ÇMO: "ALTYAPI DONANIMI, ÖĞRETİM KADROLARI OLMADAN AÇILACAK ÇEVRE MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMLERİNİN VARLIĞINDAN ENDİŞE EDİYORUZ"
Çevre Mühendisleri Odası Genel Sekreteri Burçak Karaman Uysal, 28 Eylül 2006 tarihinde bir basın açıklaması yaparak, altyapı donanımı olmadan, yetişmiş öğretim elemanı kadroları yaratılmadan açılacak ve eğitim verecek mühendislik fakültelerinin ve çevre mühendisliği bölümlerinin varlığından endişe duyduklarını söyledi.
İstanbul Bahçeşehir Üniversitesi, gazete ilanlarıyla, Çevre Mühendisliği Bölümü için, gençlere, öğrencilere ve adaylara seslenerek, kendi üniversitelerine başvuruda bulunmaları konusunda çağrıda bulunmaktadır. Söz konusu ilanlarda "Geleceğin Mesleği Çevre Mühendisliği: çevre mühendisliği AB sürecinde ülkemizin en popüler mesleklerinden biri olacak... Bahçeşehir Üniversitesi, yüksek bütçeli çevre projelerini yönetecek çevre mühendisleri yetiştiriyor..." denilmektedir.
Evet, geleceğin mesleği çevre mühendisliğidir. Ancak, bunun içi boş sloganlarla ya da yüksek bütçeli Avrupa Birliği projeleri ile olamayacağı da açıktır.
Odamızın, Yüksek Öğrenim Kurumu Başkanlığından aldığı bilgiler ışığında yapılan bîr değerlendirmede, ortaya çok ilginç sonuçlar çıkmaktadır:
1983 yılında ilk mezunlarını veren çevre mühendisliği bölümlerinin sayısı, 1983‘lerde 4 iken, 2006 yılında 32‘ye ulaşmıştır. Mezun sayısı ise 1983‘lerde 53 iken, 2005‘te 933‘e çıkmıştır.
Bugün, Odamız üyesi olan yaklaşık 4600 çevre mühendisi olup, ülke genelinde bu sayının 10.000‘in üzerinde olduğu tahmin edilmektedir. Meslektaşlarımızın birçoğunun doğru istihdam, işsizlik, iş güvencesi, mesleki tanınırlık, ücret yetersizliği/dengesizliği vb. sorunları halen devam etmektedir.
Çevre mühendisliği hizmetlerinin, çevre sorunlarını gidermeye yönelik proje, tasarım ve uygulama süreçlerinin kamusal hizmet olmaktan çıkarıldığı, ticarileştiği ve yabancı sermayeye peşkeş çekildiği bir dönemde, mesleğimiz cazibesini ve gelecek tahayyülünü yitirmiştir.
Ülkemizde, bilim-teknoloji ve kamu yararı eksenli, doğru bir çevre politikası olmaksızın, çevre mühendisliği eğitiminin/mesleğinin başarısından ve geleceğinden söz etmek olası görünmemektedir.
Türkiye‘nin ihtiyacı; ülkenin atıksu sorununu, katı atık sorununu, gürültü kirliliği sorununu, deniz ve göl kirliliği sorunlarını, toprak kirliliği sorununu çözecek politikalar ve bu politikaları oluşturacak, uygulayacak çevre mühendislerini doğru alanlarda istihdam etme sorunudur...
Yüksek bütçeli, yabancı sermayeli projelerin kime, neye hizmet ettiği ve ülkemize nasıl çözümler ürettiği ise ortadadır.
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası, altyapı donanımı olmadan yetişmiş, öğretim elemanı kadroları yaratılmadan açılacak ve eğitim verecek, mühendislik fakültelerinin ve çevre mühendisliği bölümlerinin varlığından endişe duymaktadır. Bu tür yapıların, bilimsel planlamaya dayanmayan programları, mühendislik alanındaki "işsizlik ordusuna yeni neferler kazandırma" dışında bir anlam ifade etmeyecektir.