12. TÜRKİYE HARİTA BİLİMSEL VE TEKNİK KURULTAYI SONUÇ BİLDİRGESİ YAYIMLANDI
TMMOB Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası tarafından 11–15 Mayıs 2009 tarihlerinde düzenlenen 12. Türkiye Harita Bilimsel ve Teknik Kurultayı’nin sonuç bildirisi yayımlandı.
12. TÜRKİYE HARİTA BİLİMSEL VE TEKNİK KURULTAYI SONUÇ BİLDİRGESİ
1987‘den bugüne Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği, Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası tarafından düzenlenen Türkiye Harita Bilimsel ve Teknik Kurultayı‘nın 12 ncisi, 11-15 Mayıs 2009 tarihleri arasında ODTÜ Kültür ve Kongre Merkezi‘nde başarıyla gerçekleştirilmiştir.
22 yıllık tarihi boyunca Harita Bilimsel ve Teknik Kurultayları sektörümüzde bir paylaşım yeri olmuştur. Bu paylaşım, temelde, sektörün farklı alanlarında ulusal ve uluslararası düzeyde görev yapmakta olan meslektaşlarımızın deneyim ve birikimlerinin paylaşımıdır. Söz konusu deneyim ve birikimler kimi zaman mevcut yöntemler ile geliştirilen yeni uygulamaları, kimi zaman yeni yöntem ve kavramları, kimi zaman bilim ve teknolojideki gelişmeleri, kimi zaman da farklı disiplinlerle yapılan ortak çalışmaları içermiştir. Bununla birlikte her ne olursa olsun kurultayların temel hedefi sektör mensuplarımız arasındaki iletişimi güçlendirmek olmuştur.
12.Türkiye Harita Bilimsel ve Teknik Kurultayı‘na katılım oldukça yüksek düzeyde gerçekleşmiştir. Katılımcı sayısı, günlük gelen konuk ve öğrencilerle birlikte 1500 dolaylarındadır.
Kurultayların bir diğer amacı da teknik konuların yanı sıra ulusal ya da evrensel düzeydeki her türden gelişmeyi meslektaşlarımızın tartışmasına açarak sosyal bilincin oluşmasına ve bu bilincin yayılmasına katkıda bulunmaktır. Bu amaç kurultaylar kapsamında gerçekleştirilen sosyal içerikli oturumlar ile gerçekleştirilmiştir. 12. Kurultayda da Kurultay teması ile örtüştürülebilen sosyal içerikli paneller gerçekleştirilmiştir. Bu panellerden ilkinde tüm Dünya‘nın bugününü ve geleceğini etkileyen "Kapitalizmin Küresel Krizi ve Türkiye‘ye Yansımaları" konusu tartışılmıştır. Bu panel ölümünün 7. yılında değerli meslektaşımız Dr. Haldun ÖZEN‘in anısına düzenlenmiştir.
9. Kurultayın teması olan "Değişim, Gelişim, Nereye?" ile dillendirilerek başlayan mesleki ve sosyal anlamda kendimizi sorgulama sürecinde, ulaşılması gereken noktanın özgür bir Dünya olması gerektiği 10. Kurultayın temasının "Özgür Dünya‘ya" olarak seçilmesi ile vurgulanmıştı. 11. Kurultay‘da da bu amaca ulaşmanın ancak değişimin faydalı bir şekilde yönlendirilmesiyle mümkün olacağı "Değişimi Yönlendirelim" temasıyla dile getirilmişti. 12. Kurultay‘da da yaşanabilir bir geleceğin teminatının değişimi yönlendiren ellerde olduğu gerçeğinden yola çıkılarak "Gelecek Ellerimizde" teması belirlenmiştir. Gelecek, hem bilinçli bir birey, hem de bir mühendis olarak ellerimizdedir. Bir birey olarak, geleceğimizin gezegenimizin geleceğine bağlı olduğu gerçeğini aklımızdan çıkarmamamız gerekir. Her geçen gün biraz daha yaşlanan, yaşlanırken de insan kaynaklı etkiler nedeniyle biraz daha yok oluşa yaklaşan Dünyamızın geleceği, her alanda yaşanabilir politikaların yaşama geçirilmesi ile güvence altına alınabilecektir. Birey olarak bu aşamadaki görevimiz yaşanabilir bir geleceği yaratmak için çabalamaktır. Bir mühendis olarak ise bizler, çözüm üreten insanlar olduğumuz için, yaşanabilir geleceği şekillendirme sürecinde karşılaşılan problemlerin çözümünde etkin olarak rol almalıyız.
Kurultayımız süresince açılışından itibaren gelecek kavramı üzerine farklı etkinliklere yer verilmiştir. Bu kapsamda düzenlenen 3 panelde bugünün sorunları ve geleceğimiz farklı yönlerden irdelenmiştir. Bu oturumlardan ilki "Kapitalizmin Küresel Krizi ve Türkiye‘ye Yansımaları" idi. Yaşanılan kriz bizim krizimiz değil kapitalizmin kendi krizidir. Krizler herkesi etkiliyor gibi gösterilse de esas olarak sermaye sınıflarının yaşadığı sorunları, çalışanların ve halkın üzerine yeni yükler yüklemek ve kamuya ait olan kaynakların büyük sermayeye krizi aşmak adına aktarıldığı dönemlerin yaşandığının altı çizilmiştir.
Krizi en az zararla atlatabilmenin sosyal devlet politikalarına dönmekle mümkün olacağı; özelleştirilen kamu varlıklarının, tesislerin, fabrikaların yeniden kamuya kazandırılması, IMF‘nin dayattığı programların reddedilmesi ve işsizlik tehdidiyle ücret düşürmelerin önüne geçilmesi, yatırım ağırlıklı bir ekonomik programa ivedilikle geçilmesi önerileri getirilmiştir.
Mesleğimiz ve Gelecek...
"Mesleğimiz ve Gelecek" konulu oturum kapsamında mesleğimizin geçmişi, bugünü, gelecekteki konumu ve geleceği şekillendirmedeki rolü tartışılmıştır.
TMMOB‘ne her yıl kayıt olan Mühendis Mimar ve Şehir Plancısı sayısı 25.000 civarında ve işsizlik oranı ise %20 düzeyindedir. Harita ve Kadastro Mühendislerinin; %35 Kamu Kurum ve Kuruluşlarında %30 kendi adına kayıtlı büro ve şirketlerde %25 ise ücretli çalışmaktadır. Bugün iş yoğunluğu dikkate alındığında meslek alanımızda işsizlik oranı çok düşük bir düzeyde olmakla birlikte bu yaklaşımın göreceli olduğunun altı çizilmiştir.
Bilim ve teknolojide yaşanılan hızlı gelişim, meslek yaşamı boyunca sürekli eğitimi zorunlu kılmaktadır. Yapılan araştırmalar sonucunda mezuniyet bilgisinin %5‘i her yıl eskimekte ve geçersiz hale gelmektedir. Bilgi yenilenmesinin sağlanması tamamlayıcı eğitim verilmesinde TMMOB ve odalar meslek içi eğitimi daha aktif duruma getirmeleri gerekmektedir. Üniversiteler özerk, demokratik bilimsel ve akademik özgürlüğün hayata geçtiği, bilimsel bilginin üretildiği mekanlar olmalıdır. Eğitim her kademede eşit ve parasız olmalıdır. Bilimi teknolojiye, teknolojiyi uygulamaya dönüştüren mühendislerin daha donanımlı, birikimli ve nitelikli yetişeceği ortamlar sağlanmalıdır, görüşleri dile getirilmiştir.
Üniversitelerde son dönemde YÖK tarafından uygulanan ve Yüksek Öğrenim Kanununun 50. Maddesinde (50D) tanımlanan araştırma görevlisi kadrosunda görev yapan akademisyenlerin lisansüstü öğrenimlerini tamamladıklarında üniversiteden ilişkilerinin kesilmesini neden olan uygulamanın karşısında durulması gerekliliği dile getirilmiştir. Bu uygulamanın ve özellikle araştırma görevlilerinin üniversitelerden uzaklaştırılmaları sonucunu doğurarak mesleki eğitim ve öğretimimizde üniversiteleri kısa vadede zayıflatacağı açık olan bu adaletsiz uygulamaya karşı öğretim üyeleri ile araştırma görevlilerinin ortak mücadele yürütmesi gerekliliği odaların da bu sürece destek vermelerinin gerekliliği vurgulanmıştır.
Çağımızda bilgi hızla yer değiştirmektedir. Bilgilerin %80‘nini mekansal/konumsal bilgilerin oluşturduğu dünya genelinde kabul gören bir olgudur. Mekansal bilgi sistemlerinin temelini Harita ve Kadastro bilgileri oluşturmaktadır. Toprak insan ilişkisinden mülkiyetin tesisine, tapu sicilinin tutulmasına, kırsal ve kentsel alan düzenlemesi ve orman, mera, maden ve kıyı alanlarımıza, afet, yerel yönetimler ve çevreden uydu teknolojileri, coğrafi/kent bilgi sistemlerinin kurulmasından işletilmesine kadar çok geniş bir alanda Harita ve Kadastro mühendislerinin sorumlulukları her geçen gün daha da artmaktadır. Bu nedenle hem kamu kurum ve kuruluşlarında, hem de serbest ve özel sektörde çalışan Harita ve Kadastro Mühendislerinin daha nitelikli ve daha donanımlı olmaları gerekmektedir. Üniversitelerimiz ders programlarını günün gelişen koşulları çerçevesinde ve bir bütünlük içerisinde değerlendirmek ve güncellemek durumundadırlar, sonucuna ulaşılmıştır.
Mesleki çalışma alanlarımızla ilgili mevzuat düzenlemeleri hızla tamamlanmalıdır. Kamu ihale yasasında son yapılan değişiklik ve çıkartılan yönetmelikte diğer mühendislik hizmetleri gibi Harita ve Kadastro Mühendisliği de danışmanlık kapsamında bilimsel teknik hizmetler arasında yerini bulmuştur. Kamu kurum ve kuruluşları hem yaklaşık maliyetleri belirlerken Odanın birim fiyatları ve analiz cetvellerini önemle dikkate almaları, hem de ihale şartnamelerine getirecekleri hükümler ile tekelleşmenin önüne mutlaka geçmeleri istenmiştir.
Lisanslı Harita Kadastro Mühendisleri ve Bürolarının kurulması ve hayata geçirilmesinde, yetki ve sorumlulukları ile birlikte ortaya çıkacak tekelleşmenin önüne geçecek içerikte, Odanın şubeler bazında yapılan toplantılar sonucu oluşturduğu ve TKGM‘ ne sunduğu rapor ve görüşler doğrultusunda şekillendirilmesi gerekliliği vurgulanmıştır.
Gelecek Ellerimizde mi?
Gelecek temalı oturumların bir diğerinde geleceğin gerçekten ellerimizde olup olmadığı ve gelecek için neler yapılabileceği ‘Gelecek Ellerimizde mi?‘ başlıklı oturumda sorgulanmıştır. İnsanlık tarihinde toplumlar en zor ve dar günlerinde kurtuluşu kendi elleriyle yaratmışlardır. Bu kurtuluşun bilim ve siyasi alandaki öncüleri sorgulanarak, yargılanarak, işkence edilerek hatta yaşamlarına son verilerek ağır bedeller ödemişlerdir. Tüm bu engellemelere karşın daha özgür ve insanca yaşamak mücadelesinden vazgeçmemişlerdir. Günümüz Türkiye‘sinde insanların eğitimi arttıkça işsizlik oranı artıyorsa; toplumu bunaltan %15,45 işsizliği de aşan işsizliği %27,9‘a ulaşan bir genç nüfusumuz varsa geleceğin ellerimizde olabilmesi için kurtuluş mücadelemizin sürmesi zorunludur. Bu da toplumun sorgulama kültürünün gelişmesi, yaşamın her alanında eleştirel tutumumuzun öne çıkması ve hak arama yönünde toplum kesimlerinin örgütlü mücadele vermesiyle olanaklıdır, önerileri getirilmiştir.
Yeni Dünya düzeninin finans sermayesinin köpüğü, baloncukları sonunda patlamıştır. 2003-2008 arasında konut fiyatlarındaki artış sayesinde 2,3 trilyon dolarlık rant geliri elde eden Amerikalı tüketici şimdi fiyatı hızla düşen konutunun borcunu bile ödeyemez duruma düşmüştür. Bizler kapitalist düzende, bu kimin evi, kimin arabası diye sorarız da, nedense bu kimin demokrasisi, kimin iktidarı diye sormayız. Şimdi sormanın ve tüm emeğiyle geçinenlerin kendilerinin yani halkın demokrasisini, halkın iktidarını kurarak geleceği ellerinde tutma mücadelesi vermesi ertelenemez bir görevdir, sonucuna varılmıştır.
Mühendislik Eğitimi ve Açılımları...
Eğitim konusu her kurultayda olduğu gibi bu kurultayın da ana oturumlarından birinde işlenmiştir. ‘Mühendislik Eğitimi ve Açılımları‘ konulu panelde mühendislik eğitimi farklı yönleri ile tartışılmıştır.
Panelde mühendislik eğitim ve öğretimi programlarının yenilenmesinde yalnızca mesleki bilgi ve gelişmelerin değil, eğitim ve öğretim bilimi ve yönetim organizasyonu alanındaki değişimlerin de dikkate alınması gerekliliği vurgulanmıştır.
Panelde ayrıca üniversitelerde doğaya uyumlu, doğa kanunlarını bilen çevre bilincine sahip mühendislerin yetişmesi gerekliliği vurgulanmıştır. Özellikle enerji alanında olmak üzere bütün mühendislik alanlarında neo-liberal politikaların insanlığı günümüz mühendislik uygulamalarıyla büyük bir felakete sürüklediği bu nedenle mühendislerin toplumun yararını ön planda tutarak hizmetlerini vermelerinin gerekliliğine değinilmiştir.
Geleceğimiz Gençler...
Dokuzuncu Türkiye Harita Bilimsel ve Teknik Kurultayında bir ilki yaşanan onuncu ve on birinci kurultayımızda daha ileri bir noktaya taşınan ve on ikinci kurultayda 260 öğrencinin kayıtlı katılımının yanı sıra düzenlenen öğrenci oturumunda, odamızın örgütlülüğünün bir parçası haline gelen öğrenci birliğinin temsilcileri, mesleğimizin gelişim dinamiklerine, yetkin mühendisliğe, mesleğimizde yürürlüğe konma aşamasında olan Lisanslı Harita ve Kadastro Bürolarının (LİHKAB) yeni nesil meslektaşlarımızın üzerindeki etkilerine, kapitalist-emperyalist kampın yaşamın her alanında karşımıza çıkardığı piyasalaştırma anlayışının bir örneği olan suyun ticarileştirilmesine ve özerk-demokratik üniversitenin ne anlama geldiğine değindiler. Öğrenci kardeşlerimiz güncel, bilimsel, teknik, sosyal ve ekonomik konularda yaptıkları nitelikli sunum ve değerlendirmelerle geleceğimize dair umutlarımızı tazelemişlerdir.
Suyun ticarileştirilmesi sürecini çarpıcı örneklerle katılımcılarla paylaşarak bu sürecin özetle "doğal kaynağa el koy, şişele, sat!" argümanı ile özetlenebileceği vurgulanmıştır.
Özerk-demokratik üniversite kavramı ekseninde üniversite sistemine ve sorunlarına değinilmiş, eğitimin piyasalaştırıldığı üniversitelerin de neo-liberalizmin baskısı altında olduğu yüksek sesle dile getirilmiştir.
Kurultayımız kapsamında teknik oturumlarda mesleğimizin araştırma ve uygulama alanlarına ilişkin farklı içeriklerde sunumlar yapılmıştır.
