BURSA KENT SEMPOZYUMU/7-8 HAZİRAN 2013/BURSA

07.06.2013

Değerli Konuklarımız
Sevgili Arkadaşlar

Hepinizi bu ülkenin mühendisleri, mimarları, şehir plancıları adına sevgiyle, saygıyla, dostlukla selamlıyorum.

Öncelikle TMMOB adına bu etkinliğin sekreteryasını yürüten Bursa İl Koordinasyon Kurulu Sekreterimiz Fikri Düşünceli şahsında, Bursa birimlerimizin yöneticilerine, çalışanlarına, bu sempozyumun düzenlenmesinde emek veren herkese ve görüşlerini bizimle paylaşacak bilim insanlarına ve uzmanlara Yönetim Kurulumuz adına teşekkür ederim.

Sevgili Arkadaşlar,

Bu sempozyumumuzun yapılma tarihi ülkemizin içinden geçtiği tarihi günlere denk geldi.

Taksim Gezi Parkı‘nda başlayan yağmanın karşısına dikilen insanlara vahşice saldırılması sonucu ortaya çıkan halk tepkisi ülkenin dört bir yanını sarıp sarmalıyor.

Taksim Gezi Parkı‘nın; bilim, teknik ve hukuk kurallarını hiçe sayarak hazırlanmış bir proje ile talan edilmesi ve bu durum karşısında demokratik tepkilerini gösteren insanlara karşı gerçekleşen polis saldırısı bu gerçeği kamuoyunun gözleri önüne acı bir biçimde bir kez daha serdi. Bir yanda yıllara meydan okuyan ağaçlarımızın kökünden sökülmesi bir yanda da insanlarımızı gaza boğan, çadırları aleve veren saldırganlığın görüntüleri hafızalarımıza silinmeyecek şekilde kazındı.

TMMOB ve bağlı odaları yıllardır söylüyordu: Ortadan kaldırılmak istenen Taksim Gezi Parkı, İstanbul‘un kentsel kimliğinde ve kentlilerin belleğinde önemli bir yeri olan ve açık, yeşil alan niteliğiyle yoğun bir biçimde kullanılmayı sürdüren bir kamusal alandır.

TMMOB, tüm rant ve yağma projelerinde olduğu gibi Taksim Gezi Parkı‘ndaki toplum ve kamu yararına aykırı projeye karşı da en başından itibaren gerek hukuksal gerekse de kamuoyunun yaratılması düzleminde aktif olarak yerini almıştır.

Sevgili Arkadaşlar,

Her yer Taksim, Her yer direniş sözünün bugün tüm ülkeye yayılmasının altında şüphesiz bir gerçek var.

Taksim Gezi Parkı‘nı yok etmek isteyen zihniyet ülkenin her karesini aynı yağma ve talan cenderesine sokabilmek için mühendislik, mimarlık ve şehir plancılığı mesleklerini öldürmeye ve toplum-kamu yararı doğrultusunda hizmet üreten TMMOB‘yi de torba yasalar ile ortadan kaldırmaya çalışmaktadır.

Yıllardır torba yasalarla hakları ellerinden alınanlar haklarına sahip çıkıyor, baskıya ve zorbalığa karşı diz çökmeyeceğini gösteriyor.

Eğitim; at torbaya! TMMOB yasası; at torbaya! Kıyılar, meralar, ormanlar, kamu arazileri; at torbaya! İş güvencesi, toplu sözleşme; at torbaya! Sürgünler, kadrolaşmalar, üniversitelerde bilimden ve bilimsel düşünceden yana olanları ayıklama operasyonları, üniversitelere polis daveti, patriot füzeleri, füze savunma sistemleri ve savaşın eşiğine sürüklenme; at torbaya! Kendinden olmayanı terörist ilan etme, ülkeyi uluslararası teröristlerin cenneti haline getirme, küçük itirazları dahi katmerli baskıyla susturma; at torbaya! 

Artık torbada küçük bir boşluk dahi kalmamış durumda. Halk torbaya sığmadı, torba patladı!

Halk ve özellikle bu ülkenin geleceği olan gençler itirazlarını yüksek sesle söylüyorlar. Bu ses aklın, vicdanın ve insan olmanın çığlığıdır. Bu sese geç olmadan kulak verilmelidir. Komşu ülkelere ders vermeye kalkışanlar; önce halkın sokaklarda ve meydanlarda yüksek sesle söylediklerini duymalı ve görmelidir.

Bu haklı itiraza karşı ülkenin her noktasında ağır yaralanmalar ve ölümlere sebep olan polis terörüne bir an önce son verilmelidir, sorumlular istifa etmelidir. Gözaltına alınanlar ivedilikle serbest bırakılmalıdır.

TMMOB kadroları, sokakları ve meydanları özgürleştiren bu ülkenin onurlu insanları ile omuz omuza, yan yanadır.

Sevgili Arkadaşlar,

Biz bu sözleri bir Kent Sempozyumunun açılışında neden söylüyoruz. Hemen ifade edelim:

Hepimiz biliyoruz: mühendislik, bilim ve teknolojiyi insanla buluşturan bir meslek. Bizim örgütümüz TMMOB; odağında, öznesinde insanın olduğu bir mesleğin uygulayıcılarının örgütü. İnsan odaklı olmasından dolayı, bizim mesleğimiz onurlu bir meslek ama bir o kadar da sorumlulukları olan bir meslek.

Biz, sorunlarımızın, toplumun ve halkın sorunlarından ayrı tutulamayacağını biliyoruz. Sıkıntılı, sancılı, sorunlu bir ülkede yaşıyor olmanın tüm sonuçları mühendis kimliğimizle birlikte, yurttaş kimliklerimiz dolayısı ile yine bizi buluyor. Bunun için yazdıklarımızın sonunda, kamuoyuna duyurularımızın sonunda mutlaka "Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiç birimiz" diyoruz.

TMMOB mesleki alanlarıyla ilgili gelişmelerin ve politikaların sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel boyutlarını derinlemesine kavramak, yorumlamak ve toplumu bilgilendirmek zorundadır. Bu nedenle de TMMOB, bu politikaların toplum yararına düzenlenmesi için öneriler geliştirir, bunların yaşama geçirilmesi için mücadele eder ve bunların gereği olarak en genel anlamda bağımsız ve demokratik bir Türkiye‘nin yaratılması yönündeki çalışmalarını bütünsel bir anlayışla ve etkinleştirerek sürdürür.

İşte bu sempozyum ve benzerleri bu çabalarımızın gerçekleşmesine yönelik çalışmaların önemli bir kesişme noktasını oluşturuyor. Bu çalışmalarda bilim insanlarının ve uzmanların yoğun emek harcayarak oluşturduğu bilgi erişilebilir ve ulaşabilir hale geliyor. İşte bugün de bu anlayışla oluşturduğumuz bu sempozyumda bir aradayız.

Sevgili Arkadaşlar,

TMMOB kent sorunlarına ilişkin olarak özellikle son yirmi yıldır yerel yönetimler, kamu kaynaklarının dağılımı, afetler, çevre, altyapı, ulaşım, konut, turizm, kentsel koruma ve kentsel dönüşüm temalarında sorun tespitlerini ve çözüm önerilerini kamuoyuna sunmaktadır.

Son üç dönemdir bu çalışmalara kentlerde düzenlediğimiz sempozyumları da ekledik. Geçtiğimiz 6 yıllık süreçte, Adana, Ankara, İstanbul ve Mersin‘de iki kez, Eskişehir, Bodrum, Denizli, Samsun, İzmir, Aydın, Edirne, Diyarbakır, Kırklareli, Van, Batman, Gaziantep, Balıkesir, Antalya, Kocaeli, Zonguldak, Edirne, Trabzon, Manisa, Konya, Hatay‘da, Çanakkale‘de kent sempozyumları düzenledik. Bugün dördüncü defa olmak üzere Bursa‘dayız.

Değerli Konuklarımız

Bu etkinliklerimizde kentlerin mevcut durum tespitleri yapılırken aynı zamanda bu tespitten yola çıkarak  "Nasıl Bir Kent İstiyorum" sorusuna da kentte yaşayanlarla birlikte yanıt arıyoruz.

TMMOB kent yaşamını ilgilendiren imar, kültür ve turizm, çevre, kamu yönetimi ve yerel yönetim sistemini düzenleyen yasaların eksiklik ve yetersizliklerinden bahsederken insan sağlığı, doğal çevre, insan hakları-kentli hakları, katılım, yaşanabilirlik gibi kavramlara referans vermektedir.

TMMOB‘nin uzunca bir süredir değişik kentlerimizde düzenlendiği "kent sempozyumları" göstermiştir ki; ülkemiz kentleri çağdaş toplumlara yakışır biçimde yönetilmemektedir. Kentlerde; sağlık, çevre, altyapı, ulaşım, barınma, ısınma, eğitim, kültür ve benzeri birçok konuda sorunlar yaşanmaktadır. Diğer yandan kentlerimiz; deprem, sel, heyelan ve yangın gibi afetlere hazırlıklı değildir.

Ülkemizde yerel yönetimler alanında, özellikle 12 Eylül 1980 askeri darbesi ve takip eden yıllarda yapılan yasal düzenlemelerle yerel idarelerce yürütülen hizmetlerde kamu yararı önceliği sürekli ihmal edilmiştir. Yıllar içinde, kentlerin imar, planlama, altyapı, ulaşım, çöp, su gibi konulardaki sorunları çeşitlenmiş ve derinleşmiştir.

Yerel yönetimler ekonomik ve toplumsal politikaların önemli bir uygulama alanını oluşturmaktadır. Siyaset ve sermaye kesimlerinin bu ilgisi, maalesef kent mekânına ve kentsel yaşama olumlu yönde yansımamaktadır. Kentlerde yaşayanlar, eğitim, sağlık, barınma ve beslenme gibi temel haklardan yoksun bırakılırken, sosyal donatı ve teknik altyapı hizmetlerinin sağlanmasında kullanılması gereken hazine arazileri gibi kamusal varlıklarımız özelleştirmelerle birilerinin hizmetine sunulmaktadır. Bununla birlikte kentsel altyapı, ulaşım, eğitim, kültür, sağlık, çevre vb. alanlarda temel kamu hizmetleri ticarileştirilmekte, kamusal kaynaklarımız bir avuç azınlığa aktarılmaktadır. Emekçilerin, yoksulların ve tüm ezilenlerin sosyal, ekonomik ve siyasal yaşamdan tümüyle dışlandığı yıkıcı bir ortamda yoksulluk ve açlık derinleşerek sürmektedir.

TMMOB, kentlerimizde var olan sorunların aşılması, sağlıklı kentsel çevrelerin oluşturulması ve kentsel yaşam kalitesinin iyileştirilmesi doğrultusunda, toplumun büyük bölümünü dışlayan, halkın katılım ve denetimine kapalı yerel yönetim biçiminin aşılmasını, kent halkının ve meslek örgütlerinin demokratik katılımı ve denetimini sağlayacak bir anlayışın geliştirilmesini, öncelikli ve temel gerek olarak görmektedir.

Hepinizi bir kez daha sevgiyle, saygıyla, dostlukla selamlıyorum.

Mehmet Soğancı
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı