MÜHENDİS, MİMAR VE ŞEHİR PLANCILARININ ULUSLARARASI TOPLULUKLARINA DAYANIŞMA ÇAĞRISI

27.11.2018

Olağanüstü Hal kapsamında Türkiye’de işsizliğe zorlanan ve sivil ölüme maruz bırakılan mühendis, mimar ve şehir plancıları ile dayanışma çağrısında bulunuyoruz.

Meslektaşlarımız, Birliğimizin üyeleri ve yönetim kurulu üyeleri - mühendisler, mimarlar ve şehir plancıları- Türkiye hükümeti Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP)'nin Olağanüstü Hal (OHAL) boyunca uyguladığı baskının hedefi olmuştur.

Bu uluslararası dayanışma çağrısının neden önemli ve acil olduğunu belirtmek isteriz. Temmuz 2016'da ilan edilen OHAL, 18 Temmuz 2018'de kaldırılmıştır. Ancak, insan haklarına yönelik çok sayıda ihlallere neden olan olağanüstü hal otoriter ve hukuka aykırı kurallarla hâlâ etkin haldedir ve siyasi iktidar, kanun hükmünde kararnamelere ek olarak yeni bir dizi yasal değişikliklerle hak ihlallerini arttırmaktadır. Bu nedenle, 18 Temmuz 2018'de OHAL kaldırılmış olsa dahi Türkiye'de insan haklarını tehdit eden hukuka aykırı koşulların devam etmesi nedeniyle toplumun endişeleri artmaktadır. Bu çağrının amacı da uluslararası toplulukları ve kamuoyunu bilgilendirerek farkındalık oluşturmak ve meslektaşlarımızla dayanışma talebinde bulunmaktır.

Olağanüstü Hal, 15 Temmuz 2016'da gerçekleşen başarısız darbe girişiminden hemen sonra, Gülen Örgütü'ne karşı mücadele etmek amacıyla ilan edilmiştir. Bilindiği gibi, OHAL sadece istisnai durumlarda ilan edilmekte ve bu yetki yalnızca tarif edilen tehlikeyle - ki bu durumda bu tehlike Gülen Örgütü olarak görülmektedir - ilişkili biçimde sınırlı olarak, yurttaşların insan haklarını ihlal etmeden uygulanmalıdır. Fakat, 20 Temmuz 2016 ile 18 Temmuz 2018 arasında uygulanan OHAL, bu temel hukuki doktrinleri yok sayan ve sınırlarını aşan farklı bir durum ortaya çıkarmıştır. Açıktır ki, siyasi iktidar, olağanüstü halden doğru elde ettiği bu gücünü rövanşist bir biçimde toplumu baskı altında tutmak üzere kötüye kullanmıştır. 129410 kamu görevlisi - bunların yaklaşık 3000 tanesi mühendis, mimar ve şehir plancısıdır - Olağanüstü hal kapsamında çıkarılan on beş (15) farklı kanun hükmünde kararname (KHK) ile kamu görevinden çıkarılarak çalışmaları yasaklanmıştır. Ayrıca, “Barış için Akademisyenler” de kanun hükmünde kararnameler ile üniversitelerden ihraç edilmiştir. Herhangi bir yargılama süreci ve yasal mazeret olmaksızın, meslektaşlarımız uzun, belirsiz ve ağır bir cezaya maruz kalmaktadır. Bu süreçler adil yargılanma, ifade özgürlüğü, eğitim, çalışma, sağlık hizmetleri, uluslararası seyahat (hareket özgürlüğü) ve yerleşme gibi çok sayıda temel insan haklarının ihlalleriyle gerçekleşmektedir. Dolayısıyla, sivil ölüme terk edilmekteler.

Bu uygulamaların en başından beridir, Birliğimiz siyasi iktidarın bu yasadışı uygulamalarını şiddetle eleştirmekte ve reddetmektedir, ve bunlara karşı kamuoyunu bilgilendirmeyi amaçlamaktadır (İlgili basın açıklamalarımıza resmi internet sitemiz aracılığıyla bakılabilir: https: //www.tmmob.org.tr/).

Derhal, tüm meslektaşlarımızın OHAL KHK’larıyla ihlal edilen tüm hakları ile birlikte görevlerine iade edilmelerini talep ediyoruz.

Türkiye’de Olağanüstü Hal kapsamında kamu görevinden çıkarılan mühendis, mimar ve şehir plancıları için destek çağrısında bulunuyoruz. Bu dayanışma, sadece mesleki ve toplumsal sorumluluğumuzu sağlamayacak; aynı zamanda eleştirel düşünme, ifade özgürlüğü ile insanları, toplumları, doğayı ve kentsel mekanı savunmaya adanan mesleki faaliyetlerimizin bağımsızlığı için sürdürdüğümüz mücadeleyi de güçlendirecektir.

Saygılarımızla,

 

Emin Koramaz
Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı

 

------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- 

 

SOLIDARITY CALL TO INTERNATIONAL COMMUNITY OF ENGINEERS, ARCHITECTS AND CITY PLANNERS

We ask for your solidarity with engineers, architects and city planners forced to be unemployed and subjected to civic death by Turkish government during the state of emergency.

Our colleagues, members and board members of the union of chambers - engineers, architects and city planners- are subject to the oppression of Turkish government by Justice and Development Party (JDP/AKP) during the state of emergency.

We would like to emphasize why this call for international solidarity is significant and urgent. State of emergency declared on July 2016, was ended on 18th July 2018. However authoritarian and unlawful rules of state of emergency that has been causing numerous violations of human rights, are still in use and the political power increases human rights violation with numerous new laws in addition to the decree-laws. Thus, even though the state of emergency ended on 18th July 2018, there is an increasing public concern about the continuation of unlawful conditions that threatens human rights in Turkey. The aim of this letter is to inform international society and call for international public awareness, and ask for solidarity with our colleagues.

State of emergency was declared in Turkey, just after the failed coup-attempt on 15th July 2016, to fight against Gülen Organisation. As it is known, the state of emergency can only be declared under exceptional circumstances and it’s power should be limited in scope to deal with defined threat -in this case Gulen Organization- without violating fundamental human rights of the citizens. However, the state of emergency which was in practice in between 20th July 2016 and 18th July 2018, took a different pattern through violating fundamental laws and exceeded its intended limits. It has become obvious that political power misused its power generated from state of emergency to oppress the society in a a revanchist manner. 129410 public officers - almost 3000 of them are engineers, architects and city planners- were purged and banned from public works by fifteen (15) different governmental decrees implemented during the state of emergency. Furthermore, “Academics for Peace” were also purged from the universities through decree-laws. Without any judicial process and legitimate excuse, our colleagues are subjected to a long, uncertain and heavy punishment. These processes has been done through violating wide range of essential human rights such as right to fair trial, education, labour, healthcare, international travel and settlement. Thus, they are subjected to a civic death.

From the very beginning of these executions, our union has been severely criticizing and rejecting these unlawful implementations of the political power and it has been intending to create public awareness against them (Related public statements can be visited through our official website:https://www.tmmob.org.tr/).

We are asking for an immediate act for our colleagues to return their jobs and get their basic human rights that are violated by governmental decrees of state of emergency.

We ask for your solidarity for engineers, architects and city planners dismissed under the state of emergency in Turkey. This solidarity is not only for fulfilling our professional and social responsibility, but also for strengthening our efforts to struggle for critical thinking, freedom of speech, independence of our occupations dedicated to defend humans, societies, environment and urban space.

Sincerely,

 

Emin Koramaz
Chairman

Union of Chambers of Turkish Engineers and Architects (UCTEA)