45. OLAĞAN GENEL KURULUMUZ BAŞLADI

31.05.2018

TMMOB 45. Olağan Genel Kurulumuz Türkiye'nin dört bir yanından gelen delegelerimizin ve konuklarımızın katılımıyla Türkiye Barolar Birliği Konuk Evi Konferans Salonu'nda başladı.

31 Mayıs-3 Haziran 2018 tarihleri gerçekleştirilecek olan 45. Olağan Genel Kurulumuzun Divan Başkanlığına 2004-2016 yılları arasında Birliğimizn YÖnetim Kurulu Başkanlığını yürüten Mehmet SOĞANCI seçildi. Divan Kurulu Üyeliklerine, Leman ARDOĞAN (Mimarlar Odası), Nejla YÖRÜKOĞLU (Peyzaj Mimarları Odası), Mukaddes ŞAMİLOĞLU (Gıda Mühendisleri Odası), Hanze GÜRKAŞ (İçmimarlar Odası), Nejla ŞAYLAN (Jeoloji Mühendisleri Odası), Mehtap Ercan BİLGE (Ziraat Mühendisleri Odası) seçildiler.

Divan Başkanı Mehmet SOĞANCI yaptığı açılış konuşmasında TMMOB'nin geçmişten gelen mücadeleci kimliğine değinerek önümüzdeki dönemde aynı anlayışla ve kararlılıkla çalışmalarına devam edeceğine olan inancını dile getirdi. Demokrasi mücadesinde, Gezi Direnişinde ve 10 Ekim Katliamında yitirdiklerimiz anısına gerçekleştirilen saygı duruşunun ardından Genel Kurul gündemi oy birliği ile kabul edildi. Gündem uyarınca, Genel Kurul adına Anıtkabir'e gerçekleştirilecek ziyaret için Çelenk Komisyonu ve 10 Ekim Katliamının yaşandığı Gar önüne çiçek bırakmak üzere ziyaret heyeti oluşturularak Genel Kurul çalışmalarına başlandı.

Genel Kurul'da ilke olarak TMMOB 44. Dönem Yönetim Kurulu Başkanı Emin KORAMAZ kürsüye gelerek 2 yıllık çalışma dönemi boyunca TMMOB Faaliyetlerine ve ülkenin içinde bulunduğu duruma ilişkin değerlendirmelerini içeren Genel Kurul Konuşmasını yaptı. Koramaz'ın Konuşmasının ardından Genel Kurula katılan Siyasi Parti, Emek-Meslek Örgütleri ve Sivil Toplum Örgütleri temsilcilerinin konuşmalarına geçildi.

Konuklar arasında ilk olarak Kıbrıs Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Başkanı Seran AYSAL söz alarak Kıbrıs'ta ve Türkiye'de yaşanan güncel gelişmeler ve mühendis ve mimarların bu gelişmeler karşısındaki tutumu üzerine konuştu. Kürsüye Daha sonra sırasıyla Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı Onursal ADIGÜZEL, Halkların Demokratik Partisi Grup Başkan Vekili Filiz KERESTECİOĞLU, Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Başkanı Raşit Tükel, DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, KESK Eşgenel Başkanı Aysun GEZEN, TÜRMOB Başkanı Masis YONTAN, EMEK Partisi Başkanı Selma GÜRKAN, ÖDP Başkanlar Kurulu Üyesi İlknur BAŞER, TKP adına Ali AYDIN, İnsan Hakları Derneği Başkanı Öztürk TÜRKDOĞAN, Mülkiyeliler Birliği Başkanı Dinçer DEMİRKENT, İTÜ Vakfı BaşkanıSerap ÇATALPINAR, Artvin Kültür Derneği Başkanı Sabriye TUNCAY, HTKP Başkanı Erkan BAŞ ve Türkiye Barolar Bİrliği Genel Sekreteri Sabiha TEKİN söz alarak Genel Kurul Heyetini selamladılar ve ülke gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulundular.

Emin KORAMAZ'ın Genel Kurul Konuşması'nın metni şöyle:

TMMOB 45. GENEL KURULU AÇILIŞ KONUŞMASI (31 Mayıs 2018, Ankara)

Sayın Divan,

Emek meslek örgütlerimizin, siyasi partilerimizin, demokratik kitle örgütlerinin değerli başkan ve yöneticileri

Ülkemizin en karanlık günlerinde TMMOB mücadelesine ve örgütlülüğüne sahip çıkan sevgili delege arkadaşlarım,

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği 45. Olağan Genel Kuruluna hepiniz hoş geldiniz.

Varlığınız ve desteğiniz bize onur ve güç veriyor. TMMOB Yönetim Kurulumuz adına hepinizi sevgi, saygı ve dostlukla selamlıyorum.

Sevgili Arkadaşlar,

“Ağacımıza, meydanımıza, kentimize, parkımıza dokunma” sloganıyla başlayıp, bütün ülkede milyonlarca kişiyi meydanlara döken Gezi Direnişinin, tarihimizin o en heyecan verici, o en parlak, o en gururlu günlerinin beşinci yılındayız.

O görkemli Haziran günlerini yaratanları ve elbette polis şiddeti nedeniyle kaybettiğimiz değerli kardeşlerimizi, Ethem’i, Ahmet’i, Ali İsmail’i, Mehmet’i, Abdullah’ı, Medeni’yi, Hasan Ferit’i ve simsiyah boncuk gözleriyle Berkin Elvan’ı huzurlarınızda bir kez daha anıyorum.

Anılarını ve hayallerini mücadelemizde yaşatmaya devam edeceğiz.

Konuşmama başlamadan önce, yaşadığımız bu baskı, zulüm ve yağma düzenine, OHAL hukuksuzluğuna karşı eşitlik, özgürlük, adalet için, insanca bir yaşam için, emekleri, alın terleri, üniversiteleri, yaşam çevreleri için ülkemizin dört bir tarafında mücadele eden, bedel ödeyen tüm dostlarımıza Genel Kurulumuz adına dayanışma duygularımızı ve selamlarımızı gönderiyorum.

Değerli arkadaşlar,

Birliğimizin 45. Genel Kurulunu, ülke tarihimizin en önemli kırılma anlarından birinde gerçekleştiriyoruz.

24 Haziran’da gerçekleştirilecek olan Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği Genel Seçimleri, anayasal demokrasinin ve parlamenter rejimin ya da en net ifadesiyle Cumhuriyetin kaderinin belirleneceği seçimler olacak.

Böylesi önemli bir tarihsel dönemde gerçekleştirdiğimiz bu genel kurulumuzda yapılan her konuşma, alınan her karar, topluma vereceğimiz her mesaj tarihi öneme sahiptir.

Genel kurulumuzun, bu tarihsel sorumluluğa yakışır biçimde geçeceğine, burada yürütülen tartışmaların eşitlik, özgürlük ve demokrasi mücadelesi açısından yol gösterici olacağına inancım tamdır.

Çünkü bizler, faşizme, gericiliğe ve baskılara karşı nasıl mücadele edilmesi gerektiği konusunda en deneyimli, en birikimli örgütlerden birisiyiz.

Çünkü bizler, teknik elemanların mücadelesini toplumsal mücadelenin temel dinamiklerinden birisi haline getiren Teoman Öztürk’lerin, Harun Karadeniz’lerin, Zeki Erginbay’ların, Akın Özdemir’lerin yol arkadaşlarıyız.

TMMOB’nin mücadele geleneğini yaratanları, yaşatanları bir kez daha sevgi, saygı ve özlemle anıyorum.

Değerli arkadaşlar,

Yönetim kurulu olarak sorumluluk aldığımız geçtiğimiz iki yıllık dönemde, çok çarpıcı siyasal ve toplumsal olaylar yaşandı.

Türkiye’nin farklı yerlerinde gerçekleştirilen terör saldırıları;

15 Temmuz 2016’da yaşanan Askeri Darbe Girişimi;

Başarısız darbe girişimi sonrasında ilan edilen Olağanüstü Hal;

OHAL dönemi KHK’larıyla haksız-hukuksuz biçimde işlerinden atılan 130 binin üzerinde kamu emekçisi;

Siyasi kararlarla tutuklanan siyasi parti başkanları, milletvekilleri ve gazeteciler, kayyum atanan belediyeler;

OHAL altında gerçekleştirilen şaibeli Anayasa Değişikliği Referandumu;

Cerablus ve Afrin’e yönelik sınır ötesi operasyonlar;

Ve tabi iki yıldır boyutları giderek artan ekonomik kriz ülkemizin en önemli gündemleri oldu.

2 yıl gibi kısa bir dönemde birbiri ardına yaşanan bu sarsıcı olaylar, ülkemizin ekonomik, siyasal ve toplumsal anlamda derin bir krizin içerisinde olduğunu göstermektedir.

Bu kriz yönetememe krizidir, bu kriz iktidar krizidir. Bu krizin sorumlusu AKP iktidarıdır.

AKP’nin siyasal alanda tek adam, toplumsal alanda muhafazakarlık ve ekonomik alanda neoliberalizme dayalı Yeni Rejim-Yeni Türkiye inşa etme hevesi, ülkemizi uçurumun kıyısına getirmiştir.

Bugün ülkemizde Anayasa tümüyle askıya alındı. Parlamento işlevsizleştirildi. Devlet kurumları çalışamaz hale geldi. Başta mahkemeler olmak üzere halkın hiçbir resmi kuruma güveni kalmadı. Siyasal mekanizmalar tümüyle tıkandı.

Hayat pahalılığı, işsizlik, yoksulluk ve borçluluk sürdürülemez boyutlara ulaştı. Enflasyondan döviz kurlarına, cari açıktan dış borçlara kadar her şey kontrolden çıktı.

Yolsuzluk, kayırmacılık ve dolandırıcılık tüm ekonomik ve sosyal ilişkilere egemen oldu.

Toplum büyük bir parçalanma ve kutuplaşma yaşıyor. Kimsenin kimseye güvenmediği, herkesin birbirine şüpheyle yaklaştığı, korkuyla dolu bir toplum haline geldik.

Sevgili Arkadaşlar

Genel kurullar sürecimiz yaklaşık altı aydır devam ediyor.

Bizler TMMOB örgütlülüğünün nasıl ve kimler tarafından yönetileceğine demokratik biçimde karar verebilmek için temsilciliklerimizden başlayarak tüm üyelerimizin katılımıyla 6 ay süren genel kurullar süreci örgütlerken, ülkeyi yönetenler, ülkenin en önemli seçimlerini sadece 64 güne sıkıştırdılar.

Bundan bir buçuk ay kadar önce seçimi ilan ettiler ve bundan tam 3 hafta sonra seçimlere gidiyoruz.

Seçimlere bir buçuk yıl kala ilan edilen bu baskın seçim, siyasal iktidarın ülkeyi yönetmedeki başarısızlığının itirafı olduğu kadar, 16 Nisan Referandumu ile inşa edilen Cumhurbaşkanlığı Sistemi’nin de işlevsizliğinin de göstergesidir.

Referandumun üzerinden 1 yıl bile geçmeden, devlet tüm kurumlarıyla birlikte adeta karar alamaz, hareket edemez hale gelmiştir.

16 Nisan Referandumu öncesinde “Hayır” kararımızı açıklarken “Üzerinde asgari mutabakat dahi bulunmayan bu anayasa değişikliği dayatmasının, demokrasiyi ve istikrarı sağlamayacağı şimdiden görülmektedir.” demiştik.

Tarih bir kez daha bizleri haklı çıkardı. Anayasa değişikliği ne demokrasi getirdi ne de istikrar.

24 Haziran 2018 tarihinde gerçekleştirilecek olan Cumhurbaşkanlığı seçimi, Anayasa Değişikliği Referandumunun ikinci ve son ayağı niteliğindedir.

Tek adam rejimini durduramadığımız takdirde ülkedeki siyasal, ekonomik ve toplumsal kriz derinleşecek, ülkemiz geri dönüşü mümkün olmayan bir kabusun içine sürüklenecektir.

Bu nedenle 24 Haziran’da gerçekleştirilecek seçimler bildiğimiz anlamıyla adaylar arasında bir tercih değil, ülkemizin geleceğinin tayin edileceği bir yol ayrımıdır.

TMMOB olarak bu yol ayrımında, cumhuriyet değerlerine ve hukukun üstünlüğüne dayalı anayasal demokrasiden taraf olduğumuzun bilinmesini isteriz.

Buradan çok net bir biçimde ilan ediyorum:

TMMOB olarak bizler 24 Haziran seçimlerinde,

Tek Adam egemenliğine karşı halk egemenliği için oy kullanacağız;

Baskı ve zorbalığa karşı demokrasi için oy kullanacağız;

Yasama-yürütme ve yargının Tek Adamın kontrolüne girmesine karşı, güçler ayrılığı için oy kullanacağız;

Siyasallaşmış ve yozlaşmış adalet anlayışına karşı hukukun üstünlüğü için oy kullanacağız;

Gerici-muhafazakâr devlet politikalarına karşı laiklik için oy kullanacağız;

Ayrımcı-inkârcı düşmanlık politikalarına karşı kardeşçe bir arada yaşam için oy kullanacağız;

Toplumsal yaşamı piyasa ilişkilerine göre şekillendiren politikalara karşı, paylaşımcı, dayanışmacı, eşitlikçi, toplumcu, kamucu politikalar için oy kullanacağız;

Rant ekonomisine karşı üreten, sanayileşen, hakça bölüşen ekonomi için oy kullanacağız;

Şiddet, yok sayma ve değersizleştirme uygulamalarına karşı kadınların eşitliği ve özgürlüğü için oy kullanacağız;

Emperyalizme karşı bağımsızlığımız ve komşularımızla barış içinde yaşamak için oy kullanacağız;

Kentlerimizin, doğal çevremizin ve tarihsel mirasımızın yok edilmesine karşı doğamızı ve tarihimizi savunmak için oy kullanacağız;

Tarikatların kontrolünde, hurafelerle dolu, kindar ve biatçı eğitim anlayışına karşı bilimsel, demokratik ve laik eğitim için oy kullanacağız;

Meslek alanlarımızı ve faaliyetlerimizi değersizleştirmek isteyen anlayışa karşı meslek haklarımız ve onurumuz için oy kullanacağız ve oyumuza sahip çıkacağız.

Oyumuzu ve geleceğimizi çaldırtmayacağız!

Ve bu kez mutlaka biz kazanacağız.

Nazımın’ dediği gibi,

“Eğer; Hak haksızlıktan yüce,

sevgi nefretten üstün,

aydınlık karanlıktan güçlüyse... 
Çaresi yok usta... 
Biz kazanacağız...”

Değerli Arkadaşlar

TMMOB olarak geçtiğimiz iki yıllık çalışma dönemimiz boyunca, 1970’li yıllardan bu yana izlediğimiz eşitlikten, özgürlükten ve demokrasiden yana ilerici-toplumcu çizgimizden bir milim bile sapmadık.

OHAL döneminin antidemokratik uygulamalarına, sokakları esir alan devlet şiddetine, yönetim kurullarımıza uygulanan baskılara rağmen susmadık, geri adım atmadık, boyun eğmedik.

15 Temmuz Darbe Girişimi’ne nasıl karşı çıktıysak, AKP’nin darbe bahanesiyle yürürlüğe koyduğu sivil darbesine de aynı kararlılıkla karşı çıktık.

Örgütümüze, örgüt yöneticilerimize yönelen, tüm baskı, tehdit ve yıldırma girişimlerine rağmen, 16 Nisan Referandumunda yürüttüğümüz HAYIR kampanyası ile halkımızın vicdanındaki saygın yerimizi daha da pekiştirdik.

Adalet Yürüyüşünde de vardık. Vicdan ve Adalet Nöbetlerinde de..

Güçler ayrılığına ortadan kaldırarak tek adam rejimini fiilen uygulamaya geçiren OHAL Rejimine karşı emek ve demokrasi güçleriyle birlikte ortak basın açıklamaları, eylemler ve kampanyalar gerçekleştirdik.

Kanun Hükmünde Kararnamelerle haksız ve hukuksuz biçimde işlerinden atılan mühendis, mimar ve şehir plancılarının işlerine geri dönmeleri için girişimlerde bulunduk.

Hukuk devleti anlayışını yok eden, halk iradesini yok sayan KHK’ların iptal edilmesi için mücadele ettik.

Değerli Arkadaşlar;

Geçtiğimiz iki yıl boyunca üyelerimize mesleki, ekonomik ve sosyal alanlarda sahip çıkma mücadelesi verdiğimiz gibi, mesleki gelişmelerin toplumsal çıkarlar için kullanılması doğrultusunda da büyük gayret gösterdik.

Bu dönem boyunca, Odalarımızın ve İl Koordinasyon Kurullarımızın düzenlediği yüzlerce etkinliğin yanı sıra TMMOB bünyesinde merkezi olarak Bilirkişilik Çalıştayı, Coğrafi Bilgi Sistemleri Kongresi, Kadın Sempozyumu, Kadın Kurultayı, Sanayi Kongresi, Enerji Sempozyumu ve Eğitim Sempozyumu etkinliklerimiz gerçekleştirildi.

Bu etkinlikler yoluyla TMMOB’nin değerleri ve birikimi toplumun tüm kesimleriyle paylaşılırken, meslek alanlarımızdaki teknik gelişmeler üyelerimize aktarıldı.

