İMO: İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİ EĞİTİMİNDE TÜRKİYE GERÇEĞİ RAPORU
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası 24 Eylül 2008 tarihinde bir basın açıklaması yaptı. İnşaat Mühendisleri Odası İnşaat Mühendisliği Eğitim Kurulu tarafından yapılan "İnşaat Mühendisliği Eğitiminde Türkiye Gerçeği" isimli rapor, inşaat mühendisliğinin temel paydaşları olan inşaat mühendisliği bölümlerini ve öğrencilerinin eğitim koşullarını, mesleki uygulamaya yeni başlayan mezunların yargılarını, inşaat sektörünün teknik elemanda aradığı nitelikleri sorgulayan, inşaat mühendisliği bölümü, öğrenci, mezun ve sektör olmak üzere dört ayrı anketin sonuçları ve sonuçların yorumlanması çerçevesinde hazırlandı.
İnşaat Mühendisleri Odası, Türkiye‘deki inşaat mühendisliği eğitiminin 2007 yılı itibarıyla mevcut durumunu araştırarak rapor haline getirdi. "İnşaat Mühendisliği Eğitiminde Türkiye Gerçeği Raporu", mühendislik eğitiminden başlayarak süreç bileşenlerinin, inşaat mühendisliği eğitimi hakkındaki görüş ve düşüncelerini biraraya getiriyor.
Bu kapsama değişik üniversiteler bünyesinde bulunan 38 inşaat mühendisliği bölümü, 3. ve 4. sınıflardan olmak üzere toplam 3 bin 284 öğrenci, yeni mezun 766 inşaat mühendisi ve inşaat sektöründe faaliyet yürüten 788 firma dahil edildi.
İnşaat mühendisleri yoksul ve erkek
Türkiye‘de, 39‘u kamu, 5‘i vakıf üniversitesi olmak üzere toplam 44 üniversitede İnşaat Mühendisliği bölümü bulunmakta, 39 kamu üniversitesinin 14‘ünde ayrıca ikinci öğretim kaydı alınmaktadır. İnşaat mühendisliği bölümlerinde toplam (2007 YÖK verilerine göre) 19 bin 239 öğrenci kayıtlıdır. Öğrencilerin yüzde 9‘u kadın yüzde 91‘i erkektir. Üniversitelerin İnşaat mühendisliği bölümlerinde, toplam öğretim üyesi ve öğretim görevlisi sayısı 874‘tür. Anket yapılan 38 üniversite için bu sayı 701‘dir.
İnşaat mühendisliği bölümlerinde, bir öğretim üyesi/öğretim görevlisine ortalama 22 öğrenci düşmektedir. Bu oran Almanya‘da 8, Japonya‘da 10, Portekiz‘de 20, Belçika‘da 10, İngiltere‘de 14, Polonya‘da 10‘dur.
İnşaat öğrencilerinin büyük bölümü Marmara veya İç Anadolu doğumlulardan oluşmaktadır. Bu öğrenciler, toplam öğrencilerin yarısından fazladır. Bu iki bölge kökenli öğrencilerin toplam öğrenci sayısına oranı yüzde 53,4‘tür. Öğrenciler içinde en az Akdeniz (yüzde 8) ve Güneydoğu Anadolu (yüzde 8.9) doğumlular bulunmaktadır. Öğrencilerin yüzde 4.1‘inin ailesi Doğu Anadolu‘da, yüzde 5.6‘sının ailesi de Güneydoğu Anadolu‘da yaşamaktadır.
Raporda dikkat çeken bir başka konu ise ailelerin gelir ve öğrencilerin harcama düzeyidir. Bu oranların Türkiye ortalamasını yansıttığı söylense de, ailelerin, ağırlıkla orta ve alt gelir gruplarında yer aldığı gözden kaçmamıştır. Öğrencilerin yüzde 12‘sinin aile geliri 750 YTL‘nin altındadır. Yüzde 43‘ünün ailelerinin geliri ise 750-1500 YTL arasındadır. 5 bin YTL‘den fazla olanların oranı ise sadece yüzde 4‘tür.
Öğrencilerin harcama düzeyine bakıldığında ise açıkçası içler acısı bir durum karşımıza çıkmaktadır. Öğrencilerin yüzde 2‘si 100 YTL ve daha az harcama yapmaktadır. Yüzde 20‘si 100-250 YTL, yüzde 51 ise 250-500 YTL aralığında yer almaktadır. Ancak yüzde 3‘ünün harcaması 1000 YTL ve üzeridir.
Eğitimin niteliği tartışmalı
İnşaat mühendisliği eğitiminin istenen düzeyde olmadığı, niteliğinin tartışmalı olduğu açıktır. Ne yazık ki daha çok popülist gerekçelerle hemen her ilde üniversite açılmış, üniversiteler bir taraftan ödenek sıkıntısı yaşarken bir taraftan da ekipmansız, laboratuarsız şartlarda eğitim vermeye çalışmaktadır. Çoğu üniversite, liseden bozma binalarda eğitime devam etmektedir. Bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıdaki üniversite hariç, büyük umutlarla girilen bu bölümlerde gerek eğitim gerekse sosyal ve kültürel koşullar açısından tam bir hayal kırıklığı yaşanmaktadır.
Örneğin rapora göre; hidrolik, ulaştırma ve yapı mekaniği gibi inşaat alanın önemli konularında eğitim veren bölümlerin yaklaşık yarısında laboratuar bulunmamaktadır. Aynı sıkıntı bilgisayar kullanımda da görülmektedir. İnşaat bölümlerinin alt yapı sıkıntısı nedeniyle, yüzde 14‘ünde doktora programının uygulanamadığı ise bir başka olumsuzluk olarak karşımıza çıkmaktadır.
İnşaat bölümlerinin yüzde 37‘sinde bilgisayar sayısı 20‘den az, yüzde 29‘unda ise 40‘tan fazladır. Yabancı dil eğitimi de aynı düşük değerlere sahiptir. İnşaat mühendisliği bölümlerinin ancak yüzde 13‘ünde eğitim İngilizcedir.
Meslek etiğine bakan yok
Raporun en ilginç ve aslında üzerinde düşünmemiz gereken sonucu ise inşaat sektöründe faaliyet yürüten şirketlerin işe almadaki kıstasları arasında mesleki etiğe bağlılığın yüzde 1 düzeyinde bulunmasıdır.
Yeni mezun bir inşaat mühendisinin hangi okulu bitirdiği, görüşme performansı, deneyimi sonuç üzerinde etkili olmakta ama ahlaklı olup olmadığı önemsenmemektedir.
Raporda; mesleğe yeni başlayan bir inşaat mühendisinin mezun olduğu okul işe girmesinde yüzde 25 etkiliyken, deneyimli inşaat mühendisinin hangi okuldan mezun olup olmadığı yüzde 32 oranında etkilediği görülecektir. Yine aynı şekilde, yeni mezun birinin iş görüşmesindeki performansı yüzde 35, deneyimli bir mühendisin performansı ise yüzde 45 oranında etkilemektedir.