
ÇEVRE VE HALK SAĞLIĞI SORUNLARI KARŞISINDA BİLİM İNSANININ SORUMLULUĞU SEMPOZYUMU DÜZENLENDİ
TTB, DİSK, KESK ve TMMOB`nin ortaklaşa düzenlediği Çevre ve Halk Sağlığı Sorunları Karşısında Bilim İnsanının Sorumluluğu Sempozyumu 23 Kasım 2011 tarihinde İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi`nde gerçekleştirildi. Sempozyumun açılışında TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı da bir konuşma yaptı.
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı‘nın açılış konuşmas:
Değerli Konuklar,
Sevgili Arkadaşlar,
Hepinizi TMMOB Yönetim Kurulu adına sevgiyle, saygıyla, dostlukla selamlıyorum.
Bildiğiniz üzere mühendislik, bilim ve teknolojiyi insanla buluşturan bir meslektir. Mesleğimizin bu yapısı biz mühendis, mimar ve şehir plancılarının fabrikalardan, şantiyelere, bürolardan sokaklara kadar yaşamın her alanında olmamızı zorunlu kılmıştır. Dolayısı ile odağında insanın olduğu örgütümüz TMMOB, bilginin üretildiği zeminden, insanın yaşamını etkileyecek sonuçların icrasına kadar geçen sürecin bütününe bakmayı ve bütününe dair sorumluluk üstlenmeyi de bilinçli bir tercih olarak seçmiştir.
Marks, "eğer öz ve görünüm aynı olsaydı bütün bilim gereksiz olurdu" diyordu. Egemen sınıfların zihinleri kör edecek bir bilgi ve görüntü kirliliğinin içinden bilinçleri teslim aldığı enformasyon çağında, özü yani gerçeği yakalama çabasının zorluğu da önemi kadar büyüktür. Bu manada bilim insanının sorumlulukları herhangi bir meslek disiplininin sorumlulukları ile kıyaslanamayacak bir düzeydedir.
Günümüzde bu sorumluluğu taşıyan bilim insanların sayısı ne yazık ki giderek azalmaktadır. Bu durumu bilgi üretimi nedeniyle bilimsel nitelik kazanan ancak giderek bu niteliğini yitiren üniversitelerimizin durumuna bakarak da anlayabiliriz. Giderek bir şirket haline dönüşen ve piyasanın ihtiyaçlarına göre yön bulmaya çalışan, hakim otoritenin baskı ve zor uygulamaları karşısında direnç gösteremeyen üniversiteler bilim yuvası olabilir mi? Çok acı bir gerçektir ki, üniversitelerimizdeki akademik kadroların büyük çoğunluğu iktidarının gücü karşısında teslim olmuştur. 12 Eylül Faşist darbesinin ürünü olan ve üniversiteleri zapturapt altına almak için kurulmuş olan YÖK‘ün gölgesi altında üniversitelerimiz kaybolmuştur.
Her tür dini, mistik düşüncenin etkinleştirildiği, evrensel aklın; aydınlanma değerlerinin; bilimsel bilginin yerini aldığı bir topyekun gericilik çağının içerisindeyiz.
Büyük bir suskunluk adeta toplumsal muhalefeti de felç etmiş bir durumdadır. Ortadoğu‘da fiili yaşanan emperyalist yeniden bölüşüm savaşından, kapitalizmin krizinin emekçi kesimler üzerine yıkılan ağır sonuçlarına kadar büyük sorunların yığıldığı ve yaşam koşullarının emekçi kesimler açısından giderek ağırlaştığı abluka koşullarında güçlü itirazlar gelişmemektedir. Bu noktada toplumun ileri unsuru olan bilim çevrelerinin sorumluğunun altını çizmek gerekmektedir. Eğer gerçeğe ulaşma ve onu işleme sanatıyla uğraşan insanlar, dünyayı ve ülkeyi etkisi altına alan bu büyük olumsuzluğa bilinçli olarak itiraz etmezlerse sonumuz vahimdir.
Bilim gerçektir ve sadece gerçeğe dayanır. Gerçek ise devrimcidir. Bu sebeple gerçeğe ulaşmak ve onu açıklamak çoğu zaman kolay olmamıştır. "Kral çıplak" diyenler her çağda egemen güçlerin hedef tahtasına oturtulmuşlardır. Bugün, bilimin rehberliğinde yürüyenlerin hedef tahtasını kalabalıklaştırması, gerçeğin devrimciliği ile yeniden insan için, yaşanabilir bir dünya için seslerini birleştirmeleri gerekmektedir.
Bu çabayı gösterirken, iktidar güçlerinin ve ona teslim olmuş karanlık beyinlerin hedefi haline gelmiş olan Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu‘nun yanında olduğumuzu ve ona sahip çıktığımızı burada da biz daha belirtmek isterim.
Mehmet Soğancı
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı