu sırtlandı mı tokmağı elinde tutuyor. İKK sekreterlerimiz öz olarak hepsi bilirler, hepsini çokça arayıp konuşmuşumdur. Samsun İKK sekreteri arkadaşımızla da defalarca ve saatlerce de konuşmuşumdur. İKK yönetmeliklerini bilerek, usul-erkân nedir ona bakarak ona sahip çıkmak lazım. Ve onun gereğini yapmak lazım. Yoksa düşündüklerimizi hayata geçirme yeri değil İKK‘lar. Adana İKK tartışmasını yaptı dün Adanalı delegeler burada, orada da onun ipuçları vardı. Daha önce de işte Yönetim Kurulu olarak, bu genel seçimlerde aday olan arkadaşlara yönelik karar aldık, aday olanlar İKK sekreterliklerini boşaltsın dedik. Ayrılmayanları görevden aldık. Bu böyle bir şey. Şöyle bir şey yaptı Yönetim Kurulu: 4 sene önce 22 idi İKK sayımız. Bugün 40 oldu. Hadise budur arkadaşlar. Biz çok sayıda toplantılarla, Türkiye‘nin her yerinde toplantılarla bunu gerçekleştirdik. İl koordinasyon kurulları, Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği Yönetim Kurulunca gerçekten önemsenen kurullardır ve çalıştırılmıştır, çalışması için önü açılmıştır. Yanlış yapan, savrulan arkadaşlarımız uyarılmış, bazen de görevden alınmıştır. Samsun İKK işi böylesi bir hadisedir. 14 Nisan, cumhuriyet mitingleri, ideolojik olarak ona karşıyız kelimeleri değildir arkadaşın görevden alınması. Bunları karıştırmayalım. Nedeni İKK çalışmasıdır, merkezi kararlara uymamadır. Karara uyacaksın. Böyle yapmazsan, o İKK çalışmaz, sen de işi yanlış yere götürürsün. Bu boyutu bu kadar.

İkinci boyut: 14 Nisan işi, Türkiye‘de değişik bir iştir. Evet, yaşanan dönemde Türkiye‘nin en yüksek katılımlı mitingleri yapıldı. Ben bir Köy Enstitülü babanın 3 çocuğundan biriyim, muhtemelen ağabeyimler de -Aydınlıyız- İzmir‘dekine gitmişlerdir, muhtemelen böyledir. Demin anlattığım saiklerle bu mitingler geniş katılımlı olabilirler. Mitinglere katılan arkadaşlarımızın bizim Yönetim Kurulumuzla uzaktan yakından hesaplaşacak bir şeyi yoktur. Ama ne olmuştur 14 Nisan cumhuriyet mitingleri sonrasında? Tipik bir örneği TMMOB Makina Mühendisleri Odası Ankara Şubesi seçimlerinde yaşanmıştır. 12 sene önce meslekte birliğin karanlığının elinden alırken, işte çeşitli gruplar vardı Ankara‘da. Ondan önce 10 yıl boyunca da yönetimde meslekte birlik vardı. Merkeze yönetime geldiğimizde önce grupları birleştirdik belirli ilkeler çerçevesinde. Çağdaş Mühendisler adı altında toplandık bütün gruplar olarak. Demokratik Birlik Grubu vardı, AMB Ankara Makine Bülteni vardı, Üretken Mühendisler vardı. Çağdaş Mühendisler adı altında biriktik ve Şube yönetimini meslekte birlikten aldık ve hakikaten Makina Merkezini de tahkim edecek bir şekilde yurtsever, emekten, halktan yana, insan haklarına saygılı, barış ve özgürlükler temelinde çaba yürüten şube yönetimleri tesis ederek Makinanin bugün o gelinen noktasına kadar taşıyan bir çalışma yürüttük. Ama bu sefer ne oldu? Hani var ya tartıştığımız, ideolojik olarak içinin ne olduğu benim tarafımdan anlaşılmayan, bazı arkadaşların da çok önemsediği bir 14 Nisan ideolojisi. Bu yıl Makine Ankara Şube‘de olan şu oldu arkadaşlar: Birinci liste Çağdaş Mühendisler, 12 yıllık gelenek, şubeyi meslekte birlikten alanlar. Karşıda ikinci liste meslekte birlik. Üçüncü liste neydi arkadaşlar, biliyor musunuz; 14 Nisan Çağdaş Mühendis Hareketi. TMMOB‘de böyle bir hareketseniz arkadaşlar ve siz hakikaten TMMOB‘de böyle bir yapıysanız, grupsanız, kişisel anlamda benim sizinle işim olmaz. Çünkü bildiğimiz bir şey var: Siyasetleri biz TMMOB‘nin zenginliği olarak görürüz, ama herkes bilsin ki, TMMOB, hiçbir siyasetin, hiçbir çizginin, derneğin, partinin, ideolojinin, hareketin arka bahçesi olmaz. Buranın kendi bağımsız, özgün bir dili vardır. Sen buraya kendi ideolojini dikte ettirirsen, adapte etmeye çalışırsan, o zaman Türk Mühendis Mimar Odaları Birliğinin geleneğine sahip çıkanlar, hani Teoman Öztürk‘ün sözünü savunanlar, gelir senin karşına durur. Burası ince bir noktadır arkadaşlar. Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği, hiçbir siyasi partinin, yapının, çizginin, hareketin, ideolojinin arka bahçesi olmayacaktır. Onun için bu kadar diktir, onun için bu kadar onurlu yürümektedir arkadaşlar. 14 Nisan Çağdaş Mühendis Hareketi‘ne biz karşıyız arkadaşlar.

Gelelim konunun üçüncü boyutuna: 14 Nisan Çağdaş Mühendis Hareketinin TMMOB‘ye yansıması bir boyut. Samsun İKK sekreterinin görevden alınması ikinci boyut. Ama aslında bu Cumhuriyet mitingleri ile önemli başka bir şey oldu. TMMOB tarihinde her gün basın açıklaması yapılır. Bunların basına yansıması gerçekten önemli bir sorundur. Şöyle bir şey oldu, bunu da 3. Danışma Kurulunda söyledim, bu da burada kayıtlara geçmek zorunda arkadaşlar. 29 Eylül 2007‘de yaptığımız Danışma Kurulunda konuşmuşum, bunları sizinle burada paylaşmak zorundayım. TMMOB‘nin başına neler geldi: 13 Nisan-20 Nisan 2007 tarihleri arasında, kaç gün; 7 günde neler geldi. Danışma Kurulunda şunları söyledim: 14 Nisan mitingi bahanesiyle Cumhuriyet Gazetesi 8 kez, Milliyet, Hürriyet, Vatan, Dünya, Forum Diplomatik, Antalya Körfez, Bursa Kent, Tercüman, Güneş, Bursa Hakimiyet, Bizim Kocaeli, Giresun Son Haber gazetelerinde, Deniz Som 3 kez, Hikmet Çetinkaya 2 kez, Serdar Kızık 2 kez, Yılmaz Akkılıç 2 kez, Melih Aşık, Adnan Çoban, eski Mimarlar Odası Başkanı Oktay Ekinci, Can Ataklı, Taylan Erten, Şükrü Küçüksayın, Mustafa Köseoğlu, Nesrin Baytok, Fahir Çam, Rıza Zelyut, Ufuk Söylemez, Mustafa Mutlu, Bülent Esinoğlu, TMMOB‘ye yönelik haksız, gerçekdışı ve hakaretler içeren yazılar yazdılar. Yazılarında TMMOB‘ye karşı kinlerini kustular. Önce bilinsin ki, TMMOB, düzenlemesinde veya tertip komitesinde yer almadığı hiçbir mitinge katılmaz, katılmamıştır, katılmayacaktır. Ayrıca bu mitingle ilgili Birliğe herhangi bir başvuru da yoktur. Eğer başvuru olsaydı, Yönetim Kurulumuzu toplar ve söz konusu mitingi kimlerin düzenlediğini, sonradan öğrendiğimiz düzenleme kurulu içinde yer alan kimi şaibeli örgütlerin durumunu ve kürsüde kimlerin hangi mesajları vereceğin sorar öğrenir ve TMMOB‘nin ilkeleri ve genel duruşu açısından yapacağımız değerlendirme sonucunda mitinge katılıp katılmayacağımıza karar verirdik. Böyle bir süreç yaşanmamıştır. Dolayısıyla TMMOB‘nin söz konusu mitinge katılma kararı yoktur. 14 Nisan mitinginin yapıldığı gün, tesadüftür, Türk Mühendis Mimar Odaları Birliğinin de Yönetim Kurulu toplantısı, tarihinin, bu dönemin en geniş katılımlı olarak yapılmıştır. Yapılan değerlendirmede, mitingi düzenleyenlerin ve kürsüde kullananların ve yapılan konuşmaların özü de belirginleşmeye başlayınca, TMMOB‘nin doğru bir tutum takındığı Yönetim Kurulu tarafından da oybirliğiyle, bir arkadaşımızın çekimserliğiyle benimsenmiştir. Konu sadece budur. Ama bu yazarların fırsat bu fırsat diyerek yazdıklarına göre, diğer emek ve meslek örgütleriyle birlikte Birlik, Büyük Ortadoğu Projesinin piyonları , demin adını saydığım yazarların, köşe yazarlarının lafları, ABD, AB ve AKP‘ye göz kırpanlar, karşıdevrimciler, AB fonlarından yararlanan sahte solcular, iktidarın yalakaları, Amerika‘nın ajanları, AKP düşüncesiyle aynı çizgide buluşanlar, meslek örgütlerini en düzeyde yöneten ‘devrimci‘ engelciler, sözde aydınlar diye tanımlandık. Yine TMMOB ile diğer emek ve meslek örgütlerine burada zikredemeyeceğim, belden aşağı tam kelimenin anlamıyla küfürlü tanımlama yapılmıştır. Birlik olarak bunların hepsine birden söyledik. Toplumsal sorumlulukların gereği sıkıntılı, sancılı, sorunlu bir ülkede varolan bir meslek örgütü sorumluluğuyla, karanlığa karşı aydınlığı, savaşa ve işgale karşı barışı, eşitsizliğe karşı adaleti, linç kültürüne karşı kardeşliği, sermayeye karşı emeği, baskıya ve zora karşı özgürlüğü savunmaya, diğer örgütlerle birlikte Türkiye demokrasi mücadelesinin en ön saflarında yer almaya, neoliberalizme, gericiliğe, şeriat özlemcilerine, ırkçılığa, darbe özlemcilerine karşı mücadele bayrağını yükseltmeye, insanımıza ve bize dayatılan 40 katır-40 satır ikilemine karşı başka bir dünya, başka bir Türkiye mümkün demeye, aydınlık bir Türkiye için sözünü söylemeye Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği devam edecektir, bu böyle bilinsin. Sözümüz adı geçenleredir

50 yıllık onurlu bir yürüyüşte sevgili arkadaşlar, Türk Mühendis Mimar Odaları Birliğini yıpratmaya gerçekten kimsenin gücü yetmez, yetmedi. Bu arkadaşlarımızın da gücü yetmedi, TMMOB hakkında yazdıklarının tamamını da kamuoyuna duyurarak iade ettik. İşte orada da söylemiştim, bu süreçte bazı İKK‘larımızda savrulmalar oldu. Sonuçları açısından baktığımızda, o gün şöyle demişim: Arkadaşlarımız da yanlışlarını anlamışlardır, görmüşlerdir, bunu geçelim artık. Bu örgüt bunu geçsin, yeter. Yönetim Kurulumuz bunu geçti, bunu bugün konuşalım ve bitirelim. Bugün Samsun‘daki arkadaşlar, bunu burada 29 Eylülde kapattığımız bir konunun sonuçlarını buraya getirince, hakikaten benim de bunları burada kayda geçirmek, bir tarihi sorumluluğum oldu. Çünkü 70‘lerden beri, Teoman Öztürk‘lerden beri yaratılan bu değer öyle kolay yürümüyor. Bunu da siyaseten bizi aklamayacak olan arkadaşımıza söylüyorum.

Sevgili arkadaşlar;

Bu Genel Kurulda ayırt edici bir özellik var, buna çok sevindim: Geçen Genel Kurulu belirleyen bir şeydi, yetkin, uzman, yetkili, belgeli, sertifikalı mühendis tartışması. Bu husus bu Genel Kurul‘da değerlendirmeler içerisinde bir arkadaşımızın konuşmasında, ama o da konunun başka bir noktasında geçti. Gerçekten TMMOB‘nin tarihi belgeleri birkaç tane. Bunlardan bir tanesi 2003 yılında gerçekleştirilen Mühendislik Mimarlık Kurultayıdır. Sonuçları itibariyle TMMOB‘de belgelendirme ve bunun gereklerinin yapılması noktasında alınmış kararların, aradan geçen 5 yıl sonra odalarımızca içselleştirildiğini, arkadaşlarımızca önemsendiğini görmenin, o çabalar içerisinde 10 yıl yer almış bir arkadaşınız olarak tam da bu döneme denk gelmesinden çok büyük bir keyif aldığımı özellikle söylüyorum. Bu anlamda Genel Kurul delegelerinin bu konuyu içselleştirmelerinden dolayı da hepinize özellikle teşekkür ediyorum. Bu konu bu Genel Kurulun ayırt edici bir özelliği olarak tarihe geçmiştir. Gerçekten çok mutlu oldum.

 

Bir şey beni çok rahatsız etti: Bir delege, TMMOB tabandan kopuk dedi. Başka odalar üzerine alınmasın arkadaşlar, Makina Mühendisleri Odası temsilcisiyim, bizim Odamızın üyesi 70 bin. Biz burada 100 delegeyle temsil ediliyoruz. Her arkadaşımız yediyüz arkadaşı temsil ediyor. Bir delegenin bunu söylemeye hakkı yok. Şöyle söyleyebilir: Biz odamızda, biz şubemizde, ben delege olarak, kişi olarak üyelerimizden kopuğum. Bunu kalkıp Türk Mühendis Mimar Odaları Birliğinin Yönetimine, TMMOB üyeden kopuk diye yüklemeye kalkarsanız işte o zaman siz delege olamazsınız, siz başka bir şey olursunuz. Arkadaşlar; buraya siz, belli sayıdaki arkadaşımızı ve odamızı temsilen geliyorsunuz. Kopmayın onlardan, gidin tutunun. Engelleyen mi oldu sizi? Bunu söyleyen arkadaş, git, o arkadaşlara tutun, sempozyumlara getir, mitinglere getir. Gerçekte de öyle oluyor arkadaşlar. Kaya Ağabeyin zamanında 8 Temmuz Mitinginde, Ankara‘nın en sıcak günü, ama tarihi bir şey, çok sıcak bir gündü, IMF heyetinin geldiği ve teslim alınmanın artık -2001 yılı- ciddi boyutları olduğu zamanda biz Sıhhiye‘de azdık. Yani o kadardık, ama azdık, ama çok tarihsel bir değeri vardır o mitingin. İnsan 8 sene oda başkanlığı yapınca zor oluyor, çırpınıyorsun, yani bir kişi bir kişi uğraşılıyor, çünkü gidip başkalarına hesap veriyorsun. Yani oda başkanlarının öyle lanet bir işi vardır, her şey senden sorulur, bir kişi bir kişi. 8 Ekim 2006, 7 bin kişi miting yaptık, gözlerim doluydu kürsüden konuşurken, gerçekten tarihimizin en kalabalık mitingiydi. 1 yıl sonra bu döneme denk geldi, 14 Ekim, sayı 15 bin. Parabolik bir şekilde artan sayılar, ben mitinglere bakarım, ben sempozyumlara bakarım, ben çalışma gruplarındaki arkadaşlara bakarım ve hakikaten bu TMMOB tabandan kopuk diyen delege arkadaşım, adını almamışım, o arkadaşımı ciddi olarak TMMOB‘yi öğrenmeye çağırıyorum.