2B sorunu orman kadastrosu güncelliğini korumaktadır. Ormanlar sadece insanlığın değil tüm canlıların ortak yaşam alanıdır. Ormanlar kaynak değil, korunması ve geliştirilmesi gereken doğal varlıklardır. Ormanlarımız 21.2 milyon hektar olup ülke yüzölçümünün %27 sine denk gelmektedir. Orman alanlarımızın bugün ancak %20 sinin kadastrosu yapılabilmiştir. Ormanlarımızın korunması ve geliştirilmesi gerekirken yapılan mevzuat düzenlemeleriyle bu alanlar yapılaşmaya ve golf sahalarına özel mülkiyete açılmakta, 2B yasası çerçevesinde yaklaşık 473 bin hektar alanın yerli ve yabancıya satılarak kaynak yaratılması yönünde adımlar atılmak istenilmektedir. Bu politika anlayışlarının derhal terk edilmesi istenmiştir.
Teknik Oturumlar
3B mekan modelleme teknikleri ve lazer tarama teknolojileri konusunda yapılan çalışmalar özellikle yersel fotogrametri uygulamalarının kullanımına açık olup özellikle tarihi ve kültürel mirasın belgelenmesi ve korunmasına ilişkin çalışmalarda sıklıkla kullanılmaktadır.
Harita ve Kadastro Mühendisliği, depremlerin önceden kestirilmesi ve jeodinamik amaçlı çalışmalarda yerbilimcilerle yaptığı ortak çalışmalarla, afet yönetimi ve deprem sonrası hasar tespit çalışmaları başta olmak üzere uzaktan algılama ve coğrafi bilgi sistemi uygulamalarıyla deprem başlığında önemli sorumluluklar üstlenen bir disiplindir. Kurultayımız kapsamında, depremlerin önceden kestirimi amaçlı jeodezik uygulamalar, uzaktan algılama ve coğrafi bilgi sistemleri ile deprem hasarlarının belirlenmesi, orman yangınlarının etkilerinin belirlenmesi, afet yönetimi vb. konularda yapılan çalışmalar katılımcılarla paylaşılmış, mesleğimizin deprem ve doğal afetler başlığında üstlendiği rolün bir kez daha altı çizilmiştir.
Günümüzün en önemli sorunlarından biri de çevrenin yönetilebilmesi için, planlanması ve denetlenmesidir. İnsan yaşamını, arazi yapısını ve yerleşim merkezlerini tehdit eden doğal afetlerin risklerinin azaltılması, uygun yerleşim alanlarını planlamak amacıyla kırsal ve kentsel alanları da kapsayacak şekilde doğal afet risk alanlarının belirlenerek harita çalışmalarının gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Üretilen bu haritalar doğal afet yönetimi için önemli birer kaynak niteliği taşıyacaklardır.
Yersel fotogrametri, dijital fotogrametri, yersel ve uydu bazlı konum belirleme teknikleri ve diğer Harita ve Kadastro Mühendisliği disiplini uygulamaları tarihi ve kültürel değerlerin belgelenmesi sürecinde önemli bir rol üstlenmektedirler. Tarihi ve kültürel değerlerin korunması ve belgelenmesi konusuna eğitim programlarında daha ağırlıklı olarak yer verilmeli ve mesleğimizin uygulama alanına giren bu konuda yetki ve sorumlulukların yasal olarak tanımlanması için uğraş verilmesi istenmiştir.
Ülkemizde, gerek kamu, gerekse özel kuruluşlarda üretilen bilgi ve belgelerin seçimi, toplanması, düzenlenmesi ve hizmete sunulmasında, genel anlamda ulusal ve kurumsal bilgi yönetiminde eksiklikler bulunmaktadır. Bilgi yönetimi için ayrılan kaynakların yetersizliği ve yetişmiş insan gücü açığı nedeniyle, söz konusu bilgi ve belgeler etkin bir biçimde yönetilememektedir. Bilgi ağları aracılığıyla erişilebilen bilgi kaynaklarını da içeren çağdaş bilgi hizmetleri gerek ulusal, gerekse sektörel düzeyde henüz örgütlenememektedir. Ulusal bilgi sistemi kurma çalışmaları bilgi hizmetlerini de kapsayacak şekilde genişletilmelidir.
Sanal ortamda vatandaşlara sunulacak bilgi ve hizmetleri tanımlamada "e-devlet" yönetimi ve politikalarının evrensel hukuk ve etik kuralları içerisinde yapılanması için destek verilmesi gerekmektedir.
Bireysel ve toplumsal sorunların çözümünde, toplumsal beklentile"rin karşılanması sağlanmalı, Devlet yurttaşlara sanal ortamda sunacakları hizmetlerin sadece bilgilendirme boyutunu aşmalı ve yurttaşların karar alma süreçlerine de katılımları sağlanmalıdır.
Coğrafi Bilgi Sistemleri konusunda yeterli bilgi ve birikim oluşsa da yapılması gereken önemli çalışmaların bulunduğu dile getirilmiştir.
Uzaktan Algılama ve uydu teknolojileri; tarım, ormancılık, afet yönetimi, yerbilimleri, kentleşmenin izlenmesi, oşinografi, hidroloji vb. bir çok alanda başarı ile uygulanmaktadır. Bu tür uygulamalar ile mesleğimizin disiplinler arası uygulamalardaki önemi bir kez daha ön plana çıkmakta olduğu vurgulanmıştır.
Ülke temel GPS ağlarının oluşturulmasında, geoit belirlemede, mühendislik çalışmaları için özel amaçlı ağların kurulmasında, deformasyon analizinde, fay gözlemlerinde ve temel mühendislik hizmetlerinin uygulanmasında kullanılan GNSS ölçmeleri ile ilgili çalışmalar her yönü ile ele alınmıştır.
Kurultay kapsamında gerçekleştirilen kadastro oturumlarında ülkemizdeki Kadastro algılayışı ve yapısı ile ilgili kapsamlı bir dönüşüm gerekliliği vurgulanmıştır. Arazi yönetimi ve e-devlet çalışmalarının, yasal düzenlemelerde bir ölçüde yer bulduğuna, ulaşılabilir ve sayısal verinin öncelik teşkil ettiğine değinilmiştir. Türkiye Kadastrosunun tamamlanabilmesi için özel sektör desteğinin alınmasına karar verilmesiyle 2004 - 2008 arasında 538 proje sözleşmeye bağlanarak kadastro çalışmalarının yürütüldüğü belirtilmiştir.
Türkiye‘de tapuda kayıtlı 55 milyon parsel mevcut olup TKGM verilerine göre sonuç durumu ise; birim bazında toplam köy ve mahalle sayısı 52 bin 629, biten köy ve mahalle sayısı 47 939 (%91.09), devam eden köy ve mahalle sayısı 4 088 (%7.77) dir. Kadastro paftalarının 154 008‘i sayısal (%29.5), 127 118 ‘i kutupsal (%24.4), diğerleri ise grafik, prizmatik, fotogrametrik vb. olup toplam 521 537 adettir. Kadastro planlarının, yapım dönemi ve dolayısıyla yöntem ve ölçü aletlerinden kaynaklanan ve sonuçta yenilemelerini, güncellemelerini, hatalarının giderilmesini gerektiren önemli nedenler bulunmaktadır. Bu nedenler sonucu, 3402 sayılı Kadastro Kanunun 22. maddesinde değişiklik yapılmış ve kadastronun yenilenmesi olanağı sağlanmıştır.
3402/22.a kapsamında yapılacak Yenileme, Güncelleme ve Sayısallaştırma çalışmaları sırasında, yükseklik bilgilerinin ve diğer detayların yeniden bir harita yapılmasına gerek kalmayacak şekilde ve günümüz teknik standartlarına uygun biçimde ve Kadastro Kanununun 1 inci maddesinde belirtilen "mekansal bilgi sisteminin alt yapısını oluşturmak" amacını gerçekleştirecek kapsamda ve üç boyutlu yapılmasının gerekli olduğu ifade edilmiştir. Ayrıca kadastronun içereceği bilgiler yönünden çeşitlendirilmesi, nitelik belirlemesi ve arazi kullanımı ile ilgili çalışmalar için, yeni bir yapılandırmaya gidilmesi gerektiği vurgulanmıştır.
