ÇMO'DAN "YENİ" YETERLİK BELGESİ TEBLİĞİ'NE DAVA
Çevre Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu, 8 Ağustos 2008 tarih ve 26961 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Yeterlik Belgesi Tebliği'nin yürütmesinin durdurulması ve iptali istemiyle Danıştay'da dava açtı. ÇMO, konuya ilişkin olarak 8 Ekim 2008 tarihinde bir basın açıklaması yaptı.
17/07/2008 tarihinde yayımlanan Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği‘nin 26. Maddesi gereğince 8 Ağustos 2008 tarih ve 26961 sayılı Resmi Gazete‘de yayımlanan Yeterlik Belgesi Tebliği, 1/9/2008 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Odamızca 7 Ekim 2008 tarihinde, söz konusu tebliğ hakkında öncelikle yürütmeyi durdurma ve iptali istemiyle Danıştay‘da dava açılmıştır.
Tebliğin önceki hali sadece Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu hazırlayacak kurum ve kuruluşlarda aranacak koşulları kapsıyordu. "Yeni" Tebliğ‘in ise Yönetmelik hükümleri gereğince Çevresel Etki Değerlendirmesi Başvuru Dosyası, Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu ve Proje Tanıtım Dosyası hazırlayacak kurum ve kuruluşları da içine alacak şekilde kapsamı genişletilmiştir. Ayrıca "Yeni" Yeterlik Belgesi Tebliği, yeterlik belgesi verilecek kurum ve kuruluşlarda sürekli istihdam edilmesi gereken personelin iş tecrübesi konusunda önceki tebliğe göre daha uzun süreleri ve farklı koşulları öngörmektedir.
Tebliği yayımlayan ve yürüten Çevre ve Orman Bakanlığı, mühendislik ve mimarlık mesleki faaliyet alanlarında bazı düzenlemeler getirmekte, çevresel etki değerlendirmesi çalışmalarını yürütebilecek kurum ve kuruluşları yeterlik belgesi vererek belirlemekte, belge sahibi kurum ve kuruluşları denetlemekte, gerekli gördüğü hallerde belgeleri iptal edebilmektedir. Tebliğ bu haliyle Anayasa‘nın kuvvetler ayrımı ilkesine aykırı bir düzenlemedir.
Tebliğ ile Çevre ve Orman Bakanlığı kendisine belge sahibi kurum ve kuruluşları denetleme yetkisi de tanımaktadır. Burada en dikkat çekici konu ise 1/9/2008 tarihi itibariyle belge sahibi olan 165 kurum ve kuruluştan 8 adetinin kamu kurumu olmasıdır. Bu kamu kurumları arasında çevresel etki değerlendirmesinin bilimsel altyapısını hazırlayan, bu konuda araştırma projeleri yürüten üniversiteler de vardır. Oysa Bakanlık‘ın kamu kurumlarını ve üniversiteleri, çevresel faaliyetleri ile ilgili denetleme görev ve yetkisi bulunmamaktadır.
Yine belge sahibi 165 kurum ve kuruluştan 34 adeti "yeni" tebliğin yürürlüğe gireceği tarihten iki gün önce 29.08.2008 günü belge almışlardır. "Yeni" tebliğin daha ağır şartlarına tabi olmayıp, 5. Madde kapsamında personel değişikliği yapmadıkları sürece belgeleri 29.08.2011 tarihine kadar geçerli olacaktır. Diğer taraftan ise 2008 ve 2009 yılında belge süresi dolan kurum ve kuruluşlar belge alabilmek için "yeni" tebliğ koşullarına uymak zorundadır. Bu durum kurum ve kuruluşlara yapılacak uygulamalarda eşitlik ilkesine aykırı olarak farklılıklara neden olmaktadır. Böylece Bakanlık ile yeterlik belgesi sahibi firma, kurum ve kuruluşlar arasında sınırları belli olmayan zımni bir ilişki de oluşmaktadır.
Disiplinler arası bir alan olan Çevresel Etki Değerlendirmesi çalışması içinde çevre mühendislerinin koordinasyon, muhtemel çevresel etkilere karşı alınacak önlemler ve sorunlara çözüm bulma noktasındaki önemi tartışılmazdır. Çalışma içinde yer alan meslek disiplinlerinin ürettiği verilerin çevre mühendisleri tarafından değerlendirilmesi, yorumlanması ve gerekli yerlerde kullanılması gerekmektedir. Her iki tebliğin esas bakımından ortak özelliği ise tebliği yayımlayan ve yürüten Çevre ve Orman Bakanlığı‘nın görev ve yetkilerini aşarak meslek alanımıza bazı düzenlemeler getirmesi ve bu düzenlemelerin meslek alanımızı düzenleyen Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Kanunu ve ilgili mevzuata aykırı hükümler taşımasıdır. Yönetmelikle Çevresel Etki Değerlendirmesi kapsamına alınan bütün projelerin birer mühendislik-mimarlık çalışması gerektirdiğinden hareketle, çevresel etkilerinin değerlendirilmesinde mühendislik-mimarlık hizmetlerini gerektirmektedir. Ancak TMMOB Kanunu ve ilgili mevzuata dayanılarak Odalarca yürütülen belgelendirme ve denetim mekanizmasına rağmen tebliğ özünde hukuki ve bilimsel temelden yoksun, ayrıca 6235 Sayılı Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Kanunu ve ilgili meslek odaları mevzuatına aykırı bir düzenlemedir.
Tebliğ ile "çevre mühendisi"nin çalışma koşullarına ilişkin pek çok koşul ve sınırlama getirilmiş ancak bunlardan en ilginç olanı koordinatör olarak çalışacak kişinin nitelikleri ile ilgili "en az on adet ÇED Olumlu Kararını onaylamış" olması gibi "ilginç/muğlak" bir koşuldur. Bu koşul getirilirken değerlendirmenin neye göre yapıldığı ve düzenlemenin bu haliyle hizmet edeceği amacın gerçekleştirilmesine katkısı açık değildir. Bilindiği üzere ÇED Olumlu Kararı Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından onaylanmaktadır. Bu özellik ile tarif edilmek istenen kişilerin Çevre ve Orman Bakanı olarak görev yapmış kişi veya kişiler olamayacağı düşüncesiyle Bakanlık adına kararları onaylayan kişiler olma ihtimali yüksek bir ihtimaldir. Muhtemelen tebliğin hazırlanmasında da "yetki sahibi" olan bu kişilerin maddedeki bu düzenleme ile bulundukları makamın kendilerine verdiği yetkiyi, amacı dışında kullanması örnek teşkil eder niteliktedir. Maddedeki bu düzenlemenin kamu yararından çok tebliğin hazırlanmasında "yetki sahibi" olanların yararını gözettiği ve bu durumun ilgili görevlilerin memuriyeti süresince eşitsiz uygulamalarla suiistimale açık olduğu görülmektedir.
12.000‘in üzerindeki çevre mühendisliği mezununun oluşturduğu iş gücü bu ve benzeri yasal düzenlemelerle atıl bırakılmakta, ülkemizin ihtiyaç duyduğu çevre yönetimi anlayışını harekete geçirecek büyük bir potansiyel "yeni" bir düzenleme ile "yine" etkisiz hale getirilmektedir. Meslektaşlarımızın birçoğunun doğru istihdam, işsizlik, iş güvencesi, mesleki tanınırlık, ücret yetersizliği ya da dengesizliği gibi sorunları halen devam etmektedir. Bu noktada sorun Türkiye‘nin ihtiyacı olan ve çevre sorunlarını çözecek politikalar ve bu politikaları oluşturacak, uygulayacak çevre mühendislerini doğru alanlarda istihdam etme sorunudur.
Mesleğimizin uygulanması sürecinde üyelerimizin karşılaşacakları haksız her türlü işlem ve davranışa karşı önlemler almak, çevre mühendislerinin çalışma olanaklarını artırmak ve mesleki etkinliğini sağlamak amacıyla çalışmalarını yürüten Oda Yönetim Kurulumuz, bu noktada hukuksal süreçleri işletmeye de devam etmektedir.
TMMOB
Çevre Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu