DENİZCİLİK MÜSTEŞARLIĞI'NIN KURULUŞ VE GÖREVLERİ HAKKINDA KHK'DE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN'A İLİŞKİN TMMOB GÖRÜŞÜ

27.09.2006

5310 sayılı "Denizcilik Müsteşarlığı‘nın Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"a ilişkin TMMOB görüşü:

İMO Uluslararası Denizcilik Organizasyonu (İnternational Maritime Organisation), 1978 yılında İLO (Uluslararası Çalışma Örgütü) ile ortak bir kararla, denizde can ve mal güvenliği ile deniz çevresinin korunması için gemi adamlarının görevlerine uygun nitelikleri ve yükümlülükleri belirleyen STCW-78 olarak adlandırılan "Eğitim, Belgelendirme ve Vardiya Standartları" hakkında denizde uygulanacak uluslararası sözleşme metnini ortaya çıkarmışlardır.

Bu sözleşme, taraf Devletlere, denizde can ve mal güvenliği ile deniz çevresinin korunması bakımından gemi adamlarının görevlerine uygun nitelikte olmaları konusunda iç düzenlemelerin yapılması noktasında bir takım yükümlülükler vermiştir.

Ülkemiz anılan sözleşmeye 1992 yılının Ekim ayında taraf olmuştur.

STCW diye anılan uluslararası sözleşme, gemilerde çalışacak insanların en az bilgi ve deneyim düzeyini saptamaktadır. Sözleşme, üç ana kısımdan oluşmaktadır.

*Sözleşme maddeleri

*KOD A (Üye devletlerin zorunlu olarak uygulayacakları en az standartları belirleyen hükümler)

*KOD B ( Tavsiye niteliğindeki hükümler)

İMO Sekreteryası tarafından Sözleşmenin kurallarını anlaşılmasını kolaylaştırmak amacıyla dip notlar konulmuş olup, bu notların sözleşmenin bir parçası olmadığı da belirtilmiştir.

Sözleşmeye ve Hukuka Aykırılıklar

1.) Dava konusu Yasa‘nın gerekçesinin, dip notlara dayandırılması esaslı hataya neden olmuştur. Yasa‘nın "Genel gerekçesi"nin 4. paragrafında Sözleşmede, "eğitimlerin kurslar yoluyla da verilmesi öngörüldüğü için, Tasarı ile gemi adamları eğitimi vermek üzere gerçek veya tüzelkişilerce açılacak bu tür kurslara Denizcilik Müsteşarlığı‘nın uygun görüşü üzerine Milli Eğitim Bakanlığı‘nca izin verilmesi yönünde hüküm getirilmiştir" ifadesinin STCW hükümleri ile bir ilintisi bulunmamaktadır. Şöyle ki, yukarıda da izah edildiği gibi, Sözleşme metninde kurslar diye bir ifade olmadığı gibi, dipnotlarda yer alan-sözleşme metnine dahil olmayan- ifade ise "ders" "eğitim programı" anlamında kullanılmıştır. Bu nedenle, dava konusu Yasa gerekçesi, yanlış bilgi ve çeviri bozukluğuna dayandırılmıştır.

Kaldı ki, Yasa gerekçesinde belirtildiği üzere, gemi adamlarının eğitimi, mevzuat gereği Üniversitelere bağlı fakülte ve yüksekokullar, MEB‘na bağlı orta eğitim Kurumları ile Deniz Kuvvetleri Komutanlığı‘na bağlı öğretim kurumları tarafından verilmektedir. Anılan öğretim kurumlarından mezun olanların sayıları ve aldıkları eğitimin yetersizliği konusunda Yasa gerekçesinde bir tespit bulunmamaktadır. Bu durumda, kamusal ve sektörel bir ihtiyaç olmaksızın kurslar yoluyla eğitim verilmesi ancak subjektif bir nedenle olabilir. Nitekim, STCW tarafından Türkiye "beyaz listeye" alındığına göre yetişmiş deniz adamlarının, Sözleşmede belirtilen standartlara ve niteliklere sahip olduğu kabul edilmiştir.

2.) Daha önce Başbakanlık Denizcilik Müsteşarlığı tarafından iki kez Gemi Adamları Yönetmeliğinde yapılan değişiklik ile özel kursların önü açılmış ancak, Danıştay tarafından anılan düzenlemeler iptal edilmiştir. İdare, bu kez yasal değişiklik ile özel kursların önünü açmak istemektedir. Bu durum hem hukuka karşı hiledir hem de Anayasa‘nın 138. maddesinin ihlali anlamındadır.

Dava konusu Yasa ile eğitim düzeylerine bakılmaksızın tüm gemi adamlarının eğitimleri yanında belgelendirilmelerine ilişkin tüm yetki ve görevlerin Denizcilik Müsteşarlığına verilmesi, yetki yönünden hem ulusal hem de uluslararası hukuka aykırıdır. Denizcilik Müsteşarlığı‘nın eğitim ve belgelendirme konusunda Anayasa‘dan aldığı bir yetki bulunmamaktadır.

3.) Ülkemizde, Yükseköğretim Kurumu bünyesinde eğitim-öğretim veren Denizcilik okulları, mühendislik fakülteleri mevcuttur. Bu okul ve fakülteler gemi adamları yetiştirmektedir. Dava konusu Yasa ile lisans düzeyinde eğitim almış olanlarla, özel kurslardan belge alanlar eşitlenmiştir. Eğitim düzeyleri, eğitim süresi ve yeterlilikleri benzer olmayanları eşitlemenin hukuk ve hak eşitliği ile de bir ilintisi bulunmamaktadır.

Nitekim, Danıştay 10. Dairesi‘nin 2003/1226 sayılı dosyasında,"Örgün eğitimde yer alan ve Fakülte ile Yüksek okul düzeyinde verilen eğitimin, kurs düzeyindeki bir eğitime dönüştürülerek verilmesinin 4915 sayılı Yüksek Denizcilik Okulu ve Denizcilik Meslek Okul ve Kurslar Hakkındaki Kanun‘a, Anayasa‘ya ve 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu ve 2547 sayılı YÖK Kanunu‘na aykırı bulunmaktadır" şeklinde verilen kararın gereğinin yapılması hukuk devleti ilkesi gereğidir.

4.) Gemi adamları kavramının içine Gemi Makinaları İşletme Mühendisleri de girmektedir. Anılan mühendisler gemilerde gemi adamı sıfatıyla çalışmaktadırlar. Mühendislik sıfatını kazanma, 3458 sayılı Mühendislik ve Mimarlık Hakkında Yasa2ya tabidir. Bu unvana sahip mühendisler, mesleklerini icra edebilmek için de 6235 sayılı TMMOB Yasası gereğince meslek odalarına üye olmak zorundadırlar. Meslek Odası‘na üye olmak ise, meslek kurallarının ve mesleki yeterliliklerinin Odalarınca belirleneceği kabulüne dayanır. Avrupa ülkeleri dahil olmak üzere, tüm gelişmiş ülkelerde meslek içi eğitim ve belgelendirme meslek odalarınca yapılmaktadır. Dava konusu Yasa, bu yönüyle de başta Anayasa‘nın 135. maddesi olmak üzere, 3458 ve 6235 sayılı yasalara aykırıdır.

5.) Yukarıdaki gerekçelere ek olarak şunu da söyleyebiliriz; her ülkede olduğu gibi, Ülkemizde de akademik yeterliliği belirleyen bir otorite vardır. Bu kurum bizde YÖK‘tür. Mesleki yeterliliği belirleme ise, lisans ve üstü eğitim-öğretimde meslek odalarıdır. Lisans eğitimi dışındakileri ise ulusal bir kurum belirler. Bunların bileşenleri ise kamu ve sektör temsilcilerinden oluşur. Bu tablodan bakıldığında, Denizcilik Müsteşarlığı‘nın ne akademik ne de mesleki yeterliliği ölçme konusunda yasal bir yetkisi olması olanaklı değildir. Bu nedenle Yasa‘nın gerekçesinde de yer aldığı üzere, "gemi adamları eğitimi vermek üzere gerçek veya tüzel kişiliklerce açılacak bu tür kurslara Denizcilik Müsteşarlığı‘nın uygun görüşü üzerine Milli Eğitim Bakanlığınca izin verilmesi" biçimindeki ifade bilimsel ve nesnel dayanaktan yoksundur.

Kaldı ki, TBMM 21 Eylül 2006 tarihinde AB uyum paketinde yer alan "Mesleki Yeterlilik Kurumu Kanunu" tasarısını kabul etmiştir. Anılan Yasa‘nın birinci maddesinin ikinci fıkrası, "Tabiplik, diş hekimliği, hemşirelik, ebelik, eczacılık, veterinerlik, mühendislik, ve mimarlık meslekleri ile en az lisans düzeyinde öğrenimi gerektiren ve mesleğe giriş şartları kanunla düzenlenmiş olan meslekler bu kanun kapsamı dışındadır" biçimindedir. Bu Yasa‘dan da anlaşılacağı üzere, lisans eğitimi dışında, lise ve ortaokul düzeyinde mesleki eğitim almış ya da okul dışı edinilmiş mesleklerin yeterliliği ve sertifikalandırılması bundan sonra Mesleki Yeterlilik Kurumu tarafından belirlenecektir.

Sonuç olarak; Dava konusu Yasa, hem ulusal mevzuata hem de STCW sözleşmesine aykırıdır.