TÜBİTAK YASA TASARISI HAKKINDA AÇIKLAMA

04.11.2003

TÜBİTAK Yasa Tasarısını Değerlendiren TMMOB, "Hükümetin siyasi kadrolaşma girişimlerinde şimdi sıranın TÜBİTAK'ta olduğunu" belirtti.

TÜBİTAK Yasa Tasarısını Değerlendiren TMMOB,
"Hükümetin siyasi kadrolaşma girişimlerinde şimdi sıranın TÜBİTAK‘ta olduğunu" belirtti.

TÜBİTAK ile ilgili Yasa Tasarısı bugün TBMM Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonunda görüşülüyor. Bilindiği gibi, bu Tasarı Bilim Kurulunun 6 üyesinin Başbakan tarafından, TÜBİTAK Başkanının ise Başbakanın teklifi üzerine Cumhurbaşkanı tarafından atanmasını öngörmektedir. Yani Hükümet, TÜBİTAK‘ı geri döndürülemeyecek bir biçimde siyasi denetim altına almaya çalışmaktadır. İlginç olan bir başka nokta ise Tasarının gerekçesidir. Hükümetin, Başkanın atanması ve bilim kurulunun oluşması konusunda kendi sorumluluğunu zamanında yerine getirmemesinden kaynaklanan durum, şimdi ilginç bir biçimde Tasarının gerekçesini oluşturmaktadır.

Bizzat Hükümet tarafından yaratılmış bu sorun TÜBİTAK‘ın özerkliği korunarak çözümlenebilirdi. Bunun için Hükümetin bu Yasa Tasarısının hazırlanması aşamasında Bilim Kurulu ile görüşerek çözüm araması, ve örneğin "bu yasanın çıkması durumunda, daha önce Bilim Kurulu tarafından seçilmiş bulunan Başkan ve Üyelerin Başbakan tarafından aynen atanacağına" ilişkin kamuoyuna taahhütte bulunması gerekirdi. Böyle bir taahhüt söz konusu bile edilmediğine göre, Tasarının Gerekçesinin hiçbir inandırıcılığı bulunmamaktadır.

TMMOB olarak çok önemli bulduğumuz bu gelişmeye ilişkin görüşlerimizi ilgililerle ve kamuoyuyla paylaşmak istiyoruz:

Günümüzde sanayinin temel rekabet unsuru bilim, teknoloji ve inovasyon yeteneğidir. TÜBİTAK‘ın temel görevi de bu alandadır. Bu nedenle siyasi iktidarlar, bu özerk kurumun görevlerini yerine getirecek koşulları yaratmakla yükümlüdürler. Ancak, mevcut siyasi iktidarın böyle bir vizyonu olmadığı gibi, bu kavramlara Hükümet Programlarında da yer verilmemiştir. İktidarın politikaları ucuz işgücüne, doğal ve kültürel kaynakların hızlı ve kuralsız tüketimine dayalı ekonomik gelişmeyle sınırlıdır. Durum böyle olunca, ne Vizyon 2023 kapsamındaki teknoloji öngörüsü ve envanteri, AR-GE altyapısı, araştırıcılar envanteri çalışmaları, ne AB 6. Çerçeve Programının uygulanması, ne de ulusal bilim, teknoloji, inovasyon politikaları yeterli ilgi ve desteği görmemiştir. Atamaların zamanında yapılmaması da bunun bir başka kanıtıdır.
Bu koşullarda siyasi iktidarın TÜBİTAK vizyonu, mevcut kadroları ve AR-GE desteklerini kendi amaçları doğrultusunda kullanma ile sınırlı görünmektedir. Oysa, ülkemiz gelişmiş ülkelerin taşeronu durumuna düşürülmemek isteniyorsa, bu alanda yapılan çalışmalar için daha çok kaynak sağlamak, eksikleri tamamlamak ve uzun vadeli programları desteklemek gereklidir.
Siyasi kadrolaşma yoluyla bilimsel çalışma ortamının yok edilmesi ya da siyasal amaçlara hizmet eden bir bilim anlayışı, halkımızın çıkarları ile bağdaşamaz. Olması gereken bilimin topluma yayılması, bilimsel düşüncenin egemen kılınmasıdır. Kamu kurumlarındaki, özellikle de Milli Eğitim Bakanlığındaki kadrolaşmayı bu çerçevede kaygıyla izlemekteyiz. Hükümetin yürütme yetkisi, özerklikleri ortadan kaldırarak hayatın bütün alanlarını hegemonyası altına almak olarak değerlendirilemez.
TÜBİTAK‘ın bilimsel araştırma ve geliştirme etkinliklerini düzenlemek ve geliştirmek amaçları doğrultusunda çalışmalarını sürdürmesi TMMOB‘nin hep gündeminde olmuş, eleştiri ve önerilerini kamu oyu ve ilgillerle paylaşmıştır. Ancak, TÜBİTAK‘ın özerk yapısının korunması, görevini yerine getirmesinin ilk ve temel koşuludur.

Bu nedenlerle Yasa Tasarısı geri çekilmeli ya da reddedilmelidir.

Kaya GÜVENÇ
Yönetim Kurulu Başkanı