ODALARDAN AÇLIK GREVİNE İLİŞKİN BASIN AÇIKLAMASI
TMMOB Bilgisayar Mühendisleri Odası, Elektrik Mühendisleri Odası, İnşaat Mühendisleri Odası, Kimya Mühendisleri Odası ve Maden Mühendisleri Odası, cezaevlerinde sürdürülen açlık grevlerine ilişkin birer basın açıklaması yaptı.
BMO: BU SESE ŞİMDİ KULAK VERİN!
12 Eylül‘de başlayan süresiz ve dönüşümsüz açlık grevlerinde kritik sınır aşıldı. Ölümler an meselesi. AKP Hükümeti‘ni tutuklu ve hükümlülerin insani ve demokratik taleplerini karşılamaya; bir felaket gerçekleşmeden, bugün adım atmaya çağırıyoruz.
Kolayca çözülebilecek bir sorun karşısında hükümet görmezden gelmeyi, inkar etmeyi seçiyor. Taleplerini duyurmak için bedenlerini açlığa yatıran insanlara kulaklarını tıkıyor. Her an biraz daha yaklaşan ölümlere karşı yaşam hakkını savunanların gerçekleştirdiği protesto gösterilerine en sert şekilde müdahale ediyor.
Ülkemizin utanç tablosuna yazılan 2000 yılındaki "Hayata Dönüş Operasyonu", şiddet içeren müdahalelerin bizi çözümden daha da uzaklaştırdığını gösterdi. Buna karşın hükümetin yaptığı "gerekirse zorla müdahale ederiz" açıklamalarını kaygıyla izliyoruz.
Bugün cezaevlerindeki süresiz ve dönüşümsüz açlık grevlerinin 52. günü. 60 kadar cezaevinde 700 kadar tutuklu ve hükümlü ölüm çizgisine yaklaştı. Hükümeti barışçı ve demokratik adımlar atmada daha fazla gecikmemeye; bu sesi bugün duymaya, ölümleri durdurmaya çağırıyoruz.
BMO 1. Dönem Yönetim Kurulu
EMO: ÖLÜMLERİ DURDURUN!
Cezaevlerinde, "anadilde eğitim, anadilde savunma hakkı ve Öcalan‘a uygulanan tecridin kaldırılması" talebiyle yaklaşık 800 kişinin yürüttüğü açlık grevleri bugün 50. güne ulaşmıştır. Açlık grevinde insan hayatı açısından kritik nokta geçilmiştir. Bundan sonrası ölümlere göz yumulması anlamına gelecektir.
Yaşam hakkı, en temel insan hakkıdır. Taleplerini dile getirmek için bedenlerini ortaya koyan insanlara karşı duyarsız ve aşağılayıcı bir dil kullanmanın ne açlık grevindeki insanlara, ne topluma ne de Kürt sorununun çözümüne bir fayda sağlamadığı ve sağlamayacağı açıktır. Siyasal iktidarı bir an evvel gerekli diyalog ve çözüm ortamının sağlanması için çalışmaya davet ediyoruz.
Göz göre göre gelmekte olan ölümlere karşı gerçekleştirilen protesto gösterilerine yapılan sert müdahaleleri kınıyoruz. Cezaevlerinde sürdürülen açlık grevlerine karşı yapılacak tecrit ve benzeri şiddet içeren müdahalelerin de çözüm getirmeyeceği konusunda siyasal iktidarı uyarıyoruz. 2000 yılında yapılan, adı ironik biçimde "Hayata Dönüş" olan operasyonlarda yaşamını yitiren 32 insanın acısını bu toplumun hala yüreğinde taşıdığını hatırlatıyor, siyasal iktidarı insani bir sorumluluk içinde davranmaya davet ediyoruz. Bir an evvel barışçıl çözüm ortamı yaratılması için demokratik kitle örgütlerinin arabuluculuk çağrılarına olumlu yanıt verilmelidir.
ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI
43. DÖNEM YÖNETİM KURULU
31 Ekim 2012
İMO: KÜRT SORUNU KENDİ DEMOKRATİK MECRASINDA ÇÖZÜLMELİDİR
Belki de son söylenmesi gereken ilk başta ifade edilmelidir. Gerçekten de, hiçbir neden, hiçbir gerekçe, hiçbir talep insan hayatından daha değerli değildir.
Bir süredir, ülke cezaevlerinde yaşanan açlık grevi, 50. güne gelip dayanmış, ölümün kahredici havası solunmaya başlamıştır. Bu nedenle, İnşaat Mühendisleri Odası olarak, insana, insan hayatına verdiğimiz önemden hareketle, açlık grevinin, aslında çaresizliğin, çözüm yolunun açılamayacak derecede kilitlenmiş olmasının bir sonucu olarak gündeme geldiğini, bu durumda bile, insanın "ölümü seçmesinin" kabul edilemez görüldüğünü belirtmek istiyoruz.
Yüzlerce tutuklunun ve mahkûmun başlattığı ve 50. gününü tamamlayan açlık grevi, biliniyor ki, Kürt sorunu merkezlidir; talepler, anadilde eğitim, anadilde savunma hakkı gibi, bu sorunun alt başlıklarından bazılarını oluşturmaktadır.
Sorunun çözüm adresi cezaevi ve yöntemi de açlık grevi değildir. Sorun kendi demokratik mecrasında çözülmelidir. Kürt sorununun çözümü için kendisine rol düşen aktörler bellidir; parlamento bu konu ile ilgili inisiyatifi ele almalıdır. Taraflar ortadadır; muhataplar hemen her zeminde karşı karşıya gelmektedir.
Son 30 yılda 50 bin insanımızın ölümüne yol açan çatışma ortamını nihayete erdirerek, barışın ve kardeşliğin tesisini sağlamak, eşit, özgür bir toplumsal hayatın inşa edilmesi doğrultusunda ilk adımı atmak parlamentonun muktedir olduğu bir konudur. Parlamento çalışmalarına meşruiyet sağlayarak rahatlatacak olan toplumsal mutabakat ise, kardeşlik duygularından beslenecektir.
Barışı hangi gerekçelerle istiyorsak, genç insanların ölümü hangi duygularla canımızı acıtıyorsa, cezaevlerinde devam eden açlık grevlerine aynı hassasiyetle yaklaşıyoruz.
İnşaat Mühendisleri Odası olarak hem çağrımız hem de görüşlerimiz açıktır: İnsanların ölmesini istemiyoruz, siyasi iktidarın talepleri duymazdan gelmesini kabul edemiyoruz, sorunun şiddetle çözümünde ısrarcı olanları anlamıyoruz. Sorunun demokratik düzlemde çözümü için daha neyin beklendiğini merak ediyoruz. Siyasi iktidar sözcülerinin konu ile ilgili söylemini rahatsız edici buluyoruz. 800 insanı açlık grevine taşıyan nedenlerin görmezden gelinmesini, Başbakanda ifadesini bulan sert, uzlaşmadan uzak, aşağılayıcı, diyalog kanallarını kapatan dilin, bırakalım çözümü, sorunun daha da derinleşmesine yol açacağını görüyor ve bu dilin terk edilmesi gerektiğine inanıyoruz. 1999`un son aylarında cezaevlerinde yaşanan ve onlarca insanın ölümüne yol açan olayları hatırlatıyor ve ne yazık ki günkü iktidar sahiplerinin "hayata dönüş operasyonu" yaklaşımına sahip olmalarından kaygılanıyoruz. Vakit çok geç olmadan, telafi edilmesi mümkün olmayan sonuçlar açığa çıkmadan kamuoyunun hareket geçmesini talep ediyoruz.
Bitirirken soruyoruz: 50 bin insanımızın ölmesi yetmedi mi? Kürt sorununun çözümü için daha ne kadar insanın ölmesi gerekiyor!
İnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu
31 Ekim 2012
KMO: ÖLÜM HABERLERİ DEĞİL, ÇÖZÜM HABERLERİ DUYMAK İSTİYORUZ!
12 Eylül 2012 tarihinden bu yana 66 cezaevinde 685 kişi açlık grevinde. Bu sürede açlık grevinde olanlar için kritik süre aşılmıştır. Açlık grevi bugün bırakılsa dahi grevdeki yurttaşlarımız, bedenlerinde kalıcı hasarlarla yaşamaya devam edeceklerdir.
Bu durumu "aç yok" ya da "bir kişi var" sözleriyle önemsizleştiremeyiz. Açlık grevinde bir kişi bile olsa sözünü ettiğimiz varlık insandır, bizim insanımızdır, yurttaşımızdır, kardeşimizdir.
Siyasi görüşü, ideolojisi ne olursa olsun her insanın, sırf "insan" olduğu için, açlık grevindeki insanlarımızın taleplerine ses vermesi, seslerine ses olması gerekir.
Bu eyleme duyarsız kalınmamalı, çözüm için tüm demokratik yollar denenerek ölümler engellenmelidir. Geçen her dakika hepimizin aleyhinedir, olası ölümler karşısında tarih, hepimizi bir kıyımın sorumluları olarak anacaktır.
Bizler daha önce Hayata Dönüş operasyonlarıyla yaşadığımız acı sürecin tekrarlanmasını istemiyoruz. Bir an önce sorunun çözülmesi için siyasal iktidarın harekete geçmesini ve çözüm için çağrı yapan emek, meslek ve demokrasi güçlerinin sağduyu çağrılarına olumlu yanıt verilmesini bekliyoruz.
Kamuoyuna saygılarımızla duyurulur.
KMO Yönetim Kurulu
MADENMO: ÇOK GEÇ OLMADAN ÖLÜMLER DURDURULSUN
12 Eylül 2012 tarihinde 58 cezaevinde yaklaşık 800 kişinin "anadilde eğitim, anadilde savunma hakkı ve Öcalan‘a uygulanan tecridin kaldırılması" talebiyle yürüttüğü açlık grevi, 50 günü geçmiş ve kritik noktaya ulaşmıştır. Bundan sonrası ölümlere göz yumulması anlamına gelecektir.
Eylemin gerekçesine ve yöntemine katılmak ya da katılmamak farklı bir konu olmakla birlikte, yaşam hakkının en temel insan hakkı olduğu bilinciyle bir an evvel gerekli diyalog ve çözüm ortamının sağlanması için siyasi iktidarı insani bir sorumluluk içinde davranmaya davet ediyoruz. Başbakanın; sert, uzlaşmadan uzak, diyalog kanallarını kapatan tavrının, sorunun daha da derinleşmesine yol açacağını görüyor ve bu dilin terk edilmesi gerektiğine inanıyoruz.
Göz göre göre gelmekte olan ölümlere karşı gerçekleştirilen protesto gösterilerine yapılan sert müdahaleleri kınıyoruz. Cezaevlerinde sürdürülen açlık grevlerine karşı yapılacak tecrit ve benzeri şiddet içeren müdahalelerin de çözüm getirmeyeceği konusunda siyasal iktidarı uyarıyoruz.
Daha önce yaşadığımız acı örneklerin bir kez daha yaşanmaması için, bir an evvel barışçıl çözüm ortamı yaratılması sağlanmalı ve demokratik kitle örgütlerinin arabuluculuk çağrılarına olumlu yanıt verilmelidir.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
TMMOB
MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI
YÖNETİM KURULU
01 Kasım 2012