TMMOB SANAYİ KONGRESİ/16-17 ARALIK 2011/ANKARA
TMMOB SANAYİ KONGRESİ
16-17 Aralık 2011 ANKARA
Değerli Konuklar
Sevgili Arkadaşlar
Hepinizi TMMOB Yönetim Kurulu adına sevgiyle, saygıyla, dostlukla selamlıyorum. 1962 yılından bu yana düzenlenmekte olan Sanayi Kongremize hoş geldiniz.
Öncelikle, bu kongrenin gerçekleşmesi için sekreterya görevini yürüten Makina Mühendisleri Odamıza, Yönetim Kurulumuza, oda çalışanı arkadaşlarıma, Kongre Düzenleme ve Yürütme Kurullarımıza, kongrenin düzenlenmesinde emek veren herkese ve görüşlerini bizimle paylaşacak bilim insanlarına ve uzmanlara Yönetim Kurulumuz adına teşekkür ediyorum.
Bu yıl TMMOB Sanayi Kongrelerinin başlangıcının 50. yılı ve onsekizincisi. O günden bugüne dek TMMOB Sanayi Kongrelerini düzenleyenleri, bugünlere getirenleri, bugün bu kongreyi sürdürenleri, katılımcılarını, emeği geçenleri saygıyla selamlıyorum.
Sevgili Arkadaşlar
TMMOB, mesleki, ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda ülkemizdeki mühendis, mimar ve şehir plancıları temsil etmektedir. Onların hak ve çıkarlarını halkımızın çıkarları temelinde korumak ve geliştirmek, mesleki, sosyal ve kültürel gelişmelerini sağlamak ve mesleki birikimlerini toplum yararına kullanmalarının zeminini yaratmakla görevlidir. Bu amaçla mesleki alanlarıyla ilgili gelişmelerin ve politikaların sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel boyutlarını derinlemesine kavramak, yorumlamak ve toplumu bilgilendirmek; bu politikaların toplum yararına düzenlenmesi için öneriler geliştirmek ve bunların yaşama geçirilmesi için mücadele etmek zorundadır. TMMOB bunların gereği olarak en genel anlamda bağımsız ve demokratik bir Türkiye‘nin yaratılması yönündeki çalışmalarını bütünsel bir anlayışla ve etkinleştirerek sürdürmek kararlılığındadır. TMMOB bu çalışmalarını bilimin ve tekniğin ışığında, bilim insanlarının yol göstericiliğinde ve 50 yılı aşkın geçmişinin birikimi ile yürütmeye kararlıdır.
Hiç eğilip bükülmeden, karanlığa karşı aydınlığı, sömürüye karşı emeği, eşitsizliğe karşı adaleti, ırkçılığa karşı kardeşçe bir arada yaşamayı, savaşa karşı barışı, baskı ve zora karşı özgürlük ve demokrasiyi savunmaya devam edeceğiz. Biz "Bir meslek örgütüne bu ülkede bu dönem düşen görev budur" diye düşünüyor ve gereğini yapıyoruz.
Sevgili Arkadaşlar
Biliyorsunuz, TMMOB ortamında Genel Kurul ve seçim süreci bu ay içerisinde başladı. Ben buradaki tüm arkadaşlarımın Genel Kurullarımızı demokrasi şölenine çevireceğine ve yapılacak seçimlerde bu anlayışları temsil edecek arkadaşlarımızı göreve getireceğine eminim.
Sevgili Arkadaşlar
Öncelikle Sanayi Kongremizin bugününe dair bir cümle söylemek isterim: Bu kongremiz gerek ithal ikameci modeldeki kalkınma çabalarının sorunlarına gerekse neo-liberal dönemin sanayisizleştirme diyebileceğimiz çözücü etkilerine karşı tarihsel bir direnç oluşturmakta ve sanayi ile bağlantılı her bir parametreyi değerlendirmektedir.
TMMOB Sanayi Kongreleri ile; Sanayileşmede mühendisliğin yeri ve durumu, 1980 sonrası sosyoekonomik dönüşümler ve sanayinin durumu, bilimsel-teknolojik gelişmelerin sanayi üzerindeki etki ve yansımaları, uluslararası rekabet koşullarında sanayinin konumu, küreselleşmenin sanayileşme üzerine etkileri, sanayileşme-istihdam-refah ilişkisi, Türkiye için sanayileşme, planlama ve kalkınmanın hangi yol ve model önerilerinden geçtiği, artık gerçek bir kalkınma ve sanayileşme boyutlarını içermeyen kalkınma planları, ihtisas raporları, sanayi stratejileri, üretim sürecinin temeli olan emeğin durumu, kriz süreçleri, bölgesel, sektörel, istihdam odaklı sanayileşme olanaklarının neler olduğu, merkezi planlama-bölgesel-sektörel gelişme ve istihdam bütünlüğündeki bir sosyal kalkınma amacına uygun olarak incelenmiştir.
Bilim, teknoloji, sanayileşme olgularının; toplumları geleceğe doğru devindiren temel güçler arasında olmakla birlikte, kendi başlarına bağımsız bir gerçekliğe ve gelişme çizgisine sahip olmadıkları gibi toplumsal ekonomik yapı biçimlenişine ve belirli üretim ilişkilerine bağlı olduklarını belirtmek gerekir.
Gelişmiş kapitalist ülkelerin ulaştıkları küresel boyut, az gelişmiş ve orta gelişmişlik düzeyindeki ülkeler üzerinde özellikle sanayinin boyutlarını sınırlayan bir düzeye ulaşmıştır. Planlama, kalkınma, refah ve istihdam artık gözetilen birer unsur olmaktan çıkmıştır.
Günümüzde bilim ve teknoloji, insanlığın daha iyi bir bugünü ve daha iyi bir gelecek için değil, daha fazla kâr için, emperyalist güçler ve çokuluslu şirketlerin rekabet güçlerini yükseltmek için kullanılmaktadır. Bu güçler arasında keskinleşen rekabet bilim, teknoloji ve sanayi politikalarına hızla yansımaktadır. Enerji, teknoloji, ticaret, finans ve iletişim ağlarını ele geçirmek için kıyasıya bir yarış vardır. Kısaca, sanayi, tasarım, bilgi ve teknoloji üretimi birer hegemonya aracı olarak kullanılmaktadır.
Emperyalizme bağımlı olan ülkemizde, bilim, teknoloji ve sanayi politikalarının toplumsal fayda esaslı bir anlayışla ele alınmadığı açıktır. Bilimin eğitim süreçlerinden başlayarak, üretime ve toplumsal ihtiyaçlara yönelik olması ile sanayileşmedeki rolü güçsüzdür. Sanayide yabancı lisans egemenliği bulunmaktadır. İmalat siparişlere ve fason üretime endekslidir. Toplumsal kalkınma amacından uzak sanayi stratejileri, uluslararası entegrasyon ve işbölümünü gözetir bir içerikle emperyalizm tarafından dayatılmaktadır.
Bugün büyük ölçekli sanayi üretimini, merkezi ulusal planı ve bu plan kapsamdaki bölgesel kalkınmayı dışlayan bir sermaye birikim modeli uygulanmaktadır. Bu modele geçiş ile az ve orta gelişmiş ülkelerdeki ithal ikameci uygulamaları içeren üretim ve istihdam rejiminden vazgeçilmiştir. Bugün bilgi tekelleşmesini, yüksek teknolojiye dayalı sanayi üretimini ve finansal organizasyonları merkezde tutan, ancak kirli, hantal ve katma değeri düşük sanayi üretimini az ve orta gelişmişlikteki ülkelere kaydıran, esnek üretim-esnek istihdamı esas alan, böylece emeğin örgütlenme koşullarını güçleştiren, mühendisliği dışlayan, üretim süreçlerini parçalayarak bir üretimin çeşitli bölümlerinin değişik ülkelerde yapılmasını sağlayan yeni bir birikim ve sömürü modeline geçilmiştir.
Bu konu "Ulusal İstihdam Stratejisi" belgesinde "Çeşitli malların küçük ölçekli üretildiği, talebin üretimi yönlendirdiği, işletme ve fabrika ölçeğinin küçüldüğü, istihdamın daha esnek ve güvencesiz hale geldiği, çalışma ilişkilerinin çeşitlendiği, yerel ya da bireysel ücret pazarlığının ağırlık kazandığı, farklı işler yapan vasıflı ve heterojen işgücünün bulunduğu post-fordist üretim tarzı günümüzde ağırlığını artırmaktadır" şeklinde açıklanmaktadır.
Bu üretim ve istihdam biçimlerini koşullayan genel çerçevenin günümüz Türkiye‘sindeki tezahürü, ulusal mal ve hizmet piyasalarının serbestleştirilmesi, uluslararası sermaye hareketlerinin önündeki kısıtların tamamen kaldırılarak uluslararası finans ağ ve organizasyonlarına eklemlenmesi ve bu hedeflerle uyumlu olarak uygulanan özelleştirme politikaları ile ulusal üretim yeteneğinin aşındırılması olmuştur.
Sevgili Arkadaşlar,
Bu cümlelerden hareketle, TMMOB Sanayi Kongrelerinin anlamı ülkemizin bugününde çok açık olarak ve anlaşılır bir şekilde ortaya çıkmaktadır.
TMMOB Sanayi Kongreleri ülkemizi ve insanımızı kuşatan ve zayıflatan bütün bu etkenlere karşı entelektüel, iktisadi, sosyal bir direnç oluşturmakta ve tarihsel toplumsal doğruları ifade ederek ülkemizin gerçek kurtuluş yolunu işaret etmektedir.
Her kongremizde olduğu gibi bu kongremizin de sonuç bildirisinin TMMOB‘nin bir yüz akı siyaset belgesi olacağına inancım tamdır.
Hepinize saygılar sunuyorum.
Mehmet Soğancı
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı