ODALARDAN "19 EYLÜL TMMOB MÜHENDİS, MİMAR, ŞEHİR PLANCILARI DAYANIŞMA GÜNÜ"NE ÇAĞRI

16.09.2011

İnşaat Mühendisleri Odası, Maden Mühendisleri Odası, Makina Mühendisleri Odası ve Şehir Plancıları Odası "19 EYLÜL TMMOB MÜHENDİS, MİMAR, ŞEHİR PLANCILARI DAYANIŞMA GÜNÜ" dolayısıyla birer açıklama yaptı.

 

İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASI BASIN AÇIKLAMASI

TMMOB ve bağlı odaları,  geçmişte olduğu gibi bugün de meslek çıkarlarının halkın çıkarları ile örtüştüğünün bilinciyle yoluna devam etmektedir. Bu yolda örgütlü duruşumuzu güçlendirmek adına TMMOB Yönetim Kurulu 09 Ekim 2010 tarihinde  19 Eylül gününün "TMMOB Mühendis, Mimar ve Şehir Plancıları Dayanışma Günü" olarak kutlanması kararı almıştır.

Örgütümüz ve Birliğimiz açısından 19 Eylül tarihi önemli bir yere sahiptir. 19 Eylül 1979‘ta TMMOB ve bağlı odalarına üye olan binlerce mühendis, mimar ve şehir plancısı insanca yaşam ve grevli toplu sözleşmeli sendikal  hakları alma yolunda başlatılan 1 günlük iş bırakma eylemi gerçekleştirmiştir. Mühendislerin, mimarların ve şehir plancılarının çalışma koşullarındaki olumsuz gidişata, IMF politikaları aracılığıyla emekçilere dayatılan yoksulluğa karşı gerçekleştirdikleri eyleme TMMOB üyelerinin neredeyse %100‘ü katılmıştır.

19 Eylül eyleminden yaklaşık 1 yıl sonra 12 Eylül askeri darbesi gerçekleşmiş, ardından 24 Ocak kararları yürürlüğe girmiştir. Bugün tüm mimar, mühendis ve şehir plancılarının proleterleşerek ve güvencesizleştirilerek bedelini ödediği neo-liberal politikaların temelleri de bu tarihte atılmıştır. Odamız ve Birliğimize üye her mühendis, mimar ve şehir plancısı bu gerçeği bizatihi yaşamaktadırlar.

Kamu kurumlarında istihdam oranı daraldıkça, meslektaşlarımız kuralsızlığa terk edilmiş özel sektör kuruluşlarında tüm haklarından yoksun bir şekilde çalışmaya zorlanmaktadır. Güvencesiz, esnek istihdam modelleriyle teknik elemanların emeğini değersizleştirilmekte, üyelerimizin nitelikli iş gücü, ucuz iş gücüne dönüştürülerek, çalışma yaşamlarımız her geçen gün daha vahşi koşullara mahkum edilmektedir. Biz "Her kes için güvenli iş güvenceli gelecek" talebimizi dile getirdikçe, Odamız ve Birliğimiz hedef tahtasına oturtulmakta, Kanun Hükmünde Kararnamelerle, TMMOB ve bağlı odaları işlevsizleştirilmek istenmektedir.

Hak ihlallerine karşı mücadele eden her kesimin sindirilerek toplumda korku egemen kılınmaya çalışılmakta, ırkçı söylemlerle savaş ortamı tırmandırılmakta, barış umudu tüketilmektedir. Odamız ve Birliğimiz 12 Eylül karanlığını aratmayan bu karanlığı da yırtacak güce sahiptir ve bu anlamda bir direnç noktasıdır. Bu nedenle Birliğimiz ve örgütlülüğümüzün dayanışmacı ruhunu güçlendirmek, sesimize ses katmak bugün her zamankinden çok daha fazla önem arz etmektedir.

TMMOB Mühendis, Mimar ve Şehir Plancıları Dayanışma Günümüz tüm baskı ve sindirme politikalarına karşı, örgütlülüğümüzü güçlendirecek ve toplumsal umudumuzu yeşertecektir.

19 Eylül TMMOB Mühendis, Mimar ve Şehir Plancıları Dayanışma Gününde tüm İMO örgütlülüğünü dayanışmayı yükseltmeye ve umudun yaratıcısı olmaya davet ediyoruz.

İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASI YÖNETİM KURULU

  


 

MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI

MESLEĞİMİZE VE ÖRGÜTÜMÜZE SAHİP ÇIKIYORUZ

19 Eylül 1979 günü TMMOB tarihi açısından önemli bir gündür.

TMMOB ve Birliğe bağlı Oda yöneticileri 17 Eylül 1979 tarihinde Ankara‘da bir basın toplantısı düzenleyerek tüm mühendis, mimar ve şehir plancılarını 19 Eylül 1979 Çarşamba günü bir günlük iş bırakmaya çağırır ve şunları söyler:

"Maden ocaklarından-enerji santrallerine, fabrikadan-tarlalara, şantiyelerden-bürolara dek hayatın her alanında çok zor koşullar altında görev yapan mühendis ve mimarlar, tüm emeği ile geçinenler gibi, giderek daha da büyüyen sıkıntılar içinde yaşamağa çalışmaktadırlar.

Bugün, nicel ve nitel yönden her işimizi görecek teknik elemana sahip bulunulan Türkiye‘de bütün önemli işler yüz binlerce lira aylıklar ödenerek yabancı sözde uzmanlara gördürülmekte, gelişmemizin-kalkınmamızın yönetim ve denetimi yabancılara terk edilmiş bulunmaktadır.

Bu yapı içinde bilim ve tekniği emekçi halkının çıkarları doğrultusunda yalnızca onun hizmetine sunması engellenen yurtsever mühendis ve mimarlar, tüm çalışanlar gibi; bir yandan açlığa, işsizliğe, yurt dışına göçe zorlanmakta öte yandan aynı zamanda baskılara, kıyımlara, faşist saldırılara hedef olmaktadırlar.

Büyük bir kısmı kamu kesiminde çalışan, grevli-toplu sözleşmeli sendikal haklara sahip bulunmadığı için ücretleri tek taraflı olarak belirlenen mühendis ve mimarların ücretlerinin hayati giderleri karşılayacak biçimde değil de, IMF buyruklarına göre düzenlenmesini kabul etme olanağı yoktur.

Sorunlarımız, baskılarla-faşist saldırılarla-kuyruklarla-yokluklarla-IMF‘lerle ömür tüketen emekçi halkımızın sorunları ile birdir.

Ev kiralarının 6-7 bin liradan başladığı, boğaz tokluğu için 6-7 bin liranın gerektiği bugün; hiçbir kimse ya da kesim bizleri 5-6 bin liralık maaşlarla, ayın başında tükenen maaşlarla geçinmeğe mahkum edemez.

Bütün bunları değerlendiren TMMOB, kitlesi ile birlikte yıllardır ve özellikle son aylarda şu istemlerini dile getirmiş ve gerçekleşmesi için her yolu denemişlerdir:

1. Teknik hizmetin gerekli ve yeterli bir biçimde emekçi halkımızın çıkarları doğrultusunda ve yalnızca onun hizmetine sunulabilmesi için tüm anti-demokratik uygulamalar ve baskılar giderilmeli, faşist odakların üstüne kararlı bir biçimde gidilmelidir.

2. Kamu kesiminde çalışanların grevli-toplu sözleşmeli sendikal haklarını elde etmelerinin önündeki engeller kaldırılmalıdır.

3. Her alanda çalışanların arasındaki farklı uygulamalar kaldırılmalıdır.

4. Kısa sürede, mühendis-mimar-tekniker-teknisyen vb. teknik elemanlar arasında ayrıcalık yaratmayan, ön koşul olarak yalnızca yaşamak için gerekli ücretin sağlanmasını veri alan, eşit işe eşit ücretin uygulanmasını getiren bir düzenleme sağlanmalıdır.

Ancak bu istemler gerçekleştirilmemiş; aksine biraz daha işsizlik, pahalılık ve yoksulluk, biraz daha baskı ve faşist saldırılar geliştirilmiştir.

Mühendis ve mimarlar örgütleri TMMOB ile birlikte son olarak, birkaç yüz liralık artış gelirine malum "Yan Ödeme Kararnamesi"nin kesinleştiğinin açıklamasından sonra, Türkiye‘nin dört bir yanında şunları söylemişlerdir:

"Bizler, tüm kamu çalışanları gibi; yaşama sorunumuzun, bir ölçüde Dünya‘nın yalnızca 6 ülkesinde bulunmayan grevli-toplu sözleşmeli sendikal hakların elde edilmesi ile çözüleceğini biliyor ve mutlaka alacağımız bu hak için mücadelemizi sürdürüyoruz. Bu süreçte, bugün için ve geçici olarak şu iki öneriyi ilgililere sunuyoruz:

1- Ya bize hiçbir ücret ödemeyin; ev sahibi, bakkal, kasap, manav vb. gibi yerlerle sizin aranızda aracı olmaktan bizleri çıkarın bunlara ödemeyi siz yapın,

2- Ya da, bunları karşılayabilecek asgari ve gerçek ücret önerilerimizi benimseyin ve uygulayın.

Geçici olarak bu iki önerimizden birinin gerçekleştirilmesi kabulümüzdür. Bunu da sağlamadığınız takdirde, sağlanıncaya dek üretimin her alanında en etkin gücümüzle mücadele edeceğiz."

Ancak görülmektedir ki bu görüş ve önerilerimiz de benimsenmemiştir.

Yaşamak, bilim ve tekniği emekçi halkının hizmetine sunmak isteyen Türkiye mühendis ve mimarları haklı isteklerini gerçekleştirmek için, bugüne dek, gerekli her şeyi yapmışlardır. Bugün haklı isteklerini gerçekleştirecek konum ve etkinliktedirler. Haklı mücadelelerinde yalnız olmadıklarını; işçi, memur, öğretmen, sağlık personeli gibi tüm emeği ile geçinenlerin ve örgütlerinin bizlere onur veren desteklerini aldıklarını bilmekte ve mücadelelerinin başarıya ulaşacağına inanmaktadır.

Türkiye mühendis ve mimarları gerek tek başlarına gerekse diğer çalışanlarla birlikte etkin bir mücadeleyi sürdürmeye kararlıdırlar ve bu yolda bugün her zamankinden daha da güçlüdürler.

Gerek diğer çalışanların da desteğini alarak sürdürdüğümüz çalışmalarımızın; gerekse diğer çalışanlarla birlikte başlattığımız ve gelecek günlerde daha da yükselecek ortak çalışmalarımızın mutlaka başarıya ulaşacağına inanıyoruz.

Haklarımızı elde etme yolunda verdiğimiz ve güçlendirerek vereceğimiz mücadeleler sırasında gelen ve gelecek olan baskı ve saldırıların bizleri yıldıramayacağı konusunda hiç kimsenin kuşkusu olmamalıdır.

Bu görüşlerden ve değerlendirmelerden hareket eden TMOMB Yönetim Kurulu bugün için yalnızca bir uyarı olarak,

Tüm mühendis ve mimarları, 19 Eylül 1979 çarşamba günü bir günlük iş bırakmaya çağırmayı kararlaştırmıştır.

Emekçi halkımıza ve üyelerimize duyururuz."

19 Eylül‘ün anlamı ve önemi doğrultusunda; TMMOB 41.Dönem Olağanüstü Genel Kurulu‘nda alınan karar çerçevesinde TMMOB Yönetim Kurulu‘nun 09 Ekim 2010 ve 108 No‘lu kararıyla 19 Eylül gününün "TMMOB Mühendis, Mimar ve Şehir Plancıları Dayanışma Günü" olarak kutlanması kararı alınmıştır. Bundan böyle her yıl 19 Eylül‘de "TMMOB Mühendis, Mimar ve Şehir Plancıları Dayanışma Günü" kutlamaları gerçekleştirilecektir.

Bu kapsamda; 19 Eylül 2011 Pazartesi günü; AKP‘nin gerek mesleğimize, gerekse örgütümüze yönelik ciddi saldırılar içinde olduğu bu günlerde "Mesleğimize ve örgütümüze sahip çıkıyoruz" diyerek haykıracak, açlığa, işsizliğe, baskılara, kıyımlara, faşist saldırılara maruz kaldığımızı ama asla yılmayacağımızı, bilim ve tekniği halkımızın çıkarları doğrultusunda yalnızca onun hizmetine sunacağımızı kamuoyuna bir kez daha duyuracağız.

TMMOB MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI
YÖNETİM KURULU
17 Eylül 2011, Ankara

 


MAKİNA MÜHENDİSLERİ ODASI

Mesleğimize ve Örgütümüze Sahip Çıkıyoruz

Makina Mühendisleri Odası Üyeleri,

19 Eylül TMMOB Mühendis, Mimar ve Şehir Plancıları Dayanışma Günü‘nde Alanlarda Olacak

19 Eylül 1979 günü, mühendis, mimar ve şehir plancıları, TMMOB‘nin çağrısıyla ekonomik, demokratik talepleri için ülke çapında bir günlük iş bırakma eylemi gerçekleştirmişlerdi. Bu uyarı eylemine 49 ilde 443 işyerinde mühendis ve mimarların yanı sıra işçi, teknik eleman, memur, sağlık görevlisi gibi diğer çalışanların da katılımı ile 100 bini aşkın kamu çalışanı eyleme aktif olarak katılmışlar ve teknik eğitim gören bazı öğrenciler eylemi desteklemişlerdi.

TMMOB 41. Dönem Olağanüstü Genel Kurulunda alınan karar çerçevesinde Birlik Yönetim Kurulu, 19 Eylül gününün "TMMOB Mühendis, Mimar ve Şehir Plancıları Dayanışma Günü" olarak kutlanması kararını almıştır.

1970‘li yıllarda da ülkemizin gereksindiği hizmetleri yapabilecek mühendislik, mimarlık birikimi ülkemizde bulunmasına karşın bu işler yabancı uzmanlara gördürülmekte, gelişmemizin, kalkınmamızın yönetim ve denetimi yabancılara terk edilmekte idi. Meslektaşlarımız yoksulluğa, işsizliğe, yurt dışına göçe zorlanmakta ve aynı zamanda baskılara, kıyımlara, faşist saldırılara hedef  oluyordu. Kamu kesimindeki çalışanlar grevli, toplu sözleşmeli sendikal haklara sahip değillerdi, ücretleri IMF buyruklarına göre belirleniyordu. Ve meslektaşlarımız, "sorunlarımız, baskılarla-faşist saldırılarla, kuyruklarla, yokluklarla, IMF‘lerle ömür tüketen emekçi halkımızın sorunları ile birdir" diyorlardı.

1954 yılında 6235 Sayılı Yasa ile kurulan Birliğimiz TMMOB, kökleri 1900‘lü yılların başına dayanan bir örgütlenme, birlik ve mücadele geleneğinin ürünüdür. Bugün 23 Odanın üst birliği olan TMMOB, 57 yılda, devraldığı mühendis-mimar örgütlülüklerinin de mirasıyla bir yandan meslek-meslektaş haklarının korunması, geliştirilmesi, diğer yandan mesleki bilgi birikimi ve örgütsel gücünün ülke kalkınması, sanayileşmesi ve toplumun yararına sunulması doğrultusundaki perspektifin etkili taşıyıcısı olmuştur.

Birliğimiz, insanların içinde yaşadıkları mekanların, kullandıkları ürünler ve üretim tekniklerinin planlama, tasarlama, üretim, işletme ve denetim evrelerinin her birinin öznesi olan meslek gruplarının örgütlü gücüdür. Ancak bilim, teknoloji, Ar-Ge, inovasyon, sanayi, tarım, orman, enerji, ulaşım, doğal kaynaklar, gıda, çevre ve kentleşme politikalarının dinamik gücü olması gereken mühendis, mimar, şehir plancıları, dünden bugüne, siyasi iktidarlar tarafından ikinci plana itilmiş, bazı alanlarda yetkiler uluslararası sermaye kuruluşlarına devredilmiş, bazı alanlar ise neredeyse ortadan kaldırılmıştır. Mühendislik, mimarlık, şehir plancılığı hizmetlerinin ana sektörleri kamusal fayda anlayışından çıkarılıp serbestleştirme, özelleştirme, ticarileştirmenin arpalıkları haline getirilmiştir. Kentler rantlara göre şekillendirilmiş ve plansızlık egemen kılınmıştır.

Aynı zamanda çalışma yaşamının büyük kısmı işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin dışında tutulmakta, insanca barınma hakkı ve deprem gerçeğinin gerektirdiği yapı denetimi, enerji, tarım, orman, su kaynakları ve kentlerin yönetimi gibi alanlarda mühendislik-mimarlık-şehir plancılığının mesleki denetim ve bilimsel-teknik kriterleri devre dışı bırakılmaktadır.

Yukarıda belirtilen bütün alanlarla ilgili yasalar ve yönetmelikler, anayasal kamu tüzelkişiliği bulunan, kamu kurumu niteliğindeki mesleki kuruluşları olan mühendis, mimar, şehir plancısı Odalarımızın önerilerinin aksi yönünde serbestleştirme, özelleştirme, ticarileştirme ve rant içerikli olarak hazırlanmaktadır. Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı‘nın kimi hükümleri ilgisiz torba yasaların içinde geçirilmiştir.

Bunlara son aylarda yayımlanan Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile yeni halkalar eklenmiştir. 06.04.2011 tarih ve 6223 sayılı Kamu Hizmetlerinin Düzenli, Etkin ve Verimli Bir Şekilde Yürütülmesini Sağlamak Üzere Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Teşkilat, Görev ve Yetkileri ile Kamu Görevlilerine İlişkin Konularda Yetki Kanunu; 08.06.2011 tarih ve 3046 Sayılı Bazı Kanun ve KHK‘lerde Değişiklik Yapılmasına Dair KHK; 08.06.2011 tarih ve 636 sayılı Çevre, Orman ve Şehircilik Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında KHK; 04.07.2011 tarih ve 644 sayılı ve en son 17.08.2011 tarih ve 648 sayılı Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında KHK ile Bazı Kanun ve KHK‘lerde Değişiklik Yapılmasına Dair KHK ve diğer ilgili KHK‘lerle kamu yönetimi tekelci bir yönde yeniden düzenlenmiş ve gerek mühendislik, mimarlık, şehir plancılığı gerekse TMMOB mevzuatının Anayasa ve yasalara açık aykırılık oluşturacak bir şekilde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından düzenlenmesi öngörülmüştür.

Bu düzenlemeler, Anayasa ve İdare Hukuku çerçevesinde merkezi idare ile özerk yerinden yönetim kuruluşları arasında olması gereken vesayet denetimini aşan, tekelci otoriter bir yönetim anlayışının ürünüdür.

Bu düzenlemeler, bazı özerk kamu tüzelkişiliklerinin özerkliğini ortadan kaldırmakta, bazılarını da doğrudan bakanlık bünyesine almaktadır.

Bu düzenlemeler, kamusal hizmetleri, kamu otoritesi yoluyla serbestleştirip, piyasaya ve rant alanlarına dönüştürmeyi hedeflemektedir.

Bu düzenlemelerle yerel yönetimlerin yapı, ruhsat v.b.yetkilerini Bakanlık üstlenmekte,  tüm çevre, milli parklar, koruma alanları, doğal sit alanları v.b. talana açılmakta, kentsel dönüşüm merkezileştirilmekte, kamuda sözleşmeli personel dışı "uzmanlığa" geçilmekte, kırsal alan imar yasası kapsamının dışına çıkarılmakta, mera, yaylak ve kışlaklar imara ve turizme açılmakta, yapı denetimi yasasının denetim kapsamı daraltılmakta, denetimsiz yapılaşmanın sınırları ise genişletilmektedir.

Bu koşullarda siyasi iktidarın mesleğimize ve örgütümüze yönelik etkisizleştirme çabalarına karşı duruş, 19 Eylül 1979‘un tarihselliği ile tam bir uyum içerisindedir.

TMMOB Makina Mühendisleri Odası, 19 Eylül Pazartesi günü, ülke çapında TMMOB İl Koordinasyon Kurullarınca düzenlenecek olan dayanışma etkinliklerine örgütlü bir şekilde katılarak alanlardaki yerini alacaktır.

Ali Ekber ÇAKAR
TMMOB Makina Mühendisleri Odası
Yönetim Kurulu Başkanı

 


ŞEHİR PLANCILARI ODASI

19 Eylül TMMOB Mühendis, Mimar ve Şehir Plancıları Dayanışma Günü‘nde
Şehir Plancıları Odası Üyeleri
"Mesleğimize ve Örgütümüze Sahip Çıkıyoruz"
Demek İçin Alanlarda Olacak

TMMOB Genel Kurulu‘nda alınan karar doğrultusunda Birlik Yönetim Kurulu tarafından "TMMOB Mühendis, Mimar ve Şehir Plancıları Dayanışma Günü" olarak kutlama kararı alınan 19 Eylül‘de, TMMOB İl Koordinasyon Kurullarının örgütlü olduğu tüm illerde Şehir Plancıları Odası üyeleri "mesleğimize ve örgütümüze sahip çıkıyoruz" demek için alanlarda yerini alacaktır.

Bugünden tam 32 yıl önce 19 Eylül 1979 günü TMMOB‘nin çağrısı doğrultusunda, mühendisler, mimarlar ve şehir plancıları ekonomik ve demokratik talepleri için ülke çapında bir günlük iş bırakma eylemi gerçekleştirmiştir. Gerçekleştirilen bu uyarı eylemine 49 ilde 443 işyerinde mühendis, mimar ve şehir plancılarının yanı sıra işçi, memur, teknik eleman ve sağlık emekçileri gibi diğer çalışanlar da katılmıştır. 100 bini aşkın kamu çalışanının aktif olarak katıldığı eyleme mühendislik, mimarlık ve şehir planlama eğitimi gören öğrenciler de destek vermiştir.

1954 yılında kurulan ve günümüzde 23 meslek odasının üst birliği olan TMMOB, bir yandan meslek-meslektaş haklarının korunması ve geliştirilmesi, diğer yandan mesleki bilgi birikimi ve örgütsel gücün ülke kalkınması, kentleşmesi, sanayileşmesi ile ülkenin sahip olduğu doğal ve kültürel değerlerin korunması konusunda toplumun yararına etkin biçimde kullanılması mücadelesini sürdürmektedir. 

TMMOB, halkımızın yaşam mekânlarından, kullandıkları ürünlere kadar her alanda planlama, tasarlama, üretim teknikleri, işletme ve denetim evrelerinin her birinin öznesi olan meslek gruplarının örgütlü gücüdür. Ancak, bilim, teknoloji, kentleşme, çevre, tarım, orman, enerji, ulaşım, doğal kaynaklar, gıda, inovasyon, sanayi politikalarının dinamik gücü olması gereken mühendis, mimar ve şehir plancıları geçmişten günümüze her dönemde siyasi iktidarlar tarafından ikinci plana itilmiş, şehir planlama hizmetleri ile mühendislik ve mimarlık hizmetlerinde kamusal fayda anlayışından uzaklaşılmıştır.

Kamusal fayda anlayışından uzaklaşılması sonucunda, kentlerimizde plansızlık egemen hale getirilirken, kentsel toprak rantları üzerinden oynanan oyun giderek büyümüş, sermaye ve iktidar sahibi işbirlikçileri kentlere ilişkin alınan kararlarda belirleyici hale gelmiştir. Sanayi, turizm, enerji ve maden sektörlerinde, TMMOB ve bağlı odalarının, örgütlü bilimsel ve teknik birikimin dışlanması nedeniyle, talan kentlerden ovalarda tarım alanlarına, dağlara, yaylalara, ormanlara, meralara yayılmış, ülkemizin sahip olduğu doğal ve kültürel varlıklarımızda tahribat giderek daha da büyümüştür.

Başta depremler olmak üzere doğal afetler konusunda gerçekçi önlemler alınamazken, deprem korkusu da kullanılarak dayatılan kentsel dönüşüm projeleri, sermaye açısından yeni bir zenginleşme aracına, projeden etkilenen halk açısından ise borçlandırma ve tasfiye operasyonlarına dönüşmüştür.

Son yıllarda gerçekleştirilen tüm mevzuat düzenlemeleri, konunun uzmanlarının anayasal örgütlenmesi olan TMMOB ve bağlı odalarının önerilerinin tersine özelleştirme, serbestleştirme, ticarileştirme çizgisinde gerçekleştirilmiştir. Pek çok düzenleme ilgisiz torba kanunlar içinde değiştirilirken, son aylarda meclis denetiminden, diğer kurum ve kuruluşların, meslek örgütlerinin katılımından uzak biçimde çıkarılan torba nitelikteki kanun hükmünde kararnameler ile bu süreç daha da derinleştirilmiştir.

İçinde bulunduğumuz ortamda, siyasi iktidarın mühendislik, mimarlık ve şehir planlama meslek alanlarında mesleki uzmanlıklara ve örgütlenmeye yönelik etkisizleştirme çabalarına karşı duruşun tıpkı 19 Eylül 1979 da olduğu gibi güçlü bir biçimde dile getirilmesi tarihsel bir sorumluluktur.

TMMOB Şehir Plancıları Odası üyeleri de, 19 Eylül TMMOB Mühendis, Mimar ve Şehir Plancıları Dayanışma Günü‘nde, ülke çapında TMMOB İl Koordinasyon Kurulları tarafından düzenlenecek olan dayanışma etkinliklerine katılarak alanlardaki yerini alacaktır.

  

Necati UYAR
TMMOB Şehir Plancıları Odası
Yönetim Kurulu Başkanı