Sevgili arkadaşlar; eleştiriler ve değerlendirmeler daha etkin, daha demokratik, daha işlevsel bir TMMOB örgütlülüğü içindir. 1970‘lerden beri yaratılan değer, Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği tarihinde 80‘lerden sonra belli duraklamalar, 98 yılında TMMOB Demokrasi Kurultayı. Tasarlayanların, yapanların, katılanların eline, diline sağlık. O kurultay Türk Mühendis Mimar Odaları Birliğinin 80 karanlığından sonra Türkiye‘de bir umut ışığıdır ve orada söylenenler bizim sözümüzdür, TMMOB‘nin sözüdür, Teoman Öztürk‘ün sözüdür. Sonra 2003 Mühendislik Mimarlık Kurultayı, örgüt içi bir çalışma. Örgütümüzü kamuoyuna anlatma işi. Hani her örgüt diyor ya, 12 Eylül karanlığı ezdi geçti ; bugün eğer hepimiz dik duruyorsak arkadaşlar ve hakikaten bu örgütün onurlu bir geçmişi ve dik duruşu varsa, 98 Demokrasi Kurultayı bunun siyaset belgesidir, 2003 Mühendislik Mimarlık Kurultayı bunun siyaset belgesidir. Bütün arkadaşlarımızın 2003 Mühendislik Mimarlık Kurultayında karar altına alınan çalışma ilkelerimizi ve anlayışımızı dikkatle, inceden inceye, özellikle bu Yönetimi siyaseten aklamayacağım diyen arkadaşıma söylüyorum, özellikle bunların altını çizerek tane tane okuyun ve anlamaya çalışın. Türk Mühendis Mimar Odaları Birliğinin gerçek tarihi, o siyasal metinlerdedir. Biz, Teoman Öztürk‘lerin sözünü büyüterek geliştiren bir ekibiz, TMMOB Yönetim Kurulu da bu belgelere sahip çıkarak bu örgütü büyütmenin çabası içinde olmuştur.

Türk Mühendis Mimar Odaları Birliğini 24. oda olarak gören bütün anlayışları reddeden bir Yönetim Kurulu vardı bu dönem. Bu dönem, geleneklerimizin ısrarla takipçisi olacağız diyen bir Yönetim Kurulu vardı. Bu dönem, bu örgütü asla hiçbir siyasetin arka bahçesi yapmayacağız diyen bir Yönetim Kurulu vardı. Farklılıklarımız, bizim zenginliğimizdir diyen bir Yönetim Kurulu vardı ve siz bunu siyaseten aklamayın arkadaşım.

Sevgili arkadaşlar;

Açılış konuşmasında Türk Mühendis Mimar Odaları Birliğinin bugün sisteme, düzene karşı duruşunu ve yaptıklarını anlattım. AKP düzeni -gazetelerde manşet olmuş, arkadaşlar bazen hakikaten Birlik adına güzel kelimeleri ve cümleleri buluyor- Üsttekine ham hamam, alttakine din iman düzenidir dedik. Aslında AKP‘nin 5 yıllık iktidarının başından beri bir şekilde Yönetimde bulunan bir arkadaşınız olarak söylüyorum. AKP‘ye karşı verilecek olan mücadelenin biçim, şekil, şart ve yöntemi, işte o 2001 yılında yazılan, Emek Platformunun ekonomik programı olarak tariflendiği bir şekilde geliştirilen ve belki oradan bir açılım olarak yürütülen iş, aslında bütün herkese, meraklısına, ilgilisine, TMMOB‘nin, odalarımızın, şubelerimizin, bizim hepimizin yaptığı mücadele tarzı, bütün topluma mal edilmek zorundadır, mal edilmek durumundadır. TMMOB AKP‘ye karşı gerçek mücadelenin nasıl verileceğini dosta, düşmana herkese göstermiştir.

Sevgili arkadaşlar,

Bir şeyi paylaşmak zorundayım: Yine bir arkadaş dedi ki, TMMOB Çalışma Raporu, başından itibaren bir şey anlatması lazım, döneme ilişkin bir siyaset belgesi olması lazım . Yediyüz sayfayı bulan 39. dönemdeki söylediklerimiz kitabının tamamının okunması bir zorunluluktur sevgili arkadaşlar. Dönemimizin siyasi belgesi bu kitapta TMMOB‘nin söyledikleridir. Şimdi burada yine bir miktar da zamanınızı alarak 2. Danışma Kurulunda söylediklerimi sizinle paylaşmak istiyorum. Bir siyaset belgesini Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği, önce örgütünün Danışma Kurulu üyeleriyle, sonra da kamuoyuyla şöyle paylaşıyordu. Sevgili arkadaşlar; dönemin siyaset belgesi, okuyacağım bu metindir. Tarih çok önemlidir, 3 Mart 2007: 2. Danışma Kurulumuzu yeni cumhurbaşkanının belirleneceği, genel seçimlerin gerçekleştirilebileceği, ülkemiz için önemli bir dönemin başında topladık. Aslında bu ülkenin temel sorunlarından biri, bir türlü 12 Eylül rejiminin vesayetinden kurtulamamaktır, bir türlü geçmişle hesaplaşamamaktır, bir türlü demokratikleşememektir. Çünkü yetkileri genişletilmiş, yasaları veto edebilen, üniversite rektörlerini, yüksek yargı yetkililerini atayan, halk tarafından seçilmemiş, halka karşı sorumlu olmayan Cumhurbaşkanlığı makamı da 12 Eylül rejiminin bir ürünüdür ve toplumu yukarıdan zapturapta alma misyonu taşır. O zamanki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül değil. Demokratik çözüm, Cumhurbaşkanlığını sembolik yetkilere çekmek iken, AKP her zamanki fırsatçılığıyla ‘bari bu yetkileri ben kullanayım‘ diyerek Çankaya‘da nüfuz etme hazırlığı içerisinde. TMMOB uyarmadı, ne yaptı? diyen arkadaşlara okuyorum bunu. Muhalefet ise, alışageldik cumhuriyetin koruyuculuğu misyonuna bürünmüş, Çankaya‘yı bahane ederek ordu başta olmak üzere, tüm otoriter güçleri seferber etmek gayretinde. Bizim bu sözlerden doğru bir tespiti mutlaka ortaya koymamız gerekir. Tarih 3 Mart 2007ydi ve devam etmişiz: Benzer biçimde adil temsil ilkesini ayaklar altına alan yüzde 10 seçim barajı, yine 12 Eylül hukukunun bir türlü değiştirilmek istenmeyen maddesidir, mirasıdır. Sürekli cumhuriyetin tehlike altında olduğu tezini işleyenler, bu hükümetin, seçmenlerin yaklaşık ¼‘ünün, oy kullananların 1/3‘ünün oyuyla seçildiğini, pekala aynı senaryonun 2007‘de de tekrarlanabileceğini görmezden gelmektedir. Bugün demokratım demenin asgari bir koşulu, bu antidemokratik Seçim Yasasına karşı çıkmak, anayasaya koydurulacak bir ma