HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU ÜCRET TARİFELERİ TASLAĞI ÜZERİNE ADALET BAKANLIĞI`NA GÖRÜŞ GÖNDERİLDİ.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu Ücret Tarifeleri Taslağı üzerine TMMOB görüşü 9 Eylül 2011 tarihinde Adalet Bakanlığı`na gönderildi.
Tarih: 09 Eylül 2011
Sayı : 1580
ADALET BAKANLIĞI
Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü‘ne
ANKARA
İlgi : 18.08.2011 tarih B.03.0.HİG.0.00.00.03-010.03.01-8-2011/2755/22111 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu Ücret Tarifeleri yazınız hk.
İlgi yazınızda, Hukuk Muhakemeleri Kanunu‘nun 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe gireceği, bu Kanunun 120. maddesinde düzenlenen yargılama harcı ve gider avansının, 265. maddesinde tanık ücretinin, 283. maddesinde bilirkişi ücretinin ve 440. maddesinde ise hakem veya hakem kurulunun ücretinin her yıl Adalet Bakanlığınca ilgili kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşlarının görüşleri alınarak belirleneceğinin hükme bağlandığı, bu nedenle, ekte gönderilen ücret tarifeleri taslağı hakkında Birlik görüşünün 9 Eylül 2011 tarihine kadar gönderilmesi istenmektedir.
Taslak Birliğimizce incelenmiş olup, aşağıda sunulan tespitlerin Bakanlığınıza sunulması uygun görülmüştür.
1- Taslağın Birinci Bölümü, davacının davasını açarken mahkeme veznesine yatırması gereken gider avansını düzenlemektedir.
Bildiğiniz üzere, hak arama özgürlüğü temel bir insan hakkı olup, bu hakka erişimi önleyen engellerin ortadan kaldırılması Devletin temel görevlerinden biridir. Kanunda belirtilen "Gider avansı" nın taslak tarifede belirlenen miktarlarda talep edilmesi halinde, kişilerin dava açmasında caydırıcı olacağı açıktır. Temel amaç davanın hızla sonuçlanması olsa dahi, bu düzenleme, davanın hızla sonuçlanması ile değil ekonomik yönden zayıf olan davacının davasından vazgeçmesiyle sonuçlanır. Dava harcı ve avukat ücretini zor ödeyenlerden -olası yargılama giderlerine karşı- yüksek miktarda "gider avansı" talebi caydırıcı etki yapacağından kuşku olmasa gerek. Bu nedenle, "gider avansı"nın yalnızca tebligat ücretiyle sınırlandırılmasının, temel haklar açısından uygun olacağı düşüncesindeyiz. Kaldı ki, Yasa‘nın 120/2 fıkrası, yargılama aşamasında eksikliğin giderilmesi yönünde bir hüküm içerdiğine göre "gider avansının "tabloda belirtildiği şekilde yüksek miktarlarda belirlenmesinin yasal bir zorunluluk olmadığı anlaşılmaktadır.
Bugün itibariyle de dava açma ve yargılama aşamaları masraflı bir niteliğe sahiptir. Birey en son çare olarak dava açma yoluna başvurmaktadır. Uzlaşma koşullarının varlığı durumunda makul bir insanın dava yoluna başvurması düşünülemez. Tarafların sulh olmadığı durumlarda dava yoluna başvurulduğu düşünülecek olunursa, gider avansının peşin alınması durumunda haklı olanın hakkından vazgeçmesi sonucu doğacaktır ki, bunun da adaletin tecelli etmesine Devlet eliyle zorluk çıkarıldığı anlamına geleceği açıktır. Bu nedenle, hak arama özgürlüğünü engelleme sonucunu doğuracak tarifenin tebligat ücretiyle sınırlandırılması daha doğru bir yaklaşım olacaktır.
2- Taslak Yönetmeliğin Üçüncü Bölümünde ise Bilirkişi Ücret tarifesi düzenlenmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunun 283. maddesi uygulamada karşılaşılan önemli bir sorunu düzenleme konusu yapmış olması nedeniyle önemlidir ve Bakanlığın bu çabasını önemsediğimizi de belirtmek isteriz.
Bilirkişilik ücreti belirlenirken, katkı-külfet dengesinin iyi gözetilmesi gerektiği kanısındayız. Yani, tespit edilecek bilirkişilik ücreti, hem taraflara ağır bir külfet oluşturmamalı hem de bilirkişinin sarf ettiği emek ve zamanın karşılığı olmalıdır. Bu denge kurulmadığı sürece sorunların devam edeceği açıktır. Taslak tarifede, mahkemelere göre değişkenlik gösteren bilirkişi ücretlerinin belirlenmesinde nasıl bir kriter uygulanmıştır, bu kriter ya da maddi dayanak gerekçe olmadığı için tarafımızca anlaşılamamıştır. Afaki olarak belirlendiği izlenimi uyandıran tarifenin uygulanması, uygulamada hakimleri yine sıkıntıya sokacaktır. Çünkü, bu tarife asgari olmakla birlikte, Yönetmeliğin 17. maddesi ile hakime, bu tarifenin on katına çıkarılabileceği gibi yarısına da indirilebileceği yönünde bir takdir hakkı tanınmıştır. Hakime tanınan takdir hakkına temel bir itirazımız olmamakla birlikte, hakime kullanacağı takdir hakkında maddi bir kriter verilmemesi eksikliktir ve ayrıca ücreti asgari ücretin yarısına düşürmesi takdiri ise doğru değildir. Ayrıca, mahkemelere göre bilirkişilik ücretinin belirlenmesi de doğru değildir. Belki burada, alacak tutarları nazara alınmış (dava harçlarında olduğu gibi) olabilir ancak, bilirkişinin harcadığı emek ve zaman bakımından değişkenlik göstermeyen işlerde alınacak ücretin farklı olması, tablonun nesnel bir dayanağının olmadığını göstermektedir.
Mühendislik ve mimarlık mesleğinin bilirkişilik hizmeti ile olan ilgisi tüm boyutlarıyla ve meslek etiği yönüyle Birliğimizin ve Odalarımızın ilgi alanlarından birini oluşturmaktadır. Birliğimiz ve bağlı Odalar, bugüne kadar bilirkişilik hizmetine büyük önem vermiş ve bu konuda sayısız seminer, sempozyum ve toplantılar yapmışlardır. Bu konuda yine küçümsenmeyecek yazılı doküman meslek mensuplarının ve toplumun bilgisine sunulmuştur. Taslak yönetmeliğin hazırlık çalışmalarına çağrılı olmayışımız ve taslak hakkında görüş oluşturmak için yeterli zaman verilmemiş olması nedeniyle, sahip olunan birikimlerimiz Bakanlığınızla paylaşılamamıştır. Bu nedenle, Bakanlığınızın bu konuda bundan sonra yapacağı çalışmaların paydaşı olmak isteriz.
Bilgi ve gereğini arz ederiz.
Saygılarımızla,
N.Hakan GENÇ
Genel Sekreter