HKMO: SULUKULE'DE RANTSAL DÖNÜŞÜM

24.03.2009

Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası, 24 Mart 2009 tarihinde Sulukule'deki "kentsel dönüşüm" projeleri üzerine bir basın açıklaması yaptı.

Engels, İngiltere‘de İşçi Sınıfının Durumu isimli kitabında, 1854‘de Manchester‘ da yaşayan işçi sınıfının yaşam koşullarını anlatırken şöyle söylüyor: "...para aristokrasisinin mensupları, kendi işyerlerine, bütün o emekçi mahallelerinin ortasındaki kısa yoldan, sağda-solda gizlenmiş iç karartıcı sefaletin ortasında olduklarını görmeksizin geçerek gidebilirler." Yüzyıldan fazla süre geçmesine rağmen, Engels‘in dile getirdiği kent mekanının tasarlanmasının arkasında yatan zihniyet değişmemiştir. Bu zihniyetin en çarpıcı örneklerinden birini, genel olarak "ötekileri" görünmez kılmayı amaçlayan "kentsel dönüşüm" projeleri oluşturmaktadır.

Fatih Belediyesine bağlı "Sulukule" olarak bilinen Neslişah ve Hatice Sultan Mahalleleri de Kasım 2005‘te 5366 sayılı kanunla Kentsel Dönüşüm alanı olarak ilan edildi. Amaç, 1950‘lerde göçle beraber Antik Roma‘nın simgesi olan zarar gören surların ve tarihsel dokunun korunması olarak ifade edilirken, 02.11.2007‘de kabul edilen 5607 no‘lu kanun ile Kentsel Dönüşüm Kurulu‘nun aldığı kararla proje halka duyuruldu ve belediye projeyi dünyadaki en sosyal proje olarak adlandırdı. Belediye‘nin açıklamasındaki bilgilere göre, projenin en temel özellikleri şu şekilde sıralanabilir: Yerel halk "küçük bir katkı payı" karşılığında Sulukule‘de yaşamaya devam edebilecek, eğer isterlerse, mülklerinin "belediye tarafından belirlenen" karşılıklarının alabilecekler, mülklerini TOKİ‘ye devrederek, "yeni ve modern yerleşim birimlerinde" oturma hakkını elde edecekler.

Her ne kadar verilen bu bilgiler eşliğinde proje yararlı, halktan yana ve gerçekten de sosyal bir proje olarak görülse de içine girince durumun değiştiği açıktır. Zira, projenin nasıl sunulduğu değil, nasıl işleyeceği daha önemli bir soruna işaret etmektedir.

Oysa durum göründüğünden çok farklıdır. Fatih Belediyenin Sulukule‘ye ilgisi, 2004 yerel seçimlerinin ardından başladı. Belediye görevlileri, Sulukule olarak bilinen Neslişah ve Hatice Sultan mahallelerinde kentsel dönüşüm çerçevesinde kamulaştırma ve yıkım yapılacağı bilgisini yayarak tespitler yapmaya başladı. AKP‘den istifa eden Fatih Belediye meclis üyesinin, meclis tutanaklarına da geçen konuşmasında Sulukule projesiyle ilgili şunları söyledi: "Fatih‘te pek çok proje baştan sona gizli yapıldı. Sulukule bunlardan biri. Hiçbirimizin haberi olmadı. Belediye başkanı Sulukule ile ilgili bir sunum yaptı; işte yüzde 1‘i çalgıcı, zurnacı, yüzde 47‘si ilkokul mezunu bile değil dediler. Cahil insanlar demek istiyor. Doğrudur o insanlar sizin nezrinizde cahil ama siz de çok kurnazsınız. Kentsel dönüşümün seyrine baktığımızda, bölgedeki hak sahiplerinin yüzde 50‘si el değiştirmiş, Sulukule rant kapısı olmuştur."

Son yıllarda, bir çok araç ile gayrimenkullerin rant aracı haline getirilmesi meşrulaştırılmıştır. Konutlar, barınma hakkına Anayasal hak ile sahip olan insanların yaşamları için bir mekan olmaktan çıkmıştır. Gayrimenkuller menkul hale getirilerek piyasada dolaşımı hızlandırılmıştır. Sulukule projesinde de, gayrımenkuller sermayenin gözleri kör eden rant ve kar hırsına kurban edilmiştir.

Sulukule‘de uygulanan Kentsel Dönüşüm projesinin, maddi yönü kadar sosyal boyutu da kritik bir önem taşımaktadır. Sulukule yarımadası, İstanbul‘daki en eski Roman yerleşim birimi olması açısından tarihi bir miras taşımaktadır. Çingeneler, bölgenin sembolü olmakla beraber, bölgede 600 yıllık bir geçmişe sahipler. Çeşitli devletler tarafından yıllar boyu göçe zorlanan çingeneler için Sulukule bir nevi barınak görevi görmektedir. Roman olmalarından ötürü sık sık dışlandıklarını belirten, neredeyse tüm zamanlarını mahallenin sokaklarında geçiren mahalle halkını; apartmanlara hiç tanımadıkları ve kendi yaşam tarzlarına ve kültürlerine tamamen ters insanlarla yaşamaya zorlamak kabul edilemez. Zira, Sulukule‘ de yapılması planlanan evlerin %90‘ı mahalle dışından insanlara satılmış, ev sahiplerinin bir çoğu hisselerini devretmeye zorlanmışlardır. Açıktır ki, burada kentsel dönüşüm değil rantsal dönüşüm hedeflenmiş ve mekân fiziksel olarak karlı olmasının yanında yapısal olarak da karlı hale getirilerek pazarlanmaktadır.

Basında yer aldığı üzere Sulukule‘de kentsel dönüşüm gerekçesiyle daha modern bir kent kimliği yaratacağız diye Roman vatandaşları evlerinden yaşam alanlarından koparılmış ve boşaltılan bu yer ve arsalara siyasiler ve yandaşlarının talip oldukları ortaya çıkmıştır. Kamulaştırma sürecinde arsa bedellerinin ucuz bir şekilde elkonulması sürecin başlangıcı olmuştur.

Kentsel dönüşümün ranta dönüşmesinde öne çıkan isimler siyaset, ticaret ve yandaş ilişkisinin bir yumak şeklinde içiçe geçtiğini göstermektedir. Başta hakkında dava açılan Deniz Feneri noteri olmak üzere kimi milletvekili çocukları, bazı AKP‘li belediye meclis üyeleri ve tarikat liderinin konut aldıkları şimdiden basına yansıyan bilgiler arasındadır.

Sulukule‘de İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Fatih Belediyesi ve TOKİ‘nin ortak yürüttüğü Neslişah ve Hatice Sultan Mahalleleri Kentsel Yenileme Projesi‘ne göre 45‘i dükkan 665 konut inşa edilecek. Sulukule olarak bilinen iki mahalledeki bu konutların yüzde 50‘sinin, yine Fatih Belediyesi kentsel yenileme alanlarındaki istimlak çalışmalarını yürüten başkan danışmanlarından birinin ve bazı aracıların devreye girmesiyle el değiştirdiği basına yansımaktadır.

Görüldüğü üzere kentsel dönüşümün neden yerel ve merkezi yöneticilerin iştahını kabarttığı ve nasıl bir bölüşüme dönüştüğü dünya kenti İstanbul‘da bir kez daha ortaya çıkmıştır.

Kentsel dönüşüm ve yeniden yapılanma olarak adlandırılan süreçler belirlenen kent parçalarının, "kentsel dönüşüm" adı altında, içinde yaşayanlardan bağımsız, yeni imar hakları verilerek sermaye çevrelerine pazarlanması, özelleştirilmesi, satılması ya da tahsis edilmesi belli kesimler için "köşe dönme" aracı olarak kullanılmaktadır.

Harita ve Kadarstro Mühendisleri Odası olarak, kentlerin uygar ve çağdaş bir yapıya kavuşmasında, kent kültürü ve kentli haklarının oluşmasında, kente karşı işlenen suçların engellenmesinde, tarihsel mirasın korunmasında, sağlıklı, güvenilir ve yaşanabilir kentlerin yaratılmasında; odağında insan olan bütüncül planların yapılması ve halkın sürece katılmasının gerekliliğini ifade ediyoruz.

TMMOB
HARİTA ve KADASTRO MÜHENDİSLERİ ODASI
MART 2009