Yine bu dönem boyunca açtığımız davalar ve yürüttüğümüz hukuki mücadele ile şehirlerimizin, kıyılarımızın, madenlerimizin, tarihi eserlerimizin, kültürel mirasımızın yağmalanmasına karşı önemli davalar kazandık.

Üyelerimizin haklarını koruma ve teknik yönetmeliklerin mesleki ilkelere uygunluğu noktasında önemli kazanımlar elde ettik.

Değerli Arkadaşlar,

Bu kararlı ve mücadeleci tutumumuz nedeniyle iktidarın çok yönlü saldırılarıyla karşı karşıya kalıyoruz.

Her fırsatta, birliğimizin kamusal statüsünü aşındırmak, mesleki etkinliklerimizi sınırlandırmak ve özerk yapımızı ortadan kaldırmak için farklı çabalar içine giriyorlar.

Kamusal denetim yetkilerimizi buduyorlar. Oda gelirlerimizi düşürüyorlar. Torba yasalar ile kuruluş kanunumuzda yapılmaya çalışılan değişikliklerle susturulmak, parçalanmak ve bertaraf edilmek isteniyoruz

Bunun yöntemi kimi zaman Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu Raporu oluyor, kimi zaman yönetmelik değişikliği, kimi zaman da bakanlıkların İdari ve Mali Denetlemesi oluyor.

Dönem içerisinde hukuksuz olarak yapılmak istenen denetleme girişimine direndiği gerekçesiyle açılan davada, ilgili mahkeme Kimya Mühendisleri Odamızın Yönetim Kurulunun görevden alınmasına karar verdi.

Şimdilik şu kadarını söyleyeyim, hukukun tümüyle ayaklar altına alındığı, yüksek mahkeme başkanlarının Saray salonlarında el pençe divan durduğu bu dönemde mahkemenin verdiği bu karar bizleri şaşırtmamıştır.

Karar henüz kesinleşmedi üst mahkemede itirazımız görüşülüyor. Kimya Mühendisleri Odamızın seçim süreçlerini olağan haliyle tamamladık.

Nasıl ki mahkeme sürecinde 24 Odamızla birlikte tek yürek olup Kimya Mühendisleri Odası yönetim Kurulumuzun yanında durduysak, yeni dönemde de Birliğimizin özerk yapısını hedef alan bu tür girişimlere aynı kararlılıkla direneceğiz.

Değerli Arkadaşlar,

Hepinizin bildiği gibi, iktidarın örgütlülüğümüze yönelik saldırıları, 2018 yılı başında Afrin’e yönelik askeri operasyonla birlikte yeni bir düzeye sıçradı.

Savaş psikolojisindeki kamuoyunun hassasiyetlerini arkasına alarak “yerlilik ve millilik” söylemi üzerinden başlatılan bu yeni saldırıyla, sadece TMMOB’nin değil, tüm akademik meslek odalarının isimlerini, statülerini, denetim yapısını ve seçim sistemini değiştirmeye çalışıyorlar.

Bu konuda diğer akademik meslek örgütleriyle birlikte tutum almaya ortak tavır geliştirmeye yönelik toplantılar yaptık.

Bu amaçla bir yasa taslağı hazırladılar. Ancak erken seçimler nedeniyle şimdilik meclis gündemine taşıyamadılar.

Bizlere “yerlilik ve millilik” konusunda söz söylemeye cüret edenler önce aynada kendilerine baksınlar.

Daha dün uluslararası gıda tekelleri istiyor diye bu ülkenin öz kaynaklarıyla kurulan şeker fabrikalarını haraç mezat satanlar hangi “yerli ve milli” duruştan söz ediyorlar?

Phaselis’i imara açanlar, Alliaoni’yi, Hasankeyf’i sular altında bırakanlar, Sur’u, Nusaybin’i binlerce yıllık tarihi kentleri yerle bir edenler, AOÇ’yi, Fırtına Vadisi’ni, Munzur’u, Cerattepe’yi talan edenler, Atatürk Kültür Merkezi’ni yıkmakla övünenler, sahte ÇED raporlarıyla Nükleer Enerji Santrali temelleri atanlar yerlilik ve millilikten bahsedebilir mi?

Bu ülkede her dört yeni mezun mühendis ve mimardan biri işsizken yabancı mühendislerin diploma denkliği bile aranmadan ülkemizse serbestçe çalışmasını sağlamaya çalışanlar yerli ve milli olabilir mi?

SGK ile Birliğimiz arasındaki Asgari ücret protokolünü işverenlerin baskısıyla hukuksuz olarak tek yanlı olarak fes edenlere, milyonlarca lira SSK primi ve vergi kaybına neden olanlara, bizleri düşük ücretlerle kayıt dışı biçimlerde çalışmaya, geleceğimizde ise düşük emeklilik ücretlerine mahkûm edenlere yerli ve milli diyebilir miyiz?

Hayır arkadaşlar, biz biliyoruz ki bunlar ne yerli ne milli.

Ne insana, ne doğaya, ne kültürel mirasa, ne de tarihi dokuya değer veriyorlar.

Onların tek derdi daha fazla rant yaratmak, yandaşları için daha fazla gelir kapısı açmak.

Onların derdi ne yerlilikle ne de millilikledir. Onları derdi, birliğimizin kamusal statüsü ve toplumcu mücadele anlayışıdır.

Bizlere Anayasayla verilen görevlerimizi, mesleğimizin ve meslektaşlarımızın hak ve çıkarlarını koruma görevimizi, mesleğimizin kamu ve ülke çıkarları doğrultusunda uygulanmasını sağlamak görevimizi hakkıyla yerine getirdiğimiz için bizlere saldırıyorlar. Yasamızı değiştirmek istiyorlar.

AKP’nin rahatsızlığının asıl nedeni budur. Toplumsal olanı koruma yolundaki inadımız ve gayretimizdir.

Fabrikalarımızın, madenlerimizin, kıyılarımızın, ormanlarımızın, parklarımızın satılmasına, ülke tarımının bitirilmesine karşı kamusallığı savunmamızdır.

Gerici, muhafazakar uygulamalar karşısında ilericiliği, çağdaşlığı, laikliği savunmamızdır.

Faşizan, baskıcı, ayrıştırıcı politikalara karşı eşitliği, özgürlüğü, kardeşliği savunmamızdır.

Sermayenin sınırsız sömürü isteğine karşı emeği ve alın terini savunmamızdır.

Rahatsızlıklarının asıl nedeni budur. Demokratik seçimlerle yandaşlarını yerleştiremedikleri Birliğimize ve Odalarımıza, yukardan aşağı operasyonlarla nüfuz etmeye, etkisiz kılmaya çalışıyorlar.

Değerli arkadaşlar,

Önümüzdeki süreçte temel gündemimizi bu tür baskıcı girişimlerin oluşturacağı açıktır.

TMMOB’nin 64 yıllık mücadele tarihinde benzerine az rastlanan bu saldırılara karşı, daha sık saf tutmamız gereken günlerden geçiyoruz.

Bu yüzden Genel Kurulumuzun hem örgütümüze yönelik saldırıları püskürtmek, hem de ülkemizin geleceğine yönelik direnç haritasını ortaya çıkarmak için önemli olduğunu düşünüyorum.

Sözlerime son verirken,

Çalışma dönemimiz boyunca mesleki ve özel hayatlarından feragat ederek TMMOB örgütlülüğünü büyütmek için gecesini gündüzüne katan TMMOB Yüksek Onur, TMMOB Yüksek Denetleme, Oda yönetim, onur ve denetleme kurullarında görev yapan arkadaşlarıma;

Şube yönetim kurullarında ve temsilciliklerde görev alan arkadaşlarıma;

İKK sekreterlerimize; işyeri temsilcilerimize;

omuz omuza emek harcadığımız odalarımızın örgütlü üyelerine;

çalışma gruplarında, kongre, sempozyum ve kurultaylarımızın düzenleme ve yürütme kurullarında görev alan arkadaşlarıma;

Birlik ve oda çalışanı arkadaşlarıma,

TMMOB çalışmalarında bize destek olan bilim insanlarına ve uzmanlara;

büyük bir inanç ve özveri ile örgütümüze verdikleri katkılardan dolayı Yönetim Kurulumuz adına teşekkür ediyorum.

Yarınlar bizim olacak, yarınlar güzel olacak!

Ve yine Nazım’ın dediği gibi,

“dolaşacaktır en şanlı elbisesiyle: işçi tulumuyla 
bu güzelim memlekette hürriyet…”

İnsanca yaşayabileceğimiz bir Türkiye ve dünya umuduyla, hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

YAŞASIN TMMOB, YAŞASIN MÜCADELEMİZ!

KAHROLSUN İSTİBDAT, YAŞASIN HÜRRİYET

 

Emin KORAMAZ
TMMOB 44. DÖNEM YÖNETİM KURULU BAŞKANI