MO: 7334 SAYILI TURİZM TEŞVİK KANUNU DOĞAYI, EKOSİSTEMİ VE İNSANLIĞIN ORTAK MİRASINI TEHDİT ETMEKTEDİR

10.08.2021

TMMOB Mimarlar Odası 10 Ağustos 2021 tarihinde "7334 Sayılı Turizm Teşvik Kanunu Doğayı, Ekosistemi Ve İnsanlığın Ortak Mirasını Tehdit Etmektedir" başlıklı bir basın açıklaması yaptı.

7334 SAYILI TURİZM TEŞVİK KANUNU

DOĞAYI, EKOSİSTEMİ VE İNSANLIĞIN ORTAK MİRASINI TEHDİT ETMEKTEDİR…

 

Ülkemizde yangınlar nedeni ile yok olan ormanlarımızın acısını derinden hissettiğimiz son günlerde 28 Temmuz 2021 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 7334 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, orman arazilerini turizm yatırımlarına açmaktadır.
 

Bu kanun ile; “Turizm Merkezi” olarak nitelendirilen alanlara “orman vasıflı olanlar dahil Hazine taşınmazları ile tescili mümkün olan Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki…” alanlar dahil edilmektedir. Böylece kültür ve turizm gelişme bölgeleri dışında kalan, yeri ve sınırları Cumhurbaşkanı tarafından belirlenen orman arazileri ile hazine arazileri ‘kamu yararı’ kapsamında turizm yatırımcılarına açılabilecektir.
 

Ormanları ve turistik kıyıları salt bir rant alanı olarak gören bu anlayış, Anayasa'nın "Ormanların Korunması ve Geliştirilmesi"ni düzenleyen 169. maddesine açıkça aykırıdır.
 

Anayasanın 169. maddesinde “Devlet ormanların korunması ve sahalarının genişletilmesi için gerekli kanunları koyar ve tedbirleri alır. Yanan ormanların yerinde yeni orman yetiştirilir, bu yerlerde başka çeşit tarım ve hayvancılık yapılamaz. Bütün ormanların gözetimi Devlete aittir. Devlet ormanlarının mülkiyeti devrolunamaz.”denilmektedir.
 

Yasa değişikliği ile, kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgeleri ile turizm merkezlerinde ormanlar, milli parklar ve diğer korunan alanlar dahil her türlü karar alma ve plan yapma yetkisi Kültür ve Turizm Bakanlığı’na verilmekte, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nı ve Cumhurbaşkanını, kıyıların ve ormanların tek hakimi durumuna getirmektedir.
 

Yerel yönetimler tamamen devre dışı bırakılıyor…
Yerel yönetimlerin görev ve sorumluluğunda bulunan turizm merkezlerindeki altyapı hizmetleri Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından yetkilendirilecek “Turizm Hizmetleri Yönetim Birliği”ne verilmekte, yerel yönetimlerin turizm sektöründeki denetim, ruhsat, cezai yaptırım gibi yetkileri Kültür ve Turizm Bakanlığına verilerek yerel yönetimler devre dışı bırakılmaktadır.

 

Turizm konaklama tesisleri ile plajlara, iş yeri açma ve çalıştırma yetkisi almış olsalar dahi Bakanlığın verdiği “turizm işletmesi belgesi” alma zorunluluğu getirilmiştir. Bu madde, belediyeler tarafından düzenlenen iş yeri açma ve çalıştırma ruhsatlarının yürürlükten kaldırmaktadır.
 

Mera, yaylak ve kışlaklar yok ediliyor…
Bu kanun ile “Mera, yaylak ve kışlaklar; ot bedeli taşınmazın tahsisi aşamasında yatırımcı tarafından karşılanmak kaydıyla, 4342 sayılı Kanun hükümlerine göre tahsis amacı değiştirilerek, sadece turizm amaçlı kullanılacağına ilişkin şerhli olarak hazine adına tapuya tescil edilir ve tescili müteakip Bakanlığa tahsis edilir.” denilmektedir. Yapılan bu düzenleme, giderek sayısı azalan, hayvancılık için önemli bir yer tutan alanların yok edilmesine zemin hazırlayacaktır.

 

Oysa Anayasanın 45. maddesinde; ‘Devlet, tarım arazileri ile çayır ve meraların amaç dışı kullanılmasını ve tahribini önlemek, tarımsal üretim planlaması ilkelerine uygun olarak bitkisel ve hayvansal üretimi artırmak maksadıyla, tarım ve hayvancılıkla uğraşanların işletme araç ve gereçlerinin ve diğer girdilerinin sağlanmasını kolaylaştırır’ denilmektedir.
 

Yeni orman katliamlarına yol açacak kiralama uygulamaları;

Kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgeleri ile turizm merkezleri içinde ve bu bölge ile merkezlerin dışında olmakla birlikte, denize kıyısı olan ilçelerde bulunan ormanlık alanların lüks çadır, çadır ve karavan alanı yapılması amacıyla kiraya verilebilmesi düzenlenmektedir. Ormanlık alanların kullanımı hususunda gerekli hassasiyetlerin ihmal edildiği, seri orman yangınlarının yaşandığı bir ortamda bu düzenleme yeni orman katliamlarına neden olacaktır.
 

Turizm Gelişim Bölgelerindeki yatırımlar için “ÇED” aranmayacak.

“Kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgelerinde; Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu Kararı veya Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir Kararı verilen yatırımlar hakkında, yatırımın gerçekleşmesi için alınması gereken tüm izin, onay ve ruhsatlar, ilgili kurumlarca başkaca hiçbir işleme gerek kalmaksızın on beş gün içinde verilir.” denilerek turizm tesisleri için alınması gereken ÇED kararı kağıt üzerinde kalan bir prosedüre dönüştürülmüştür. Turizm alanındaki düzenlemeler daha çok turizm yatırımlarının ihtiyacına göre şekillendirilecek, bu amaç doğrultusunda koruyucu düzenlemeler etkisiz bırakılarak çevre tahribatına yol açılacaktır.
 

Başta ormanlar olmak üzere kıyılar, sit alanları, milli parklar, sulak alanlar, meralar, yaylalar, tarım alanları gibi korunan alanlarda, bilimsel ve teknik incelemelere dayanmadan “kamu yararı” adı altında gerçekleştirilecek projeler, ülkenin ekosistemi üzerinde geri dönüşü olmayan zararlara neden olacaktır.
 

Ülkemizin doğal varlıklarının daha fazla talan edilmemesi için söz konusu merkeziyetçi politikalardan acilen vazgeçilmesi, başta yerel yönetimler olmak üzere, üniversiteler, meslek odaları, sivil toplum kuruluşları ile ilgili tüm kurumların sürece dahil edilerek ortak akıl ile bu önleyici yasal düzenlemelerin yürürlüğe konulması kaçınılmazdır.
 

7334 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile yürürlüğe giren, ülke turizminin gelişimine katkıda bulunacak bir içeriği olmayan, ormanlarımızın, kıyılarımızın talan edilmesine yol açacak, kamu yararı içermeyen, doğaya, ekosisteme, insanlığın ortak mirasına zarar veren, toplumun yaşam alanlarını yok eden düzenlemeler derhal iptal edilmelidir.
 

TMMOB MİMARLAR ODASI