EMEK VE MESLEK ÖRGÜTLERİNİN ANKARA BİLEŞENLERİNDEN "BAŞKENTGAZ-KIZILAY-ENSAR ÜÇGENİ" PROTESTOSU

03.02.2020

TMMOB Ankara İKK, KESK Ankara Şubeler Platformu, Ankara Tabip Odası ve Ankara Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası`nın çağrısıyla 03 Şubat 2020 günü toplanarak Ensar Vakfı`na para aktarma aracı olarak kullanılan Kızılay`ı protesto etmek isteyen kitleye polis sert şekilde müdahale etti. Polisin çok sayıda kişiyi darp ettiği eylemde 19 kişi yerlerde sürüklenerek gözaltına alındı. Gözaltı ve polis saldırıları kitle tarafından protesto edildi.

Basın açıklamasını yapmak isteyen kitle Sakarya Caddesi`nde, Mithatpaşa Caddesi`nde polis engeliyle karşılaştı. Sakarya Caddesi`nde de eylem yapılmasına izin verilmeyeceği belirtilmesi üzerine kitle KESK`e bağlı BES`e geçme kararı aldı.

BES 5 Nolu Şube`de yapılan basın toplantısında yapılan açıklamada, "Yıllardır, olası depremlere hazırlık için salınan vergilerin nereye gittiğini soran vatandaşlara talimat üzerine veya durumdan vazife çıkaran savcıların açtığı soruşturmalarla korku yaratılmaya çalışılmaktadır. Meclis`te verilen deprem araştırma önergeleri AKP-MHP blokunun oylarıyla reddedilmekte, gerçeklerin kamuoyundan gizlenmesi telaşı yaşanmaktadır," denildi.

Basın toplantısında söz alan TMMOB Ankara İKK Sekreteri Özgür Topçu, "Başkentgaz, Kızılay ve Ensar üçgeninde karşımıza çıkan yolsuzluk, usulsüzlük ve vergi kaçakçılığı diye adlandırabileceğimiz 18 yıldır ülkede süren bu kirli düzeni teşhir etmek ve protesto etmek için bir araya geldik. Ancak bu kirli düzenin işbirlikçisi Ankara Valiliği ve Ankara Emniyeti 16 arkadaşımızı darp edilerek gözaltına aldı. Öncelikle bu müdahaleyi ve göz altıları en sert şekilde kınıyoruz.

Belirtmek isterim ki bu kirli düzenin sert müdahaleleri, göz altıları baskıları bizi asla yıldıramaz. Bizler dün olduğu gibi, bugün de yarın da mücadelemize devam edeceğiz. BaşkentGaz, Ensar, Kızılay üçgeninde karşımıza çıkan bu kirli düzen aslında bugün basına yansıyan sadece bir örnek. Bu örnek yıllardır ülkeyi yöneten siyasal İslamcı iktidarın devlet ihalelerinden aldığı komisyonları gerici vakıflara, sermayedarlara aktardığının göstergesidir. Biz düzenin böyle yürüdüğünü biliyorduk. Biz bu kirli düzene karşı mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğiz, bu düzen değişene kadar mücadelemizi devam ettireceğiz," dedi.

Açıklamanın tamamı:

BASINA VE KAMUOYUNA

DEĞERLİ BASIN EMEKÇİLERİ VE DEĞERLİ KATILIMCILAR,

24 Ocak 2020 Cuma günü saat 20.55` te meydana gelen Elazığ/Sivrice merkezli 6.8 şiddetindeki depremde 41 vatandaşımız hayatını kaybetmiş, 1607 vatandaşımız yaralanmış ve 45 vatandaşımız enkaz altından sağ kurtarılmıştır. Hayatını kaybeden vatandaşlarımızın yakınlarına ve ailelerine başsağlığı diliyoruz. Yaralı vatandaşlarımızın ise bir an önce sağlıklarına kavuşmalarını ve olağan yaşamlarına dönmelerini diliyoruz.

Depremin yarattığı hasar hakkında AFAD`ın son açıklamalarına göre toplamda 584 bina yıkılırken;  6845 binana ağır hasarlı durumdadır.

DEĞERLİ BASIN EMEKÇİLERİ VE DEĞERLİ KAMUOYU,

Elazığ depremi, kendinden öncekiler gibi geride acı, gözyaşı ve sarılması uzun zaman alacak yaralar bırakacaktır. Malatya, Diyarbakır, Kahramanmaraş, Adıyaman, Urfa ve Batman İlleri etkilenmiştir. Bu illerde biraz önce belirttiğimiz gibi çok sayıda bina yıkılmış ve hasar görmüştür. Çevre il belediyelerinin ve diğer kurumların yapmak istediği yardımlar engellenmektedir. 1999 büyük Adapazarı depreminden hemen sonra başlatılan; toplumda deprem vergisi olarak bilinen, 21 yıldır kesintisiz olarak iletişim faturaları üzerinden toplanan bu verginin deprem ya da diğer doğal afetler için kullanılmadığı, depreme dayanıklı yeni konut yapma fikriyatıyla TOKİ eliyle başlatılan kentsel dönüşümün nasıl da rantsal bir amaç güttüğü, Elazığ depreminde yıkılan binaların önemli bir kısmının bu dönüşümden sonra yapılan binalardan olduğu tüm çıplağıyla bizlere gösterdi. Deprem vergisi adı altında toplumun yoksul ve emekçilerinden ek vergiler toplanırken, sermaye sahiplerine "vergi kaçırma" veya "vergiden kaçınmanın" yollarının nasıl yapıldığını;  Kızılay başkanı, yandaş sermaye ve çocuk istismarcısı "vakıf" sayesinde tüm kamuoyu gördü. Ama esas olan yalana, gösterişe, şova, şatafata, yolsuzluğa yaslanan 18 yıllık AKP İktidarının çöküşünün ortaya çıkmış olmasıdır.  Hele ki, 31 Mart yerel seçimlerinden sonra kaybettikleri belediyelerde ortaya çıkan harcamalar, yıllarca halkın parası ile beslenen topluma hiçbir faydası olmayan eş dost akraba, maaşlı parti militanı, yandaş şirket, vakıf ve cemaatlerdir. Halkın gözünden kaçırılan ama artık gizlenemeyen her gizli kapaklı işin ardından anlıyoruz ki 18 yıllık AKP iktidarı bu ülkeye büyük bedeller ödetmektedir.

Değerli basın emekçileri, Elazığ depremi ile ortaya çıkan gerçekler nedeniyle kamuoyunda haklı olarak tartışılan bir kurum var ki o da Kızılay Derneği`dir. Türkiye halklarının yardım severliğinin, insancıllığının, vicdanının ve duygu birliğinin somutlaşmış bir halidir Kızılay.  İlkokul kitaplarında Kızılay` ın doğal afetlerde ve savaşlardaki yardımlarının nasıl anlatıldığını hepimiz hatırlarız. Ancak, son yıllarda bu imaj zedelenmiştir. Çünkü, Kızılay artık bu tek adam rejiminin yozlaştırdığı, içini boşalttığı bir dernek haline gelmiştir. Kızılay` ın tüm yöneticilerinin almış oldukları yüksek maaşlar ve kurumun adının sürekli yolsuzluk haberleriyle anılmasıyla birlikte itibarı tamamen yerle bir edilmiştir. Başkentgaz gibi fırsatçı yandaş bir şirketin yoksul emekçilerin kış boyunca zor ödedikleri şişirilmiş doğalgaz faturalarından elde ettiği haksız kazançlar üzerinden yurtlarında çocuklara cinsel istismarda bulunulan Ensar gibi bir vakfa kaynak aktarmasına aracılık etmiştir. Kızılay Başkanı` nın büyük bir pişkinlikle anlattığı "vergiden kaçınma" ve "vergi kaçırma" gibi gerekçeler aslında bir suçun itirafıdır. Burada esas amacın bir toplumsal yarar için bağışta bulunmak olmadığı, gerçek amacın hem vergi kaçırmak, hem de yandaş vakfa kaynak aktarmak olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca, Kızılay` ın tüzüğünde kendisine yapılan bağışları kamuya yararlı vakıf ya da başka bir derneğe bağışlamak gibi amaç ve görevi bulunmamaktadır.

Yandaş şirket olan Başkentgaz, doğrudan bu istismarcı vakfa bağış yapsa sadece %5 oranında vergi indiriminden faydalanabilecek iken Kızılay üzerinden yaptığı için %100 yani 8 milyon doların tamamını Kurumlar Vergisinden indirmiştir. Şimdi biz buradan Hazine ve Maliye Bakanlığına bağlı ilgili kurumları göreve çağırıyoruz. Kızılay üzerinden kaçırılan verginin derhal tarhiyatı yapılmalı ve tahsil edilmelidir. Kızılay` a yapılan başka bağışlardan bu şekilde bir aktarma yapılmışsa derhal incelenmeli, bağışçı şirketlerin kimler olduğu ve daha kimlere şartlı bağışlar yapıldığı açıklanmalı ve vergi denetimi yapılmalıdır. Kızılay hakkında iştirakten dolayı gereken yapılmalı, yönetim kurulu istifa etmeli, etmiyorsa görevden alınmalı ve haklarında soruşturma açılmalıdır.

Yandaş ve istismarcı Ensar Vakfı, hangi toplumsal yarar sağlamıştır. Eğitime nasıl bir katkı sunmaktadır? Yurtlarında birçok kez çocuklara cinsel istismarla gündem olan, çocukların ve ailelerinin geleceğini karartan bu vakfın, kamuya yararlı vakıf statüsünden derhal çıkarılarak, Milli Eğitim Bakanlığı ile imzaladıkları protokoller iptal edilmelidir.

Yıllardır, olası depremlere hazırlık için salınan vergilerin nereye gittiğini soran vatandaşlara talimat üzerine veya durumdan vazife çıkaran savcıların açtığı soruşturmalarla korku yaratılmaya çalışılmaktadır. Meclis`te verilen deprem araştırma önergeleri AKP-MHP blokunun oylarıyla reddedilmekte, gerçeklerin kamuoyundan gizlenmesi telaşı yaşanmaktadır. Ama bizde bu ülkede patronlardan daha fazla vergi ödeyen emekçiler olarak ısrarla soruyoruz:

Toplanan vergilerle fay hatları üzerindeki şehirler yeniden kurulur, beklenen büyük deprem için İstanbul hazırlanırdı. Deprem için halen alınmakta olan vergiler nerelere harcandı?

İşsizlere verilmek üzere işçilerden kesilen ve işsizlik sigortası fonunda biriken paraların çok azı işsizlere verilirken geriye kalan miktar nereye harcanmaktadır?

Kamusal emekliliğin tasfiyesi demek olan Zorunlu Bireysel Emeklilik Sigortası Fonunda birikmekte olan paralar nereye harcanmaktadır veya harcanacaktır?

Her doğal afet anlarında bu bölgelere giderek, oralarda kurtarma çalışmalarını da geciktirme pahasına, veya cenaze başında ellerine verilen her mikrofona tüm ülkeyi, mağdurları veya kazazedeleri kadere inanmaya ve teslimiyete davet eden propaganda konuşmaları yapmak siyasetçilerin, hele ki en yetkili makamlarda oturanların işi değildir.      

Tüm emekçileri, işçileri, halkımızı emeğimizle yarattığımız kaynaklara, değerlere sahip çıkmaya, ödediğimiz her bir kuruş verginin hesabını sormaya, kamusal kaynakların kamu yararına kullanıldığı, eşit, özgür, adil, emekten yana, demokratik ve laik bir ülke, insanca bir yaşam mücadelesini yükseltmeye çağırıyoruz.

  

TMMOB ANKARA İL KOORDİNASYON KURULU

KESK ANKARA ŞUBELER PLATFORMU

TTB - ANKARA TABİP ODASI

ANKARA SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLER ODASI