
TMMOB KEÇİÖREN II. HALK KÜLTÜR VE SANAT FESTİVALİ'NE KATILDI
Ankara Keçiören’de 7 muhtarlık tarafından düzenlenen Keçiören II. Halk Kültür ve Sanat Festivali’ne TMMOB de düzenlediği bir panelle destek verdi. 25-27 Eylül 2009 tarihlerinde gerçekleştirilen festivalin ikinci gününde TMMOB tarafından “Kent Sorunları ve Çözüm Önerileri” başlıklı panel düzenlendi. Şehir Plancıları Odası Tarık Şengül’ün konuşmacı olduğu panel TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı tarafından yönetildi. Mehmet Soğancı Festivalin kapanışında da bir konuşma yaptı.
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı‘nın Keçiören II. Halk Kültür ve Sanat Festivali kapanış konuşması şöyle:
Bu ülkenin, Ankara‘nın, Keçiören‘in aydınlık yürekli, aydınlık beyinli yiğit insanları
"Biz nasıl bilirsek hep bir ağızdan gülmesini, Biliriz öylece yaşamasını ölmesini" diyenler
Dostlar,
Şimdi burada hep birlikte dostların arasındayız, güneşin sofrasındayız.
Çok değerli sanatçı arkadaşlarımızla bu akşam bu etkinliğimizle Keçiören II. Halk Kültür ve Sanat Festivalini bitiriyoruz.
Dostlar, hep söyledik, festivalin etkinlikleri sırasında da konuştuk. Burada bir kez daha söyleyelim:
Bu ülkede ve dünyada süreç emeğin ve halkın aleyhine işliyor. Kapitalizmin küresel krizi önü alınamaz bir şekilde derinleşiyor. Önümüzdeki dönem yoksulluğun, işsizliğin büyüyeceği bir dönem olacak. Krizin faturası her zaman olduğu gibi emekçilere, yoksullara, ezilen halklara çıkarılacak.
Hep söyledik, bir kere daha söyleyelim: Kapitalist küreselleşmenin krizi bizim krizimiz değildir. Bu kriz vahşi kapitalizmin "kar daha fazla kar, sömürü daha fazla sömürü düzeninin" krizidir. Bu kriz, "Üsttekine han hamam, alttakine din iman düzeni"ni sürdürücülerinin krizidir. "Kriz bize teğet geçer" diyenler, size sesleniyoruz: "Biz bu krizin bedelini ödemeyeceğiz." İşten atmalara, düşük maaş zamlarına, yoksulluğa, işsizliğe, zamlara ve anti demokratik uygulamalara karşı yurdun dört bir yanında sesimizi daha da yükselteceğiz. Kapitalist küreselleşmenin krizinin faturasının bize, emekçilere, ücretiyle geçinenlere, yoksullara, alttakilere çıkarılmasını asla kabul etmeyeceğiz
Dünya Bankası, IMF, AB ve benzeri kuruluşların dayattığı yapısal uyum programlarıyla yalnızca "zam ve zulüm düzeni" getirenlere, ekonomiyi üretime değil ranta dayandırıp, her sıkıştıklarında faturayı halka kesenlere, AKP‘ye "Artık Yeter" diyoruz. Kapitalist küreselleşme sürecine eklemlenme doğrultusunda IMF ve Dünya Bankası nezdinde karnesi "A" olan AKP‘ye "Dur" diyoruz.
AKP‘yi uyarıyoruz: "Bu ülke bu halk sahipsiz değildir"
Sevgili Arkadaşlar,
Murathan Mungan Fırtına şiirinde şöyle söylemiş.
Bak işte yaklaşıyor fırtına, Bak yine yükseliyor dalgalar
Yollardan sonra, Yıllardan sonra, Şarkılar söylüyor çocuklar
Yollardan sonra, Yıllardan sonra, Yeniden yan yana onlar
Ne geçmiş tükendi Ne yarınlar Hayat yeniler bizleri
Geçse de yolumuz bozkırlardan Denizlere çıkar sokaklar
Bugünlerde bu sözleri söylemeyi çok seviyoruz.
Evet, biz iyi biliyoruz:
Bugüne kadar Türkiye‘yi yönetenler büyük bir bunalım, çözümsüzlük ve alacakaranlık dışında hiçbir şey yaratamamıştır. Daha çok yoksulluk, IMF‘ye ve emperyalizme daha çok bağımlılık, baskı, şiddet, çeteler ve yolsuzluklar, bu düzenin ve ülkeyi yöneten siyasi iktidarların marifetleridir.
Dünyada da ülkemizde de umut ancak başka bir yaşam arayışının güçlenmesinden geçmektedir. Bugün başka bir ülke ve dünyaya her zamankinden daha fazla ihtiyaç vardır. Kapitalizmin geleceği yoktur. Bizler insanlığın yok oluşa sürüklenmesine karşı özgürlüğün, barışın, kardeşliğin hakim olduğu yepyeni bir dünyayı bugünden yaratmanın mücadelesini şimdi daha güçlü ve kararlı yürütmeliyiz.
Bu ülkede yaşananlara karşı; şimdi tam da; karanlığa karşı aydınlığı savunma zamanıdır. Şimdi tam da baskıcı, otoriter yönetim anlayışına karşı, özgürlük ve demokrasiyi savunma zamanıdır. Şimdi tamda ırkçı ve milliyetçi anlayışın beslediği linç kültürüne karşı, bir arada kardeşçe ve barış içinde yaşamayı savunma zamanıdır. Şimdi adaleti ve eşitliği savunma zamanıdır. Şimdi tam da, bağımsız, eşit, özgür, demokratik bir Türkiye için mücadele etme zamanıdır. Şimdi tam da gericiliğe, neoliberalizme ve darbeciliğe karşı mücadele etme zamanıdır. Şimdi tam da geri adım atmadan temel hak ve özgürlüklere sahip çıkma zamanıdır.
Şimdi görev zamanıdır. Şimdi mücadele etme zamanıdır. Şimdi omuzlarımızı birbirine yaslama zamanıdır.
Şimdi hep beraber, hep birlikte bir kez daha ve inanarak söyleme zamanıdır:
Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber, Ya Hiç Birimiz