12. ULUSAL ÇEVRE MÜHENDİSLİĞİ KONGRESİ DÜZENLENDİ

09.10.2017

Çevre Mühendisleri Odası tarafından iki yılda bir düzenlenen Ulusal Çevre Mühendisliği Kongresi'nin on ikincisi, 5-7 Ekim 2017 tarihlerinde ODTÜ Kültür ve Kongre Merkezinde gerçekleştirildi.

Kongrenin açılışında konuşan TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz şöyle konuştu;

 
Değerli konuklar, Sevgili Meslektaşlarım,

Hepinizi TMMOB Yönetim Kurulu adına saygıyla selamlıyorum. Kongremizde yürütülecek tartışmaların hem çevre sorunlarının çözümüne, hem de yurttaşlarımızın çevre bilincinin geliştirilmesine katkı vermesini diliyorum.

Değerli Konuklar,

Biliyorsunuz insan, içinde yaşadığı çevrenin hem yaratıcısı hem de bir ürünüdür. Mühendis, mimar ve şehir plancıları olarak bizler, insanın çevreyle kurduğu bu yaratıcı ilişkinin bilimsel ilkeler ışığında gelişmesini sağlayan meslek mensuplarıyız. Dolayısıyla çevreye karşı sorumluluğumuz, diğer mesleklerden çok daha fazladır. Bizler, bu sorumluluğun farkında olarak, bilimsel ve teknik aklın, çevre ve doğa yararına kullanılması için mücadele veriyoruz. Bugün bizleri bu salonda bir araya getiren şey de, bu sorumluluk bilincidir.

TMMOB ve bağlı odalar olarak bugüne kadar, doğal hayatı ve ekolojik dengeyi görmezden gelen, halkın geleceğini tehdit eden tüm uygulamalara karşı mücadele ettik. Kimi zaman bilimsel toplantılarla, kimi zaman uzman arkadaşlarımızın hazırladıkları raporlarla, kimi zaman kamuoyuna dönük açıklamalarla, kimi zaman da açtığımız davalarla tavrımızı en net şekilde ifade ettik.

TMMOB’nin doğayı ve çevreyi gözeten, halktan yana bu mücadelesi bazı kesimleri memnun etmiyor. Sınırsız bir sömürü peşindeki rant çevreleri ve onların güdümündeki siyasi iktidarlar, bizlerin bu duyarlılığını ve çabasını kendilerine engel olarak görüyor. Bu nedenle yıllardır siyasi iktidarların hedefindeyiz.

15 yıldır devam eden AKP iktidarı, TMMOB örgütlülüğüne yönelik saldırıların en yoğun ve sistematik hale geldiği dönem olmuştur. AKP, iktidara geldiği günden bu yana, farklı yönetmelerle bizleri susturmaya, bastırmaya çalışmıştır.

Kuruluş yasamız defalarca değiştirilmeye çalışılmış ve halen değiştirilmeye çalışılmakta, mesleki denetim yetkilerimiz kısıtlanarak akıl dışı, bilim dışı uygulamalara müdahale olanaklarımız kısıtlanmak istenmektedir. Yabancı mühendislerden bırakınız mütekabiliyeti, diploma denkliği bile aranmayarak, ülkemiz mühendis, mimar ve şehir plancıları kendi ülkelerinde mülteci statüsüne sokulmaya çalışılmıştır. Tüm bu girişimler üyelerimizle birlikte verdiğimiz mücadele ve demokratik kamuoyunun desteğiyle püskürtülmüştür.

Bugüne kadar Cumhurbaşkanlığı Denetleme Kurulu Raporu’yla, hakkımızda açılan davalarla, yöneticilerimize yönelik tehditlerle, yandaş basın ve sosyal medya trollerinin hedef göstermeleriyle bizleri susturmaya çalıştılar. İktidarın tüm bu saldırılarına rağmen bizler doğrudan ve halktan yana tavır almaktan asla geri adım atmadık, bundan sonra da atmayacağız.

Sevgili arkadaşlar,

Örgütlülüğümüz yönelik bu saldırıların en son adımlarından birisi, “Denetleme” adı altında kurumsal özerkliğimizi ortadan kaldırma girişimidir. 2014 yılında alınan Bakanlar Kurulu Kararlarıyla başlatılan bu süreçte, Anayasaya aykırı bir şekilde, ilgili Bakanlıkların Birliğimiz bünyesindeki odaları “İdari ve Mali Denetim” uygulaması öngörülmüştür.

6235 Sayılı Kanun uyarınca kurulan TMMOB ve bağlı odaları, Anayasa’nın 135. Maddesinde tanımlandığı biçimiyle kamu kurumu niteliğinde bir meslek örgütüdür. Aynı Anayasa maddesine göre meslek örgütleri üzerinde devletin idari ve mali denetimine ilişkin kurallar kanunla düzenlenir. AKP, Anayasa’nın 135. maddesini çiğneyerek, herhangi bir kanun olmaksızın, Bakanlar Kurulu Kararı ile Odalarımızı keyfi biçimde denetlemek istemektedir. AKP’nin amacı denetim yapmak değil, Bakanlıklar eliyle TMMOB üzerinde sanki TMMOB kendine bağlı bir genel müdürlükmüş gibi “hiyerarşik vesayet” oluşturmak, TMMOB’nin yasayla verilmiş kamusal görevlerini yürütmesini engellemektir. Hiçbir bakanlığın, TMMOB ve bağlı odalarının yasayla verilen hak ve yetkilerine müdahale etme hakkı ve haddi yoktur. TMMOB ve Odalarımız bakanlıklara ait birer alt birim değildir. TMMOB, anayasal statüsü olan, kanunla kurulmuş ve 1954 yılından bu yana varlığını ve mücadelesi sürdüren bir meslek örgütüdür. TMMOB, bu ülkedeki 500 bini aşkın mühendis, mimar ve şehir plancısının öz örgütüdür.

15 yıllık iktidar dönemindeki icraatlarının hesabını veremeyenlerden, Sayıştay Raporlarını açıklamaya cesaret edemeyenlerden, yolsuzluk ve rüşvet iddialarını sumen altı edenlerden, devletin örtülü ödeneğini parti kasası gibi kullananlardan, ülkenin tüm zenginliklerini Varlık Fonu adı altında rant çevrelerinin kullanımına sunanlardan “şeffaflık” ve “denetim” öğrenecek değiliz. TMMOB ve Odaları, ülkenin en açık, en şeffaf işleyişine sahip örgütleridir. Her iki yılda bir yapılan genel kurullarımızda seçilen denetim kurullarımız, üçer aylık dönemlerle tüm hesap ve işlemlerimizi denetlemektedir. Bu denetim ve faaliyet raporları tüm üyelerimizin ve halkımızın erişimine açık biçimde yayınlanmaktadır.

Tüm bu gerçeklere ve yasal gerekçelere rağmen, önce Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Birliğimize bağlı odalardan Kimya Mühendisleri Odamızı, ardından da Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, aralarında Çevre Mühendisleri Odamızın da bulunduğu 11 Odamızı müfettişleri aracılığıyla denetleme girişiminde bulunmuştur. Odalarımız, bu bakanlıklara, Anayasa ve yasa gereği böyle bir denetim yetkilerinin bulunmadığını, istedikleri belgelere tüm halkımıza açık olan web sitelerimizden ulaşabileceklerini söyleyerek, söz konusu denetim girişimlerine izin vermemiştir.

Bu sürecin ardından Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın Kimya Mühendisleri Odamıza karşı açmış olduğu davada, mahkeme son derece hukuk dışı bir kararla, Kimya Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu üyelerinin görevden alınmasına karar vermiştir. OHAL düzeniyle birlikte, yargının da tamamen siyasi iktidarın güdümüne girdiği ülkemizde, bu karar ne bizler için ne de demokrat kamuoyu için şaşırtıcı değildir. Odamız ve TMMOB bir üst mahkemeye itiraz etmiş olup, karar kesinleşene kadar Kimya Mühendisleri Odası Yönetim Kurulumuz görevinin başındadır.

Birliğimizin çalışmalarını ve yetkilerini sınırlandırmaya yönelik adımların bir diğeri de, Sosyal Güvenlik Kurumu ile Birliğimiz arasında 2012 yılında yapılan asgari ücret belirleme protokolünün tek taraflı olarak feshedilmesidir. Siyasi iktidar, sadece örgütümüze değil, mesleğimize ve meslektaşlarımıza da saldırmakta, onları düşük ücretler, kayıt dışı çalışmaya, geleceklerinde ise düşük emeklilik ücretlerine mahkum etmek istemektedir. Sosyal Güvenlik Kurumu’nun bu kararına da açtığımız dava devam etmekte, hem hukuki hem de demokratik zeminde üyelerimizle birlikte verdiğimiz haklı mücadele devam etmektedir.

Değerli konuklar, Sevgili Meslektaşlarım

Konuşmamın başında da dile getirdiğim gibi bizler, mesleğimizi bilimden, üretimden ve toplumdan yana kullanan bir mücadele geleneğinin sürdürücüsüyüz. Merkezine doğayı ve insanı alan bu anlayışımız, elbette ki, piyasacılığı toplumsal yararın önünde tutan neoliberal kapitalizmle uyuşmamaktadır.

Bu iktidar, 15 yıllık iktidar dönemi boyunca neoliberal politikaların en sadık uygulayıcı olmuştur. Bu 15 yıl boyunca “özelleştirme”, “serbestleştirme” ve “kuralsızlaştırma” politikalarıyla, yalnızca sanayi altyapımız değil, sosyal haklarımız, doğal hayat ve yaşam çevremiz de acımasızca tahrip edilmiştir. Bu alandaki uygulamalarıyla AKP iktidarı, Türkiye tarihinin en büyük “çevre felaketi” olarak tarihe geçmiştir.

Bu felaketin temelinde, çevreyi ve doğayı, ekonominin bir türevi olarak gören neoliberal piyasacı zihniyet yatmaktadır.

Bu zihniyet, tarihi eserlere ve kültürel varlıklara baktığında, dünya medeniyetinin bizlere bıraktığı mirasın sorumluluğunu duymamakta, bu mirası ranta çevirmenin hesabını yapmaktadır. O yüzden Hasankeyf’i dinamitlerle patlatmakta, sular altında koymaktadır.

Bu zihniyet, kıyılarımıza baktığında, engin maviliklerin huzurunu hissedip bunu koruma sorumluluğunu duymamakta, otel zincirlerine satılacak arazilerin parsellerini çıkarmaktadır. O yüzden Phaselis’i imara açmaktadır.

Bu zihniyet, ormanlarımıza baktığında, içinde yaşayan milyonlarca canlıyı düşünmemekte, o ağaçların içinden geçeceği yolları, yolların etrafındaki villaları ve AVM’leri düşünmektedir. O yüzden Kuzey Ormanlarını, ODTÜ ormanını yok etmektedir.

Bu zihniyet, derelerimize baktığında, içinde yaşayan canlıların, içinden geçtiği vadinin güzelliğini düşünmemekte, üzerine inşa edeceği HES’leri, el koyacağı su kaynaklarını düşünmektedir. O yüzden Fırtına Vadisini, Munzur’u kurutmaktadır.

Bu zihniyet, meralarımızı, yaylalarımızı, sit alanlarımızı, koruma altındaki alanlarımızı doğanın bir parçası olarak değil, birer meta olarak görmekte ve nakde dönüştürmeye çalışmaktadır.

Siyasal iktidar, bütün bu talan ekonomisine, kamusal varlıklarımızın özelleştirilmesine, doğal dengenin bozulmasına, biyolojik çeşitliliğin azalmasına, türlerin yok olmasına, ormansızlaşmaya, toprak bozulmasına ve doğal kaynaklarımızın tükenmesine karşı çıktığımız için bizleri etkisizleştirmeye çalışıyor.

Ancak şu iyi bilinsin ki, TMMOB ve bağlı odalarımız, korkmayacaktır, sinmeyecektir, susmayacaktır. ÇED raporlarının hazırlanmasından ihale süreçlerine, mahkemelerden bilirkişi raporlarına, yetkililerin uyarılmasından kamuoyunun aydınlatılmasına kadar her aşamada bu yağma ve talan düzenine karşı mücadele etmeye devam edecektir.

Değerli konuklar, Sevgili Meslektaşlarım

Sadece ülkemizde değil, küresel anlamda da “kirlilik”, “atık”, “küresel ısınma”, “kıtlık”, “açlık”, “yoksulluk” gibi önemli birer tehdit haline dönüşen çevre sorunlarıyla baş edebilmek için mühendislik, mimarlık ve şehir planlama disiplinlerinin kolektif biçimde davranması gerekmektedir. Doğayla barışık, sürdürülebilir şehirlerin ve sanayi merkezlerinin kurulması için merkezi ve yerel idareler tarafından planlı çalışmalar yapılmalıdır.

Bu yıl on ikincisi düzenlenen Çevre Mühendisliği Kongresi’nin amacı da bu planlı çalışmaya katkı vermektir. Burada 3 gün boyunca devam edecek kongremizin, bu konuların insanca yaşanacak bir ülke ve dünya perspektifiyle tartışılıp deneyim ve bilgi aktarımı sağlayacağımız bir zemin olacağına inanıyorum.

Doğaya, çevreye ve insanlığın geleceğine sahip çıkan herkese en derin minnet duygularımla, hepinize saygılar sunuyorum.

 

Emin Koramaz
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı