KAMU EMEKÇİLERİ SENDİKALARI KONFEDERASYONU'NUN 3. OLAĞAN GENEL KURULU BUGÜN BAŞLADI.
KESK'nun 27-28-29 Haziran 2008 tarihlerinde MEB Şura Salonu'nda yapacağı 3. Olağan Genel Kurulu bugün başladı. Genel Kurul açılışında TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı konuştu.
KESK‘in Sevgili Yöneticileri
Sevgili Kamu emekçisi arkadaşlarım
Hepinizi Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği adına saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Hak verilmez alınır, zafer sokakta kazanılır diyen, bunun gereğini yapan ve Türkiyede demokrasi güçlerinin emek güçlerinin göz bebeği olan KESK‘e, Yöneticilerine ve siz kadrolarına, yol arkadaşınız olan bir örgütün TMMOB‘nin en içten en samimi sevgi ve saygılarını iletmeye geldim.
Dış politikası ABD emperyalizmi tarafından, ekonomisi IMF ve Dünya Bankası tarafından kapitalist küreselleşmeye uyum programı adı altında şekillenen, demokrasisinin sınırları da AB ile pazarlıklar çerçevesinde ortaya çıkan bir ülkede, kurulduğundan beri iyiden doğrudan güzelden emekten ve halktan yana bir Türkiye özlemiyle, Türkiye Demokrasi mücadelesinde TMMOB KESK ile yol arkadaşlığı yapmaktadır. Bu yol arkadaşlığı omuz omuza bir yol arkadaşlığıdır ve omuzlar arasında boşluğun en az olduğu bir yol arkadaşlığıdır. Bu keyifli ve onurlu yol arkadaşlığında hiç birbirine de omuz atılmamıştır.
KESK‘i yaratanları, geliştirenleri, bugünlere getirenleri sevgiyle saygıyla selamlıyorum. KESKin bu mücadelede kaybettiği yiğit değerlerini de saygıyla anıyorum.
Sevgili arkadaşlar,
Buraya Yönetim Kurulu‘nun çalışma raporunu okuyarak geldim. Dünya ve Türkiye değerlendirmeleri ile yaşanılan dönemin bir siyaset belgesi bu.
"Ve direnenler de var bu karanlığa... Savaşa ve işgale karşı yılardır meydanları dolduran savaş karşıtları, sosyal adaletsizliğe, açlığa ve yoksulluğa karşı sosyal forumlarla bir araya gelen alternatif küreselleşme hareketi, tarımda tahribata karşı direnen çiftçi hareketi, ayrımcılığa karşı eşitlik mücadelesi veren kadınlar, sömürüye karşı direnen emekçiler, hakları ve gelecekleri için mücadele veren gençler ve dünyanın dört bir yanında yaşanılabilir bir dünya için çaba harcayan milyonlarca kişi geleceğimiz için umut ışığıdır. Bu umudu yeşerteceğiz diyor
Bugün yüz yüze olduğumuz pek çok gündelik sosyal ve siyasal sorunun temelinde 12 Eylül döneminin yasaları, uygulamaları, dayatmaları ve ideolojisi yatmaktadır. Bu nedenle 12 Eylül Askeri darbesiyle hesaplaşmadan, cuntacılar başta olmak üzere o dönemin tüm sorumluları yargılanmadan, Anayasa‘dan başlayarak 12 Eylül Hukuku tümüyle yaşamlarımızdan çıkartılmadan gerçek anlamda bir demokratikleşme ve özgürlüklerden konuşmak mümkün olmayacaktır.
AKP‘nin 22 Temmuz‘da sandığa yansıyan oy oranı, ne beş yıllık iktidar performansıyla ne de seçim stratejisiyle açıklanabilir. Dolayısıyla AKP‘ye ve onun temsil ettiği siyaset tarzına karşı muhalefet kapatma davalarıyla ya da söylem mücadeleleriyle yürütülemez. Yapılması gereken, toplumsal yapının tüm gözeneklerine sirayet etmiş bu muhafazakâr, cemaatçi ve çıkarcı ilişkiler ağına karşı emekten, özgürlüklerden ve toplumdan yana bir yaşam tarzının filizlenmesinin mücadelesinin verilmesidir.
Geçtiğimiz dönem içerisinde başta KESK olmak üzere pek çok emek ve meslek örgütü, siyasal alandaki yaşanan bu bulanıklık içerisinde haksız eleştirilere hedef olmuştur. Milliyetçi muhafazakâr kesimler dünya görüşleri nedeniyle zaten KESK‘i hedef alırken, kuruluşundan bu yana KESK‘le yakın değerleri "savunan" bazı kesimlerin de tersten bu koroya katılması, sadece KESK‘in değil, Türkiye‘nin siyasal tarihinin de ibret verici olaylarından biri olmuştur.
KESK‘i parçalamaya ve küçültmeye çalışan anlayışlar bu dönemde adeta "fırsatı ganimet bilerek, KESK‘e saldırmıştır. Tüm bu saldırılara rağmen, KESK kendi duruşunu korumayı bilmiştir. KESK‘in bu süreçler içerisinde emekten, özgürlükten, demokrasiden, laiklikten, bağımsızlıktan ve barıştan yana tavrını ısrarla muhafaza etmeye çalışmasının değeri daha şimdiden ortaya çıkmışsa da, ilerleyen dönemlerde çok daha artacaktır.
Türkiye‘de barış içinde kardeşçe birarada yaşama imkanını tehdit eden bu kirlenme karşısında emek ve demokrasi güçlerinin hayata geçireceği barış ve demokrasi politikaları, Türkiye için nefes alma imkanı yaratmaktadır. Geçtiğimiz dönemde bu durumun en açık biçimde ortaya çıktığı süreç, 3 Kasım 2007 tarihinde KESK, TMMOB ve TTB‘nin çağrısıyla örgütlenen Özgür, Demokratik ve Eşitlikçi Türkiye" mitingi olmuştur. O dönemde ülkemizin tamamında estirilen milliyetçi histeri ve linç çağrıları, ilköğretim okullarına kadar sirayet etmiş, 14-15 yaşlarında öğrencilerin sokaklarda şiddet çağrısı yapan sloganlarla yürüdüğü günler yaşanmıştır. Herkesin savaştan ve şiddetten bahsettiği bir dönemde gerçekleştirilen bu miting barıştan, kardeşlikten ve demokrasiden yana gür bir sesi meydanlara taşımıştır. Miting, sokakların linç güruhlarından geri alınmasını sağlamış ve sonrasında yükselecek olan sokak muhalefeti için cesaret ve özgüven sağlamıştır. Diyor.
KESK bu dönemde de Demokrasiye, Özgürlüklere, Eşitliğe, Bağımsızlığa ve Laikliğe Sahip Çıktık! Diyor.
Evet Sevgili Arkadaşlarım,
Bu kürsüden, KESK‘in bu kürsüsünden TMMOB herkese bir kere daha duyurmaktadır.
Bu ülkede yaşananlara karşı; şimdi tam da; karanlığa karşı aydınlığı savunma zamanıdır. Şimdi tam da baskıcı, otoriter yönetim anlayışına karşı, özgürlük ve demokrasiyi savunma zamanıdır. Şimdi tamda ırkçı ve milliyetçi anlayışın beslediği linç kültürüne karşı, bir arada kardeşçe ve barış içinde yaşamayı savunma zamanıdır. Şimdi adaleti ve eşitliği savunma zamanıdır. Şimdi tam da, bağımsız, eşit, özgür, demokratik bir Türkiye için mücadele etme zamanıdır. Şimdi tam da gericiliğe, neoliberalizme ve darbeciliğe karşı mücadele etme zamanıdır. Şimdi tam da geri adım atmadan temel hak ve özgürlüklere sahip çıkma zamanıdır.
Şimdi hep birlikte söyleme zamanıdır: Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber, Ya hiç Birimiz
Şimdi tamda bu gününüze denk gelen sözlerle tamamlayayım konuşmamı:
Murathan Mungan Fırtına şiirinde
şöyle söylemiş.
FIRTINA
Bak işte yaklaşıyor fırtına
Bak yine yükseliyor dalgalar
Yollardan sonra
Yıllardan sonra
Şarkılar söylüyor çocuklar
Yollardan sonra
Yıllardan sonra
Yeniden yanyana onlar
Ne geçmiş tükendi
Ne yarınlar
Hayat yeniler bizleri
Geçse de yolumuz bozkırlardan
Denizlere çıkar sokaklar
MURATHAN MUNGAN
Mehmet Soğancı
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı