İSRAİL VE ABD SALDIRGANLIĞI'NI, IRAK, FİLİSTİN VE LÜBNAN'IN İŞGALİ'Nİ DURDURALIM MİTİNGİ KADIKÖY İSTANBUL

21.08.2006

İşçiler, Kamu çalışanları, Tabipler, Diş Hekimleri, Eczacılar, Serbest Muhasebeciler, Veterinerler, Siyasal partilerin, çevrelerin, platformların yiğit insanları, Savaş ve İşgal karşıtları, Barışseverler, Bu ülkenin aydınlık yürekli, aydınlık beyinli güzel insanları, gençler

Hepinizi bu ülkenin mühendisleri, mimarları ve şehir plancıları adına saygıyla sevgiyle selamlıyorum.

Dostlar,

Hepimiz buraya, "Kahrolsun ABD Emperyalizmi" demeye geldik.

Hepimiz buraya, "İsrail ve ABD Saldırganlığını durduralım" demeye geldik.

Hepimiz buraya, "Irak, Filistin ve Lübnan‘ın İşgalini durduralım" demeye geldik.

Hepimiz buraya, siyasal iktidara "Ortadoğu‘ya asker yollama" demeye geldik.

Hepimiz buraya, "Yaşasın Halkların Kardeşliği" demeye geldik.

Hepimiz buraya, yüreklerimizi orta doğunun mazlum halkları ile birleştirmeye geldik.

Hoş geldiniz arkadaşlar. Hoş bulduk.

Dostlar,

Küreselleşmenin ideologları seksenli yıllarda dünyanın yeni bir döneme girdiğini söylüyorlardı. Artık dünyayı barış bekliyordu. Demokrasi bekliyordu. Hoşgörü bekliyordu. Üretim ve tüketim artacaktı. Refah gelecekti. Farklı ideolojiler ortadan kalkacak, farklı sınıf çıkarları bulunmayacaktı. Yeni bir dünya düzeni kuruluyordu.

Ancak, bu süreçte görüldü ki, söylenenlerin aksine; güçlü kutuplaşmalar, ırkçılık ve milliyetçilik temelinde dünyanın hemen her tarafında süre giden savaşlar, katliamlar, işsizlik, açlık, saldırı ve savaş, toplumsal yozlaşma ve daha yoğun bir sömürü meydana geldi. Çok Taraflı Yatırım Anlaşması, Dünya Ticaret Örgütü, Dünya Bankası, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Toplantıları, Avrupa Birliği, NAFTA gibi oluşumlarla küreselleşme söylemlerinin pratikte örgütlenmeye başlandığı bir dönem yaşandı. Küreselleşme dünya halklarına; barış, adalet, kardeşlik, özgürlük değil, aksine daha fazla yoksulluk, daha fazla işsizlik, daha fazla açlık ve daha fazla savaş getirdi.

Evet, sevgili arkadaşlar. Evrenin efendisi "Yeni Bir Dünya Düzeni" kurdu. Bu yeni dünya düzeninde, açlık var, işgal var, çocukların, kadınların, sivil halkın ölümü var, mazlum halkların birbirine kırdırılması var.

Evrenin efendisine biat eden iktidarların olduğu tüm ülkelerde, örneğin ülkemizde olduğu gibi, ya bu yeni duruma uyum yasaları ile dâhil ediliyorsun, ya da Irak‘ta, Afganistan‘da, Lübnan‘da olduğu gibi açık işgal ve saldırılara muhatap oluyorsun.

İsrail‘in Filistin ve Lübnan‘a yönelik saldırılarının arkasında yatan gerçeklik: ABD emperyalizminin Genişletilmiş Büyük Orta-Doğu Projesi‘nin yaşama geçirilmesidir. ABD Dışişleri Bakanı C. Rice "Orta-Doğu‘ya yeni bir şekil vermenin zamanı gelmiştir" diyor. Evrenin efendisinin başı Bush "İsrail devletinin terörizme karşı sınırsız mücadele hakkı vardır" diyor. Küresel sermaye, dünyanın mazlum halklarına savaş açtı.

Dostlar,

Biz biliyoruz: Dünya halklarının önüne konulan kırk katır, kırk satır ikileminin dışında başka bir seçenek daha var. Halkların kardeşlik içinde yan yana ve özgürce yaşayacağı bir başka dünya mümkündür. Bir başka Ortadoğu mümkündür. Bir başka yaşam mümkündür.

Evet: Biz yapabiliriz. Biz ABD emperyalizmini ve onun yerli işbirlikçilerini durdurabiliriz. Biz İsrail vahşetini durdurabiliriz. Biz evrenin efendisinin Genişletilmiş Büyük Ortadoğu Projesini geri püskürtebiliriz. Biz Orta doğunun mazlum halklarının kaderini değiştirebiliriz.

Şimdi dünya halklarının bir arada ve yan yana durarak, küresel sermayenin açmış olduğu küresel savaşa karşı direnme zamanıdır. Şimdi Küresel saldırıya karşı, küresel direniş deme zamanıdır. Şimdi dünya halklarına düşen, emperyalizme ve onun yerli işbirlikçilerine karşı teslim olmama zamanıdır. Şimdi orta doğunun mazlum halklarıyla dayanışma zamanıdır.

Selam olsun emperyalizmin işgallerine karşı direnenlere.

Selam olsun Ortadoğu‘nun mazlum halklarına.

Kahrolsun Emperyalizm Yaşasın Halkların Kardeşliği.