ÇMO: "DOĞRU ENERJİ VE ÇEVRE POLİTİKALARI İLE İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ÖNLENEBİLİR"
Çevre Mühendisleri Odası, Türkiye'nin küresel ısınmanın toplumsal, ekonomik, çevresel alanlarda yaratacağı tehlikelerden en olumsuz etkilenecek bölgelerden birinde yer aldığını belirterek, akılcı ve bilimsel sanayi, enerji ve çevre politikalarının bir an önce hayata geçirilmesini istedi. Çevre Mühendisleri Odası 3 Kasım 2006 tarihinde konuya ilişkin bir basın açıklaması yaptı.
Geçtiğimiz günlerde, Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Sekreterliği tarafından yayınlanan, fosil yakıtlardan kaynaklı küresel ısınma ve küresel ısınmanın yaratacağı iklim değişikliğinin sonuçlarına ilişkin rapor, dünya ve Türkiye kamuoyunda geniş yankı buldu.
Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Sekreterliği tarafından hazırlanan ve 1990‘2004 yılları arasında sera etkisi yaratan gaz emisyonu oranlarına göre 40 ülkenin değerlendirildiği raporda Türkiye açısından çarpıcı sonuçlar yer alıyor. Türkiye‘nin, söz konusu tarihler arasında emisyonu %72.6 oranında artmış ve diğer ülkeleri geride bırakmıştır. Bunun başat nedenleri arasında; Türkiye‘de, 1990‘lı yıllardan sonra hızla büyüyen sanayi sektöründe, çevre öncelikli yeni teknolojik yatırımların yapılmaması, fosil enerji kaynaklarına bağımlılık ve ulaşımda yanlış politikaların hızla yaygınlaşması, toplu taşımacılık ilkesinden giderek uzaklaşılması sayılabilir. Ancak, yine aynı raporda yer alan sera gazı emisyonu miktarlarına bakıldığında ortaya farklı bir tablo çıkmaktadır.
Türkiye‘de, 2004 yılında atmosfere bırakılan karbondioksit oranı yaklaşık 300 milyon ton iken, ABD‘nin, AB ülkelerinin nerdeyse 2 katına eş miktarda olmak üzere 7 milyar ton karbondioksit emisyonu ile dünyanın en fazla sera gazı emisyonu yayan ülkesi olduğu bir kez daha ortaya çıkmaktadır. Ancak fosil kaynaklara sahip bölgeleri işgal ederek kontrolü altına almaya çalışan ABD, dünya pazarındaki yerini korumak, ekonomik büyümesini devam ettirmek ve işsizlik yaratmamak gibi nedenler öne sürerek, geçtiğimiz yıl yürürlüğe konulan Kyoto Protokolü‘ne yine taraf olmamaktadır.
Daha fazla tüketimin bir refah göstergesi olarak sunulduğu ekonomik sistemde, en yüksek sera gazı emisyonuna sahip ülkenin taraf olmadığı Kyoto Protokolü vb. araçlarla küresel ısınmanın olası etkilerinin en aza indirilip indirilemeyeceği tartışmalıdır. Öte yandan, Kyoto Protokolü‘nde öngörülen mekanizmalardan biri olan emisyon ticareti, gelişmiş kapitalist merkezler arasında rekabete de aracı olabilmektedir. Kirliliğin, iklim sorununun metaya dönüştürülmesi ve pazar ekonomisine katkı sağlayacak duruma getirilmesi ise önemli etik bir sorun olarak değerlendirilmelidir.
Diğer yandan iklim değişikliğine ilişkin sözleşme ve protokolden etkilenecek alanlar oldukça fazladır. Enerji, ulaşım, tarım, sanayi, ormancılık ve atık yönetimi gibi ekonomik ve teknolojik kullanımı etkileyecek sözleşme ya da protokollerin, tüm dünya ülkeleri tarafından imzalansa dahi hayata geçmesinin kolay olmayacağı açıktır.
İngiltere‘de yayınlanan diğer bir raporda ise küresel ısınmanın 100 milyon kişiyi mülteci durumuna düşüreceği, dünya nüfusunun 1/6‘sının su sıkıntısı çekeceği belirtilerek tehlikenin önlenebilmesi için küresel gayri safi hasılanın %1‘inin yeterli olabileceğine değinilmektedir.
Zengin OECD ülkelerinin sebep olduğu küresel ısınmanın toplumsal, ekonomik ve çevresel alanlarda yaratacağı tehlikelerden, sera gazı emisyonu düşük olan yoksul ülkelerin etkileneceği bilinen bir gerçektir. Türkiye de bu etkilerden en olumsuz etkilenecek bölgelerden birinde yer almaktadır. Son yıllarda ülkemizde yaşanan ve sayısı artarak devam eden sulak alanların kuruması ve orman yangınları gibi sorunlar, felaketin çok da uzağında olmadığımızın sinyallerini vermektedir.
Yalnızca iklim değişikliği felaketinin önlenmesi konusunda değil; daha sağlıklı bir çevrede yaşamak için, ülkemizde;
- Enerji tasarrufu ve enerji verimliliğinin sağlanması
- Fosil yakıtlar yerine yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılması
- Doğru ulaşım politikalarının hayata geçirilmesi ve ulaşımda toplu taşımanın özendirilmesi
- Kirlilik önleme prensibine göre geliştirilen yeni teknolojilerin sanayi tesislerinde kullanılmaya başlanılması
konularında uygulamaya dönük politika, hedef ve ilkelerin belirlenmesine yönelik çalışmalar yapılmalı ve bu çalışmalar hayata geçirilmelidir.
İklim Değişikliği Önlenebilir!
Süreçleri Tıkanan Protokoller İle Değil,
Akılcı ve Bilimsel Sanayi, Enerji ve Çevre Politikaları İle...
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu