İMO: "MÜHENDİSLİK UYGULAMALARI SIR DEĞİLDİR"

08.11.2007

İnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Sekreter Üyesi Ahmet Göksoy, Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu'nun su sorunu ile ilgili olarak son günlerde yaptığı açıklamalara karşılık, 8 Kasım 2007 tarihinde bir basın açıklaması yaptı.

Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu‘nun son günlerde su sorunu ile yaptığı açıklamaları hayret, ibret ve kaygıyla izliyor, dönem içerisinde kamuoyuyla paylaştığı görüşlerini çelişkili ve kabul edilemez buluyoruz. Özellikle Ankara, İstanbul, Bursa gibi büyük kentlerimiz içme ve kullanma suyu konusunda son derece sıkıntılı bir dönemden geçmektedir. İnşaat Mühendisleri Odası olarak sorunun kaynağı ile ilgili görüş ve düşüncelerimizi değişik platformlarda dile getirdik, merkezi hükümetin ve yerel yönetimlerin yıllar içerisinde yaptığı yanlışları, daha doğrusu yapmadığı yatırımları kamuoyunun bilgisine sunduk, ilgili diğer meslek odaları ile insanımızı bekleyen tehlikelere dikkat çektik.

Büyükşehir Belediye yönetimlerinin öngörüsüzlüğü, basiretsizliği, belirli bir su politikasının olmaması nedeniyle, insanımız telafisi mümkün olmayan sağlık sorunları ile karşı karşıya bırakılmıştır. Susuzluk kapıya dayandığında alel acele, hiçbir bilimsel esasa dayanmadan alınan kararların farklı olumsuzlukları doğuracağı açıktır. Bilindiği gibi İstanbul‘un su ihtiyacı Melen‘den, Ankara‘nın ise Kızılırmak‘tan karşılanmaya çalışılmaktadır.

Bu tartışmaları yeniden gündeme taşımanın anlamsızlığı ortadadır. Popüler deyişle; "söz bitmiş, söylenecek her şey ifade edilmiş, yerel yönetimlerin eksikliğinin, merkezi hükümet tarafından ivedilikle karşılanması yönünde talep her düzlemde dile getirilmiştir.

Bu talebin birincil derecedeki muhatabı Çevre ve Orman Bakanlığı ve bu bakanlığa bağlı DSİ Genel Müdürlüğü‘dür. Bu çerçevede kamuoyu, DSİ kökenli Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu‘dan yana beklenti içine girmiş, ancak ne yazık ki, beklentinin karşılık bulması bir yana, köklü ve bilimsel çözümden ne kadar uzak olunduğu sonucuna ulaşmıştır.

Veysel Eroğlu su konusu gündeme geldiğinden bu yana şaşırtıcı, kabul edilemez ve çelişkili açıklamalar yapmakta, su sorununun köklü çözümüne dair beklentisi olan kesimlerde derin hayal kırıklığı yaratmaktadır.

DSİ Genel Müdürlüğü yaptığı dönemde "Kızılırmak suyunda sülfat var. Sülfatın arıtılması mümkün değil" diyen Eroğlu, bu kez de "Sülfat sorunu var, ama arıtılmayacak su yok, sadece maliyet yüksek" açıklamasını yaptı. İki açıklama birbiriyle çelişir gibi dursa da, bu sözlerinin, aralarında İnşaat Mühendisleri Odası‘nın da bulunduğu meslek odalarının Kızılırmak suyuna ilişkin iddialarını doğrular, dolayısıyla her fırsatta meslek odalarını suçlayan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek‘i yalanlar nitelikte olduğu görülmektedir.

Veysel Eroğlu‘nun, 6 Kasım 2007 tarihli gazetelerde yer alan açıklamaları ise ciddiyetten ve bilimsellikten uzak bulduğumuzu ifade ediyoruz. Eroğlu, barajlardaki su seviyesinin sıfıra yaklaşmasına karşın suların kesilmemesini "meslek sırrı olarak değerlendirdiği anlaşılmaktadır.

Eroğlu mühendistir. Mühendislik bir bilim dalıdır. Bilimde sır yoktur, bilinmezlik yoktur; konu ile ilgili sorulara bilimsel esaslar doğrultusunda yanıt verilme zorunluluğu bilimsel bir ilkedir.
Şimdiye kadar pek çok kamu kurumunda görev yapan Prof. Dr. Veysel Eroğlu‘nun "Ankara‘da su akmaya devam edecek, barajlardaki su seviyesi yüzde sıfır olsa dahi" şeklinde ciddiyetsiz bir açıklama yapma şansı yoktur.

Su konusuna hâkim olanlar bilir ki, Ankara‘ya su "ölü hacimden" verilmektedir. Ölü hacimden su verilmesi ne gibi sağlık sorununa yol açar, mevcut arıtma tesisleri, ölü hacimden alınan suyu arıtma kapasitesine sahip midir? Eroğlu kamuoyunu bu konularda bilgilendireceğine, adeta dalga geçmekte, kente su verilmesini mucizevî bir olaymış gibi yansıtmaktadır. Bu anlayış, yatırım yapmayarak su sorununun yaşanmasına neden olan, ancak "rabbim yağmur yağdırmadı" diyerek sorumluluktan kurtulmaya çalışan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanının yaklaşımından farklı değildir.

Bugün kentlerimiz tıpkı Eroğlu‘nun dediği gibi, "işi bilmeyen" bir anlayışın denetimindedir ve yaşadığımız sorunların sadece yerel yönetimlerin basiretsizliği ile sınırlı olmadığı, en üst düzeyde bir sorumlunun söylediklerinden de anlaşılacağı üzere, daha derinlerde yattığı bellidir.

İnşaat Mühendisleri Odası olarak bir kez daha dikkat çekmek ve uyarmak istiyoruz: Büyük kentlerimiz ciddi boyutlarda su sorunuyla karşı karşıyadır. Küresel ısınmanın yol açtığı sonuçlar, sudaki özelleştirme girişimleriyle ağdalaşmakta, bilimi, mühendisliği dışlayan yaklaşımlarla iyice pekişmektedir. Anlaşılan o ki, sorunun yaratıcıları soruna köklü çözüm getiremeyecek, ‘taşıma suyla değirmen döndürme‘, ‘günü kurtarma‘ ama geleceği tehlikeye atma yanlışı devam edecektir.