Türkiye‘de yaklaşık 8 milyon parselin acilen yenilenmesi gerektiği tespit edilmiş ve ilk etapta Tapu ve Kadastro Modernizasyonu Projesi kapsamında, 3-4 yılda 4,1 milyon parselin yenilenmesinin hedeflendiği belirtilmiştir. Kadastro yenileme çalışmalarının ilk adımda kentsel gelişme alanlarında yapılması hedeflenmiştir. Bu amaçla yürütülen pilot proje çalışmalarında edinilen deneyimler sonucu, yapılan yenilemeye halkı ikna etmenin çok zor olduğu ve bu nedenle bilgilendirme çalışma ve toplantılarının son derece önemli olduğu dile getirilmiştir.
Diğer taraftan Yeraltı hatları (teknik alt yapı) kadastrosu için çalışmalar acil olarak başlatılmalıdır. TKGM kapsamında bir teknik altyapı kadastrosu birimi oluşturulması önerisi yapılmıştır.
Yenileme uygulamalarında taşınmaz malların değer boyutu da belirlenmelidir. Taşınmaz malların değer bilgisini de içerecek şekilde kadastro yenileme çalışmaları, pilot olarak hem kırsal alanda, kırsal alanın özellikleri dikkate alınarak, hem de kentsel alanda ve kentsel alanın özellik ve gereksinimleri dikkate alınarak, yapılması gerekliliği ifade edilmiştir. Yenileme çalışmalarının "Kentsel Alan Düzenlemesi" ile "Arazi Toplulaştırması" çalışmaları yapılan ve yapılması planlanan alanların dışında öncelikle büyük kentlerde ve kentsel gelişme alanlarında başlatılması benimsenmiştir. Taşınmazların değerleme bilgilerinin üretiminde mevzuat dahil gerekli altyapı çalışmalarının TKGM‘nce yürütülmesinin önemi ve gerekliliği vurgulanmıştır.
Yakın geçmişimizde mevcut kadastro kanununa ek maddeler ile gelişme sağlanmaya çalışılsa da baştan sona yenilenmiş bir kadastro kanununun hazırlanması gerekliliği dile getirilerek önerilecek bu yasa ile ilgili de taslak çalışmalarının ivedilikle başlaması gerektiğine değinilmiştir.
Sonuç olarak,
Kurultayımız beş günlük bir zaman diliminde başarıyla gerçekleştirilmiştir. Kurultayda sunulan bildiri sayısı ve çalışmaların bilimsel ve teknik niteliğinin yüksek oluşu, delege katılımının yüksekliği, yaşanan tartışmaların canlılığı, bilim ve teknoloji sergisine, 12.kurultayda ilklerden olan resim, fotoğraf yarışma ve sergilerine olan yoğun ilgi bu başarının göstergeleridir.
Kurultayımızda ele alınan ve bildirgemizde özetlenen konular meslektaşlarımız ve Odamız açısından büyük değer taşımakta, bundan sonra geliştirilecek sektörel politikalar açısından önemli bir altlık oluşturmaktadır. Kuşkusuz, kurultayımıza ilişkin yapılacak eleştirel değerlendirmeler ve görüşler bundan sonra gerçekleştirilecek olan benzeri etkinliklerin başarısının güvencesi olacaktır.
Geleceği şekillendirebilmek ve yönlendirebilmek için bilimin ve tekniğin ülkenin ve dünyanın özgürleşmesi yönünde; emekten, halktan ve toplumdan yana kullanılmasının gerekliliğini ifade ediyoruz.
TMMOB HARİTA VE KADASTRO MÜHENDİSLERİ ODASI
12. HARİTA VE BİLİMSEL TEKNİK KURULTAYI