PEYZAJMO KORUMA VE PEYZAJ MİMARLIĞI 2.SEMPOZYUMU 27 - 28 EYLÜL 2012 /ANKARA

28.09.2012

Değerli Konuklar,
Sevgili Arkadaşlar,

Hepinizi TMMOB Yönetim Kurulu ve şahsım adına sevgiyle, saygıyla, dostlukla selamlıyorum. Peyzaj Mimarları Odamızın düzenlediği Koruma ve Peyzaj Mimarlığı Sempozyumu‘nun 2.sinde de burada aranızda olmaktan büyük bir onur duyuyorum.

Odamızın tanımına göre peyzaj: doğal ve kültürel tüm değerler; peyzaj mimarlığı: ülke kaynakları olan doğal ve kültürel varlıkların insan yaşamına/kullanımına açılışındaki planlama, tasarım, uygulama ve yönetimi disiplinidir; ekolojik yönden sağlıklı, dengeli, doğa ile uyum içinde kendini yeniden yaratıp varlığını sürdürülebilir bir yaşam ortamı yaratmanın araçlarından birisidir.

Türkiye‘de, Yüksek Ziraat Enstitüsü bünyesinde "Süs Nebatları Şubesi" ile 1933 yılında peyzaj mimarlığı eğitimi başlamış, Ankara Üniversitesi‘nin 1946 yılında kurulması sonrasında da, Ziraat Fakültesi bünyesinde "Bahçe Mimarisi ve Ağaçlandırma Kürsüsü" ile yeni bir döneme geçilmiştir. Peyzaj Mimarlığı Bölümü; 1968 yılında eğitime başlamış ve ilk mezunlarını 1973 yılında vermiştir.

1994 yılında TMMOB 33. Genel Kurulu‘nda odalaşma kararımızın çıkması ile Peyzaj Mimarları Odası kurulmuştur. Ülkemizdeki yasalara göre de peyzaj mimarlığı yapacak meslektaşlarımız odamıza kayıtlı olmak zorundadır.

Sevgili Arkadaşlar,

Birliğimiz mesleki, ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda ülkemizdeki mühendisleri, mimarları ve şehir plancılarını temsil etmektedir. Onların hak ve çıkarlarını halkımızın çıkarları temelinde korumak ve geliştirmek, mesleki, sosyal ve kültürel gelişmelerini sağlamak ve mesleki birikimlerini toplum yararına kullanmalarının zeminini yaratmakla görevlidir. Bu amaçla mesleki alanlarıyla ilgili gelişmelerin ve politikaların sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel boyutlarını derinlemesine kavramak, yorumlamak ve toplumu bilgilendirmek; bu politikaların toplum yararına düzenlenmesi için öneriler geliştirmek ve bunların yaşama geçirilmesi için mücadele etmek zorundadır. Bu sempozyumumuz da işte bu anlayışlarımızın yaşama geçirilmesi olarak algılanmalıdır.

Ülkemiz için önemli konulardan birisi olan "koruma ve peyzaj mimarlığı" konulu bu 2. sempozyumda değerli bilim insanları, uzmanlar ve kamunun çok değerli yöneticileri ile bir arada yol haritasını belirlerken sorunlarımızı da dile getirmiş olacağız.

Kapitalizmin, küreselleşmenin ve liberal politikaların sınır tanımayan tüketim kültürü, insanı doğasına yabancılaştırmakta ve koruma karşısındaki duyarlılığını kaybettirmektedir. Peyzaj mimarlığı açısından ve genel olarak tüm doğal ve kültürel varlıklarımız adına endişe verici bu gelişmelere karşın, ikinci kez düzenlenen bu sempozyum ve bugün burada bir araya gelen topluluk, gelecek için umutlarımızı arttırmaktadır.

Sevgili Arkadaşlar

Ülkemizde, "1. Koruma ve Peyzaj Mimarlığı Sempozyumu"nun yapıldığı 2011 yılının Mayıs ayından sonra çıkarılan yasalarla adeta "koruma"dan vazgeçilmiş, aksine koruma karşıtı politikalar geçtiğimiz bir yıl içinde çıkarılan KHK‘ler ve yasalar ile doğal, tarihi ve kültürel varlıklara doğru genişletilerek tüm yasal düzenlemelerde somutlaştırılmış, son olarak da "Tabiatı Ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu" kapsamında "koruma"dan vazgeçilme aşamasına gelinmiştir. 

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Orman ve Su İşleri Bakanlığının kurulması sürecinde 644 ve 648 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde yer verilen düzenlemelerle "doğa koruma"da kurumsal yapı parçalanmış, "korunan doğal alanların" planlanmasında ekosistem yaklaşımından vazgeçilmiş; doğal sit alanları ile kentsel, tarihi ve arkeolojik sit alanları birbirinden ayrıştırılmıştır.

"Orman köylülerinin desteklenmesi" gerekçesiyle, meslek örgütlerini, bilim insanlarını görmezden gelerek hazırlanan, hukuk hiçe sayılarak ülkemiz ormanlarının talanını sürekli hale getiren, talanın kapsamı ve tarihini sınırsız bir şekilde genişleten, rant üstünden rant sağlama yolunu açan, genel bir imar affı niteliğinde olan  "2B kanunu" yasalaşarak aslında ülkenin geleceği de satışa çıkarılmıştır.

Bununla da yetinilmemiş, 16/5/2012 tarihinde kabul edilen afet riskinin azaltılması gerekçesiyle hazırlanan 6306 sayılı "Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun"un yürürlüğe girmesi ile  yeni afetlerin oluşmasına neden olacak bir yaklaşımla ülke topraklarının tamamı arsa haline getirilmiş; yaşamın gerçek sigortası olan ormanlar, meralar, sulak alanlar, kıyılar, tarım alanları gibi doğal varlıkların talanına bir kez daha olanak sağlanmış, kültür varlıklarımız yok sayılmıştır.

Tüm yer üstü ve yer altı varlıklarımızı talana açan neo-liberal politikaların sistemli bir şekilde pekiştirilerek ülkenin her noktasına yansıtıldığı, hukuksuzluğun kural haline getirildiği bu dönemde, doğal değerlerin satışında "istisna" bırakmama kararlılığıyla son olarak "Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu Tasarısı" da yasalaşma yolundadır. Bugüne kadarki koruma birikimini ve deneyimini yok eden; uluslararası nitelikte koruma yaklaşımına sahip Milli Parklar Kanunu‘nun yürürlükten kaldırılmasını hedefleyen tasarının Meclis Genel Kurulu‘nda olduğu bu günlerde bu sempozyumun yapılması anlamlıdır.

Sevgili Arkadaşlar,

Ülkemizde koruma karşıtı politikaların sistemli bir şekilde hayata geçirildiği bu dönemde, doğal, kültürel ve tarihi değerlerinin korunması için "ulusal bir peyzaj politika"sına her zamankinden daha fazla ihtiyaç vardır. Avrupa Peyzaj Sözleşmesi‘nde de "imza koyan ülkelerin kendi ulusal peyzaj politikalarını oluşturmalarının gerekliliği" önemle vurgulanmaktadır. Dileğimiz, bütüncül planlamadan ve her türlü "koruma"dan vazgeçildiği bu dönemde henüz geç olmadan, ülkenin doğal, kültürel ve tarihi değerlerini yok edecek politikalardan bir an önce dönülmesidir.

Bu duygularımla hepinizi bir kez daha sevgiyle, saygıyla dostlukla selamlıyor, Sempozyumumuzun başarılı geçmesini diliyorum.

Mehmet Soğancı
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı